KOMİSYON KONUŞMASI

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Aslında geneli üzerine İsmail Bey de giriş yaptığında değindi, hemen maddelere geçti ama İsmail Bey işte "Sağlıkta devrim oldu." ve konuşmanın sonunda da "Bazı yerlere hekimler gitmediği için ücret düzenlemesi yapmamız lazım, sözleşmeye geçmemiz lazım..." Bu ne biçim devrim? Öyle bir devrim ki telefon açıyorsunuz üç ay sonraya gün alabiliyorsunuz. Öyle bir devrim ki hekim sizden ultrason istiyor, üç ay sonraya gün veriliyor. Öyle bir devrim ki gidiyorsunuz "Malzeme yok, başka bir hastaneye gidin..." Öyle bir devrim ki -Sayın Bakan Yardımcısına söyledim- Diyarbakır Dicle Üniversitesinde Onkoloji Bölümü diyor ki: "Batman'a gidin, kemoterapi ilaçlarını oradan alın." Üçüncü basamak Batman'a gönderiyor, başka şehre. Böyle bir devrimden mi İsmail Bey söz ediyorsunuz? Öyle bir devrim ki her gün sağlık emekçileri beyaz kod veriyor. Geçen yıl 19 bin kusur beyaz kod verilmiş, bu yıl 27 bin kusur; bir yıl içerisindeki fark. Sadece haziran ayında, İzmir'de şiddet, Safranbolu'da bir hekim yaşamına son veriyor, Kars'ta hastanede tehdit ediliyor, aynı hekim sonra bıçaklanıyor, Cerrahpaşa'da hekimler tehdit ediliyor, Dicle Üniversitesinde tehdit ediliyor, peşinden silah çekiliyor, Şanlıurfa'da tek hematolog, onkolog işinden alıkonuluyor ve öyle bir ortam ki Elâzığ'da Fırat Üniversitesinde tekrar aynı şeyler yaşanıyor.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - 85 milyonluk ülkede böyle spesifik olayları konuşuyorsunuz.

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Spesifik olay değil, 10 kişi...

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Yirmi yılda sağlıkta neler yaptığımızı herkes çok iyi biliyor.

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Yaşar Bey, 19 binden 27 bine gelişini "spesifik" diye tanımlıyorsanız...

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Hep eleştiriyorsunuz Allah aşkına, bir kere de hakkımızı verin.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yaşar Bey, sıra size geldiğinde siz de görüşlerinizi ifade edin.

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Böyle yaparsanız konuşmayalım. Burada STK var, basın var.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Biz geçmişi de biliyoruz, bugünü de biliyoruz.

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Siz diyorsunuz ki: "Bu şiddet olayları normal." Eğer bir vekil şiddet olaylarını olağan ve normal görüyorsa yazıklar olsun! Sağlık emekçilerinin o zaman siz sesini duymuyorsunuz, bu yaşamlarını da destekliyorsunuz.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Her şeyi duyuyoruz, biz duyuyoruz.

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Önemli olan... Bu Parlamento 2 kez şiddetle ilgili düzenleme yaptı, siz de parmak kaldırdınız. Buna rağmen siz bu olayı normalleştiriyorsanız buna diyecek bir şey yok. Böyle bir sağlık ortamından söz ediyoruz.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Bu laflarınızı araştırın biraz. Hep eleştiri hep eleştiri...

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Bir diğeri: Geneli üzerine konuştuğumuzda, İsmail Bey, 9 Aralıkta ne oldu da şimdi niye bu değişti, keşke bunu izah etseydiniz bize yani siz bir açıklama yapıyorsunuz "Evet, bunun olması gerekirdi, düzenleme yapılması gerekirdi." diye. Niye değiştirdiniz? 5 parti mutabık oldu -Halil Bey burada- Sağlık Bakanı kuliste bütün Grup Başkan Vekilleriyle konuştu "Ne olur bunu çıkaralım." dedi. Hep beraber çıkardık, hep beraber onayladık, eksikliğine rağmen "Olması gereken." dedik çünkü daha önce sağlık emekçileri, meslek örgütleri -bu konuda epey itirazları vardı- Grup Başkan Vekilleriyle konuştular, Meclise geldiler, epey ziyaretler yaptılar; sağlık çalışanlarıyla ilgili Mecliste çalışan vekiller bu konuda düzenleme yaptı. Peki, niçin bunu siz daha farklı rakamlara getirdiniz, bunu bir izah etmeniz lazım. Yani diyebilirdiniz ki: "Enflasyonu düşürdük; döviz 13 liraydı, 7 liraya düştü; altın şu kadardı, şu kadara düştü." Bunu deseydiniz derdik ki: Eyvallah, çok güzel bir şey yapmışsınız ama tam tersine, hayat pahalılığı olmuş, insanlar geçinebilecek bir maaş alamazken, hekimler yoksulluk sınırının altında, kimi mesleklerde ve branşlarda, hemşireler açlık sınırının altında insanlar ölürken bir tek açıklama yok.

