KOMİSYON KONUŞMASI

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Az önce söylediklerimin bir kez daha üzerinden özetle geçmek istiyorum. Tabii, az önce üretim ve istihdamı artırmamız gerektiğini ifade etmiştim, cari açığı kapatmamız gerektiğini ifade etmiştim ve aynı zamanda bir ekonomik krizin içerisinden geçtiğimizi ve derinleşerek devam eden bu ekonomik kriz ortamında yeni yatırımların yapılarak üretim ve istihdamın artırılması gerektiğini ifade etmiştim ve bunun da bir devlet politikası olması gerektiğini ifade etmiştim. Yani üretimi ve istihdamı artırmanın temel yolu kalıcı ve uzun vadeli bir devlet politikasının oluşturulmasından geçtiğini düşünüyorum.

Tabii, biliyorsunuz sanayileşme Türkiye'de Atatürk dönemiyle başlamıştır yani Atatürk döneminde kamu eliyle ciddi bir sanayileşme gerçekleşmiştir ve bugün üretimin temelini oluşturan birçok fabrikanın o dönemde temelleri atılmıştı, daha sonra özel sektör eliyle sanayileşme ilerledi. Bütün iktidarların bunda bir katkısı var, mutlaka sunduğu önemli bir katkı var. Tabii, az önceki Manisa Milletvekili arkadaşımız şunu ifade etmişti: "Bizim, AK PARTİ olarak bu kararların altında imzamız var." demişti ama öyle değil. AK PARTİ'nin de mutlaka katkısı olmuştur ve sanayileşmede özellikle özel sektörün önünün açılması noktasında olumlu adımları olmuştur; bunlar yadsınamaz, bunlara herhangi bir diyeceğimiz yok ama bugün konuştuğumuz kanunun çıkış tarihine baktığımızda 9/1/2002 yani AK PARTİ iktidarından önce bu kanun çıkmış. Hangi koşullarda çıkmış bu kanun? İşte, 2001 krizini yaşadığımız süreçten sonra böyle bir kanun çıkmış. Yani o tarihte ülkemizi yöneten koalisyon hükûmeti böyle bir karar almış ve sanayileşmenin önünü açmaya çalışmış. Endüstri Bölgeleri Kanunu'nu 9 Ocak 2002 tarihinde çıkarmışlar, Ecevit döneminde çıkmış yani. Az önce Milliyetçi Hareket Partili Milletvekili arkadaşım vardı, yani onların da bu kanunda katkısı var. Şimdi değiştirilmesini istediğimiz maddelerin özü itibarıyla bu kanunun değişmesini istiyoruz yani bu kanunun içindeki bazı maddelerin değişmesini istiyoruz. Şimdi o tarihte bunu planlayanlar... Tabii, bu, devlet politikası hâline gelmiş yani endüstri bölgeleri ve özel endüstri bölgeleri sayılarını verdiniz, giderek artmış; bundan da memnuniyet duyuyoruz yani bundan yana herhangi bir itirazımız yok, artmalıdır da. Belki daha fazla yatırım, teşvik imkânları da verilebilir ama bunları yaparken bazı temel ilkeler var, bu temel ilkelere uymak gerektiğini düşünüyorum.

Şimdi, sizin bu son yıllardaki uygulamalarınıza baktığımızda, hani yatırımcının önünü açacağız diye maalesef kuralsız, kontrolsüz ve denetimsiz bir sistem ortaya koymuşsunuz. Yani kamunun denetiminin olmadığı bir sistem var. İhale süreçleri veya yer tahsisleri veya yönetici şirket atama yöntemleri açık, şeffaf ve serbest rekabet koşullarının sağlandığı bir yöntemle yapılmamaktadır; bizim itirazımız buna. Burada, süreci götürürken kamunun belirlemiş olduğu temel ilkeleri göz ardı etmemek gerektiğini düşünüyoruz. Yani bu kanun teklifinin genel gerekçesine baktığımızda şunu ifade ediyorsunuz, diyorsunuz ki: "Endüstri bölgeleri yönetimlerinden ve yatırımcılarından gelen talepler doğrultusunda bunu hazırladık." Yani kim bunlar? Mesela bu Komisyona bilgi verilmedi, kim bunlar? Yani bunları anlatırsanız seviniriz yani kimler talep etmiş bunu?

