| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297) ve Sayıştay tezkereleri (Devam) ı) Hazine Müsteşarlığı i) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu j) Sermaye Piyasası Kurulu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 28 .01.2016 |
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın bakanlar, Komisyonumuzun değerli üyeleri, kıymetli bürokrat arkadaşlarım, saygıdeğer basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, keşke diyorum, Sayın Yıldırım'ı dinleyince, keşke onlar doğru olsa demekten kendimi alamadım, söylüyor ama bugün konuştuğumuz kurumlar, dün Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, önceki gün de Diyanet İşleri Başkanlığımız vardı. Aslında tamamen siyaset dışında kalıp bütün kültürümüzü, medeniyetimizi hem araştırma anlamında hem yeniden küreselleşen çağda, vahşi küreselleşmeye karşı sosyal bir karşı duruşu sembolize edebilecek, köklerimizden gelen millî manevi değerlerimize bağlı bir şekilde yeni dünya düzeninde aslında güçlü bir ülke olmamıza yarayacak çalışmalar, araştırmaları keşke yapabilse ve o birlikteliğimizi sağlayacak fonksiyonlarını, her ne kadar kuruluş amaçlarında birçoğunun yazılı olsa da yapabilseydi diye düşünüyorum. Onun için çok fazla rakamlara takılı kalmayacağım ama yıllardır söylediğim bir şey var, hâlâ, yeniden topladım: Atatürk Yüksek Kurumuyla ilgili kurumların, Yüksek Kurumun kendi bütçesinin tamamı 42 milyoncuk, "cuk" yani. Yüksek Kurum 11,7, Araştırma Merkezi -hadi 5 diyelim- 4,9, Dil Kurumu 15, Türk Tarih Kurumu 10. Yani onun için keşke diyorum. 42 milyon lirayla neyi araştırıp neyi vereceksiniz? "Burs verdiğimiz öğrenci sayısı 100 küsur, 200." diyor. Böyle bir şey olabilir mi? Üç tane kurum altında.
Yıllardır söylüyorum: Kalkınma Bakanlığı... Arkadaşlar, bakanlar, Bakanlar Kurulu, böyle bir şey olabilir mi? Keşke diyorum onun için, o kavram olsa, o yıllardaki araştırmalar ayrı, bu yıllardaki ayrı ama keşke Atatürk'ün Meksika'ya Tahsin Bey'i gönderdiği ufku, her ne kadar Sayın Erdoğan işine geldiği zaman, zaman zaman her şeyi kullandığı gibi onları da manşet ediyor olsa da, keşke Atatürk'ün Gagavuzya'ya gönderdiği Ali Niyazi Kantarelli gibi öğreticileri destekleyebilsek de Kemal'in öğreticileri olarak Türk kültürünü, Türk tarihini araştırsalar, gidip oralarda soydaşlarımıza dil öğretseler. Nerede? Onlar tarihte kaldı. Biz onu istiyoruz ama 42 milyon lirayla ne yapacaksınız? Lütfen... Bu bütçe toplam bütçenin on binde 1'inden daha az. 57 milyon olsa hiç olmazsa oraya gelecek, 570 küsur milyonluk bir şeyde. Yani dolayısıyla, bunlara keşke deyip geçiyoruz.
Yine aynı şekilde TİKA'nın kuruluş amaçlarına baktım, bir kısmını arkadaşlarım seslendirdi. Tamam, gelişen dünyada demin söylediğimiz anlamda tüm dünyaya elimizi uzatalım ama her şeyi yapalım dersek bu sefer hiçbir şeye vakit ayıramayız; her şeye para harcayalım dersek zaruri olanlara yeteri kadar para harcayamayız. Bir kere, çok uzatmadan söyleyeyim: Kuruluş amaçlarımıza da uygun şekilde, önce -dinimizde de aynı şey vardır- kendi ailenizden, sonra komşularınızdan, mahalleden millete doğru eliniz genişledikçe gidersiniz. Evet, büyük devlet olma iddiasındayız, evet, 2023 lider ülke olalım, biz söyledik, siz de evraklara geçiriyorsunuz, söylüyorsunuz ama bunun gereğini yapmamız lazım. Önce kendi içimizde bunun hesaplaşmasını yapmamız lazım. Bir de enteresan, Sayın Bakan konuşurken bakıyorum, TİKA'yı güncellemeyi unuttu 2014 yılında diye. Israrla dinledim, Sayın Bakan başladı, "2014 yılında, 2014 yılında..." Çizdim, 20 tane yerde. Bir tek şeylerde 2015'e geçmiş, TİKA Başkanımız bakıyor...
