KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ya, tabii, bu yasa teklifi biraz eğitimle, genellikle de sağlık personelinin özlük haklarıyla ilgili bir yasa teklifi. Daha evvel, biliyorsunuz buna benzer bir teklif gelmişti ve oy birliğiyle neredeyse onanmıştı ama geri çekildi. "Daha iyisi yapılacak." falan denmişti. Daha iyisi işte, hekimlerin dışındaki diğer personelin de daha geniş bir şekilde katılımı açısından daha iyisi ama ücretler açısından maalesef, çok çok daha kötüsü geldi. Şimdi bunu konuşuyoruz.

Değerli arkadaşlar, yani önce "Sağlık işine nasıl yaklaşıyoruz?", bunu bir değerlendirmek, konuşmak gerekiyor. Hani hekimlerin yoksulluk seviyesinin altında maaş alması... Tabii, bu ciddi bir sorundur. Böyle bir ortamda hani hekimin gerçekten sağlıklı yaşayacağı, kendisine ve yakınlarına refahtan pay aldırabileceği bir gelir temin edemiyorsak elbette sağlık hizmetleri aksar ama buraya gelene kadar... Ve bu acı durumun da en temel sebebi sağlığa yaklaşımınız.

Değerli arkadaşlarım, HES'i biliyorsunuz değil mi? Hidroelektrik santraller. Ama bir bu baraj tipi HES'ler -HES nereden çıktı diyeceksiniz; geleceğim- bir de boru tipi HES'ler var. Boru tipi HES'ler, Doğu Karadeniz'de çok fazla. Irmağın yüksekliğinden istifade, yukarıda bir yerde suyu boruya alıyor ve 2 kilometre, 3 kilometre, 5 kilometre suyu boruda götürüyor, ondan sonra bırakıyor, bırakırken de elektrik türbinini çeviriyor ve elektrik üretiyor. Bu arada, "can suyu" filan diyorlar ama onlar tabii hikâye yani; kışın can suyu, yazın su filan kalmıyor. Burada balık ne oluyor, yengeç ne oluyor, böcek ne oluyor, kunduz, kuş, çakal, kurt ne oluyor? Bunları hiçbir şekilde düşünmüyorsunuz, öyle bir derdiniz yok. Hâlbuki sizin olması gerekiyor, hani inançlı bir kadro ya bu, her şeye bakmalısınız, bakmıyorsunuz; böyle bir derdiniz yok.

Sağlıkla ilgili de böyle bir şey var değerli arkadaşlar. Bazı şeyler var ki asla ve asla ticarileştirilemez, satılamaz, sattığınız zaman hayat ortadan kalkar. Su mesela; su satılamaz arkadaşlar, su boruya bağlanamaz, olmaz; su esaret altına alınamaz, olmaz; hayattır, hayatı kurutmak demektir. Sağlık da ticaretin konusu yapılamaz, kâr konusu yapılamaz. Sizin en temel probleminiz, yaklaşımınız, şu anda burada konuştuğumuz ve daha da konuşacağımız konunun temelindeki sağlığa yaklaşım tarzınızdır.

Ya, hastaneler kuran, sağlıktan kâr sağlayan, üstelik de devlette bulunmasının vermiş olduğu avantajları kullanarak kamuya ait olan arsaları kapatıp binalar yapan bir insan Sağlık Bakanı şu anda değerli arkadaşlar. Gidin, Ankara Garı'nın yanına gidin, görün bakalım, MEDİPOL'ün Diş Hekimliği Fakültesini görün ve burası... Danıştay bozdu o davayı, bakalım yıkacak mısınız o binayı.

Değerli arkadaşlarım, bu neoliberal yaklaşımın her şeyi para. Bu ne getirmiş? Sağlıkta Dönüşüm Programı gelmiş. Nedir? Ne demiştiniz? "Vatandaşın sağlık hizmetlerine ulaşılabilirliğini sağlamak, finansmanı kontrol etmek, verimliliği ve hizmet sunum kalitesini artırmak..." Amaç olarak bunları ifade ettiniz, getirdiniz ve o günden bugüne kamucu yani "Devletin bu sağlık hizmetini vermesi gerekir." mantığını ortadan kaldırdınız ve sağlıkla ilgili her şeyi piyasalaştırdınız, her şeyi...