Şimdi, tabii, kanun yapma tekniğini de biz eleştiriyoruz aslında. Yani bunlar yeni sistemde milletvekillerinin vermesi gereken bir kanun teklifi olması gerekirken bakanlığa geliyor, yürütmeye geliyor ve yürütme bu talepleri değerlendiriyor ve hazırlanıyor. Ondan sonra da milletvekili arkadaşlarımız bunu imzalıyorlar ve bu şekilde veriliyor. Yani sistem aslında Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin yürürlüğe girmeden önceki şekliyle çalışıyor. Yani iş adamları gelip de burada, Mecliste milletvekili arkadaşlarla görüşmüyor, bakanlık bürokrasisiyle ve bakanla görüşüyor, yürütmeyle görüşüyorlar ve ihtiyaca göre karar veriliyor. Şimdi, kimler yararlanacak? Buna baktığımızda da zaten bunu görüyoruz yani adresin nere olduğu belli.

Şimdi, Komisyon Sözcümüz Tahsin Tarhan ifade etti, Tosyalı Holdingten bahsetti; Çetin Osman Budak Vekilimiz yine Tosyalı Holdingin başka bir yerdeki işinden bahsetti, yine Hatay Milletvekilimiz Hatay'la ilgili bir konuda yine Tosyalı Holdingten bahsetti, ben Zonguldak Milletvekiliyim, ben de Tosyalı Holdingten bahsettim. Demek ki Tosyalı'nın size bir talebi var yani. Burada bu kanun teklifine şöyle bir baktığımız zaman, altını kaldırdığımızda Tosyalı hemen çıkıyor. Şimdi, Tosyalı kim? Bakın, Tosyalı, Varlık Fonu yöneticisi, Sayın Cumhurbaşkanımızın Başkanı olduğu Varlık Fonunun yöneticisi. Yani şimdi, demek ki Tosyalı'nın ihtiyaçlarına göre ve diğer -Tahsin Bey bahsetti, Çetin Bey bahsetti- yandaş şirketlerin talepleri üzerine hazırlanmış bu. Tabii, bunu yaparken -az önce de ifade ettiğim gibi- devlet politikası kalıcı olmalı arkadaşlar. Bugün Almanya cari fazla veriyorsa -yani aldığı değil, sattığı fazlaysa- bir devlet politikası oluşturmuş ve iktidarlar değişmiş, koalisyonlar yönetmiş ama o devlet politikasından vazgeçmemişler. Biz, iktidarlar değiştikçe, özellikle AK PARTİ döneminde böyle devlet politikalarının bir kenara atıldığını görüyoruz maalesef; bunun atılmaması lazım arkadaşlar. Bu 2001 yılında çıkan bir kanun, bu kanunu hazırlayanlar o tarihte eğer şunu demişlerse "Bu arsalar verilmesin." demişlerse buna dikkat etmek lazım. "ÇED'le ilgili süreci kaldırmayın." demişlerse dikkat etmek lazım çünkü biliyorsunuz, o tarihte büyük bir ekonomik krizden çıkmıştı Türkiye ve koalisyon dönemi vardı, sayın milletvekilimizin partisinin yönetimde olduğu bir dönemde.

