| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4471) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 15 .06.2022 |
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Başkan, gerçekten, bakın, tekrar etmeyle ilgili...
BAŞKAN ABDULLAH GÜLER - Sonuç almaya, ekstra...
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Başından itibaren böyle müdahale edecekseniz konuşmayalım yani.
BAŞKAN ABDULLAH GÜLER - Hayır, hayır; bakın, geneli üzerinde konuştuk, maddelere de atıf yaptık.
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Biz geneli üzerine konuştuk fakat, bakın, Başkan...
BAŞKAN ABDULLAH GÜLER - Teknik konuşuyoruz, yorucu olmasın, aynı şeyleri dinlemeyelim.
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Yani, şimdi, biz niye bu kadar önemsiyoruz özellikle bu maddeyi? Bakın, bundan sonraki maddeler -29'uncu madde, 30'uncu madde, 31'inci madde, 32'nci madde, 33'üncü ve 34'üncü madde- birbirlerine bağlı olarak ciddi şekilde özgürlükleri kısıtlayacak olan maddeler. Dolayısıyla, bu kanun teklifi yürürlükte olduğu sürece, siz bu kanun teklifinde ısrar ettiğiniz sürece biz üzerinde söz kurmaya devam edeceğiz. Sayın Başkan, şimdi, tekrara düşmemek adına ben de buna riayet ediyorum fakat hemen şunu söyleyeceğim: Şimdi...
BAŞKAN ABDULLAH GÜLER - Arkadaşlar, psikolojik bir şeyden bahsediyorum; bakın, aynı şeyleri dinlemek herkesi yorar. Ben diyorum ki teknik bir çalışma yapıyoruz...
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Yorsun ama siz...
BAŞKAN ABDULLAH GÜLER - Adalet Komisyonu, katkı sağlayın...
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Yani, bu ne olacak biliyor musunuz? Gerçekten bu, toplumu yoracak bir kanun teklifi, bütün vatandaşları yoracak olan bir kanun teklifi.
BAŞKAN ABDULLAH GÜLER - Tamam, teknik katkı sağlayın.
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Bu nedenle, biz burada yorulalım ama biz burayla ilgili olan eleştirilerimizi dile getirelim. Sayın Başkan, eleştirilerimizin başında şu geliyor: Şimdi, bu 29'uncu madde ne demek? Bakın, bu 29'uncu maddede... Yediden yetmişe herkesin gözü kulağı şu anda Komisyonda; bu net. Yani, herkesin bugünlerde konuştuğu "dezenformasyon yasası" dediği yasanın temelini, bu yasanın özünü oluşturan bir madde. Ha, neden özünü oluşturuyor; ben onu da birkaç örnekle açıklamak istiyorum. Birincisi şu, bu iktidarın yirmi yıllık süreç içerisinde geldiği nokta şu: Özgürlüklerin kullanılması konusunda, maalesef, çok cimri davranan bir iktidarla karşı karşıyayız. Yani, özgürlüklerin kullanılması konusuna geldiğimiz zaman vatandaşa farklı şekilde davranan; kamu görevlilerinin, mevcut halka yaklaşımı, siyasetçilere yaklaşımı, gazetecilere yaklaşımı söz konusu olduğu zaman da son derece bonkör davranan bir siyasal iktidardan bahsediyoruz. Nedir? Bunların örnekleri çoktur.
Peki, sizin vasıtanızla bütün Komisyon üyelerine, misafirlerimize ve bütün halkımıza şöyle bir şey soracağım: Özellikle özgürlükler kullanılırken bu kadar dar düşünen, bu kadar dar şekilde ölçüyü belirleyen bu iktidarda bu kanun teklifi getirilirken hangi ihtiyaca göre getirildi? Mesela, deniliyor ki: "Halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak..." Son günlerde, sizin yirmi yıllık iktidarınızda hangi gün bir söylem, hangi gün bir haber, hangi gün mevcut olan gazetelerdeki, televizyonlardaki bir olay panik ve korku yarattı? Buna bir örnek verebilir misiniz? Bu panik ve korku yaratıldığı zaman sizin müdahaleniz ne oldu? Siz, bununla ilgili kanuni anlamda hangi eksikliği hissettiniz? Bunu neye göre getiriyorsunuz? Önemli sorulardan bir tanesi bu. Ha, durup dururken niye bunu getiriyorsunuz? Şunun için durup dururken getiriyorsunuz; bakın, sizin, iktidarınızın yaptığınız tek şey şudur: Bu son yıllarda halkın yararına olabilecek, toplumun yararına olabilecek, yeni özgürlükleri genişletebilecek tarzda hiçbir kanun teklifinde bulunmuyorsunuz. Neden bulunmuyorsunuz? Çünkü siz iktidarınızı artık gerçekten bir korku iktidarı hâline getirmiş durumdasınız. Bakın, insanlar çıkıp "Ben açım." diyemeyecek. İnsanlar, sokakta veya karakollarda bir işkence olayıyla karşılaştığı zaman çıkıp buna karşı koyamayacak çünkü bunu dile getirdikleri zaman siz diyeceksiniz ki: Siz, dezenformasyon yapıyorsunuz, siz halkı yanıltıyorsunuz; dolayısıyla, sizin bundan dolayı gözaltına alınmanız gerekiyor.