BAŞBAKAN YARDIMCISI YALÇIN AKDOĞAN (Ankara) - Uluslararası rakamlar açıklanmadı.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yok, yok, onu demiyorum. Yapılan faaliyetlerle ilgili. 2015'te sanki bir şey yapılmamış, şunu yaptık, şunu yaptık, şunu yaptık, diyorsunuz, sadece ödeneklerle ilgili 2015 var.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YALÇIN AKDOĞAN (Ankara) - Uluslararası yardımlar daha açıklanmadı, ondan dolayı.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hayır, hayır, bizim kendi yaptığımız... Canım, insani yardım ayrı, kendi bütçemizi konuşuyoruz Sayın Bakanım. Yapılan faaliyetleri tutuyorlar. Buraya yansıtılmamış. Yapılan toplantılar var, ziyaretler var, diğer çalışmalar var, onu söylüyorum. Tek tek vakit kaybetmek istemiyorum, size sonra gösteririm oraları. Biraz daha hani bunlara dikkat etmek lazım. Ben istiyorum ki iki bakanlığımızı da doğrudan ilgilendirdiği için ortak konuşuyorum. Bu TİKA Yurt Dışı Türkler Başkanlığı olsun, Yüksek Kurum olsun, hepsi... Örneğin, burada birtakım çalışmalardan bahsediyor ama keşke o doktora, master burslarını artırabilsek. Buradan bütçeye rakam koyalım.
Sayın Başkan, size de söylüyorum: Yani faydası olacaksa Sayın Bakana diyelim, biraz ekleme yapalım bu bütçelere, defalardır söylüyorum ama olmuyor. Bunları yapmamız lazım. Niye? Bir taraftan burada Türkçe sözlükle ilgili Sayın Başbakan Yardımcısı söylüyor, öbür taraftan Türk Konseyinin aldığı kararlar var, ortak tarih kitabı yazımı var, dille ilgili çalışmalar var. Asıl görevinin hem TİKA'nın hem sizlerin bunları destekleyerek asıl kuruluş amacına uygun olarak o kültürel faaliyetleri hep birlikte yürütebilmek ve bir an önce hızlanmasını sağlamak olması lazım. Tamam, içeride yapalım ama dışarıda da bununla ilgili çalışma yapanlar var veya Türkiye'ye gelip bu konuda çalışma yapanlar var, bunların geliştirilmesi lazım. Türk Keneşi toplantılarında alınan kararların uygulanmasına ilişkin de ilgili kurumlarımızın da buraya dâhil edilmesi gerekir diye düşünüyorum çünkü ellerinde köklü arşivler, çalışmalar var. Onları ortak bir değer şeklinde ortaya koyup değerlendirmek gerekiyor.
Hızlıca bunları söyledikten sonra, AFAD'la ilgili de birkaç şey söyleyeyim. Burada Suriyeli sığınmacılara söylendi ama bir an önce bu konunun netleştirilmesi lazım. 548 bin kişi kayıtlı olarak görünüyor. "2,2 milyon tespit edildi." diyorsunuz. Yani AFAD'ın kayıtlarına göre olan, demek ki kart verilen, daha doğrusu artık biraz sıklaştırıldı herhâlde bu sene, yardım yapabilmek için falan tespit yapılıyor ama hâlen daha demek ki... Bu tespiti neye göre yapıyoruz, ben hâlâ merak ediyorum. Kimisi "2 milyon" diyor, kimisi "2,2 milyon" diyor. Elimizde...