Sayın Vekilim, bu kanun Milliyetçi Hareket Partisinin koalisyon ortağı olduğu dönemde çıkarılan bir kanun ve siz bunun şu anda değiştirilmesini savunuyorsunuz. Tamam, değişebilir ama devlet politikasından bizim vazgeçmememiz gerektiğini düşünüyorum çünkü sanayi, partilerüstü bir meseledir; üretim ve istihdam, partilerüstü bir meseledir. Bugün iktidarda siz varsınızdır, yarın biz oluruz, biz gideriz, başkası olur. Bunların uzun yıllar, orta ve uzun vadeli, elli, yüz yıllık planlamalar çerçevesinde yapılması gerektiğini düşünüyoruz.

Şimdi, dolayısıyla bizim bu kanun teklifinde itiraz ettiğimiz 2 önemli husus var, konuşmalardan da anlamışsınızdır. Birincisi, bu endüstri bölgesindeki yatırımcı şirketlere bu arazilerin tapusunun yani mülkiyet hakkının verilmemesi; ikincisi de ÇED sürecinin ortadan kaldırılması. Bu 2 ana başlıkta... Hani diğer maddelere yönelik herhangi bir itirazımız yok arkadaşlar, yani ihtiyaçtan doğmuştur. Hızlansın mı? Hızlansın. Yatırım yapılsın mı? Yapılsın. Bundan yanayız ama bu 2 maddede konuşmacı birçok arkadaşımız çekincelerimi ifade ettiler.

Birincisi, bu arazinin mülkiyet hakkının irtifaktan mülkiyet hakkına dönüştürülmesinin sakıncalarını ifade etmek istiyorum. Şimdi, burada, tabii, bu endüstri bölgesi ilan edilen yerlerdeki kamulaştırmalarda vatandaşların

arazilerine el konulmuş. Yani kamu "Biz burada üstün yararı göz önünde tutuyoruz." diyerek el koymuş. Bakın, ben -hani devlet politikasıdır diyoruz- kendi ilimde olan Filyos'tan örnek vereyim, Zonguldak'ın kırk yıllık projesidir. Ahmet Bey çok iyi bilir, Ahmet Bey'in de memleketidir, köyüne de çok yakındır orası. Kırk yıldır konuşulur Zonguldak'ta bu; iktidarlar değişir ama bu proje değişmez. Anavatan Partisi döneminde de bu konuşulmuştur, Doğru Yol Partisi döneminde de DSP-MHP koalisyon döneminde de ve sizin döneminizde de konuşulmuştur.

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Ünal Bey, sözünüzü kesmek istemiyorum ama kırk yıldır konuşulmuş, bugün icra ediliyor, bugün yapılıyor.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Memnuniyet duyuyoruz. Eksiklerini de söylemek boynumuzun borcu. Hatta biraz eleştiriyorum, gecikti aslında AK PARTİ döneminde. Bakın, "devlet politikası" diyoruz, bütün bu iktidarların mutlaka Filyos'ta katkısı ve payı vardır.

Bir örnek vereceğim; bakın, 99 yılında dönemin Maliye Bakanı kamulaştırmayla ilgili itiraz ediyor. Ben de Bakandan bizzat dinlediğim için... Bizim Hasan Gemici vardır, DSP'li eski Bakanımız, bizzat bu işin içinde olmuştur, kendi memleketidir. İtiraz edilmiş ve Sayın Ecevit'le görüşülüyor ve ikna ediliyor ve Sayın Ecevit ve koalisyonun kararıyla kamulaştırma kararları alınıyor. Yani Milliyetçi Hareket Partisinin de bu Filyos'ta büyük bir katkısı var, daha önceki iktidarların da. Fakat 2014 yılına gelinceye kadar bir adım atılmıyor. Biliyorsunuz, Filyos Projesi'nin iki ayağı vardı, liman ayağı vardı, bir de endüstri bölgesi ayağı vardı. 2014'te ihalesi yapılıyor ve ondan sonra hızlanmaya başlıyor. Hatta biz o dönemde çok eleştirdik iktidar partisini.

AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) - Ünal Bey, dört yıl mahkeme sürdü ve bence biliyorsunuz kim olduğunu.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Şimdi, itirazları olmuştur.

AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) - "Gecikti." dediniz ya; nedenlerden bir tanesi.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Şimdi, 2014 yılında yeni seçilmişti Sayın Kantarcı. Yani siz Kantarcı'yı söylüyorsanız, 2014'te zaten başlandı yapımına. Şimdi ÇED... İşte, bakın, hukuka uymamanın şeyi budur yani hukuka uymak lazım, onu anlatmaya çalışıyoruz.

Şimdi, bu kanun...

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Sayın Demirtaş, rica ederim biraz toparlayıverin, olur mu?

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Sabrınıza sığınarak...

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Teşekkür ediyorum.

Sabrımız var, daha Hasan Bey'e sunum vereceğim.

Şu anda, başladığımız saat itibarıyla üç buçuk saattir konuşuyoruz. Konuşuyoruz sıkıntı yok ama biraz toparlarsanız memnun olurum.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Evet.

Şimdi, tabii, diğer maddelerde de söz alırız yine ama söyleyeceklerimin tamamını bitirsem belki zamandan tasarruf edeceksiniz, diğer maddelerde de söz alınca iş iyiden iyiye uzayacak.

Neyse, devam edelim. Şimdi, bakın, az önce ifade ettim; kuralsız, kontrolsüz, denetimsiz bir süreç yaşıyoruz. Üzülerek ifade edeyim, Filyos'ta da aynı şekilde. Doğal gazın bulunmasından memnuniyet taşıyoruz yani memnun olduk bundan. Ama bu kuralsız, kontrolsüz ve denetimsiz süreç maalesef hızlanarak devam ediyor.

Şimdi, bakın, burada Filyos'la ilgili, Filyos endüstri bölgesiyle ilgili Cumhurbaşkanlığı Strateji Daire Başkanlığında yer alabilecek sektörler belirtilmiş. Bakın, bu sizin bürokrasinin hazırladığı ve siyasetin hazırladığı bir şey. Bakın, ne diyor? Elektrikli teçhizat imalatı, başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman imalatı, motorlu kara taşıtı, treyler yarı treyler imalatı, diğer ulaşım imalatı, temel eczacılık ürünlerinin ve eczacılığa ilişkin malzemelerin imalatı, bilgisayar, elektronik ve optik ürünlerin imalatı -yüksek teknolojili ürünler bunlar- hava taşıtları ve uzay araçları, silah ve mühimmat, tıbbi dişçilikle ilgili araç ve gereçlerin imalatı diyor. Bakın, bunların içerisinde hiçbirinde...

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Ne yok?

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Gübre yok.

AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) - Onu da açıklayabilirim Başkanım.

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Şimdi, Türkiye'nin gübre için verdiği ithalat bedelini ve ne kadarını ithal ettiğimizi şu anda bir rakam olarak hemen açıklayabiliriz. Dolayısıyla...

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Dış girdi olduğu için, girdi alımı da sorun olduğu için.

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Doğru, katılıyorum. Ancak bir tarım ülkesi olan Türkiye'nin gübreyi üretmesinden, üretmek istemesinden daha doğal bir şey olamaz, bu yatırıma karşı çıkılmaz.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Sayın Başkanım, gübre üretimine herhangi bir itirazımız yok. Gübrenin Filyos endüstri bölgesinde üretilmesine itirazımız var, yanlışlık burada. Bakın, planlamasına "devlet politikası" diyoruz, yapmışsınız, şu anda Cumhurbaşkanlığının sitesini açın...

İFFET POLAT (İstanbul) - Doğal gaz üretiliyor zaten, doğal gaza...

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Sayın Vekilim, bakın, siz bunu açın şimdi, önünüzde internet var, burada görürsünüz bunu. Bakın, burası orta ve yüksek teknolojili ürünler üretilsin diye planlandı, biz bunun destekçisiyiz. Filyos Projesi millî bir projedir, partilerüstü bir projedir, Zonguldak'ın, Bartın'ın, Karabük'ün rüya projesidir.