Arkadaşlar, sağlıkta 39 tane branş var, 39 tane branş; tek konuştuğumuz hekim, diş hekimi. Şimdi -Burhanettin Bey arkada, eczacılardan söz ediyor- veteriner hekimler, diyetisyenler, her gün şifa dağıtmaya çalışan 100 binlere varan hemşireler, ATT, ambulansı sürenler, kapıda bekleyenler onlarla ilgili bir düzenleme var mı? Hayır, yok. Peki, pandemi döneminde evet, çok hizmet verildi, pandemi döneminde çok iyi şeyler yapıldı, doğru. Hastanelerde de iyi işler yapıldı ama pandemi döneminde yaşamını yitiren bir yığın insan oldu, onları saygıyla anmamız lazım ve o günden bugüne her seferinde "Meslek hastalığı olsun." dediler. Sağlık Bakanı, Plan ve Bütçe Komisyonunda, diğer salonda "Ben de katılıyorum." dedi; olmadı. İsmail Bey "Ben de katılıyorum, benim fikrim de budur, sizin eczacılarla ilgili söylediğiniz Sayın Bakanın söylemesi." dediğinde Parlamento bu yasayı çıkarmıyorsa kendi kendimizi rahatlatmış oluyoruz. "Ben de böyle düşünüyordum, olmuyordu..." Peki, bu sihirli el nedir, değiştirilmeyen el nedir? Yasayı hazırlayan siz, bunu getiren siz Tuba Hanım'la beraber ve arkadaşlarımız imza atmış. Yani peki, bu sihirli el nedir, siz bu eczacıları, veteriner hekimleri, hemşireleri, diğer birimleri eklememenizin... Nedir bu sihirli el? Gelsin, biz onlara izah edelim, demokratik kitle örgütleri buradaysa onlar izah etsin. Yok.

Bir diğeri, ya, siz göstergeleri düşürdünüz, değiştirdiniz. Bütün sağlık -bir kere konuştuk, Tuğba Hanım da siz de biliyorsunuz, burada işte İsmail Bey de vardı, diğer arkadaşlar da vardı- ekip hizmetidir. Siz, bu ekibin motivasyonunu düşürürseniz bütün Türkiye'de yaşayanların sağlıklarıyla ilgili bir kriz yaratmış olursunuz. Aynı kurumda çalışıyor, öyle bir duruma getirdik ki eğitimde ve sağlıkta; 4/A, 4/B, 4/C. Aynı okuldan mezun, aynı işi yapıyorlar, 3 tane, 4 tane farklı maaş alıyorlar. Bir tane düzenleme var mı burada? Yok. Döner sermayeyle ilgili katsayıyı değiştirmişiz diyoruz ki: Bütün sağlık çalışanları yararlanacak. Hekimler döner sermayeden değil, sağlık çalışanları döner sermayeden değil tek bir yerden, genel bütçeden para istiyorlar. Sayın Fahrettin Koca da bunu söyledi, bizim bunu yapmamız lazım. Siz, performans yaptığınızda orada morbidite, mortalite oranlarını ölçemezsiniz. Gelen hekim, gelen sağlık çalışanı "Acaba ona mı çalışacak, buna mı çalışacak?" diye düşünür ve bütçelerin kalemlerini değiştirmekle bu sorun çözülmez. Tek kalemden, genel bütçeden artış yapmak lazım. "Performans" dediğiniz şey motivasyonu düşürmemek üzerine olur ama şu anda yaptığımız düzenlemede hekimin maaşı yükselecek, aynı birimde çalışan eczacının yerinde kalacak, hemşire dikkate alınmayacak. Sonra diyeceksiniz ki: "Beraber ameliyata gir, yoğun bakıma gir, beraber işi yürütün." Bu şekilde yaptığınızda hiçbir çalışmayı geliştiremeyiz.

Bir diğeri, ya, siz burada kimi zaman işte "Düzenleme yapıyoruz." diyorsunuz. Evet, olması lazım yani buna rağmen olumlu bir şey diyelim bütün bu eksikliklere rağmen. Hâlâ çeşitli söylemlerde sağlık emekçileri hedef gösteriliyor, az önceki gibi hedef gösteriliyor. Ya, kişi yakalanıyor, tehdit ediyor veya şikâyet ediyor, diyor ki: "Ben, İsmail Tamer'den şikâyetçiyim, ona şunu yapacağım." Sizi arıyorlar, diyorlar ki: "Kendinize dikkat edin, kendinizi koruyun." Ya, böyle bir Bakanlık mı olur, böyle bir yetki mi olur? Siz, hekimleri hedef hâline getirin, sağlık emekçilerini hedef hâline getirin, açlıkla yoksullukla baş başa kalsın, çocuklarının giyimi, kreşi birçok problemlerle uğraşsın, sonra arayın telefonla "Kendinizi koruyun." deyin. Bu şekilde hiçbir şey yapamayız.

