| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemir ve İstanbul Milletvekili Feti Yıldız ile 64 Milletvekilinin, Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4471) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 14 .06.2022 |
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Teşekkür ediyorum Başkan.
Geçen hafta da söyledim, tanımlar kısmına internet haber sitelerinin eklenmesi doğru, buna bir itirazımız yok, internet haber sitesinin tanımının da eklenmesi doğru. Fakat bu basın kartına ilişkin bir problem var, enformasyon görevlisine ilişkin bir problem var, buna itirazlarımız var. Çok açık söyleyelim, İletişim Başkanlığının kimin basın mensubu olup olmadığına karar vermesi kesinlikle kabul edilemez. Basın kartı verme yetkisi yalnızca ve münhasıran meslek örgütlerinde olmalı. Basın kartı sadece bir kimsenin basın mensubu olup olmadığını göstermesi açısından önemli yani bir kişi basın mensubudur veya değildir, basın kartı bunun dışında onun niteliğini, eğitimini, iyi gazeteci olduğunu, kötü gazeteci olduğunu, doğru haber verdiğini falan kanıtlayacak bir belge değil. Bir kişi basın mensubu mu, değil mi? Bu kart bunun dışında bir şey göstermeyecek. Dolayısıyla İletişim Başkanlığının değil meslek örgütlerinin bu kararı vermesi daha doğru olacaktır.
Ayrıca bir kişinin basın mensubu olup olmadığı dışındaki her tür araştırma ve inceleme -ki İletişim Başkanlığı bunu yapıyor- basın mensubu olup olmadığı dışındaki her türlü araştırma ve incelemenin hukuka aykırı olduğunu düşünüyorum. Yani bu yüzden İletişim Başkanlığının böyle bir yetkisi olmaması gerektiğini düşünüyorum. Geçen hafta söyledim, elli iki yıllık gazeteci, yirmi beş yıllık sürekli basın kartı sahibi rahmetli Aydın Engin'e basın kartı vermedi "yeniliyoruz" diye, sarı basın kartı turkuaz basın kartı oluyor diye, bu süre içerisinde -iki yılı aşkın bir süre- Aydın Engin'e basın kartı vermemiş bir İletişim Başkanlığından bahsediyoruz. Bu Başkanlık kimin gazeteci olup olmadığına nasıl karar verebiliyor? Hani burada politik değerlendirme, sadece politik değerlendirme yaptığı çok açık değil mi?
Şimdi, bakın bu İletişim Başkanlığıyla ilgili gerçekten problem var. Yani şimdi belki yeri değil ama bakın, ben size... Biz bazen diyoruz ya İletişim Başkanlığı Goebbels gibi, propaganda bakanlığı gibi çalışıyor. Hani şimdi sanıyorlar ki biz öyle laf olsun diye söylüyoruz. Bakın, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nde 2020 yılında yapılan değişiklikle İletişim Başkanlığına bağlı bir daire başkanlığı kuruldu. Ben size bu daire başkanlığının Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nde yazan görevlerini okuyacağım. "Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Dairesi Başkanlığının görevleri şunlardır: Devletin stratejik amaç ve hedefleri ile Devletin ve milletin menfaatleri doğrultusunda gerektiğinde ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yaparak ulusal ve uluslararası alanda yürütülecek faaliyetlerde uygulanacak stratejik iletişim politikalarını belirlemek. Ulusal ve uluslararası alanda stratejik iletişim ve kriz yönetimi faaliyetlerini yürütmek ve bu kapsamda ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmak. Türkiye Cumhuriyetine yönelik iç ve dış tehdit unsurlarını analiz ederek stratejik iletişim ve kriz yönetimi açısından gerekli tedbirleri uygulamak. Türkiye Cumhuriyetine karşı yürütülen psikolojik harekât, propaganda ve algı operasyonu faaliyetlerini belirleyerek her tür manipülasyon ve dezenformasyona karşı faaliyette bulunmak." Yani bakın, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'yle İletişim Başkanlığına psikolojik harekât, propaganda, algı operasyonu faaliyetlerini belirlemek, manipülasyon ve dezenformasyon çalışması yürütme görevi verilmiş. Şimdi böyle bir İletişim Başkanlığının kimin gazeteci olup olmayacağına karar vermesini istiyoruz, bu kesinlikle kabul edilemez.
"Enformasyon görevlileri" kısmına girmeyeceğim çünkü o konuda yeterince değerlendirme yapıldı. Böyle olursa İletişim Başkanlığı personelinin, çünkü öyle ya da böyle devlet enformasyon hizmetlerinde çalışıyor olacak hepsi, basın kartı sahibi olması mümkün. Yani İletişim Başkanlığında çalışan herkese basın kartı verilmesi mümkün. Bunun da gerçekten basın ahlakı açısından, basın etiği açısından ciddi bir sorun olduğunu düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum Başkanım.