KOMİSYON KONUŞMASI

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Milletvekili arkadaşım TEDAŞ için "amiral gemisi" dedi. Evet, TEDAŞ bir gemi ama nasıl bir gemi? Titanic gibi, batıyor TEDAŞ. 2013-2020 yılları arasında toplam zararı 6 milyar 340 milyon 586 bin 855 lira. Yani bu denli büyük bir kurumu bu kadar büyük bir zarara taşımak ancak bilinçli ve sistemli ve berbat bir enerji politikası yönetimiyle mümkündü. Bu konuyla ilgili ortadaki genel tablo, AK PARTİ'nin enerji politikasının TEDAŞ yansımasının çok olumsuz olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.

Diğer taraftan, enerji piyasası oldukça sıkıntılı. Neden sıkıntılı? Şimdi, elektrik üretimindeki şirketleri aynı zamanda dağıtım aşamasında da görüyoruz ve aynı şirketleri, büyük ihtimalle, özelleştirme kapsamına alınan TEİAŞ'ta da, Türkiye Elektrik İletim AŞ'nin sürecinde de göreceğiz. Aynı şirketler sürecin içine katılınca eşit rekabet koşulları ortadan kalkıyor ve piyasayı yöneten az sayıda şirket oluşmuş oluyor. Dolayısıyla da ne oluyor? TEDAŞ bu şirketlerin karşısında boynunu bükmek zorunda kalıyor. Ne oluyor? EÜAŞ, bir süre sonra o da boynunu bükmek durumunda kalacak, TEİAŞ'ın akıbeti de çok farklı olmayacak ve bir gün gelecek -ki dönem dönem bunun yaşandığını hissediyoruz- bu şirketler yumruğunu masaya vurduğu anda Türkiye'de enerji politikasını onlar yönetir duruma gelecek. Buna müsaade etmemeniz gerekiyor.

TEDAŞ'ı ilgilendiren boyutta birkaç örnek vereyim. Şimdi, elektrik dağıtım şirketleri var, bir de perakende şirketler var. Şimdi, normal koşullar altında bu şirketlerin organik olarak birbirine bağlı olmaması gerekiyor ama biliyoruz ki yine dağıtım şirketlerinin şirketleri olan bu perakende şirketler piyasayı domine ediyor, yani birlikte ediyorlar. Çok komik. Soruyorsunuz, diyorsunuz ki: "Elektrik şirketleri çok mu kâr ediyor." Bir açıklama geliyor "Hayır, zarar ediyoruz." diyorlar. Bir dönüyorsunuz, perakende tarafındaki şirketi kâr ediyor. Perakende tarafına dönüp "Perakende şirketleri çok ciddi kâr ediyor." diyorsunuz, "Yok, yok; biz etmiyoruz." diyorlar. Aradan bir süre geçiyor, bir bakıyorsunuz, o alınan karar doğrultusunda dağıtım şirketleri kâr etmiş. Şaka gibi, bir oyun gibi; böyle köşe kapmaca oynuyoruz ama ortada büyük bir problem olduğu da açık.

Şimdi, bulgulara gelen bir yanıtta, kurumun alacaklarıyla ilgili olarak diyor ki: "2023 Ekim ayı son gününe kadar zaman aşımı riski bulunmamaktadır." Yani cümleyi tersten okuyalım: "Kurumun alacakları açısından 2023 Ekim ayı son gününden sonra zaman aşımı süreci başlıyor." diyor, söylediği bu. Hani, Cumhurbaşkanının "Hedef 2023" dediği hedef herhâlde bu, yani bu şirketlere ait birçok alacak da herhâlde 2023 yılında, bu hedef doğrultusunda zaman aşımına uğratılacak gibi görünüyor ama ben, AK PARTİ'nin bu konuda çok daha hünerli davranacağını ve bu işi o güne bırakmadan, yaptığı bu işletme hakkı devir sözleşmelerinde tadilatlar yaparak zaten bu borçları ya ortadan kaldıracağını ya da bu borçlarla ilgili işlemleri -bu reklam ve kira gelirlerindeki gibi- haksız fiille sebepsiz zenginleşmeye yol açarak, bu sözleşmeleri EPDK üzerinden tadil ederek bir şekilde bu şirketlerin alacağını ortadan kaldırıp onları kâra geçireceğini görebiliyorum.

Şimdi, "haksız fiille sebepsiz zenginleşme" dedim, hiç itiraz da gelmedi. Ben belgesini de göstereyim, bakın, Sayıştayın 2018 yılı Raporu'nda bu kurumun alacaklarıyla ilgili reklam ve kira gelirlerinin özel şirketler tarafından EPDK vasıtasıyla üzerine çökülmesi nedeniyle; onu açıklarken diyor ki: "Burada haksız fiil vardır, sebepsiz zenginleşmeye yol açılmıştır." Şimdi, bu şirketler sebepsiz zenginleşiyor, vatandaş da çok sebeplerle fakirleştiriliyor, çok sebeplerle; bilerek, sistematik olarak. Ben, bunu da sizin dikkatinize bir kez daha sunmak istiyorum.

