KOMİSYON KONUŞMASI

ATİLA SERTEL (İzmir) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Hoş geldiniz, iyi görevler diliyorum. Yeni atanan Yönetim Kurulu üyesi arkadaşlara da başarılar diliyorum. Siyaset yapan arkadaşın da iki görevden birini tercih edeceğine olan inancımla karar vermesi gerektiği noktasındaki düşüncemi söyleyerek başlıyorum.

Burada, Sayıştay, şirketin içinde bulunduğu borç sarmalını kırabilmesi ve mali durumunun düzeltilebilmesi için önerilerde bulunuyor. Bu öneriler temelinde verilen yanıt ne yazık ki şöyle: "Melas, yaş pancar posası fiyatları piyasa koşullarına göre belirlenmeli." diyorsunuz ve "Şeker maliyetlerinin üzerinde belirlenerek satılması gerekmektedir." diyorsunuz. Şimdi, gerçek şu ki şeker üretiminin sonucunda meydana gelen fiyatın şeker fabrikalarını, üretenleri tatmin etmediği ortaya çıkıyor. Çünkü zarar giderek büyüyor ama yapılan zamlara bakıyoruz, zamlar da giderek büyüyor yani o kadar yoğun bir zam geliyor ki. Bunu Uşak Şeker Fabrikasında -geçtiğimiz gün Uşak'taydım- sordum. "Neydi şubatta şeker fabrikasından çıkan fiyat?" diye sordum, Şubat 2022'de çuval 265 liraya çıkıyormuş fabrikadan. "Toptanda nedir?" diye baktım, 770 lira ve 800 lira civarında satılıyor şeker. Aradan geçiyor mart ayı, nisanın başlangıcında şeker fabrika çıkışında yüzde 107,5 oranında zamlanıyor ve fabrika çıkışı 550 lira oluyor; toptanda ise 1.100 ila 1.200 lira arasında oluşuyor.

Şunu da sordum, dedim ki: "Ya burada, mesela Uşak'ta şekerle ilgili direkt üretim yapan firmalar fabrikadan mal alabiliyor mu? Şeker Fabrikası, fabrika çıkış fiyatından üretim yapanlara mal verip yani helva fiyatlarının, şeker üretimindeki diğer tatlı üreticilerinin falan destekçisi oluyor mu?" Nisana kadar olmuyormuş, bu 265 liraya çıkan fabrika satışındaki şeker -Uşak Şekerde yok bayi- Afyon'a ve Gediz'e gidiyormuş; Afyon ve Gediz'den geriye dönüyormuş Uşak'ta olmadığı için, bu da sıkıntıya yol açıyormuş. 4 Nisandan itibaren imalatçılardan kapasite raporu olmayanlara yirmişer çuval şeker verilmeye başlanmış fabrikadan çünkü piyasayı etkileyen ve zamları çoğaltan bütün ürünlerin ana ham maddesinin fiyatları çoğaldığı zaman, tatlı fiyatları da helva fiyatları da diğer misafir şekerleri de -her şey- fırlayıp gidiyor. "Bunu önlemek için bir sistem kuruldu mu?" diye baktım sonra, kapasitesi olan imalatçılara da 20 çuval, 30 çuval, 40 çuval dağıtılıyormuş; randevulu sisteme geçilmiş, böyle bir sistemde devam ediyormuş yani görünen o ki yüzde 107,5 zam bile şeker fabrikasının imalat sonrasında durumunu kurtarmaya elverişli değil. E, ne yapacaksınız? Ne yapacağınız belli. Bu zamları getireceksiniz, halkın sırtına yıkacaksınız yani sonuçta Türkiye'de yaşayan bütün insanlar şekeri acı olarak tadacaklar, şekerde acıyı tadacaklar. Sayıştay, borç sarmalında olmanızı, öz sermayenizin günden güne eridiğini ve gerekli sermaye artırımları yapmazsanız iflas durumuna sürükleneceğinizi çok açık ve net koyuyor ortaya yani sizi uyarıyor Sayıştay. Sayıştay, iyi yapan şirketlere, KİT'lere "Artık bu maddeyi, bu bulguyu izlemeye gerek yok." der ve o bulgu, Sayıştayın bulgusu yerine geldiyse o şirket tarafından "Bunu kaldıralım." der, burada oylanır ve kaldırılır. Ama Sayıştay bu konuda sizi daha yeni uyarmıyor, çok eskiden de uyarıları var fakat bir türlü çözüm olmuyor. Nasıl eridiğinizi Sayıştayın tespitleriyle açıklayayım: Yani sıcak çaya düşmüş kesme şeker gibi eriyorsunuz arkadaşlar. Yani kesme şeker nasıl çayın içinde yok oluyor, karıştırmaya bile gerek yok; eriyip gidiyor.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Şekersiz içersek ne olacak?

ATİLA SERTEL (İzmir) - Siz, şekersiz içersiniz de halk şekere ihtiyaç duyuyor her konuda.

