| Komisyon Adı | : | İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU |
| Konu | : | Göç ve Uyum Alt Komisyonunun hazırladığı Türkiye'de Düzensiz Göç ve Düzensiz Göçle Mücadele-Van Örneği Raporu'nun görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 15 .06.2022 |
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, Sayın Bakan Bey'e, değerli Başkan, Başkan Yardımcısı arkadaşlar ve değerli Komisyon üyelerinin hepsine merhaba diyorum.
Konu çok önemli bir konu, çok hassas bir konu. Bu hassas konuda gerçeklerle konuşmak gerekir diyorsunuz, gerçekleri anlatmak lazım diyorsunuz. Elbette en önemli gerçek de bu ülkede yaklaşık 8-10 milyon, "düzensiz göçmen" deyin, "sığınmacı" deyin, adına ne derseniz deyin, böyle bir topluluk var.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - "Gerçek" dediniz, "8-10 milyon" dediniz. Şimdi, Göç İdaresi Başkan Vekilimiz burada mı?
İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI İSMAİL ÇATAKLI - Hayır, bir dakika...
Müsaade eder misiniz Başkanım?
Bir defa, 8 ile 10 milyon arasında 2 milyon fark var.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Doğru, işte onun için zaten...
İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI İSMAİL ÇATAKLI - 8 ile 10 milyon arasında bile... Biz bunu defalarca, yüzlerce kez...
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Sizin söyleminiz ile başka söylemler uymuyor, onun için "8-10 milyon" diyorum.
İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI İSMAİL ÇATAKLI - Benim söylemim diye bir söylem...
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Sizin söyleminizden 8 milyon çıkıyor zaten.
İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI İSMAİL ÇATAKLI - Sayın Milletvekilim, bakın, kendinizi inkâr ediyorsunuz şu anda.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Niçin?
İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI İSMAİL ÇATAKLI - Ben, devletin resmî kurumunun, Göç İdaresinin rakamını, tek tek kaydedilmiş, bütün verileri alınmış rakamını söylüyorum. Şimdi, siz benim söylediğimi reddediyorsanız devletin resmî kurumunu reddediyorsunuz, kendinizi de reddediyorsunuz o zaman.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Hayır, hiç alakası yok.
İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI İSMAİL ÇATAKLI - Aynı şey.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Tamam, peki.
Sayın Bakanım, tamam...
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Ben sizin söyleminizi reddedebilirim ama devletin kurumunu reddetmem; bunların ikisi arasında fark vardır.
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) - Allah Allah, görevi ne?
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - Temsil eden kişi burada...
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) - Peki, biz bilgileri nereden alıyoruz?
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Efendim?
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) - Bilgileri nereden alıyoruz? Devletin kurumundan, yetkilisinden almıyorsunuz da bilgilendiğiniz başka bir yer mi var?
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - Güvenilirliği olmayan araştırmalara mı güveneceğiz?
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Devletin kurumundan biz şüphelenmeyecek miyiz? Niye şüphelenmeyelim? Daha doğrusu devletin söylediği rakamlardan niye şüphelenmeyelim?
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) - Niye şüpheleniyorsun, niye? Gittin, tek tek saydın mı, ne yaptın da yani? Ne var elinde; bilgi mi var, belge mi var?
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Şimdi, değerli arkadaşlar, siz bizi susturmak için mi geldiniz buraya?
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - Hayır ama...
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) - Ya, ciddi konuşun ya, veriye dayalı konuşun.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Yoksa, bizim konuşmalarımızı dinleyip de gerektiğinde not almak için mi geldiniz? Yani birimiz konuşurken komple böyle insanın üzerine yürür, çullanır gibi bir hâliniz var. Niye ya?
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) - Beyefendi, yeni geldiniz, daha öğrenemediniz, İnsan Hakları Komisyonu burası.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Tamam, Türabi Bey, devam edin.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Bir dakika, benim söyleyeceğim çok şey var daha.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - Buyurun, devam edin.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Tamam, buyurun.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Şimdi, değerli arkadaşlar...
OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Van) - En uyumlu komisyon burası biliyor musunuz?
