KOMİSYON KONUŞMASI

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Toprak Mahsulleri Ofisinin Değerli Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü, Toprak Mahsulleri Ofisinin çok değerli yöneticileri, mensupları; ben öncelikle hepinize hoş geldiniz diyorum.

Sayın Tarım Bakan Yardımcımıza da teşekkür ediyorum, tarımsal KİT'lerde hakikaten konuyu ciddiye alıp kendisi tüm toplantılara katılıyor ve sakin bir şekilde de notlarını alıyor yani gözden kaçmıyor. Çok teşekkür ediyorum, hoş geldiniz Sayın Bakanım.

Kamu kurum ve kuruluşlarımızın değerli temsilcileri, Sayıştayımızın değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkanım, Komisyonumuzun değerli milletvekilleri; tabii, bugün burada Toprak Mahsulleri Ofisinin 2019-2020 yılı hesaplarının görüşmesini yapıyoruz ve çok da yoğun, ilgili bir görüşme oldu, faydalı bir görüşme olduğuna da inanıyorum. Elbette bizler de notlarımızı alıyoruz, her konuşmacıdan, her değerlendirmeden öğrendiğimiz bir şeyler var. Ondan dolayı da katkı sunan herkese de teşekkür ediyoruz.

Değerli Başkanım, aslında şöyle baktığınızda, genel olarak, özetle bir ifadede bulunmak gerekirse; Toprak Mahsulleri Ofisine başta Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü olmak üzere tüm yönetimine teşekkür etmek gerekiyor. Yani gerçekten, bugün buradaki konuşmacıların da önemli bir kısmı bu hakkı teslim ettiler çünkü çok sıkıntılı bir süreçte Toprak Mahsulleri Ofisi hakikaten kendisiyle alakalı, hatta belki doğrudan alakalı olmayan ama genel ekonominin gerektirdiği, içinde yaşadığımız şartların zorunlu hâle getirdiği birçok konu ve alanda, kapsamda gerçekten çok başarılı bir yönetim sergiledi, çok ciddi bir regülasyon örneğini ortaya koydu bu süreçte. Aslında biz bugün burada genel anlamda ağırlıklı olarak konuları değerlendirdik, değerli konuşmacıların yaklaşımları bu anlamda oldu, daha çok tavsiye niteliğindeki şeyler oldu ama özellikle yaşanan pandemi dönemini, o süreç içerisindeki kuraklığı, dünyadaki tarımsal üretime yönelik, tarımsal ürünlere yönelik üretimdeki düşmeleri, yine, kuraklıkları dikkate aldığımızda hakikaten herhangi bir sorun teşkil etmeyecek şekilde, genelde bir rahatsızlık oluşturmayacak şekilde eğer bu piyasalar bugüne gelmişse burada Toprak Mahsulleri Ofisinin çok ciddi rolü olduğunu kabul etmek lazım. Ben bundan dolayı da tekrar teşekkür ediyorum.

Tabii ki bugün buradaki tartışmaların ağırlıklı kısmı tarım politikalarıyla alakalıydı. Atila Bey kusuruma bakmasın ama tabii, işin tarım politikalarının, özellikle de kurumun bugünkü görüşülen hesaplarındaki ve raporundaki konuların çok dışına çıkması nedeniyle bunu söylüyorum; daha çok işin siyasi tarafı da hep gündeme getirilmeye çalışıldı. Bu, yıllardır yani Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri, çok partili döneme, sürece geçildiğinden bu yana tarım politikaları her zaman siyasetin önemli alanı olmuştur. Dolayısıyla, bu anlamda da tarım kesimine de her zaman haksızlık edilmiştir. Bunu söylemek lazım belki ama bugün tabii, şöyle bir tespit de söz konusu, bu benim tespitimdir elbette bugünkü konuşmacıları dinledikten sonra: Cumhuriyet Halk Partisi -tabii, siyaseten girildiği için politikalara söylemek durumundayım- Orhan Bey'den çok fazla istifade etmiyor çünkü... Orhan Bey hemen oradan itirazcı bir yaklaşımla baktı ama hakikaten etmediklerini, Okan Bey'den de istifade etmediklerini düşünüyorum; onu da ayrıca belirteyim. Cumhuriyet Halk Partisi uzun zamandır ülke ve ekonomi yönetiminde olmadığı için, tabii, birçok şeyi daha çok teorik bazda alıyor ve birçok söyleminde "ceteris paribüs" varsayımıyla hareket ediyor, yani diğer şartlar sabit kaldığında...

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Özür dilerim, o ifadeyi çok doğru bulmuyorum.

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Dur, bitsin bir konuşmam.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Sarıbal...