BAŞBAKAN YARDIMCISI YALÇIN AKDOĞAN (Ankara) - 2 milyon 541 bin.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hayır, yani, işte, neye göre?
BAŞBAKAN YARDIMCISI YALÇIN AKDOĞAN (Ankara) - Bakanlığın tek tek...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ha, işte onu söylüyorum, kimlik kartlı olanlar, kamplarda kalanlar, şehirlere göre dağılımı var mıdır, nedir? Biz bu konularda sürekli afaki bir şey yapıyoruz ve 8 milyarlık bir harcamadan bahsediyoruz ama bütçeden yapılan harcama nedir, mahalli idarelerin yaptığı harcamalar nedir, yardım kuruluşlarınınki ayrı olarak... Biz ayrıntılı bilgi, şu şunu yaptı demiyoruz ama bir bilgi kirliliği var. Bu konuların aydınlatılması gerekiyor.
Vakıflarla ilgili de birkaç şey söylemek istiyorum. Açıkçası Sayıştaya teşekkür ediyoruz demeyeceğim, öbür konularda da zaten yapıyorlar ama burada bir ayrım gördüm. Merak ediyorum, diğer konularda ayrıntı isterken bulamıyorduk, sağ olsunlar burada bir kısmını yapmamakla beraber Vakıflarla ilgili Sayıştay raporundan nedense bu Genel Kurul daha fazla bize bilgi sızmasını mı istedi yoksa hakikaten çok daha fazla var da bu kadarını mı özetleyebildiler, anlayamıyorum. Diğer kurumların hiçbirinde bu kadar ayrıntılı bilgi vermemişlerdi. Tek tek hangi vakıfların gayrimenkulleriyle ilgili...
Sayıştay raporundan bahsediyorum Sayın Bakan, onlar biliyorlar, size de aktarırlar ama burada aktarılan bilgiler çok daha fazla ayrıntı içeriyor, bunu dikkatinize sunuyorum sadece. Vakıflar Genel Müdürlüğünün raporu Sayıştay Genel Kurulunda daha kalın bir elekten geçmiş gibi görünüyor, onu, daha sonra siz konuşunca bir şey söylemezseniz biz yine sorularda da bir şeyler sorarız. Vaktimizin azlığı açısından dikkatinize getirdim.
Burada kiralardaki farklılıklardan bahsediyor. Bununla ilgili bir envanter çıkarılması lazım. Bir iki tanesini yapmışlar geçen yıl içerisinde. Örnek, Sandal Bedesteni'yle ilgili birilerine ihaleyle verilmiş, 7 katına şu an itibarıyla çıkmış. Tabii, o ne kadar gerçekçi, onu tartışmıyorum, ben birtakım şeylerde bulunmak için söylemiyorum. O zaman ticari olanlar yeniden amaca uygun olarak birtakım STK'lara, vakıflara, başka vakıflara kiralananlar, bir şey çıkarılması lazım, ticari olanların bir rayiç bedele getirilmediğini söylüyor, asıl eleştiri bu. Yani o bedellerin güncellenmediğini söylüyor, enflasyonla yapılıp geldiğini. Ayrıntıya girmiyor. Burada bir şey yapılması lazım, denetimlerin yapılması lazım çünkü bir sürü vakıf çarşıları, iş hanları var. Bunlar artık ticari olmuş. Eskiden farklı amaçla kurulmuş, veriyoruz. Bunların hepsinin bir elden geçmesi gerekiyor çünkü kendi gelirleriyle faaliyet gösteren bir kuruluşumuz.
Açıkçası, bunları söyledikten sonra Sayın Bakan, sizi burada bulmuşken benim kafamın karıştığı başka bir nokta var. Dolmabahçe Mutabakatı'nın ortasında siz oturuyordunuz. Siz orada koordinatör görevindeydiniz. Sizin o koordinatör görevini yaptığınız şeyle ilgili de Sayın Erdoğan sürekli çıkıyor, "Bu nereden çıktı?" diyor. Benim gerçekten kafam karışıyor biraz devlet tecrübesi olan birisi olarak. Hani daha önce de "Zinhar biz görüşmedik, görüştü diyen şerefsizdir." deyip sonra "Ben talimat verdim." demişti ama burada gerçekten anlamıyorum, yeniden bir dönüş mü var? Önce olmasın...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Günal, toparlarsanız lütfen.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teknik kısımları söyledim. Toparlayabilirsem...