Gülmeyin, gülmeyin... Parayı duydun, ondan mı gülüyorsun bilmiyorum.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Çok samimi bir şekilde sizi dinliyorum Sayın Bekaroğlu.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Her şeyi parasallaştırdınız yani, parasallaştırdınız; gülünecek bir şey değil, ağlayın, oturup başınızı duvarlara vurun, vurun ve ağlayın değerli arkadaşlarım.

MURAT EMİR (Ankara) - Güler yüzlü, ondan.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Murat Bey ifade etti, teşekkür ediyorum.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bakın, getirmiş olduğunuz bu sistemin... Şu anda tartıştığınız konu budur; sağlığı para... Ne yaptınız bunun şeyine? Bütün kamuyu ortadan kaldırdınız ve ne getirdiniz? Özelleştirdiniz, özel hastaneler... Yetmedi özel hastaneler, küçük küçük birimlere gitti. Burada çok para var, gördünüz, şehir hastanelerini icat ettiniz ve şehir hastanelerini en büyüklere verdiniz. Ne yaptınız? Bakın, sizi tarih yazacak. Ankara Numune Hastanesini kapattınız, şurada, hemen yanı başımızda bulunan Yüksek İhtisas Hastanesini kapattınız. İşte, Ankara için, Kadın Doğum Hastanesini... Bursa'da, her tarafta hastaneleri kapattınız ve şehir...

Şehir hastaneleri, özel hastaneler değerli arkadaşlar; devletin filan değildir şehir hastaneleri. "Şehir hastaneleri" dediğimiz şey, kâr etmek için kurulmuştur. Bakın, öyle bir şey ki arkadaşlar, yani karpuzun kilosunu 50 kuruşa alıyorsunuz, çöpünü attırmak için 1 lira para ödüyorsunuz; öyle bir sistemle bunları aldınız. Yani, kamucu bakmıyorsunuz ortama; bu insanlara sağlık hizmeti... Yani "Ağrısını tedavi edeceğiz, acısını geçireceğiz." Bu şekilde bakmıyorsunuz. "Ah, bir acısı, ağrısı olsa da şuradan şu kadar para kazanabilir miyim?" diye, bu gözle baktınız. "Sağlıkta Dönüşüm Programı" dediğiniz şey budur değerli arkadaşlarımız. Hekimse burada bir araç, sadece bir araç. Ne dedi Sayın Cumhurbaşkanı? "Gitsin, nereye giderse gitsin; ben yeni mezunlarla, asistanlarla filan..." Niye? Çünkü araçtır ya; araba eskidi, vur bir tekme gitsin; sat, yenisini al. Böyle değil arkadaşlar; hekim, insandır. O insan, kendisini iyi hissedecek, huzur içinde hissedecek ki gitsin insanların ağrısını geçirsin, onları tedavi etsin.

Hasta da bir araç sizin için, para getirecek bir araç o da. Devlet de bir araç sizin için; soyulacak, parası bir yerlere dağıtılacak bir araç olarak baktınız. Bu mantıkla yaklaştığınızda "hekim-performans..." Çalışırsan, çevirirsen bakar... Kardeşim, hekimlikte öyle işler var ki ya da sağlıkta, yardımcı personelde -ne ise- sağlık çalışanlarının öyle işleri var ki. Yani burada bir tane yapılıyor, performansa dayalı. "Ne kadar çok çalışırsan o kadar para vereceğim." Niye? "Çünkü patrona o kadar çok kazandıracaksın ki ben de sana oradan bir miktar vereceğim." Bu mantıkla yürümez değerli arkadaşlarım.

Hekim, bu memlekette hekim ve sağlıkta çalışan herkes, bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları -elbette sosyal devletiz, devletiz biz- yaşarken gerçekten refahtan pay alacak, adaletli bir şekilde dağıtım yapılacak, pay alacak, emekli olduğu zaman da şu ülkeye şu kadar hizmet etmiş bir hekim açlığa talim etmeyecek arkadaşlar. Öyle hekimler var ki huzurevinde kalıyor ve paralarını ödeyemiyorlar değerli arkadaşlarım. Bunlar kabul edilebilir bir şey değil.

Şimdi, burada 1'inci maddede bir şey var. Aile hekimliği, aile hekimlerinin eğitimiyle ilgili. Bakın, aile hekimliği sistemi getirdiniz, neyi kaldırdınız? "Sosyalizasyon" dediğimiz, bu ülkede ve dünyada herkesin örnek aldığı, getirenlerden Nusret Fişek Hoca'ya hepsine Allah rahmet eylesin, onları saygıyla anıyorum, anılarının önünde eğiliyorum. O insanların getirmiş olduğu sosyalizasyonu ortadan kaldırdınız, sağlık ocağı sistemini ortadan kaldırdınız. Yani koruyucu sağlık hizmetlerini bir şekilde yok ettiniz. Aile hekimlerine havale ettiniz, aile hekimlerine de kâr para diye baktınız; hasta bakacak, ilaç satacak, reçete yazacak, tetkik yazacak. Bu şekilde ilaç pazarlayanlar, üretenler, tetkik, kit getirenler kazanacak mantığıyla baktınız. Böyledir bu, Dünya Bankasının bu Sağlıkta Dönüşüm Projesi bir neoliberal projedir ve bunu amaçlamaktadır. Aile hekimlerini buraya indirgediniz ve bunlar yani hastanede yapılabilecek koruyucu hekimlik hizmetlerini bile yapamadılar, aşıları bile yapamadılar. Çünkü insanları, kendisi ve çevresinde çalıştırdığı insanların geçimini sağlayabilecek parayı kazanmak için yirmi dört saat çalışmaya mahkûm ettiniz. Yetmedi aile hekimlerine nöbet tutturdunuz vesair, vesair. Niye? Çünkü insan olarak bakmıyorsunuz kusura bakmayın, araç olarak bakıyorsunuz. Araç değil değerli arkadaşlar, bunlar insan, insan bunlar, insan.

Dolayısıyla bir insanın refahtan pay alması, çoluğunu çocuğunu güvence altında hissetmesi, geleceğine, emekliliğine güvence olarak bakabilmesi temel insan hakkıdır; bundan mahrum ettiniz hekimleri. Dolayısıyla onların yapacağı koruyucu sağlık hizmetleri de yapılamadı ülkede, yapılamıyor değerli arkadaşlarım. Olmadı aile hekimliği; halk sağlığı merkezleri, toplum sağlığı merkezleri kurdunuz ama 1 tane uzman yok orada. Şimdi, bunlara, aile hekimlerine diploma vereceğim, diyorsunuz; veriyordunuz da tekrar vereceksiniz... Nasıl bir öğretim? Boş zamanlarda gidecek bilmem... Böyle bir eğitim filan olmaz. Aile hekimlerinin eğitim sorunu maalesef çözülmedi. Türkiye'de tıp eğitimi diye...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlenizi alırsak... Bitti süreniz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bir dakika ver bana...

Türkiye'de maalesef -üzülerek ifade ediyorum- tıp eğitimi de bitiyor değerli arkadaşlarım çünkü kaliteli öğretim üyeleri kalmadı. Tıp eğitimi yaptıracak kimse kalmadı. Kalanları da becerebilirseniz bir emirle, bir kararnameyle, Cumhurbaşkanı kararnamesiyle yakında şehir hastanelerine göndermeyeceğiniz belli değil. Tıp fakültesi eğitim hastanelerini batıracak politikalar uyguluyorsunuz, böyle olmaz değerli arkadaşlarım. Eğer gerçekten bu neoliberal politikalardan vazgeçip sağlığa temel insan hakkı olarak bakarak, kamucu, toplumcu, kamucu bir yaklaşımla bu işi göremezseniz hekimlerin ve sağlık çalışanlarının sorunlarını halledemezsiniz. Nitekim bu getirmiş olduğunuz kanun teklifinde de halledemiyorsunuz. Palyatif birtakım tedbirler var.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyoruz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Maddeler gelince tek tek konuşacağız.

Sayın Başkan, bir şey de rica ediyorum: Maddelerde lütfen, Türk Tabipleri Birliği ve diğer sağlık meslek kuruluşları buradadır.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Talepleri olması hâlinde söz vereceğim.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bakın, size bir şey söyleyeyim arkadaşlar. Biz bu teknik konuların, rakamların ne anlama geldiğini bilmiyoruz, bilmek şey değil yani. Bizim branşımız değil. Bu ne anlama geliyor? Kaç lira maaş alıyordu, şimdi ne olacak? Adil midir? Bunlar ne değildir? Cesur bir şekilde bize söyleyin ki burada müzakere edelim.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - İktidar partisi milletvekilleri, biz bunları önergelere dönüştürüyoruz, onlar da önergeleri desteklesinler ve hiç olmazsa sağlık çalışanlarını bir miktar rahata kavuşturalım.

Teşekkür ederim.