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Biz hiç oralara girmedik Başkanım.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Ama dinleyelim Sayın Sarıbal.

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Hiç oralara girmedik; MHP üzerinden, AKP üzerinden...

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Yok, yok; öyle değil... Hayır, burada konuşulanlar...

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Yani bir parti adına konuşuyorsunuz, siyasi parti adına konuşuyorsunuz, yorum yapıyorsunuz. Doğru bulmuyorum yani.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Ama karşılıklı konuşmayalım.

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Ben sizin iyi niyetle söylediğinizi biliyorum ama...

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Orhan Bey, bir şey söyleyeyim mi: Ben sizin bir tarım dostu olduğunuzu 50 defa söyledim, bu konudaki söylediklerinizin tutarlılığını da. Hatta geçenki tarımsal KİT'te sözüme şöyle başladım: "Orhan Bey'in söylediklerinden devam ediyorum." dedim yani hepsini haklı... Ama bugün iş biraz daha böyle politikaya... Belki, sizin üzerinizden bunu söylüyorum, doğru olmayabilir...

ATİLA SERTEL (İzmir) - Bizden almasın, o zaman siz söyleyin, sizden alsın.

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Ama iş biraz Toprak Mahsulleri Ofisinin hesaplarının ve raporunda yer alan konuların çok geniş, dışında konuşulduğu için ben böyle bir giriş yaptım. Yani dolayısıyla, şunu söylemek istiyorum yine, Toprak Mahsulleri Ofisi bağlamına getirerek, onun kapsamından izah ederek: Şimdi, tabii, bakıyoruz burada, değerli konuşmacılar kendi zaviyesinden, bakış açısından işin bir yönünü alıyor; işte, diğer yönünü göz ardı ediyor. İşte, "ceteris paribus" dediğim şey bu yani aldığı konuyu tek başına alıp diğer konuları göz ardı etmesi, diğer şartların değişmediği var sayımıyla hareket etmesi. Şimdi, gerçek böyle değil, uygulama böyle değil. Toprak Mahsulleri Ofisi tabii ki genellikle bu toplantılarda çiftçi yönüyle daha çok analiz edilir, doğrudur ama bu işin bir de tüketici yönü var. Yani Toprak Mahsulleri Ofisi çiftçiyi dikkate almak zorunda bir karar verirken, en ufak kararında; tüm kararlarında, piyasa regülasyonuyla ilgili alım politikalarını, satış politikalarını geliştirirken bir, çiftçiyi dikkate almak zorunda; üretimin devamlılığı gerekiyor. Dolayısıyla, bu anlamda, çiftçinin özellikle üretim döneminde, hasat döneminde zarara uğramasını önleyecek politikaların alınmasında...

İkincisi, 81 milyon tüketici kişinin durumunu dikkate almak zorunda. Bununla bitmiyor, arada sanayici var yani tarımsal ürünleri, özellikle Toprak Mahsulleri Ofisinin ilgi alanına giren ürünleri girdi olarak kullanan -biraz önce konuşuldu- sanayiciler var, uncular var; diğer tarafta hayvan yetiştiricileri var. Bunları dikkate almak zorunda. Toprak Mahsulleri Ofisi bu politikaları belirlerken genel ekonomi politikalarını dikkate almak zorunda. Bunun devlete yükünü en aza indirgeyerek bu politikaları uygulamak zorunda. Yani Toprak Mahsulleri Ofisi bir denge kuruluşu, bu denge kuruluşu görevini yerine getirirken sadece tek yönlü olarak bakamaz, bakması mümkün değil. Onun için, biz burada tek yönlü olarak değerlendirmeyi yapabiliriz ama gerçek, uygulama, fiiliyat tamamen başkadır. Ben bundan dolayı Toprak Mahsulleri Ofisinin özellikle son dönemdeki kuraklığa, pandemiye ve dışarıdaki gelişmelere bağlı olarak uyguladığı politikaların çok doğru olduğunu ve regülasyon politikasıyla ilgili araçların tamamını yerinde uyguladığını ifade etmek istiyorum. Bundan dolayı da teşekkür etmek istiyorum. Yani demin, biraz önce elbette hepimiz bu ülkenin ihracat yapmasını istiyoruz; dolayısıyla, ihracata dayalı olmayan bir ekonominin uzun vadede sıkıntı çekeceğini ifade ediyoruz ama gerektiğinde de ithalat olduğunu da bir realite olarak görüyoruz. Toprak Mahsulleri Ofisinin ithalatını tek başına alıp "Efendim, bu ülkenin üreticisi varken ithalat neden yapılıyor?" diye sorgulayabiliriz diğer şartları düşünmediğimiz takdirde. Toprak Mahsulleri Ofisi piyasa regülasyon fiyatını da alım satımla ilgili diğer uygulamaları da gerektiğinde ithalatı da bir piyasa regülasyonu aracı olarak kullanabilir. Toprak Mahsulleri Ofisinin "Ben gidip dışarıdan buğday ithal edeyim ya da başka şeyler ithal edeyim, bu ülkede satayım, para kazanayım." diye bir derdi yok. Yani genel ekonomideki kendisine verilen o asli görevleri yerine getirebilmek için her türlü aracı kullanacaktır. İthalat yapıyorsa bu ithalatın karşılığında da bu ülkenin ihracatçısı -yani dünyada 1'inci sırada olan un ihracatçısı- bu ülkeye döviz kazandırıyordur. İthalat yapıyorsa, yine, döneme, şartlara bağlı olarak, tüketiciye -biraz önceki söylediğim- sanayiciye, hayvan üreticisine, yetiştiricisine bir katkı sağlıyordur ve dolayısıyla, önemli olan, bu ithalatın Türkiye ekonomisine sağladığı katma değere bakarak değerlendirmek lazım diye düşünüyorum. Değilse Toprak Mahsulleri Ofisi ithalat yapmış, ithalatı tek başına alıp -"ceteris paribus" diğer şartlar aynı kalıyor- bunu değerlendirelim olayı son derece yanlış, bu Komisyonda yapılabilecek teknik bir değerlendirme hiç değil.