Bakın, burada yazmışsınız, Valiliğin sitesinde duruyor, Cumhurbaşkanlığının sitesinde duruyor.

İFFET POLAT (İstanbul) - Ayıp değil, bir şey değil yani.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Sayın Vekilim, gübre fabrikasını Filyos'ta kurmak bir felakettir.

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Sayın Demirtaş, görüşlerimizi sunalım çünkü gerçekten zaman sıkıntımız var.

Buyurun.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Bakın, şimdi, yeri ve zamanı geldi diye söylüyorum. Bakın, size bir şey okuyacağım, Filyos'la ilgili bir açıklama, ismi vermeyeceğim.

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Üstat, çok detay bir metin okuyacaksan lütfen okuma.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Yok, bakın, iki satır.

Bakın, "Burada Cumhurbaşkanımızın, bakanların ve yörenin hassasiyeti bilindikten sonra tersine bir şey olacağını kesinlikle düşünmüyorum. Bu havzaya böyle bir kötülük yapılmaz. Bu kadar güzellikten sonra bu güzellikleri örtecek bir iş yapamayız. Buna Türkiye'yi de Zonguldak'ı da yönetenler izin vermez. Sayın Cumhurbaşkanımız buna izin vermez ve hepsinden önce buranın halkı buna izin vermez." demiş. Kim söylemiş bakın, biliyor musunuz?

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Gerek yok, isim vermeyin.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Sayın Köksal Toptan. Ne zaman söyledi? İki gün önce söyledi, Sayın Cumhurbaşkanımız Zonguldak'ı ziyaret ettiği gün Zonguldak basınına verdiği açıklama bu. Gübre fabrikasının yapılmasıyla ilgili Sayın Köksal Toptan'ın hassasiyeti bu. Neden bunu söylüyorum? Çünkü bakın, Sayın Köksal Toptan Doğru Yol Partisi Milletvekiliyken de Adalet ve Kalkınma Partisi Milletvekiliyken de bu projenin yapılması için çok ısrarcı olmuş bir isim yani kırk yıldır bu projenin içinde olan bir isim. Bakın "Bu Havzaya Böyle Bir Kötülük Yapılmaz"; başlık bu.

AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) - Açıklamasının gerisini okumadınız ama.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Tamamı var ben de, Başkan müsaade etsin okuyayım onu.

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Yok, yok, lütfen...

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Şimdi, bakın, şunu anlatmaya çalışıyorum: Bu projeyi bu şekilde heba etmeyelim. Gübre fabrikasını başka yerde kurabiliriz. Sayın Çolakoğlu "kurulsun" diyor. Sayın Çolakoğlu'nun köyü oraya belki 5 kilometre veya 10 kilometre bir yer, Sayın Çolakoğlu'nun köyüne yapalım gübre fabrikasını, uzak değil. Orayı endüstri bölgesi ilan edelim, yapalım, problem değil.

Değerli arkadaşlar, bakın, orada, hemen bitişiğinde kuşların üreme alanı var, endemik bitkilerin olduğu yer var. Ben yine şeyleri söyleyeceğim ama bakın, çevre felaketi olacak ve Filyos Projesi'ni heba edeceğiz. Bakın, bu kadar güzel şeyler var, hedefler var, bunlara itiraz etmiyoruz. Bakın, Sayın Başkanım, burada, bir sürü, Cumhurbaşkanlığı Strateji Dairesinin belirlemiş olduğu sektörlere itiraz etmiyoruz, yapılması lazım.

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Sayın Demirtaş, sözünüzü kesmek istemiyorum, birkaç dakikada toparlarsanız, gerçekten memnun olurum.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Tamam.

Şimdi, bakın, ben yani konu açıldı diye çevre felaketiyle ilgili bir iki şey daha ifade edeyim, ondan sonra geri kalanları...

Bakın, şimdi, bu maddede sayın bürokrasi şunu söylüyor, diyor ki: "Biz ÇED'i kaldırmıyoruz." Bakın, ÇED'i kaldırıyorsunuz; net, bakın, net kaldırıyorsunuz. Neden? Şimdi, bu 3/b maddesi burada durduğu sürece... Şimdi şey deniliyor... Yönetmelikte nereye veriliyor? Bakanlığı veriliyor. Bakın, ÇED Yönetmeliği'ni okuyorum: "Olağanüstü durumlar ve özel hükümler..." Bu kaldırıldığı zaman "Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu ÇED sürecini yürütecek." diyorsunuz, değil mi? Bakın, olağanüstü durumlar ve özel hükümler "Aşağıdaki projeler için uygulanacak ÇED sürecine ilişkin yöntem Bakanlıkça belirlenir." diyor, (c) fıkrası "Organize Sanayi Bölgeleri, İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri, Endüstri Bölgeleri ve Serbest Bölgeler Bakanlıkça -yani Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca- belirlenecek." diyor.

Şimdi, bakın, Filyos'la ilgili ÇED sürecini biz geçirdik. Nasıl geçirdik? Halktan kaçırılarak bir ÇED süreci yapıldı, halk sürece dâhil edilmedi arkadaşlar. Halkın toplantısının yapılacağı gün Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bunu iptal etti ve halka, Çaycumalıya ve Zonguldaklıya bu sorulmadı. Bakın, daha yeni karar çıkmış, Çevresel Etki ve Değerlendirme Olumlu Karar İlanı. Altı ay önce yapılması gereken halk toplantısı yapılmadı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Zonguldaklıya ve Çaycumalıya bunu sormadan kararı verdi. Bakın, karar verilen yer burası, yemyeşil, kuşların... Bakın, gübre fabrikasının çevreye zararlarını bir dahaki maddede anlatacağım ama burası bir çevre felaketine yol açabilecek bir şey. Bakın, müsilaj diyoruz, Marmara'daki müsilajın en önemli sebeplerinden biri gübre fabrikalarıdır. Zaten Zonguldak yapısı itibarıyla termik santrallerin ve çevre kirliliğinin yaşandığı bir yer, büyük bir çevre felaketi olacak. En önemli sebeplerinden biri çünkü atıkları vesairesi çok zararlı.

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Konuşmak güzel fakat belgeli konuşalım.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Anlatabildim mi?

Ben, size, şimdi, bakın, teknik olarak, zaman verse Başkan açıklayacağım onu. Ben açıklayayım istiyorsanız.

AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) - Ben konuyu biliyorum.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Ben açıklayayım istiyorsanız. Ben de biliyorum konuyu.

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Sayın Demirtaş, ilgili maddede vereceğim şu an birkaç dakikada toparlarsak...

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Yani bu anlamda, Sayın Başkanım, sabrınız için çok teşekkür ediyorum. Yani bu projenin, Bakanlık bürokrasisini burada yakalamışken, bu projenin özellikle gübre fabrikası yapılarak... Bakın, çok güzel hedefler var. Bu hedeflere hiçbir itirazımız yok, cari açığı azaltalım, bu yatırımları yapsın yatırımcılar, Cumhurbaşkanlığının Strateji Dairesi Başkanlığındaki yatırımları yapsınlar ama gübre fabrikası yapmasınlar.

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Sayın Demirtaş, çok teşekkür ediyorum.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Ben çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Ahmet Bey, buyurun.

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Ondan sonra diyorsunuz ki: "Gübre pahalı, çiftçi kullanamıyor."

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Ahmet Bey'e söz verdim.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Ama dinlemediniz beni, bakın gübre fabrikası yapılsın ama yeri yanlış. Yapılmasın demiyoruz, Ahmet Bey'in köyüne yapılsın.