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Efendim?
OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Van) - Muhalefetiyle, iktidarıyla en uyumlu komisyon burası,.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Osman Bey, lütfen müdahale etmeyin, devam etsin.
Buyurun Türabi Bey.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Özellikle, arkadaşımız söyledi yani "Düzensiz göç ve sığınmacıları birbirinden ayıralım bunları, çok karıştırılıyor." diyor. Şimdi, arkadaşlar, ne olursa olsun, bunların ikisi de ülkemize belirli bir süre için gelmiş insanlar. Bunlar bizim vatandaşımız değil, bunlar bizim, efendime söyleyeyim, soydaşımız falan değil. Şimdi, bu olayı niye ayrı ayrı konuşalım ki? Şimdi, bunların hepsi bu ülkemizde değil mi?
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Şimdi, burası İnsan Hakları...
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Sayın Başkanım, bir şey söyleyeceğim.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Burası İnsan Hakları İnceleme Komisyonu.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Ben, Türkiye'nin kuzeybatısından geliyorum.
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) - Ya, siz hangi komisyondasınız?
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Arkadaşlar, bir saniye...
Burası İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu. Dolayısıyla, burası insan hakları perspektifinden baktığı için uygulamalar, kurallar her iki kısım kategori ve statüler için farklı farklı olduğundan dolayı karıştırılmamasının çok çok önemli olduğunu ifade ediyoruz.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Hiç merak etmeyin, insani boyuttan dışarıya çıkmayız zaten. Orada bir endişeniz hiç olmasın.
Şimdi, arkadaşlar, ben Kırklareli Milletvekiliyim de, Kofçaz ilçesi var Kırklareli'nin. Kofçaz ilçesinin 16 tane köyünün 8 tanesi sınır köyü; 8 tanesi. Burada her gün yüzlerce -bunun adına "sığınmacı" deyin, "düzensiz göçmen" deyin, "göçmen" deyin, ne derseniz deyin- kişi geliyor, Bulgaristan sınırına kadar gidiyor, oradan tekrar geriye gönderiyorlar. Bu insanları orada Bulgar görevlileri darp ediyorlar, kollarını kırdıkları oluyor, yaraladıkları oluyor, dövdükleri oluyor. Bu insanlar tekrar toplu hâllerde -10'ar kişi, 20'şer kişi- geriye dönüyorlar, yayan hâlde dönüyorlar. Burada, geçtiğimiz kışta, bu soğuktan ölen insanlar vardı. Şimdi, bu insanları oraya kamyonlarla veya kamyonetlerle getiriyorlar. Getirdikten sonra gece yarısı bırakıyorlar, gece yarısı getiriyorlar zaten. Bu insanlar gece yarısı bırakıldığı zaman ne yapacak? Bir ışık görüyorsa oraya gidiyorlar, köylere gidiyorlar. Köylerde insanların kapılarını, camlarını çalıyorlar. Şimdi, oradaki insanlarımızdan kim bilecek bunların nasıl geldiğini, niçin geldiğini? Korku içinde bu bahsettiğim köylerin her biri. Şimdi, ayrıca gündüz de bunlar aç insan, elbette bir yerlere gidecek, bir şeyler isteyecek veyahut da arayıp bulacak. Köylüler tarlalarında çalışırken köylüleri gidip de rahatsız ediyorlar. Al sana insani boyutu bu. Buraya kadar nasıl geliyor bu insanlar? Şimdi, bu bahsettiğiniz sınırlar ile burasının arasında bin kilometre var. Bin kilometreyi nasıl geçiyor bu insanlar? Bir tedbir alınmış olsa bu kadar yere gelebilirler mi bunlar?
İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI İSMAİL ÇATAKLI - Bin kilometre hangi sınır orası, merak ettim.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Suriye sınırı ile Bulgaristan sınırı arası.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - Oradan mı giriyorlar?
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Nereden girecekler? Suriyeli bunlar veyahut da Pakistanlı veyahut da Afgan.
Şimdi, değerli arkadaşlar, geçtiğimiz gün, pazar günü ben oraya gittim. Orada Topçu Baba anma törenleri yapılıyor. Şimdi, biz bu törenlere giderken 5 tane kafile gördük, her biri 10'ar kişi. Bizim oraya gittiğimiz mesafe yarım saatlik bir mesafe. Yarım saat içinde bu nüfusa rastladık biz, geliyorlar hepsi.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - O tarafta nereye gidiyorlar ağabey? Avrupa'ya mı geçmeye çalışıyorlar?
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Bulgaristan'a diyorum ya, Bulgaristan sınırını aşmaya çalışıyorlar bütün zorluklarla.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Bulgaristan'a geçmeye çalışıyorlar, anladım.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - O Bulgaristan geçtiğimiz yıllarda buraya tel örgü çekti. Tel örgü çekti ama tel örgüyü de kesmeye çalışıyorlar, benzer yöntemlerle aşmaya uğraşıyor insanlar.
Şimdi, burada, jandarma toparladığını topluyor götürüyor ama toplayamadığını ki -ayrıca bir şekilde geriye dönerse- benim gördüklerim yol boyundaydılar. Arabayı durdurdum, indim aşağıya. "Nereden geliyorsunuz?" dedim "İşte, sınırdan geliyoruz." dediler "Niye dönüyorsunuz?" dedim işte Orada Bulgarlar bize şöyle yaptı, böyle yaptı." Bu bahsettiğim yer de aşağı yukarı Bulgar sınırına 20 kilometre filandı, benim onlara rastladığım yer. "Nereye gidiyorsunuz?" diyorum "İstanbul'a gideceğiz." diyor "Biz bir Jandarmaya haber verelim." diyorum "Aman sakın Jandarmaya haber verme." diyor "Niye?" dedim "Jandarma bizi toplayacak, götürecek şeye." diyor, bu bahsettiğiniz...
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Geri gönderme merkezi.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - "O zaman taksi tutun bize, taksi bulun bize." diyor. Taksiler götürüyor ya, biliyorsunuz yani bu işi genellikle kaçak bir şekilde yürütüyor insanlar.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Jandarmaya haber verdiniz değil mi Türabi Bey?
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Jandarmaya haber verdim tabii.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Doğru yapmışsınız.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Jandarmaya haber vermekten başka yapacağımız bir şey yok orada. Ama şimdi, bu binlerce kilometreyi buraya kadar gelip geçmesi insanların normal bir şey değil arkadaşlar, yani el insaf!
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Doğru tabii. Ta Afganistan'dan çıkıyor, geliyor yani bir şekilde işte.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - "72 ülkeyle vize anlaşması yaptık." dediniz.
OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Van) - 78.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - "78." düzeltiyorum. "Parmak izi alıyoruz." dediniz. Bunu özellikle sormak istiyorum; tek parmak izi mi alınıyor yoksa birkaç tane mi? Tek parmak izi alınırsa bu kişilerin parmaklarını kesme ihtimali de var biliyorsunuz, yani böyle şeyleri göze alan insanlar bir parmağını feda edebiliyor arkadaşlar.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Doğru, bu da önemli bir şey.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Onu özellikle belirtmek istedim ben.
"Yakaladığınız göçmenleri -demin sormak istediğim soruyu tekrar soruyorum- Göndermeyebiliriz." dediniz, onun bir açıklamasını mutlaka istiyorum.
OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Van) - Hayır, öyle değil Üstadım...
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Sayın Vekilim, ben soruyu soruyorum Osman Bey cevaplandırıyor.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Ya, Osman Bey, sen oturmuşsun adamın yanına oraya.
İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI İSMAİL ÇATAKLI - Ben cevap vereceğim soruya.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Tamam.
OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Van) - Ama ben iyi bir dinleyiciyim arkadaşlar.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Ya, tamam Osman Bey.
OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Van) - Yani ben hem sizi hem Bakanı gerçekten dinledim.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Bırakalım, müsaade edin. Bak, öbür tarafta çalışmamız devam ediyor; lütfen, bir an evvel bitirmemiz lazım arkadaşlar. Şu anda bir yoklama olsa ara vereceğiz.
