KOMİSYON KONUŞMASI

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayın Başkan, şimdi, usulen aslında biz bulgularla ilgili değerlendirme yaptığımızda ve denetim görevini yerine getirdiğimizde normal şartlarda kurum yetkililerinin de bu bulgularla ilgili bizim sorduğumuz sorulara akabinde yanıt verebiliyor olmaları gerekiyor.

OTURUM BAŞKANI NEVZAT ŞATIROĞLU - Ki verecekler zaten, verecekler zaten, sonunda söz vereceğim kendilerine.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ancak siz dahi sabırsızlanıyorsunuz, onlara da söz hakkı vermediğiniz için siz yanıt vermeye kalkıyorsunuz. Hâlbuki sizin göreviniz bir Kit Komisyonu üyesi olarak denetim vazifesini yapmak yani burada böyle garip, işleyişi aksatan bir durum var.

OTURUM BAŞKANI NEVZAT ŞATIROĞLU - Size göre aksatan.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Bu durumun uygun olmadığını ben tekrar ifade ediyorum. Siz Komisyonda normal bir üye olarak söz isteyip benimle eşit koşullarda söz alıp eşit koşullardaki süreyi kullanarak değerlendirmenizi yapabilecekken siz her konuşmacı konuşmasını tamamladıktan sonra yeni sözü vermek dolayısıyla sözü alıp konuşmayı yapan milletvekiline yanıt veremezsiniz. Bu Komisyonun ana işleyiş prensiplerine aykırıdır.

OTURUM BAŞKANI NEVZAT ŞATIROĞLU - Buna da siz karar veremezsiniz. Ben sadece Sayın Zeybek'e Varlık Fonuyla ilgili çok sayıda arkadaşımız haksız bir eleştiri yaptığı için açıklama yapma ihtiyacı hissettim.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Haksız olduğuna kim karar verdi?

OTURUM BAŞKANI NEVZAT ŞATIROĞLU - Buyurun, siz değerlendirmenizi yapın.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Haksız olduğuna kim karar verdi?

OTURUM BAŞKANI NEVZAT ŞATIROĞLU - Ben kendi fikrimi söyledim.

Buyurun.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Kendi fikrinizi... Yani Komisyona Başkan Vekilliği sıfatıyla mı?

OTURUM BAŞKANI NEVZAT ŞATIROĞLU - Bakın, vaktinizden kullandığınızın farkında mısınız?

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Yo, hayır, vaktimi gayet güzel denetim için kullanacağım.

OTURUM BAŞKANI NEVZAT ŞATIROĞLU - Peki, buyurun.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Şu anda da ona tabi yani bir süre sınırlandırması da sizin zaten oluşturduğunuz bir durum yani biz buna da iştirak etmiyoruz, katılmıyoruz açıkçası.

Şimdi, ben Tarım ve Orman Bakanlığı ve ÇAYKUR arasındaki ilişkinin biraz daha anlaşılabilir hâle gelmesi ve Türkiye'deki tarım politikasının aslında nasıl çöktüğünü göstermek bakımından başta ifade ettiğim bulgunun bir özetini geçip daha sonra onun Tarım ve Orman Bakanlığıyla ilgili kısmını açıklayacağım. Şimdi, Sayıştayın 2020 yılı ÇAYKUR taslak raporunda yer alan ancak her ne şekilde olduysa yayınlanan rapordan çıkarılan bulgusuna göre, İstanbul Bölge Müdürlüğünde 2018 yılında son kullanma tarihi geçmiş olan mamul çay stoklarının bulunması bulgusu var. Şimdi, bu bulguya göre ÇAYKUR Pazarlama Dairesi Başkanlığı 17/5/2018 ve 5/6/2018 tarihinde diyor ki: "Teşekkülümüzün ihracat bayiliğini yapan ÇAYTAŞ finansal açıdan zor duruma düşmüştür. O nedenle sipariş ettiği çayları artık alamıyor ve onların da son kullanma tarihlerinin dolmasına üç ay kaldı." ve bu konuyla ilgili de bu ilgili yazısını Yönetim Kuruluna gönderiyor ancak Yönetim Kurulu bu ilgili yazıyı yaklaşık sekiz ay sonra değerlendirmeye alıyor ve on ay sonra da bölge müdürlüğüne bildiriyor yani gecikiliyor. İlgili çayın markası Export Golden İstanbul Süzen, 2.695 kilogram, son kullanma tarihi geçmiş, 2.041 kilogram Export Golden İstanbul Yeşil Süzen ve 5.884 kilogram Export Golden İstanbul Süzen olmak üzere 11.620 kilogram çayın son kullanma tarihi geçiyor, Sayıştay kuruma soruyor, diyor ki: "Nerede bu çaylar?" Kurum yanıt veriyor, diyor ki: "İstanbul Müdürlüğü depolarında bekletiliyor." sonra Sayıştay araştırmasına devam ediyor ve anlaşılıyor ki pardon, "Satıldı." diyor kurum bunlar yani şöyle diyeyim "Haziran 2020 tarihi itibarıyla bu çaylar satılmıştır." diyor, Sayıştay araştırma yapmaya devam ediyor ve resmî olarak satılmadıklarını, İstanbul Bölge Müdürlüğü deposunda çayların bekletildiğinin bilgisini alıyor. Netice itibarıyla Sayıştay diyor ki: "Bu çaylar eğer satıldıysa halk sağlığı açısından tehlikelidir, bu konuyla ilgili soruşturma başlatın. Eğer satılmadıysa bir kamu zararı vardır, bununla ilgili soruşturma başlatın, teftiş kurulunu harekete geçirin." Kurum da şöyle bir yanıt veriyor, diyor ki: "Çay paketinin üzerinde yazan son kullanma tarihi aslında tavsiye edilen süreyi gösterir." diyor. Böyle bir yanıt veriyor Sayıştaya, Sayıştay ona da yanıt veriyor, diyor ki: "Hayır, Türk Gıda Kodeksi Gıda Etiketleme ve Tüketicileri Bilgilendirme Yönetmeliği'ne verdiğiniz yanıt aykırıdır çünkü orada hangi ürünler için son kullanma tarihi olarak belirtilen tarih, tavsiye edilen tarih anlamını taşıdığı belirtilmiştir ancak bu ürünlerin arasında çay ve çay ürünleri yer almamaktadır." ve buradan çıkan sonuç, sizin verdiğiniz yanıta göre, son kullanma tarihi geçtikten iki yıl sonra -bu biraz önce ifade ettiğim- ihracat için paketlenmiş olan bu ürünler satılmış görünüyor, iç piyasaya sürülmüş görünüyor. Dolayısıyla bu konuyla ilgili de bir soruşturma açmanız, Teftiş Kurulu Başkanlığını harekete geçirmeniz gerekiyor.

