KOMİSYON KONUŞMASI

ABDURRAHMAN BAŞKAN (Antalya) - Çok değerli Komisyon üyesi arkadaşlarım, kıymetli Bakan Yardımcım, çok değerli bürokratlarımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Kanunlar ilahi metinler değildir, yani değiştirilemez metinler değildir, zamana göre, zemine göre değiştirilir, sürekli dünya yenileniyor, biz de yenileniyoruz. Çevre hepimizin hassasiyeti, çevre sadece muhalefetin değil iktidarın da çok önemli hassasiyeti olmalı ve öyle de olması gerekiyor, biz de ona hassasiyetimizi devam ettiriyoruz. "Çevre" deyince hem sanayileşip hem de çevreyi ikisini bir arada yürütebilme imkânı var mıdır? Gelişmiş ülkelerde bunu yaşadığımızı görürüz, buna en iyi örneklerden bir tanesi, Almanya ve Fransa'dır. Türkiye'ye gelince, Türkiye'de iyi şeyler de oluyor arkadaşlar, yani bazen bakmak gerekiyor, ben Antalya Organize Sanayimizi söyleyeyim. Çok değerli Çetin Osman Budak da burada, çok iyi bilir, Antalya Organize Sanayimizin içerisinde tavşanlarımız ve vahşi olarak tilkilerimiz de var, çok sayıda kuşlarımız da var. Yani Organize Sanayi Bölgesinin içerisinde bunlar yaşıyor, bunlar bizlerin de bire bir gördüğü şeyler. Bunları geliştirmeliyiz, bununla ilgili hassasiyetlerimizi mutlaka belirtebilmeliyiz, yani bu konu muhalefetin de iktidarın da ortak konusu olmak zorunda çünkü gelecek nesillere bunu bırakabilmek için bunu yapabiliriz.

Şu anda, Endüstri Kanunu'yla ilgili Türkiye, Endüstri 4.0'ı yakalamaya çalışıyor. Bazı konularda yakalamış ama dünya Endüstri 5.0'a gidiyor. Bu süreçte biz kendimizi ilerletmeliyiz, yani sadece küçük eleştirilerle... Hatalar olabilir mi, eksikler olabilir mi? Doğrudur, olabilir ama mühim olan yanlışların olmamasıdır, yani bile bile yanlışlar yapmamamızdır. Bile bile yanlış yapıyorsak bu konuyu otururuz burada da konuşabiliriz. Türkiye, sanayileşme de geç kalmış bir ülkedir. İki yüz elli yıl geç gelen bir matbaa, peşinde sanayileşmesinin geç kalmasını bu süreçte telafi etmeye çalışıyor ve burada da dinamik bir özel sektörümüz var; bu sektörlerden bu Sanayi Komisyonunda bir sürü arkadaşımız var Tahsin Bey, Şahin Bey, Çetin Osman Bey de dâhil olmak üzere. Bir sürü arkadaşımız da bunları hızla telafi etmek adına çalışıyorlar ve enerjilerinin büyük bir bölümünü de yatırımlara yapıyorlar. Biz bunu geliştirmek zorundayız ve Türkiye'nin bu dinamik sektörünün önünü kesmemek lazım. Bazen kişiler üzerinden gittiğimiz ya da küçük konular üzerinde durduğumuz zaman fotoğrafın büyüğünü kaçırıyoruz. Zaman o kadar hızlı geçiyor ki şu pandemi sürecinde dünyadaki sıralamalar değişiyor, sektörlerin sıralamaları değişti; daha önceki çok güçlü sektörler zayıf, zayıf sektörler güçlü hâle geldi. Dünya sürekli bir değişim içerisinde devam ediyor yani sabunun yüzeyi gibi dünya da sürekli değişiyor. Bu süreçte, biz Komisyon olarak ince eleyip sık dokuyoruz ve Türkiye'de hakikaten genel anlamda da çok iyi şeyler yaptığımıza da inanıyorum. Komisyon üyesi arkadaşlarımızın genel anlamda katkılarıyla bu Komisyonda çıkan kanunların hemen hemen yüzde 98'inin, yüzde 99'unun ittifakla geçtiğini, ufak tefek konularda ayrıldığımızı da biliyoruz. Bu yüzden, sadece çevreyi kanunlarla düzeltme imkânımız yok, bilinçlendirmek zorundayız yani çevredeki insanlarımızı bilinçlendirdiğimiz zaman... Mesela Sıfır Atık Projesi, bir poşet projesi, ya, Türkiye'deki poşet kullanımı neredeyse yüzde 25'e inmiş, yüzde 75 poşet azaltılmış. Toplum artık bunun farkında, biz bunları göre göre topluma rağmen bir şeyler yapamayız arkadaşlar, yapmıyoruz. Toplum da bunun farkında, hepimiz evde atıklarımızı ayrı topluyoruz. İşte, biz 2019'da G20 için Japonya'ya gittiğimizde dükkân sahiplerinin, naylon poşetleri, kâğıtları ve diğer atıkları ayrı ayrı kaplara koyup iş yerlerinin önüne bıraktıklarını da gördük. Türkiye'de de yavaş yavaş bunlar olmaya -hatta yavaş demeyeyim, hızlı hızlı- devam ediyor. Komisyon olarak ne yapabiliriz, bunları ne kadar hızlandırabiliriz, bunu tartışabiliriz. Endüstri bölgelerine baktığımızda, bizim, endüstri bölgelerini hakikaten büyütmemiz lazım. İşte, daha önce, -Sayın Bakanımız da bu konuyu bilir- şu anda Türkiye'nin topraklarının sadece yüzde 0,36'sı sanayi bölgesinde; bugün, İtalya'ya baktığımızda, topraklarının yüzde 2'si sanayi bölgesinde; Almanya'ya baktığımızda, topraklarının total hacmin yüzde 4'ü sanayi bölgesinde. Biz bazen söylüyoruz ama Türkiye'nin alacağı çok mesafe var. Bununla birlikte tarımsal alanları da heba etmeden üçüncü sınıf tarım arazileri ya da kullanılamayan alanlar sanayi tesislerine verilirse tabii ki bizim için de bu...

