KOMİSYON KONUŞMASI

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, değerli basın mensupları, değerli bürokratlar ve Bakanlığın temsilcileri; sözlerime başlarken hepinize saygılarımı sunuyorum.

Tabii, benden önce birçok değerli konuşmacı konuyu birçok yönüyle ele aldı ve görüş ve düşüncelerini ifade ettiler. Ben de çok da fazla tekrar yapmadan bazı konuları vurgulamak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, her yasanın çıktığı dönemin bir ruhu vardır, bir iklimde bu yasalar çıkar. Biz nasıl bir iklimde bu yasayı çıkartmaya çalışıyoruz, nasıl bir ruhla bu yasayı çıkartmaya çalışıyoruz; önce onu bir değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Biliyorsunuz 2016 hain FETÖ darbe girişimi sonrasında Türkiye'de bir rejim değişikliğine gidildi yani bunu iktidar bir fırsat bilerek... Sizler "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi" diyorsunuz buna Cumhur İttifakı olarak, bizse "tek adam" rejimi diyoruz. 2018 yılında bu sistem yürürlüğe girdi ve bu sistem yürürlüğe girmeden önce biz Anayasa görüşmeleri sırasında hep "Bu getirdiğiniz yeni sistem, Türkiye'de yeni bir özgürlük alanı açmayacak, tam tersine, özgürlükleri daraltacak ve geriye götürecek bir sistemdir." demiştik ve aynı zamanda bu sistemin Türkiye'yi ekonomik anlamda da bir krize sürükleyebileceğini ifade etmiştik, bunun gibi birçok mahzurları olduğundan bahsetmiştik. Şimdi, geldiğimiz noktada, 2018'de yürürlüğe giren bu sistemle bu noktada maalesef bizim doğruları söylediğimizin ve haklı olduğumuzun ortaya çıktığını görüyorum ben, üzülerek bunu ifade etmek istiyorum. Şimdi, bu yasa teklifini de aslında tek adam rejiminin yasakçı zihniyetinin bir başka tezahürü olarak görüyorum. Yani bu zamana kadar çıkan, özellikle temel hak ve özgürlüklerdeki gerilemelerin sebebi olan yasaların, yasalar zincirinin, yasakçı yasalar zincirinin bir başka son halkası olarak değerlendiriyorum bu yasa teklifini de. Tabii, bu tür yasaklar, bu türlü düşünce ve ifade özgürlüğünü yasaklayan, basın özgürlüğünü yasaklayan, halkın haber alma özgürlüğünü yasaklayan düzenlemeler genellikle aslında darbe dönemlerinde veya olağanüstü hâl dönemlerinde çıkarılmaktadır.

Şimdi, tabii, yasalar ihtiyaçtan doğuyor, elbette sosyal medyayla ilgili bir değişiklik yapılamaz mı? Yapılabilir yani basınla ilgili bir düzenleme yapılamaz mı? Yapılabilir ama bu düzenlemelerin Anayasa'nın öngörmüş olduğu hakkın özüne dokunamayacak şekilde yapılması gerektiğini düşünüyorum. Yani burada getirdiğiniz düzenlemeler basın özgürlüğünü, düşünce ve ifade özgürlüğünü özünden zedeleyecek, hatta bir nevi ortadan kaldıracak hükümler içermekte. Bu anlamda bunun tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum çünkü bu, netice itibarıyla Anayasa Mahkemesine gittiği zaman eğer Anayasa Mahkemesi siyasi bir karar değil de hukuki bir karar verme noktasına gelirse bu çıkan yasanın bazı hükümlerini iptal edecektir diye düşünüyorum. Bu anlamda, tekrar gözden geçirilmesinde yarar olduğunu düşünüyorum.

Peki, nedir bu özellikle üzerinde durmak istediğimiz Anayasa hükümleri? Arkadaşlar, bakın, düşünce ve ifade özgürlüğü demokrasinin temelidir; düşünce ve ifade özgürlüğünün olmadığı bir demokrasi olmaz, demokrasinin olmazsa olmazıdır. Basın özgürlüğü demokrasinin olmazsa olmazıdır. Bakın "4'üncü kuvvet" diyoruz, demokrasinin 4'üncü kuvveti basındır. Şimdi, sosyal medya özgürlük alanı olmuş günümüzde yani iletişim, teknoloji o kadar ilerlemiş ki bir özgürlük alanı olmuş. Elbette bazı koruyucu düzenlemeler hakkın özüne dokunmayacak şekilde yapılabilir ama getirdiğiniz düzenleme, üzülerek ifade edeyim, sosyal medyadaki özgürlük alanını olağanüstü derecede ortadan kaldıracak hükümler içermekte. Tabii, bunun gerçek sebebini de biliyoruz; Türkiye bir seçim atmosferine girdi, seçim atmosferine girmesi nedeniyle hem sosyal medyayı hem de basını daha fazla baskılamak, daha fazla kendi istediğiniz yönde şekillendirmek istemektesiniz ama netice itibarıyla, bu getirilen düzenlemeler her şeyden önce Anayasa'nın 26'ncı maddesine ve Anayasa'nın 28'inci maddesine çok açık bir şekilde aykırıdır değerli arkadaşlar. Şunu okumak istiyorum, bakın, Anayasa'nın 26'ncı maddesi orta hâlli bir vatandaşımızın anlayacağı açıklıkta; bakın, diyor ki: "Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar." Değerli arkadaşlar, bu düzenleme açıkça bu maddeye aykırıdır. Yine, Anayasa'nın diğer maddelerini de değerlendirdiğimiz zaman son derece sakıncalı bir düzenlemeyle karşı karşıyayız.

BAŞKAN ABDULLAH GÜLER - Cümleyi tamamlarsak son sürece giriyoruz.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Tamam efendim.

Tabii, Türkiye, Basın Özgürlüğü Endeksi'nde -bakın, yeni yayınlandı bu, 3 Mayıs 2022 tarihindeki gazete haberine göre- 180 ülke arasında 149'uncu sırada yer almış, gerilemiş. Şimdi, biz Türkiye'deki bu durumu dünyadaki ülkelerle kıyasladığımızda nasıl bir tabloyla karşılaştığımızı da bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bakın, Bulgaristan 91'inci sırada bu listede; Yunanistan 108'inci sırada; Afrika ülkeleri, bakın, Gambiya 50'nci sırada, Kenya 69'uncu sırada. Biz neredeyiz? 149'uncu sıradayız. E, peki, bu yasa çıktıktan sonra önümüzdeki yıl bu endeks değerlendirildiğinde 149'uncu sırada kalabilir miyiz? Maalesef daha gerilere doğru gideceğimizi düşünüyorum, belki 170'lere doğru gerileriz diye düşünüyorum.

ABDULKADİR ÖZEL (Hatay) - 1'inci sırada kim var Vekilim?

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Bilemiyorum 1'inci sıraya bakmadım listede...

BAŞKAN ABDULLAH GÜLER - Ünal Bey, toparlıyoruz, son cümleler efendim.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Peki, o zaman ben diğer görüşlerimi de diğer maddelerde şey yapayım, sabrınızı da fazla zorlamayayım.

Ben bu anlamda teklifin yeniden değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Saygılarımı sunuyorum.