Şimdi, bir taraftan önceki gün sordum Sayın Meclis Başkanımıza: Leyla Zana'ya para ödüyor musunuz diye. "Yok." dedi. "Ama danışmanları çalışıyor mu?" dedim, "Evet." dedi. Engin Alan'ın kaç ay ne çektiğini yan bina komşusu olarak ben, apartman gibi yani, bankoda komşu olduğum için biliyorum, danışmanları başlayamamıştı. Şimdi, bu ortamda yemin etmeyi kabul etmeyen birisinin geri gelmesiyle acaba yeniden o Dolmabahçe sürecine geri mi dönülüyor diye de merak ediyorum. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Gerçekten Cumhurbaşkanının haberi yok muydu? Yani çünkü bir şekilde sizin de açıklamalarınızda öyle bir yumuşama yeniden var gibi gördük.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YALÇIN AKDOĞAN (Ankara) - Allah Allah!
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sizi burada bulmuşken soralım, yani Dolmabahçe'ye geri dönüş mü var, ne oluyor, ne bitiyor? Bir taraftan HDP'ye kızıyorsunuz, bir taraftan PKK'ya kızıyorsunuz ama nasıl oluyor, anlamakta zorlanıyoruz.
Ben istiyorum ki -bunları tabii arada sormam gerekiyordu sayın bakanlar- keşke Atatürk'ün başlattığı proje akim kalmasaydı da şimdi bunlara devam edebiliyor olsaydık çünkü bu çağda yeniden insanlığa karşı da sorumluluğumuz var, Türk milletine karşı da sorumluluğumuz var, İslam âlemine karşı da sorumluluğumuz var. Bizim 2023'te lider ülke olup 2053'te süper güç hâline gelebilmemiz için günlük kısır çekişmeleri bırakıp demin söylediğimiz bu kurumların gerçek fonksiyonlarını ifa edebilir hâle getirmemiz lazım ve bu ahlaki, kültürel yozlaşmayı önleyecek önlemleri de bu kurumlar sayesinde, ortak noktalarımızı bularak, onlar üzerine yoğunlaşarak gerçekleştirmemiz lazım. Aksi takdirde kutuplaşmaya, gerilime yol açan şeylerin bir faydası olmayacaktır. İkircikli konuşmaların hiç faydası olamayacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bir gün dost, ertesi gün düşman, bir gün kardeş, ertesi gün tekrar Esed, Esat, bir gün "Ne işimiz var Libya'da?", ertesi gün "Oradayız.", bir gün "Can dostuyuz.", bir gün "paralel", sonra "Hadi beraber açılım yapalım.", sonra "Bunlar bizi kandırdı." Olmuyor. Bir çizgi olması lazım. İfrat tefrit konusuna dikkat etmek gerekiyor. Büyük devlet olmanın gereği böyle olur. Ancak gündelik siyasete göre eğer karar verir, her gün öyle değiştirirsek bu hedeflere ulaşma şansımız olmaz. Bu kapsamda da iki bakanımızın da kurumları da ilgili.
Sayın TÜBİTAK Başkanına da, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanımıza da ileteceğim, daha önce de söyledim. Bir Aziz Sancar örneğinde olduğu gibi birtakım bilim adamlarımızla ilgili bir ağ kuralım demiştik, hâlâ bir çalışma yapıyoruz, ediyoruz diyorlar. Türk bilim insanlarıyla ilgili de bir çalışmanın bu kurumlar aracılığıyla yapılması, TÜBİTAK'ın da içinde olacağı bir çalışmanın gerçekleştirilmesi bu söylediğim sinerjinin ortaya çıkarılması ve değişik alanlarda bilim insanlarımızın bir araya gelmesi açısından faydalı olur diye düşünüyorum.
Bütçelerin hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum.