| Komisyon Adı | : | MİLLİ SAVUNMA KOMİSYONU |
| Konu | : | Askerî Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4498). |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 22 .06.2022 |
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ülkemizde birçok ilde tıp eğitiminin temeli, askerî tabipler tarafından oluşturulmuştur. Aslında tıbbın temeli yıllardan beri, tarihten beri askerler tarafından oluşturulmuştur. Nitekim ülkemizde de Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi, eski adıyla GATA 1898 yılında başlamıştır, ardından Etlik, Keçiören'de, bildiğimiz GATA Hastanesi kurulmuştur ve 15 Temmuzdan sonra da bu askerî hastane maalesef kapatılmıştır. Bu kanunun içeriğinde de bu askerî hastanelerin bağlanma maddesi olduğu için aldım sözümü.
Efendim, şimdi, askerî hastanelerdeki eğitim ve askerî cerrahi çok önemlidir. Açıkçası bunu da biz dört yıllık süreçte her seferinde, her gelen kanunda, her komisyonda tartıştık arkadaşlarımızla. Genel Kurulda da bu konuyla ilgili hassasiyetimizi ilettik. Bir kere, askerî doktor çok önemli bir şeydir. Savaş anında veya o karmaşa anında, diğer askerler için, askerî doktor yanında olduğunda, kendisine bir şey olduğunda canını kurtaracak veya müdahale edecek bir büyüğünün, işi bilen birinin yanında olduğunu bildiği zaman daha güvenli, daha rahat bir ortam sağlar. Hatta yeri geldiğinde, o askerî doktor müfrezeye sahip çıkar, ona da komutanlık yapar o grubun komutanı o anda orada olmadığı takdirde. Askerî doktor o kadar önemlidir ki -beraberinde askerî personel de vardır, sadece doktorlara indirgemiyorum- bu işin ayrı bir tecrübesi vardır.
Bakın, efendim, ben Diyarbakır'da, askerî hastanede askerlik yaptım. Yıllarca kalp cerrahlığı yapan ve bütün böyle yaralanmalara, ağır vakalara giren birisi olarak bile, bir "doldur boşalt"ta yaralanmayla 4-5 yaralı gelmişti; uzuv kayıpları, patlamalar, yanıklar; benim o kadar tecrübeli bir insan olarak o ortamda ayaklarım titredi. Niye? Bu ayrı bir branştır Sayın Başkanım, Sayın Bakanım. Bu askerî hastaneleri, gelin, tekrar açın.
Bakın, savaş cerrahı sayıları şu anda ülkemizde gittikçe azalıyor ve yarın, Allah göstermesin -çok kritik bir bölgedeyiz- herhangi bir şekilde ordumuzla ilgili bir sıkıntı veya bir savaş anı veya bir çatışma anında... Ve şu anda da şunu iddia ediyorum: Bakın, şu anda harekâtlarımız var; Pençe-Kilit Harekâtı olsun diğer harekâtlar olsun, oradaki yaralanan askerlerimize, belki de şu anda sivil doktorlar yeterince yetenekli veya o konuda kabiliyetli olmadıklarından dolayı, müdahale yetersizliğinden dolayı askerlerimiz ölüyor, bilemiyoruz.
Bakın, savaş cerrahı, askerî doktor ayrı bir bilgi ve tecrübedir. Gelin, bu askerî hastaneleri açalım. Yani neden bir kuvvet bunu engelliyor, anlamış da değilim. Ben eminim ki Sayın Hulusi Akar Paşa da kulağımıza eğilip diyecektir "Ya, bastırın, bastırın, açalım hastaneyi." diye düşünüyorum ama bir engel, bir kuvvet bir şekilde bu askerî hastaneleri kapattırdı. Dört yıldır bu konuyla ilgili bütün yanlışları söylememize rağmen açılmıyor. Yani hatta dedik ki: "Gelin, askerî hastaneler kurulmasın da asistan seviyesinde, cerrah seviyesinde yetişecek bir kurum kuralım; dört, beş yıl, altı yıl eğitim alsın insanlar, gitsin doktorlar oraya, savaş cerrahı olsun, göğüs cerrahı olsun, askerî eğitim alsın ilaveten." onu da kabul etmiyorsunuz. Bir inattır gidiyor Sayın Bakanım. Yani bu konu, inanın, çok önemli.
Bakın, savaş ortamını bilmeyen, o kargaşayı bilmeyen sivil doktorların kabiliyetini sergileyememesinden dolayı belki de o çocuklarımızı, evlatlarımızı kaybediyoruz. Bir anlık düzgün bir müdahaleyle insanların canı kurtulur; ufacık bir damara müdahale eder, kanı durdurur, insanlar kurtulur. Yani bunda bu kadar diretmenizi, bu konuyu bu kadar böyle bu hâle getirmenizi... Yine söylüyorum, ilk başa geliyorum; evet, hep gözümüzün içine bakıp "Ne güzel söylüyor." diyorsunuz ama maalesef dediklerimizin hepsi boşta kalıyor. Bu konuyu da özellikle bu ortamda yeri geldi diye söylemek istedim.
Teşekkür ediyorum.