Lütfen devam edin.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - "Suriyelilere açık kapı uygulayan tek ülke biz değiliz." dediniz. Ben merak ediyorum Suudi Arabistan'da ne kadar Suriyeli var veyahut da Afganlı var yahut da Pakistanlı var? Bunların da cevabını verirseniz ben çok memnun olacağım.
"Van sahipsiz bırakılmadı." dediniz. Peki, sahipsiz bırakmadığınız Van'da neden bu kadar çok göçmen var yahut da sığınmacı var veyahut da düzensiz göçmen var?
Şimdi Sayın Bakan, ben bunlara samimiyetle cevap verirsiniz diye soruyorum, gülüp geçesiniz diye değil.
İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI İSMAİL ÇATAKLI - Yok, cevap vereceğim, rahat olun.
OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Van) - Hepsinin sorumlusu Erdoğan(!) Afganistan'dan gelen...
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Ya, Osman Beyciğim, lütfen bitirelim toplantımızı lütfen ama... Arkadaşlar, bakın, burada, ciddi bir toplantı yapıyoruz; lütfen ama...
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Şimdi sevgili arkadaşlar "'Myanmarlılar bizi ne zaman alacaksınız?' diye soruyor." dediniz. Niçin soruyorlar?
OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Van) - Allah razı olsun!
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Niçin soruyorlar?
Şimdi, değerli arkadaşlar, şöyle bir şey söyleyeceğim ben size: Bu bölgelerde veyahut da çeşitli Müslüman ülkelerde...
İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI İSMAİL ÇATAKLI - Buna dayanamadan erkenden cevap verebilir miyim?
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Bir saniye...
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Sayın Bakanım...
İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI İSMAİL ÇATAKLI - Cevap verebilir miyim?
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Sayın Bakanım...
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Yok, hepsine sonra verirsiniz. Bana öyle bir söz verilmedi.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Sayın Bakanım, Türabi Bey...
İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI İSMAİL ÇATAKLI - Türkiye, Türkiye'nin sınırları itibarıyla gölgesinin çok ötesine düşen bir ülkedir.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Bunu size...
İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI İSMAİL ÇATAKLI - Urumçi'de başı belaya giren de Türkiye'ye bakar, Bosna'da başı belaya giren de Türkiye'ye bakar; biz atalarımızdan bunu miras aldık.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Sayın Bakan, onu sizden iyi biliyorum, merak etmeyin.
İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI İSMAİL ÇATAKLI - O zaman sormamanız lazım.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Ben Balkan bölgesinden geliyorum.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Sayın Bakanım...
İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI İSMAİL ÇATAKLI - O zaman sormamanız lazım.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Soracağım ben. Niye sormayacağım ki?
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Sayın Bakanım, verimli bir şekilde...
İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI İSMAİL ÇATAKLI - Kendi içinizde düşünün o zaman neyi sorduğunuzu.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Sizin politikalarınızda bir eksiklik var ise Myanmarlı da sorar, başka yerden gelecek olan insanlar da sorar.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Türabi Bey, toplantıyı belirli bir şekilde sürdürmek zorundayız.
OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Van) - O yüzden Allah Recep Tayyip Erdoğan Türkiye'sine zeval vermesin.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Çok harika(!) Türkiye'ye zeval vermesin, doğru diyorsun canım orada. Ama şimdi biz önce kendi ülkemize sahip çıkacağız arkadaşlar öyle yani bir başkasının...
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Arkadaşlar, ama bakın ben bu toplantıyı yönetemiyorum.
Türabi Beyciğim, lütfen tamamlar mısınız?
OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Van) - Başkanım iyi gidiyor ya.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Sizin arkadaşlara biraz dizgin vermeniz lazım.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Türabi Bey, lütfen.
OYA ERONAT (Diyarbakır) - Biz hayvan mıyız ya! "Dizgin" ne demek? Ben at değilim Türabi Bey.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Efendim?
OYA ERONAT (Diyarbakır) - Ben at değilim, kimse bana dizgin vuramaz!
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Türabi Bey...
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Ya, şimdi bu şey olarak söylediğim bir şey; elbette yani dizgin vurdurmayacağım size.