Örnek mi istiyorsunuz? Örnekler çoktur. Bakın, ben geçen gün de örnek verdim; Van'da 3 kişi gözaltına alındı, Süleyman Soylu çıktı: Biz teröristleri yakaladık, bu teröristler gözaltına alındı." dedi. Bu insanlar helikopterlerden atıldı, helikopterden atıldıktan sonra biri can verdi, yaşamını yitirdi ve bunu haber yapan gazeteci gözaltına alındı, cezaevine atıldı. Peki, başka neler oldu? Sayın Başkan, bakın, dünyada eşi benzeri olmayan, demokrasiyi rafa kaldıran bir iktidardan bahsediyoruz, bütün belediyelere kayyum atayan bir iktidardan bahsediyoruz. Bu belediyelerin, bu kayyumların bütün yolsuzluklarını, yapmış oldukları bütün kötülükleri dile getiren, haberleştiren 20 gazeteci şu anda gözaltında; bir kısmı serbest bırakıldı, bir kısmı da tutuklandı galiba, ben son haberi almadım. 20 gazeteci şu anda takibata maruz kaldı. Bu gazetecilere ilişkin olan nedir biliyor musunuz? Son aldığımız bilgilere göre deniliyor ki "Kullanılan dilin örgüt dili olması nedeniyle gözaltına aldık." diyor. Nedir? Çalışmış oldukları kurumda gazetecilerin birkaçı sigortasız çalıştığı için bu insanlar gözaltına alınıyor "Siz örgüt üyesisiniz." deniliyor. Buna benzer onlarca örnek var. Ben size birkaç tane örnek daha vermek istiyorum. Şimdi, bu kanun teklifinin en tehlikeli kısmı "terörle mücadele" adı altında bu getirmiş olduğunuz, terör örgütünün propagandasına yönelik olan ilkedir. Bakın, Türkiye'nin demokrasinin üzerindeki en büyük gölge şu anda Terörle Mücadele Kanunu'dur, Terörle Mücadele Yasası'nın yorumlanmasıyla ilgili olan meseledir. Siz buna çözüm getirmediğiniz sürece kim olursa olsun yapmış olduğu bir haber, halka getirmiş olduğu bir bilgiden dolayı -tırnak içerisinde- Terörle Mücadele Kanunu'nun çerçevesine giriyor, hedefine giriyor ve bu kişinin tutuklanmasına neden oluyor. O nedenle, bakın, bu mesele nedir biliyor musun? Bakın, "tweet" atanların, haber yapanların, o "tweet"i paylaşanların, o "tweet"i "retweet"leyenlerin hepsi bu kanunun kapsamına girecek. Kimse burada farklı bir şeyler söylemesin çünkü biz uygulamalarıyla, binlerce uygulamalarıyla karşı karşıya kaldık. Sayın Başkan, ben size şunu söyleyeyim: Bakın, enflasyonla ilgili resmî rakamlar var, bir de en ENAG'ın vermiş olduğu rakamlar var. Şimdi, bu kanundan sonra ENAG'ın rakamlarını herhangi bir kişinin paylaşması durumunda bu kanunun çerçevesine girecek ve bunun hedefine girecek. Bakın, insanlar yoksullukla mücadele ediyor; bununla ilgili haber kesinlikle bu kanunun denetimine girecek. Bir örnek daha vereyim: Özellikle, Kocaeli F Tipi Cezaevinde olan işkenceyi kimse haber yapamayacak. Bir örnek, çok bariz bir örnek: Erzurum'da Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı Kur'an kursunda çocuklara yapılan cinsel saldırı, istismar suçuyla ilgili yapılan haberlere ilişkin ilk önce bütün medya sessiz kaldı, hiç kimse sesini çıkarmadı, daha sonra bu halk tarafından yaygınlaşınca bu kişiler hakkında takibat başladı, soruşturma başladı ve sonunda bu insanların cezalandırılmasına karar verildi. Ben şunu da söyleyerek sözüme son vereceğim: Bu kanun maddesi yeni bir kanun tipidir. Bakın, bu kanunla siz düşünce hürriyetini yok edeceksiniz. Türkiye'de gerçekten düşünceye dair birkaç tane kırıntı kalmışsa da siz bunu yok etmeye yönelik bir kanun getiriyorsunuz.
Gençlere yönelik olan şeyi de söyleyeyim, sözümü bitireceğim. "Z kuşağı" dediğimiz gençleri en çok ilgilendiren bu internet yasasını getirirken, burada bir çalışma yaparken hiçbir şekilde gençlere sormadınız ama gençlere yaptığınız nedir biliyor musunuz? Gençlerin KYK'den almış oldukları kredilere yüzde 132 oranında zam yapıyorsunuz, gençlere reva gördüğünüz mesele budur.
Bu nedenle, biz bu kanun teklifinin siyasetçilere, Türkiye demokrasisine, demokratik bir topluma ve mevcut olan Anayasa'ya aykırı olduğunu düşünüyoruz. Bu şekilde olan bir yargının, taraflı olan bir yargının, özellikle denetim altına alınmış olan bir yargının bu konuda doğru karar vermeyeceğini düşünüyoruz.
Dezenformasyonla ilgili bir şey daha söyleyeyim, kapatıyorum, bakın, Adalet Bakanı ne diyor? Diyor ki: "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Kavala kararını uyguladık." Nasıl uyguladınız? "Tahliye kararı verdik." diyor. Tahliye kararı verdikten sonra arka kapıdan yeniden gözaltına alınıp tutuklanıyor. Biz böyle bir ülkede yaşıyoruz. Dolayısıyla, bu kanunu derhal bütünüyle geri çekin, eğer geri çekmeyecekseniz de en azından bu 29'uncu maddenin üzerinde yeniden bir çalışma yapılması gerektiğini belirtmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.