Bir diğeri liyakatla ilgili. Ya, her gün yönetici değişiyor. Arkadaşlarımız dile getirecekler, yaklaşık 10 bin sözleşmeli yönetici atamışsınız, bu çifte maaş alanlar gibi, 30 bin, 40 bin, 50 bin küsur maaş alıyor, yanında çalışan arkadaşlarının hiçbir şeyi yok, artı döner sermaye alıyor. Halil Bey burada; ya, yapacaksanız bütün sağlık emekçilerine genel bütçeden verin, performansa dayalı vermeyin, hep beraber destekleyelim. Ne diyorsunuz? "Sözleşmeye geçireceğiz." Sorun, sözleşmeye geçilmek değil; sorun, sözleşmede olanları, A, B, C diye ayırdıklarımızı, hepsini kadroya alalım ve bölgelere göre, eğitime göre, çalışma süresine göre, verimliliğine göre bir sistem geliştirelim. Bunu yapmadığımız sürece çalışma ortamını bozmuş oluruz.

Aile hekimleri... Evet, 2029'a uzatalım ama aynı aile hekimlerinin mobbinge uğraması, ceza yönetmeliği, sözleşmesinin uzatılıp uzatılmayacağı bir problem, hiçbir düzenleme yapılmıyor. Tekrar aile hekimleriyle ilgili şunu söyleyelim: Yapılmadığı gibi siz diyorsunuz ki "Devrim." Aile hekimliğinin merkezlerine gelen elektrik faturasında ne yazıyor biliyor musunuz? "Ticari kurum." Sağlığı siz ticarete dönüştürdünüz, işletmeye dönüştürdünüz, gelen hasta da müşteri oluyor ve orada çalışan diğer sağlık emekçileri giderek kendi ücretlerini karşılayamayacak düzeye geldi. Burada bu var mı? Yok, hiçbir düzelme yok. Emeklilerle ilgili; BAĞ-KUR'dan emekli olmuş, SSK'den emekli olmuş... Siz, kamudan emekli olanlara düzenleme getiriyorsunuz, SSK'den emekli olanlara bir düzenleme yok, BAĞ-KUR'dan emekli olanlara düzenleme yok. Peki, biz nasıl yasama olacağız? Yarın dışarıya çıktığımızda bu insanlar bize sorduğunda nasıl cevap vereceğiz? Yani birileri gelip bize sorduğunda, deseler ki: "Ya, siz bu yasayı çıkardınız, onayladınız, ben BAĞ-KUR'dan emekliyim, niye benimle ilgili bir ek madde koymadınız? SSK'den emekliyim, niye ek bir madde koymadınız?" Biz nasıl yasama yapacağız? Bizim bunu düzeltmemiz lazım. Yapmadığımız zaman, gerek tali komisyonda gerek Plan ve Bütçede böyle yaptığımız zaman biz "mış" gibi yapmış oluyoruz. Yedi ay boyunca insanlar beyaz nöbetler, beyaz mitingler, forumlar, konuşmalar, Meclis ziyaretleri, basın açıklamaları yaptı; "yasama" dediğiniz onu dinlemektir. Cevdet Bey, her torba yasa geldiğinde ilk giriş maddesi nedir? "Yurttaşlardan, vatandaşlardan gelen talep, kamu kurum ve kuruluşlarından gelen talep ve demokratik kitle örgütleri, sivil toplum örgütleri..."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sürenizi uzatıyorum, tamamlarsanız.

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Her seferinde bu yazılıyor, burada bu yok. Yurttaşlardan gelen talep farklı, demokratik kitle örgütlerinden, sivil toplum örgütlerinden gelen talep farklı, kamu kurum ve kuruluşlarından gelen talep de farklı. İnanın, şimdi gidelim, Batman'daki hastane yöneticilerine, çalışanlarına, buradaki bütün çalışan sendikalara soralım, meslek örgütlerine soralım hepsi farklı, hiçbir tanesi dikkate alınmamış ama bu sihirli el neyse her şeyi biliyor, her şeyi düzeltmeye çalışıyor. Bunu yaptığımız zaman, biz o zaman gerçek yasamayı yapmamış oluyoruz, birilerinin tercihini dikkate almış oluyoruz. Sağlık etrafında dolanacak bir şey değil, bir pandemi bize gösterdi, sağlık hepimizin ihtiyaç duyduğu bir şey ve sağlık emekçileri yaşatmak için yaşamından oldular; bütün bu mobbinge, bütün hedef gösterimlerine rağmen, bütün bu çalışmaya rağmen özveriyle çalışıyorlar ama bütün sistemin, bu dönüşümün eksikliklerinin tek hedefi sağlık emekçileri. Gelin, beraber bir heyet oluşturalım, sahaya çıkalım gezelim. İsmail Bey, bu yapılan düzenlemeler tümüyle ne olsa bile, bir iyileştirme olsa bile gerçek anlamda bütün sağlık emekçilerini karşılayabilecek bir düzenleme değildir.

Biz önergeler vereceğiz, umarım muhalefet de destekler. Burada demokratik kitle örgütleri de var. Böyle bir fırsat elimize geçmişken Türkiye'deki sağlığın gelecekte daha iyi olması için o önergeleri konuşalım, değerlendirelim ve daha iyi bir sağlık hizmeti alalım.

Teşekkürler, saygılar.