Diğer konu -tekrar söylüyorum- vereceğiniz her yanıtta şunun hesabını yaparak yanıt verin. Son kullanma tarihi iki yıl geçmiş ürünleri ihraç etmek isteseniz Avrupa Birliği kabul eder mi, kendi vatandaşlarına son kullanma tarihinin üzerinden iki yıl geçmiş ürünlerin kullanılmasına müsaade eder mi? Bunu tekrar kendinize sormanızı istiyorum. Aynı zamanda hep de bana böyle ilginç geliyordu, ülke krize giriyor, ekonomi batıyor, dolar, euro yükseliyor, vatandaş geçinemiyor, esnaf kepenk kapatıyor ama Cumhurbaşkanı miting yaparken çay fırlatıyordu vatandaşın üzerine. Sonra acaba dedim -o nedenle soruyorum- Cumhurbaşkanının mitinglerde vatandaşın üzerine, kafasına fırlattığı çaylar bu son kullanma tarihleri geçmiş olan çaylar mı? Bunu size sormak istiyorum.

Diğer taraftan, şimdi, Tarım ve Orman Bakanlığında işler yolunda gitmiyor diyorum. ÇAYKUR da Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı, bu bakımdan ÇAYKUR'da da işlerin yolunda gitmemesi çok normal. Tabii, biz, şu anda 2019-2020 yılı hesaplarını değerlendiriyoruz. Bakınız, bu elimde gördüğünüz Tarım ve Orman Bakanlığı 2020 yılı Sayıştay Raporu, yani ÇAYKUR'u da yöneten Tarım ve Orman Bakanlığının raporu. Sayıştayın denetim görüşünü size okuyorum: "Tarım ve Orman Bakanlığının 2020 yılına ilişkin geçerli finansal raporlama çerçevesi kapsamındaki mali rapor ve tablolarının doğru ve güvenilir bilgi içermediği kanaatine varılmıştır." Evet, tekrar okuyayım: "Tarım ve Orman Bakanlığının 2020 yılına ilişkin geçerli finansal raporlama çerçevesi kapsamındaki mali rapor ve tablolarının doğru ve güvenilir bilgi içermediği kanaatine varılmıştır." Buyurun, durum, vaziyet bu. Burada da neden doğru ve güvenilir bilgi içermediğini Sayıştay raporunda bulgularla birlikte açıklamış. Bu konuyla ilgili suç duyurusunda bulundum ve bu tabloların doğru ve güvenilir bilgi içermeyecek şekilde oluşmasına sebebiyet veren Tarım ve Orman Bakanlığındaki görevli kişi ve kişilerle ilgili görevi kötüye kullanma TCK 257'den suç duyurusunda bulundum.