Değerli milletvekilleri, tabii ki söylenecek birçok şey var. Mesela buna bir örnek olsun diye söylüyorum -Atila Bey de düştü biraz önce o şeye- Toprak Mahsulleri Ofisinin dönemsel olarak yerli üreticiden yani içeriden ve dışarıdan yaptığı alımların oransal mukayesesi. Bunlar bir istatistiktir ama burada, kullanıldığı yerde doğru bir kullanım şekli değildir yani bana göre böyledir, ben bunu böyle düşünüyorum, bunun da doğru olduğuna inanıyorum, bunun ispatını da elbette yaparız. Toprak Mahsulleri Ofisinin alım oranları, özellikle içeriden, dışarıdan yapılan alım oranları, konjonktürel olarak yıllara göre değişir çünkü her yılın şartı diğeriyle aynı değildir yani bu rakamları doğrudan alıp karşılaştırma yaparsak bu doğru bir yaklaşım değildir.

Ben size şunu söyleyeyim: Toprak Mahsulleri Ofisinin işi buğday alıp arpa satmak değildir. Bakın, bunun altını çiziyorum: Toprak Ofisinin işi hububat piyasasını ya da diğer ürünlerin piyasasını regüle etmektir. Toprak Mahsulleri Ofisi 1 kilo buğday almadan da 1 kilo buğday, arpa satmadan da eğer piyasayı regüle edebiliyorsa bu da bir başarıdır.

KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Sayın Vekilim, edemiyor, şu anda buğday 7 lira...

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Zeybek, dinleyelim.

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Söyleyeceğim Sayın Zeybek, müsaade ederseniz söyleyeceğim.

Yani şunu anlatmaya çalışıyorum: "Piyasa regülasyonu" dediğimiz, asıl görev bu. Eğer Toprak Mahsulleri Ofisini aldığı alımla, sattığı miktarla değerlendireceksek bu bizi çok yanlış yerlere götürür. Yani bir tarihte Toprak Mahsulleri Ofisi 8 milyon ton alım yapmıştı, 8 milyon ton alım o dönemde çok ciddi bir şekilde kamuya bir görev zararı olarak geldi ve bu 8 milyon ton alımın yapıldığı dönemde piyasa fiyatları TMO'nun açıkladığı fiyatların yarı fiyatına düştü. TMO alımları finanse edemedi, parasını ödeyemedi, çiftçi ürününü yarı fiyatına dışarıda satmak zorunda kaldı. Yani hem çiftçi zarar etti hem devlet zarar etti hem kurum ciddi sıkıntıya düştü. Onun için, bunu miktarla değerlendirme mantığı bu regülasyon modeli ya da uygulamalarıyla tamamen çelişen bir yaklaşımdır. Elbette miktar da önemlidir ama Toprak Mahsulleri Ofisini piyasayı regüle edebiliyor mu, edemiyor mu diye...