Baktığınızda, İtalya Türkiye'nin 6 katı alanı sanayisinde, Almanya'ya baktığımız zaman da bunun 12 katı alanının sanayisinde olduğu... Demek ki sanayileşmenin temelinde de bu endüstri bölgeleri gibi daha geniş bölgelerimizi sanayi bölgesine ayırmak zorundayız. Bu bilgileri Sayın Bakanımızdan almıştım ben, Bakan Yardımcımızdan almıştım, bunlar ciddi anlamda önemli bilgiler. Bizlerin, Türkiye'nin bu süreçte hem çevreyi hem de sanayiyi birlikte yürütmekten başka çıkar yolu yok. Mesela, Antalya Organize Sanayi Bölgemiz yüzde 100 doluluk oranına sahip şu anda ve yeni bir organize sanayi istiyoruz. Antalya Organize Sanayimiz kayalıkların üzerine kurulu, hiçbir tarım arazisini heba etmeden kullanıyoruz yani taşlıklar... Bizim kendi arazimizin temelindeki taşları kırmak için oradaki kompresörlerle neredeyse bir ay kadar çalışarak, taşları kırarak biz zeminleri oluşturuyoruz. Bunların hepsi yapılabilir mi? Demek ki yapılabiliyor, Antalya'da sanayi bölgesinde "iktidar-muhalefet" diye bir şey yok, hepimiz bu konuyla ilgili değerli arkadaşlarımızla düzgün bir şekilde de çalışıyoruz. O yüzden, bu süreç içerisinde ufak tefek eksikler olur, bunların bir kısmı Komisyonda düzeltilir, Komisyonda düzeltemediğimiz kısımları da imkân varsa, eksikler varsa bazıları da Genel Kurulda, orada düzeltilir.

Bütününe baktığımızda, bu kanun teklifinin bütününü ben incelediğimde ciddi anlamda eleştirecek fazla bir şey olmadığını... Türkiye'nin büyük sanayi kuruluşlarını, özellikle ithalatının büyük kısmını yaptığımız polipropilen olmak üzere bir sürü ürünün, yurt dışından milyarlarca dolarla ithal ettiğimiz ürünlerin Türkiye'de üretilmesi için çalışmalar yapılıyor; bu çok önemli. Hatta 4-5 milyar dolarlık yatırım planlayan tesislerimiz var, bunlar gerçekten büyük tesisler hem ithalatı kesecek hem de Türkiye'deki işsizliği azaltacak tesisler. O yüzden, bu kanun teklifi üzerinde çok fazla uzatmak istemiyorum ama bence bu kanun teklifinin Türkiye'nin önünün açılmasında önemli bir çakıl taşı olduğunu düşünüyor, bütün Değerli Komisyon üyelerimizi, Bakan Yardımcımızı ve değerli bürokratlarımızı buradan sevgiyle selamlıyorum.