KOMİSYON KONUŞMASI

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, şimdi, esasında, Basın Kanunu'nda torba yasa olarak getirilen bu kanun teklifinin İnternet Yasası'yla ilgili olan kısmının artık yavaş yavaş başladığı ve daha ilerleyen maddelerde de ağırlığını hissedebileceğimiz maddelerle karşı karşıyayız şu anda. Bu teklifle, büyük bir oranda, burada mevcut olan bu birinci fıkradaki teklifle birlikte orantısız birtakım yaptırımlara internet dünyasını, iletişim dünyasını maruz bırakacak bir hususla karşı karşıyayız. Bu maddelerin devamında da reklam yasağı, bant genişliğinin daraltılması gibi yükümlülükleri de beraberinde getirecek ve gerçekten dijital dünyayı cendere altına alabilecek bir kanunlar bütünlüğünden, inceden inceye işlenmiş olan kanunlar bütününden bahsediyoruz biz. Başlangıcı, önceki maddelerde olduğu gibi bu maddede de, 18'inci maddede de yavaş yavaş kendisini hissettirmeye başlıyor.

Şimdi, peki, bununla beraber ne getiriliyor? Avrupa Birliği uyum sürecinde -önceki maddeler üzerinde de konuşmalarımızı yaptık- belli bir ölçüde cumhuriyet başsavcılıklarına verilen bu yetkinin önceki maddelerde kaldırılmak suretiyle Basın İlan Kurumuna verilmesi ve tamamen idarenin denetiminde olan ve yargısal hiçbir özelliği olmayan bir kuruma verilmiş olması da ayrı bir Anayasa'ya aykırılığı teşkil edecek bir mesele. Dolayısıyla, bu kanun teklifinin birkaç açıdan Anayasa'ya aykırılığı söz konusu. Birincisi şu: Hem internet dünyasını hem basın dünyasını gerçek anlamda baskı altında tutabilecek bir düzenlemedir bu aynı zamanda.

Bir de bir şey daha var Sayın Başkan, bu kanun teklifi, öyle görülüyor ki İletişim Başkanlığının isteği doğrultusunda getirilen bir kanun teklifi. Çünkü ne yazık ki buradaki birçok arkadaşın da -herkese haksızlık etmek istemiyorum ama- bunun detayını, iletişim dünyasının bu ayrıntılarını, topluma getirilebilecek olan olumsuzlukları değerlendirebilecek detaylı bilgiye sahip olmadıklarını söylemek isterim. Diğer taraftan, son fıkrada da şöyle bir şey deniliyor: Mevcut olan, daha önceki yasalara uygun şekilde, usulüne göre verilmiş olan basın kartlarının süresi de üç aylık bir süreyle sınırlandırılıyor. Peki, bu niye getiriliyor, neden getiriliyor? Bu şunun için getiriliyor Sayın Başkan: Şimdi, bu, idarenin kendi keyfî uygulamaları ve tutumlarıyla basın kartı sahibi olan kişileri baş başa bırakacak. Bu ne demek? Bu aynı zamanda şu demek: Şimdi, Anayasa'yı ve hukukun temel ilkesi olan kazanılmış hak ilkesini de ihlal edebilecek bir mesele. Daha önce kazanılmış bir hakkınız var ve bunu koruyorsunuz, yeni bir kanuni düzenlemeyle bu tamamen ortadan kaldırılıyor ve yeni bir komisyona devredilmek suretiyle bu kanuni düzenleme getirilmek isteniyor. Bu nedenle bunun geri çekilmesi taraftarıyız.

Teşekkür ediyorum.