Şimdi, ben onun için teşekkür ediyorum. Evet, bir fiyat açıklandı, bugün piyasadaki, borsalardaki fiyatların Toprak Mahsulleri Ofisinin fiyatının üzerinde olması, hasadın olduğu bir süreçte, dönemde üretici lehine bir durumdur. Aslında Toprak Mahsulleri Ofisinin bu noktada regülasyon görevini de doğru yaptığı anlamına gelir. Ne zaman ki piyasa fiyatları Ofis tarafından açıklanan regülasyon fiyatlarının altına düşerse... Bakın, bunu da özellikle söylüyorum, bu bir regülasyon fiyatıdır. Erken açıklama, geç açıklama... Bunlar, çok eski politikalar yani bugünkü piyasa şartlarında, bugünkü gelinen noktada bunun bir takvimi yoktur; takvim piyasanın verdiği işarettir. O noktada ne zaman devreye girileceği... "Efendim, girildi, fiyat düştü." Ya, bakın, bunlar da yine piyasa oluşturmanın temel bilgileriyle alakalı bir şeydir. Yani hasat dönemi Adana'da, Çukurova'da, belli bölgede daha erken başlar, biz buna "turfanda hasat" deriz. Turfanda hasat özellikle Toprak Mahsulleri Ofisi hasada girmeden önce, hasat döneminde piyasa fiyatlarının düşmesine neden olabilecek uygulamaları askıya alır; bilakis hasat dönemine girerken fiyatların yüksek olabileceği ya da aşırı, anormal düşmesini engelleyecek politikaları devreye sokar ve bu turfanda döneminde fiyatların yüksek olmasının sebebi budur, turfanda zaten. Arkasından fiyatlar belli bir seviyeye aşağı doğru gelir çünkü hasat yurdunun her tarafında başlar. Bunlar piyasa gerçekleridir. Burada önemli olan TMO'nun açıkladığı fiyatların altına bunu düşürmemesidir. Dolayısıyla, dünyada elbette bir sıkıntı var. Bu noktada Toprak Mahsulleri Ofisi piyasayı da izleyecektir, takip edecektir, buna ilişkin gerekli adımları atacaktır, gerekli regülasyon politikalarını da tedbir politikalarını da çünkü bunun arka tarafı, sonrası da tüketiciye yönelik...

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Karakaya, Sayın Hocam, toparlayalım.

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Bana da ek süre verdiler ya Başkanım. Bugün öyle bir anlayış gösterdiniz, teşekkür ediyorum.

ESİN KARA (Konya) - Benim de beş dakikam vardı Başkanım.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Pardon.

Peki, buyurun.

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Teşekkür ediyorum.

Efendim, bakın, Türkiye'de rakam, üç aşağı beş yukarı, ortalama 30 milyon ton civarında bir hububat üretimi söz konusu. Buğday tartışmalıdır, işte, uluslararası kuruluşlar falan, hep öyledir yani bu otuz senedir de öyledir. Uluslararası kuruluşlar farklı miktar verir, TÜİK başka bir şey verir, Tarım Bakanlığı farklı bir şey söyleyebilir ama dolayısıyla, ortalama 30 milyon ton bir hububat üretimi... Bunun tamamı piyasaya çıkmaz, belli bir miktarı piyasaya çıkar, o belli bir miktarın piyasadaki satış fiyatı önemlidir. Toprak Mahsulleri Ofisinin yüzde 3'le aldığı yıllar olmuştur, yüzde 19'la aldığı yıllar da olmuştur; önemli olan hangi oranda aldığı değildir, önemli olan aldığı miktarla piyasayı regüle edebilmesidir. Dolayısıyla bugün buğdaydan -yuvarlak bir rakam- 20 milyon ton desek, piyasaya çıkan yaklaşık 12 milyon ton civarında olur; 12 milyon ton buğdayı, Toprak Mahsulleri Ofisinin ne fiziki kapasite ne de finansal kapasite olarak tamamını alması mümkün değil; dolayısıyla bu piyasaya çıkan ürünün yüzde 5'ini, 10'unu, 20'sini, 25'ini alarak piyasayı regüle edebiliyorsa bu büyük bir başarıdır. Piyasa regülasyonundan kasıt, açıklanan regülasyon fiyatı civarında bir piyasa oluşturmaktır.

Bir de şu yanlışlar çok yapılıyor. Tek tür...

AHMET KAYA (Trabzon) - Başkanım, yirmi dakika oldu.

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Peki, teşekkür ediyorum efendim, ben teşekkür ediyorum.

Burada, bakın, konuk, misafir -Komisyona misafir elbette- milletvekillerimiz de geldi. "Beş dakika" dendi ama yirmi beş dakika konuşanları biliyorum yani konuşsunlar, konuşmada da bir şey yok.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Buyurun Hocam, devam edin.