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) - Kelimelerinizi düzgün kullanın lütfen; bunu kabul etmiyorum.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Türabi Bey bakın...
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Şimdi değerli arkadaşlar, bir şey söyleyeceğim. Yani 100 milyon, 200 milyon göçmen olsa dünyada bunların hepsini biz alacak mıyız? Bunun cevabı çok önemli. Şimdi insani boyut...
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) - Nerede mazlum varsa Türk'ün eli ona kadar ulaşır.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Öyle mi?
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) - Bunu kafanıza koyun; onun eli ulaşır, Türk'ün eli ona ulaşır. Ama tabii dediğiniz gibi, gerektiği şekilde, kaynağında çözeceğiz, yerinde çözmeye çalışacağız ama her Türk'ün eli mazluma ulaşır, mazlumu mazlum bırakmaz.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Şimdi, bunu diplomasiyle halledeceksiniz.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) - Tamam; ne gerekiyorsa...
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Kendi halkınızı perişan ederek değil.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Arkadaşlar, bu toplantının formatı da üslubu da buna uygun değil.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Sayın Başkan, bakın, arkadaşlar karışıyorlar; söyleyin o zaman not tutsunlar, ondan sonra bize cevap versinler.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Türabi Beyciğim, lütfen tamamlayın sözlerinizi, tamamlayın lütfen.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Ben aldığım notları tamamlıyorum.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Ya ama siz her söz atana da karşılık vermeye çalışıyorsunuz; olmaz.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Niye karışıyorlar sürekli?
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Devam edin lütfen.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Sayın Başkanım, biraz...
OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Van) - İkidir konuşmanızda...
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Ya Osman Beyciğim, ama rica ediyorum bakın.
OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Van) - Konuşmanızda bir tane insani şey görmedim; bütün sorularınız iktidarı sığınmacılar üzerinden, mülteciler üzerinden bitirmek.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Sayın Başkan, söyleyin not alsınlar, söylesinler; olmuyor, böyle olmaz!
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Osman Bey, size söz vermedim. Bakın, bu sözleriniz kayıtlara geçmiyor, beni zor durumda bırakıyorsunuz arkadaşlar.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Evet.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Lütfen tamamlar mısınız sözlerinizi...
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Şimdi, değerli arkadaşlar, nefret dili kullanmamalı ve ırkçılık yapmamalıyız; çok doğru söylüyorsunuz. Ya nefret dili ve ırkçılık bizim kendi toplumumuzun içinde yapılıyor. Yani buna dikkat ediyor muyuz hiç?
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) - Nerede?
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Efendim?
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) - Nerede?
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Çok basit söyleyeyim mi size?
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) - Söyle!
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Nefret dili bizde Alevilerde de kullanılıyor, solcularda da kullanılıyor. Şimdi...
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) - Bu, sizin kendi görüşünüz, bizde yok öyle bir şey.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Ya, benim görüşüm elbette ya! Sen niye benim görüşlerime müdahale ediyorsun ki?
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) - Yok ama sen burada "var" diyorsun, abartıyorsun. Bizim adımıza konuşma!
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Ben niçin abartıyorum ki? Ben söylemeyecek miyim düşüncelerimi?
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) - Bizim adımıza deme o zaman "benim adıma" de, "Ben böyle görüyorum." de. Biz de Türkiye'yiz.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Arkadaş, ben kendi adıma konuşuyorum zaten hiç merak etme senin adına değil.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) - Türkiye adına konuşma; Türkiye'de böyle bir şey yok.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Var.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) - Yok öyle bir şey.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Allah Allah!
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) - İyi bak!
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Ben mi görmüyorum ya!
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) - Görmüyorsun.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Benim kulağım mı sağır ya!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Türabi Beyciğim, çok teşekkür ediyorum, çok sağ olun, çok teşekkürler.
Hüseyin Bey buyurun lütfen.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Şimdi, Sayın Çavuşoğlu, şunu söyleyeceğim...
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Bitirdim efendim.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Hayır, tek bir şey...
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Hüseyin Bey, buyurun.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Arkadaşlar, böyle söz keserek bunlar tartışılmaz; bunlar tartışma konusu değil.