KOMİSYON KONUŞMASI

KEMAL PEKÖZ (Adana) - Teşekkür ederim Başkan.

Sizlere de teşekkür ediyorum sunumunuz için ancak sunumunuzu dinlerken kendimi Türkiye'de değil de düşünemeyeceğim kadar böyle her şeyin geliştiği, her şeyin yolunda olduğu ve çok güzel işlerin yapıldığı bir ülkede hissettim doğrusu.

Size bir örnek vermek istiyorum, yaşlılardan söz ediyoruz; bir isim var, bunu duymuşsunuzdur mutlaka, çok gündeme geldi, hâlâ da gündeme gelmeye devam ediyor; Mehmet Emin Özkan. Mehmet Emin Özkan 83 yaşında, yirmi beş yıldır cezaevinde. On beş yıl yattıktan sonra yeniden yargılanması söz konusu olmuş, şu anda yeniden yargılanmaya devam ediyor, zaman zaman da adliyeye giderken ya da duruşmaya giderken, bir yerden bir yere götürülürken gazetelerde resimleri çıkıyor; elinde idrar torbası, yanında 2 güvenlik görevlisi, çoğunlukla jandarma oluyor. İki kat hâlinde yani kambur bir şekilde, zorla yürüyebilir ve çocuklarının ifadesine göre, son zamanlarda duymuyor, konuşamıyor, kendi ihtiyaçlarını karşılamakta çok zorlanıyor, arkadaşlarının yardımıyla, koğuştaki arkadaşlarının yardımıyla yaşamını sürdürüyor. Peki, bu arkadaşın bu durumdan kurtulması için ne yapmak lazım yani ne olması lazım, mutlaka orada ölmesi mi gerekiyor mesela? Bu gerçekten çok acı verici bir şey, çok üzülerek bunu söylüyorum. Her gördüğümde, her söz edildiğinde kendi babam aynı durumu yaşıyormuş gibi hissediyorum.

Bunun ötesinde -arkadaşlar da dile getirdi- cezaevlerindeki yaşlıların sayısını gerçekten ben de çok merak ediyorum çünkü içinde çok sayıda hasta, ağır hasta olanlar var, 1.500'ün üzerinde ağır hasta var, bunların 400 civarında olanı "yaşlı" diye tabir edilebilecek 60 ya da 65 yaşın üzerindeki insanlar. Bunlara nasıl bir hizmet veriyorsunuz ya da nasıl bir destek sağlıyorsunuz, doğrusu onu da merak ediyorum; sayılarını da tabii merak ediyorum.

Yine arkadaşlar dile getirdi, ben de dile getirmek istiyorum, Türkiye'de yaşayan Kürtler var, çok sayıda, nüfusları da bir hayli fazla diğerleriyle kıyaslandığında; Arapça koymuşsunuz, İngilizce koymuşsunuz, onlarla kıyaslandığında kıyas kabul etmeyecek, kıyas götürmeyecek bir durum da söz konusu. Bu hizmeti verirken, adliyelerde tercüman istedikleri zaman bu insanlara tercüman veriliyor, duruşmalarda tercüman geliyor ve tercüman desteğiyle ifadelerini veriyorlar ya da işte savunmalarını yapıyorlar, her neyse ama bu insanlar aynı zamanda, adliyeye giriş-çıkışlarda da sorun yaşıyorlar. Bunların büyük bir kısmı, yaşlı olanların özellikle Türkçeyi bilmedikleri ya da çok az bildikleri... Mesela, benim annem hiç Türkçe konuşmadı, hiç hatırlamıyorum Türkçe konuştuğunu, babam biliyordu ama annem hiç konuşmadı. Dolayısıyla, öyle bir durumu olsaydı neyle karşılaşırdı acaba adliyede? Hizmeti İngilizce, Türkçe ve Arapça veriyorsunuz, niçin Kürtçe bir hizmet söz konusu değil? Daha önce işte Hava Yollarında aynı şey söz konusuydu, değişik alanlarda aynı şey söz konusuydu. Bu, insanları yaralıyor yani birlikte yaşama umudunu kırıyor. Onun için de bu konuda bir hassasiyet gerektiğini düşünüyorum ve sizlerin de bu konuya -özellikle Tevkifevlerinden görevli arkadaşların da burada olması nedeniyle dile getirmek istedim- dikkatinizi bir kez daha çekmek istiyorum.

Teşekkür ediyorum.