KOMİSYON KONUŞMASI

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, şimdi, teklif metninin 5187 sayılı Kanun'un "Tanımlar" başlıklı 2'nci maddesine yeni bentler ekleyen 2'nci maddesi, basın kartını düzenleyecek merci olarak kanun teklifine dâhil edilen Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı ve Başkanlığını, anılan 2'nci maddeye (o) ve (ö) bentleri olarak ilave etmektedir. Basın özgürlüğünün kullanımı açısından büyük önem taşıyan basın kartının 2017 Anayasa değişiklikleri sonrasında tarafsızlığını yitiren ve bugün bir siyasi parti Genel Başkanı olan Cumhurbaşkanına bağlı bir idari merci tarafından verilmesi, basın özgürlüğüne -Anayasa'nın 28'inci maddesine- ve düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğüne -26'ncı madde- açıkça aykırıdır.

Basın Kanunu'nda Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığına ve Başkanına bu özgürlüğün kullanımını etkileyen herhangi bir yetki vermemek gerekir. Anayasa'nın 28'nci maddesinde -ki biz bunu, geneli hakkında değerlendirme yaparken de özellikle Anayasa'ya aykırılığı değerlendirirken detaylıca izah etmiştik- "Basın hürdür, sansür edilemez. Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır." yazar.

Yine, Anayasa Mahkemesinin ifade ettiği üzere de demokratik bir sistemde, devletin eylem ve işlemlerinin adli ve idari yetkililerin olduğu kadar, basının ve aynı zamanda kamuoyunun da denetimi altında bulunması gerekmektedir. Yazılı, işitsel veya görsel basın, kamu gücünü kullanan organların siyasi kararlarını, eylemlerini ve ihmallerini sıkı bir denetime tabi tutarak ve vatandaşların karar alma süreçlerine katılımını kolaylaştırarak demokrasinin sağlıklı bir şekilde işlemesini ve bireylerin kendilerini gerçekleştirmelerini güvence altına almaktadır. Bu açıklamaya benzer nitelikte Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin birçok kararı da vardır.

Yine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, birçok sefer, demokratik bir toplumda basının oynadığı temel rolün altını çizmiştir. Her ne kadar özellikle de başkalarının şöhret ve haklarının korunmasıyla ilgili olarak bazı sınırları aşmaması gerekse de basının, görev ve sorumluluklarının bilincinde olarak kamu yararını ilgilendiren her konuyu iletme görevi vardır. Onun böyle konularda bilgi ve fikir yaymadan ibaret olan görevine, kamunun bu fikir ve bilgileri alma hakkı eklenir. AİHM'e göre bu görevi olmasaydı, basın, vazgeçilmez -tırnak içinde- "bekçi köpeği" rolünü oynayamazdı. Yine, bazı kararlarında bu ifade yer almıştır.

2017 yılında 6771 sayılı Kanun'la gerçekleştirilen Anayasa değişiklikleri dâhilinde Anayasa'nın 101'inci maddesinde yer alan "Cumhurbaşkanı seçilenin varsa partisiyle ilişiği kesilir." fıkrası ilga olmuştur. Akabindeki siyasi deneyim, Anayasa'nın 103'üncü maddesindeki "açık tarafsızlık" kaydına rağmen partili -genel başkan- Cumhurbaşkanı kavramını ortaya çıkarmıştır. 6771 sayılı Kanun'la gerçekleşen Anayasa değişiklikleri sonrasındaki siyasi deneyim, Cumhurbaşkanının, muhalefet partilerini eleştiren, günlük siyasi tartışmalara dâhil olan bir parti Genel Başkanı konumunda bulunduğunu göstermektedir. Hâl böyleyken gazetecilere basın kartı verilmesini, siyasi tartışmalarda taraf olan ve muhalif gazeteciler tarafından doğal olarak eleştirilebilen Cumhurbaşkanına bağlı İletişim Başkanının vereceği basın kartına bağlamak, basın özgürlüğüne ve düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğüne açıkça aykırı nitelik taşır. İletişim Başkanlığı, siyasi tartışmalarda taraf olan partili Cumhurbaşkanının, basının fonksiyonu dâhilinde eleştirilen muhalif gazetecilere basın kartı vermeyerek onları fiilen cezalandırabilecektir. Esasen güncel uygulama tam da bu şekilde cereyan etmektedir. İletişim Başkanlığı, muhalif olduğu kabul edilen gazetecilere, Anayasa'nın demokrasi, basın hürriyeti ve ifade özgürlüğüyle ilgili düzenlemelerine açıkça aykırı olarak basın kartı vermemektedir. Son yıllarda birçok muhalif gazetecinin basın kartı iptal edilmiştir. Bu tablo karşısında, bazı gazetecilerin basın kartı alma imkânını yitirmemek amacıyla kendi kendilerine sansür uygulamaları ve eleştiri hakkını kullanmaktan kaçınmaları mümkündür. Bizim, bu konuyla ilgili verdiğimiz önerge de vardır, orada da gerekçesinde izah ediyoruz. Bu maddenin bu teklifteki en sakıncalı maddelerden biri olduğunu düşünüyoruz.