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Müsaade ederseniz yani o kurumda da dört yıl boyunca Genel Müdürlük yapmış ve Sayın Genel Müdürün şu anda oturduğu koltukta da hesap vermiş bir milletvekili olarak ben anlayış göstereceğinize inanıyordum ama teşekkür ediyorum.

Atila Bey, ekip tamam mı?

ATİLA SERTEL (İzmir) - Konuşabilirsiniz.

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Peki yani ben çok uzatmayacağım.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayın Başkan, bir sonraki toplantıdan bir dakikamı veriyorum.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Çok cömertsiniz yine.

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Çok teşekkür ediyorum. Deniz Bey'in bir dakikası önemli yani hepsinden önemli.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Buyurun Hocam, devam edin Sayın Karakaya.

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Değerli arkadaşlar, burada tabii ki özetle şunu ifade etmek gerekirse özellikle Toprak Mahsulleri Ofisinin hem hasat döneminde çiftçiye yönelik uyguladığı politikalar, daha sonraki dönemde un sanayicisine, un üretimine, yine, yem üretimine yönelik uyguladığı politikalar hakikaten Türkiye'de yaşadığımız kriz şartlarında önemli bir katkı sağlamıştır. Bundan dolayı ben tekrar teşekkür ediyorum. "Kriz şartlarında"yı şu şekilde açmak istiyorum: Bu, bugün, uluslararası toplantılarda da dünyanın birçok yerinden gelen milletvekillerinin de ifade ettiği husustur, bizlerin de sürekli söylediği husustur.

Değerli arkadaşlar, müsaade ederseniz bir dakika içerisinde tamamlayacağım. Şu bir gerçektir ki gerek tarımda gerekse endüstride o küreselleşme süreci dönemlerinde üretime getirilen baskıları, tarım açısından Dünya Ticaret Örgütünün getirdiği sınırlamaları, yine, diğer sanayi üretiminde -o hani serbest dolaşımların, malın, paranın serbest dolaşımının yoğun baskı oluşturduğu- özellikle gelişmekte olan ülkelere yönelik baskıları hepimiz biliyoruz; küresel bir tüketim toplumu oluşturmanın, yaratmanın o sancılarını, sıkıntılarını biliyoruz. Bu süreçte yeni üretim modelleriyle, "just in time"larla, benzeri üretim yaklaşımlarıyla, stoksuz üretimlerle dünya aslında hiç beklemediği şekilde -hiç beklemediği şekilde- bir pandemiye yakalandı. Pandemi sürecinde üretim kapasiteleri düşürüldü, birçok yerde durduruldu; bunu tüm dünya yaşadı ve bunun üzerinde de tüm dünyada stoksuzluğun da verdiği etkiyle birlikte ciddi fiyat artışları meydana geldi. Değerlendirmeler yapılırken bu fiyat artışlarını sadece Türkiye'deymiş veya bu sıkıntıları yalnızca Türkiye'deymiş gibi alıp değerlendirmek doğru sonuca götürmez; tüm dünyada bu sıkıntılar var, gerek tarımsal üretim yönüyle gerekse de sınai üretim yönüyle. Mal fiyatlarının önemli ölçüde artması, buna bağlı olarak da diğer birçok alanda enflasyonist baskıların olması dünya ya da küresel ekonominin bütünüyle alakalı bir durumdur. Elbette, spesifik olarak, uygulamaya bağlı olarak bizde çok farklı şeylerde -diğer ülkelerde de aynı şekilde- farklı şeyler söylenebilir.

Başkanım, söylenecek aslında belki birçok şey var ama bu tarım politikaları programı değil sonuç itibarıyla. Ben sadece şunu söyleyip bitiriyorum: Tarım politikaları konusunda, bakınca, baştan da böyle bir iki hususta laf atma ya da söz kesme gibi algılanan şeyler oldu. Elbette ben Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerimizin söyledikleri konulardan hep istifade ediyorum ama bir şeyim olacak, o da şu: Burada keşke Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerimiz belli konularda, tarımla ilgili konularda anlaşmış olsalardı. Orhan Bey ile Okan Bey'i dinlemediklerini söyledim çünkü birbiriyle çelişen, tarım politikalarına yönelik birbirini desteklemeyen birçok husus da var; artık, bu tartışma bu toplantının dışında olur. Ben, yine, değerli milletvekillerini, bu konuyla ilgili milletvekillerini dinlemelerini, dolayısıyla istifade etmelerini... Cumhuriyet Halk Partisi adına burada da temsil şeyi yok resmî olarak ama bir abi pozisyonunda olan Atila Bey'e de söylemiş olayım.

Teşekkür ediyorum.