2020 yılı sonu itibarıyla Türkiye Şeker Fabrikaları varlıklarının toplamı 6 milyar 888 milyon TL, yabancı kaynaklar 7 milyar 959 milyon TL, öz kaynaklar toplamı ise eksi 1 milyar 71 milyon TL tutarında. 2020 yılında 483 milyon TL'lik sermaye artışı dışında öz kaynak unsurlarında bir artış olmayan şirketin öz kaynakları, geçmiş yıl zararları ve 970 milyon TL tutarındaki 2020 yılı dönem zararıyla 1 milyar 71 milyon TL'ye düşüyor. Şirketin dönem zararlarından kaynaklanmış birikmiş zararlar 2016 yılı sonunda 1,1 milyar TL, 2017 yılı sonunda 1,3 milyar TL; 2018 yılında özelleştirme kapsamında satışı yapılan fabrikaların kayıtlı net değerlerinin zarar kaydedilmesinin etkisiyle bir sıçrama göstererek 2,7 milyar TL'ye yükseliyor. 2019, 2020 yıllarında işletme faaliyeti zararları ve finansman giderleri nedeniyle 3,7 milyar TL ve 4,6 milyar TL seviyesine ulaşıyor. Birikmiş zararların artışına paralel olarak öz kaynaklar düşüyor. 2020 yılı sonunda eksi 1,1 milyar TL seviyesine geriliyor. Öz kaynakların eksi 1,1 milyar TL olması demek şirketin hiç öz kaynağının kalmadığı, birikmiş zararın da 1,1 milyar TL'lik kısmının yabancı kaynaklara sirayet ettiği ve 2020 yılı sonunda 7 milyar 959 milyon TL olan yabancı kaynakların 1,1 milyar TL'lik kısmının da birikmiş zararlar nedeniyle kaybedildiği anlamına geliyor. Normal şartlarda bu şirketin ticari hayatta faaliyetlerine devam etmesinin mümkün olmadığı ortaya çıkıyor. Sayıştay da bu şekilde devam edilemeyeceğini, acil bir sermaye artırımı gerektiğini söylüyor. Siz ise diyorsunuz ki: "Ya, biz Özelleştirme İdaresine defalarca yazdık, bir daha yazdık, bir daha ama netice alamadık."

15 şeker fabrikası olan, adında Türkiye olan bir kurum göz göre göre eriyor ve ilgililer, yetkililer bunu seyrediyor; seyredenlerin bir kısmı da burada. Diyecek bir şey bulamıyorum ama birkaç soruyla bu olayın çok daha net bir biçimde aydınlatılması için sizin yanıtlarınızın bu olayı ortaya çıkaracağına olan inancımla sorularımı soruyorum: 2002 yılında TÜRKŞEKER Fabrikalarına ait kaç fabrikanız vardı, o yılda TÜRKŞEKER'in öz sermayesi ne kadardı? 2002 yılından günümüze kadar yıl yıl belirtmek kaydıyla Türkiye Şeker Fabrikaları hangi yıl ne kadar zarar etti, yine o tarihten günümüze Türkiye Şeker Fabrikaları öz sermayesi nasıl bir değişim gösterdi? Şirketin 2021 yılı kâr zarar son durumu nedir, 2022 yılının ilk beş ayı nedir? 2020 yılında himayenizdeki 15 fabrikanın hangileri kâr etti, hangileri zarar etti? Bunları da yanıtlarsanız sevinirim.

Ayrıca -bitiriyorum- Resmî Gazete'de yayımlandı, 400 bin ton şeker ithalatından gümrük vergisi alınmayacak. E, biz şeker pancarı üreten, şeker pancarıyla çok kaliteli şeker üreten, kendi fabrikalarımızda halkımızın bütün şeker ihtiyacını karşılayan, Türkiye'ye yeten bir ülke iken AKP iktidarı döneminde şeker fabrikalarını satan, pancar ekim alanlarını daraltan, pancar alanlarını yok eden, Türk çiftçisini tarımdan alıkoyan anlayış sonucunda gelinen nokta 400 bin ton şeker ithalatıdır ve şekere alabildiğine yapılan zamlardır... Bu gidiş iyi gidiş değil. Halk artık şekersizlikten dolayı sıkıntıya düşecektir. Şekeri satın alacak ekonomik gücü de kalmamıştır fakat gördüğüm kadarıyla siz, bu şirketi yönetenler, şeker imalatındaki durumun sizi kurtarmayacağını, şeker zamlarına devam ederek zarardan çıkabileceğiniz noktasındaki düşüncenizi verdiğiniz yanıtta açıklamışsınız. Elçiye zeval olmaz, benim söyleyeceğim son söz şudur: Bu gidiş iyi gidiş değil, bu son iyi bir son değil ve sonuçta Türkiye'de yaşayan bütün insanlar olarak izlenilen siyasi politikanın ceremesini Türkiye'de halkımız çekiyor.

Beni sabırla dinlediğiniz için ve vereceğiniz yanıtlar için size teşekkür ediyorum.

Türkiye Şeker Kurumu bizim kurumumuzdur, Türkiye'nin çok önemli bir kurumudur. Görevinizde başarılar diliyorum. İnşallah iyi ve güzel sonuçlar başka bir dönemde mutlaka kazanılacaktır.

Teşekkür ediyorum.