Diğer taraftan, Vekilimiz, Sayın Genel Başkan Yardımcımız da ifade ettiler, dediler ki: "TEDAŞ'da işini bilen bürokratlar da var." Ben bu cümleyi de tersten okumak istiyorum: Evet, TEDAŞ'da işini çok iyi bilen bürokratlar var, yıllardır enerji sektörünün içinde yer alan, liyakatsiz bir şekilde hızla yükselen, kurumun içinde bir gün kamu personeli olarak görev yapıp da daha sonra genel müdür yardımcılığı seviyesine ulaşan, oradan Türkiye Varlık Fonuna giden, gelen, eden; böyle bürokratlar da var. O da, bu gibi atamalar ve yükselmeler de gerçekten bunca işsizin, milyonlarca genç işsizin yer aldığı bir ülkede hakikaten çok acı. Bunu da tekrar ben ifade etmiş olayım.

Bir diğer konu da şu: Sayıştayın 2020 yılı bulgusu, aynen okuyorum: "Tapu müdürlüklerinden edinilen bilgiye göre, elektrik dağıtım şirketleri adına tescilli olup TEDAŞ adına tescili gereken yaklaşık 6.745 adet taşınmaz vardır." Yani ne demek? TEDAŞ'tan önce TEDAŞ'a ait, kendi bünyesinde elektrik dağıtım şirketleri vardı. Buradaki 6.745 adet taşınmazın TEDAŞ'a devri yapılmadı ancak özelleştirme süreci gerçekleştiği için Sayıştay diyor ki: "Özelleştirme sonrasında her ne kadar elektrik dağıtım şirketleri tüzel kişiliklerini korumuş olsa da bu şirketlerin hisselerinin, hisseleri devralan şirketler tarafından yönetildiği dikkate alındığında yani özelleştirmeyle bu TEDAŞ'ın, TEDAŞ'a ait olan şirketleri devralan özel dağıtım şirketlerinin taşınmaz tescillerinin TEDAŞ adına yapılmasının elzem olduğu anlaşılmaktadır." Yani uzun lafın kısası şu: TEDAŞ'a ait olan, devlete ait olan, vatandaşa ait olan 6.745 adet taşınmaz şu anda bu özel dağıtım şirketlerinin üzerinde görünüyor tapu kayıtlarına göre. Bunu derhâl düzeltmeniz gerekiyor. Aksi takdirde, bütün bu işlemler... Biz, Kütahya Şeker Fabrikası'nda gördük; onun özelleştirilmesi aşamasında tapudaki bir bürokratın bilerek, isteyerek, sistemli bir şekilde olduğu iddiasıyla yaptığı bir imza hareketiyle, şu anda AK PARTİ'li bir milletvekilinin sahibi olduğu bir şirkete geçti. Yıllardır da bu işlemin düzeltilmesi için çalışma yapılıyor. Daha da acayibi, o şirket borsaya da açıldı hem de bir imza hareketiyle kendi üzerine aktarılan o binalarla, yapılarla birlikte bir de borsaya açıldı, var olan değerinin çok daha yüksek hâliyle gösterilerek açıldı. Şu anda da hisseleri işlem görüyor. Böyle bir durum. O nedenle, sizden, bu 6.745 adet taşınmazın listesini istiyorum; hangi illerde, hangi büyüklüklerde ve güncel değerleri nedir; onların bilgisini talep ediyorum.

Aynı zamanda, yine devletin kayıtlarında ve KİT Komisyonu kayıtlarında yer alması bakımından, TEDAŞ'ın mülkiyetinde yer alan mülkiyet tablosunu sizden istiyorum. Bunların güncel değerlemelerini yaptırıyor musunuz, değerleri ne kadardır? Yine, hangi illerde, büyüklükleri ne kadar, hangi ada, parsel? Bunların da bilgilerini talep ediyorum. Bir karmaşa varsa da yine, TEK'te yani Türkiye Elektrik Kurumunun bünyesinde kalan bazı kısımlarla ilgili. Onları da ayrıca belirtmenizi istiyorum: "Şunlar TEK'in bünyesinde kalmıştır, bunlar özel dağıtım şirketlerinin mülkiyetinde şu anda görünüyor ama TEDAŞ'a aittir ve bunların da değeri şu kadardır." diye ifade etmenizi istiyorum.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Toparlayalım.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ben çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

Yani belli ki bu özelleştirmeden sonra TEDAŞ'ın denetim görevini tam anlamıyla yerine getiremediğiyle ilgili KİT Komisyonunda da genel bir kanaat var. Bu kanaati değiştirmek sizin elinizde ama yine de ben, özelleştirme kapsamına girmiş bir kurumun, özelleştirilen dağıtım şirketleri sürecinden sonra bu kadar zarar etmesinin anlaşılabilir olduğunu, açıklanabilir olduğunu düşünmüyorum. Mutlaka, bu zararı etmeyeceği yönde sözleşmelerin hazırlanması ve imzalanması gerekirdi. Burada bir öngörüsüzlük var ve bu öngörüsüzlük de böyle derinleşerek devam ediyor.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Toparlayalım.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Son soru olarak sorayım: Yönetim Kurulunda yer alan Yönetim Kurulu Başkanı, Genel Müdür ve üyelerin aylık maaş, prim, ikramiye, ücret, huzur hakkı, kâr payı gelirleri ne kadar? Başka bir kamu görevi veya özel sektör görevi olan yöneticiler var mı Yönetim Kurulunda? Varsa bu görevler neler ve bu görevlerden elde ettikleri gelir, aylık ücret, huzur hakkı, kâr payı, prim, ikramiyeler ne kadardır? Bunları da iletmenizi istiyorum.

Çalışmalarınızda başarılar diliyorum.