KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Teşekkür ediyorum Başkan.

Şimdi, bu 15'inci madde aslında yanlış bir madde değil, hangi hâlde iptal edileceğini düzenliyor da bu basın kartına ilişkin hükümlerin bu yasada yer alması yanlış; yoksa, bunun bir yönetmelikle düzenlenmesinin önünde hiçbir engel yok, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle bile düzenlenebilir.

Ama ben şu 14'üncü maddeyle ilgili bir şey söyleyecektim. Bir bütün olarak hukuka aykırı olduğunu düşünüyorum, Komisyonun teşkilinin adil, hakkaniyete uygun olmadığını düşünüyorum fakat içinde çok güzel bir fıkra var, onu bir hatırlatmak isterim. Şimdi, teklif sahipleri diyor ki: "İşçi sendikası şeklinde faaliyet gösteren sendikalardan basın kartı sahibi üyesi en fazla olan sendika tarafından belirlenecek bir üye," Şimdi, bu Komisyon kime basın kartı verilip verilmeyeceğine karar verecek. Düşünün 2 tane sendika var, bu sendikalardan 1 tanesinin bünyesinde, atıyorum, 5 bin tane medya mensubu var, basın mensubu var fakat Başkanlık bunlardan birkaç yüz tanesine sadece basın kartı vermiş; yine aynı iş kolunda, basın iş kolunda örgütlü bir başka sendika var, onun üye sayısı ise diğer sendikanın üye sayısının onda 1'i kadar olsun ama o sendikanın üyelerine, bugün tıpkı iktidara yakın başka sendikalar olduğu gibi, o iş kolundaki sendika üyelerinin tamamına da İletişim Başkanlığı bugüne kadar basın kartı vermiş olsun. Diyor ki: "Ben -atıyorum- 10 bin üyeli, 5 bin üyeli sendikaya değil, belirlediğim, daha önce basın kartı verdiğim 100 üyeli, 200 üyeli, 500 üyeli -her neyse- daha fazla basın kartı sahibini bünyesinde bulunduran sendikaya temsilci seçme hakkı vereceğim." Yani bir sınırı olur değil mi? Hani, "kadrolaşmanın" mı diyeyim veya istediğin kişiye basın kartı verip istediğin kişiye vermemenin de bir sınırı olmalı değil mi? Yani, hani, sendikaya kadar da müdahale edilir mi Ahmet Bey? Yani diyorsunuz ki: "İstediğime vereceğim ve o sendikalardan istediğim kişinin üyelerine vereceğim, sonra, o sendikanın üyesi de gelip temsilci seçsin." Yani adaletsizliğin bir sınırı olmalı, bu teklif de bunun bir sınırı olmadığını gösteriyor diyeyim.

AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) - Bence çok uç düşündünüz.

BAŞKAN ABDULLAH GÜLER - Peki, teşekkür ediyoruz Sayın Tiryaki.

Sayın Antmen...

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Bir şey daha söyleyebilir miyim Başkanım?

Uç düşündüğümü söylüyor Ahmet Bey. Bu sendika meselesini bilen birisi olarak...

AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) - Şu an o sendika kim, hangisi biliyor musunuz?

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Şöyle: Ben sendika meselesini bilirim.

BAŞKAN ABDULLAH GÜLER - Arkadaşlar, lütfen, karşılıklı...

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Bitiriyorum Başkan, bir şey söyleyeyim de bu sendika meselesiyle ilgili olarak.

Ben yıllarca sendika yöneticiliği de yaptım, avukatlığını da yaptım. Bir sendika, bugün iktidara yakın olan sendika 1990'dan 2002'ye kadar 40 bin üye yapmıştı, o sendika Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldikten sonra 1 milyon üyeye ulaştı, bir sendika konfederasyonu; 90'dan 2002'ye kadar 40 bin üye, 2002'den sonra birkaç yıl içerisinde, Adalet ve Kalkınma Partisinin önünü açmasıyla 1 milyon üyeye ulaştı. Yani iktidarların sendikaları nasıl beslediğinin somut göstergesidir bu. Bırakın Türkiye'yi, dünya tarihinde bir örneği yok bunun, dünya tarihinde; bir iktidar değişikliğiyle bir sendikanın üyesinin yüzde 2 bin-3 bin artmasının bir örneği yok. Örnek bu, o yüzden söylüyorum; bir tane sendikayı yanınıza çekip onun üyelerinin tamamına basın kartı verip sonrada "Siz gelin, temsilci seçin." demek gerçekten kadrolaşmanın sınırsızlığını gösteriyor.