Şimdi size, bu Tarım ve Orman Bakanlığının Sayıştay raporunda neden doğru ve güvenilir bilgilerin yer almadığını, Sayıştaya ilgili Bakanlık yetkililerinin bu doğru bilgileri nasıl aktarmadığını Sayıştayın bulgularıyla okuyacağım ve konuşmamı da tamamlayacağım. Bakınız, Sayıştay diyor ki: "Bakanlıkça uygulanan idari para cezalarının muhasebeleştirilmemesi ve raporlanmaması, banka hesaplarının tam olarak raporlanmaması ve mali tablolardaki banka mevcudunun tutanaklarla teyit edilememesi..." Ya burası Türkiye Cumhuriyeti, muz cumhuriyeti mi? "Proje özel hesabının mevcudunun tutanaklarla teyit edilememesi..." Sayın Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı da burada, bakın, sizin de dikkatinize sunuyorum. "Kişilerden alacakları esas bilgi ve belgelerin eksik olması ve ilgili hesabın tam ve doğru olarak raporlanmaması, kurumca verilen borçlardan alacakların tam ve doğru olarak raporlanmaması -borç ve alacaklar bile tam ve doğru raporlanmamış- tarımsal amaçlı kooperatiflere kullandırılan kredilerden kaynaklanan alacakların gerçek tutarı göstermemesi, Bakanlık taşınırlarının tam, doğru ve uygun değerle raporlanmaması, Bakanlığın yönetiminde ve kullanımındaki taşınmazların noksansız ve tam olarak raporlanmaması, geçici kabul işlemleri yapılan yatırımlara ilişkin tutarların ilgili maddi duran varlıklar hesabına aktarılmaması, elden çıkarılacak stoklar ve maddi duran varlıklar hesabının gerçek durumu yansıtmaması, haklar hesabında raporlanan varlıkların idari kayıtlarla teyit edilememesi, sözleşmeye dayanılarak girişilen bazı gider taahhütlerinin nâzım hesaplarda izlenememesi, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ile Bakanlık arasında yapılan anlaşma kapsamındaki proje giderlerinin gerçekleşmeden yapılması -projeler gerçekleşmeden proje gideri gerçekleşiyor, inanılmaz- mera kira gelirleri ile ot bedeli olarak tahsil edilen gelirlerin faaliyet sonuçlarının da noksan raporlanması." Tarımsal destekleme ödemelerinde gerçekleştirme işlemleri tamamlanmaksızın bütçeden harcama yapılmaz. Kim yapıyor bu harcamaları? İşte, bizim eleştirdiğimiz Bakanlık yetkilileri.

OTURUM BAŞKANI NEVZAT ŞATIROĞLU - Deniz Bey, süreyi üç dakika aştınız, toparlarsanız sevinirim.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - "2020 yılı bütçesindeki yatırım projelerine ait ödeneklerin ait olduğu yılda gerçekleştirilmeden giderleştirilmesi." Gerçekleşmiş gibi... Neyi hatırlatıyor hepimize? Böyle hayalî ihracat, hayalî harcamalar, harcama yapılmamış ama yapılmış gibi gösterilmiş. O zaman paralar nerede? Soru işareti. "Bütçeden yapılan hayvancılığı geliştirme projesi kapsamındaki proje ödemelerinin gerçekleştirme işlemleri tamamlanmaksızın yapılması." Yapılmayan işler de böylece yapılmış gibi gösteriliyor ve yapılan açıklamalar da "Şu kadar destek verdik. Şunu yaptık, bunu ettik." Acaba, acaba yapıldı mı? Bu konularla ilgili suç duyurusunda bulundum. Akabinde Tarım ve Orman Bakanı görevden affını istedi ve 4 Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı da görevden alındı, şu anda zannediyorum soruşturma geçirenler de var onlarla ilgili.

OTURUM BAŞKANI NEVZAT ŞATIROĞLU - Toparlayın lütfen, on beş dakika oldu.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ama bu arada ÇAYKUR da bu Tarım ve Orman Bakanlığının yönetiminin altında AK PARTİ'nin tarım ve orman politikasının nasıl çöktüğünün bir örneği olarak bugün karşımızda duruyor.

Son sorum, Yönetim Kurulu üyelerinin aylık ücret, kâr, prim, huzur hakkı gelirleriyle ilgili, bunları açıklamanızı istiyorum. Kamu görevi bulunan veya özel sektörde görevi bulunan Yönetim Kurulu üyeleri varsa onların bu görevlerinin belirtilmesi, aynı zamanda da bu görevlerinden kaynaklanan aylık ücret, kâr payı, huzur hakkı, prim, ikramiye gibi gelirlerinin de yine tarafınızca açıklanmasını istiyorum.

Ancak, ben ÇAYKUR'un ayağa kaldırılması konusunda -bu, kaç yıldır yaptığımız kaçıncı toplantı- bir yol alınamadığını üzülerek görüyorum.

OTURUM BAŞKANI NEVZAT ŞATIROĞLU - Deniz Bey "son sözüm" dediniz ama uzadı. Lütfen, istirham ediyorum, sonlandırın sözlerinizi.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Yani yol alınamamayı bırakın, resmî belgelerle son kullanım tarihi geçmiş çaylar bir yanda, bir yanda da Tarım ve Orman Bakanlığının içler acısı durumu, gerçekten çok üzgünüm. Acil olarak da tarım ve orman politikasını yürütemeyen AK PARTİ'nin iktidardan gitmesi gerektiğini bir kez daha söylüyorum.

Çalışmalarınızda başarılar diliyorum.