| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (1/284) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 23 .06.2022 |
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Bakan, değerli bürokratlar, basının değerli emekçileri ve bu salonda bize hizmet eden değerli emekçi kardeşlerim; Sayın Bakan, Cumhurbaşkanı tek adam rejimine geçerken "Ben ülkeyi bir şirket gibi yönetmek istiyorum." demişti biliyorsunuz ve gerçekten de şirket gibi yönetti. Siz de uzun yıllar şirket yöneticisi oldunuz, patron oldunuz. Biliyorsunuz, şirketlerde pek vicdan yoktur, şirketlerde amaç, kâr maksimizasyonudur yani şirketler emeği sömürme eğilimindedir, doğayı sömürme eğilimindedir ve kârını maksimize etmek eğilimindedir. Siz de yıllarca milletvekilliği yaptınız, halkın içinden geliyorsunuz ama maalesef, sarayda sizin de biraz vicdanınız kurumuş.
Sayın Bakan, şu sunumunuzda ben vicdandan herhangi bir damla göremedim; şu sunumunuzda ne "işçi" dediniz, ne "emekli" dediniz, ne "çiftçi" dediniz, ne "yoksul" dediniz, ne "dar gelirli" dediniz, yalnızca patronlardan bahsettiniz.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Dinlememişsiniz Sayın Bakanı, dinlememişsiniz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - "Teşvikler verdik, büyüttük de büyüttük..." "Büyüttük de büyüttük..."
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Biraz vicdanlı olsanız görürdünüz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Arkadaşlar, sıra geldiğinde görüşlerinizi ifade edin lütfen.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Bakan, ortada bir soru var. Kimi büyüttünüz? Yani ben size net bir şekilde soruyorum ve cevap rica ediyorum: Kimi büyüttünüz? Bu konuda da çok veciz bir ifadede bulundunuz -yani Türkiye siyasi tarihine geçti, geçtiniz bu anlamda Sayın Bakan- dediniz ki: "Bizim sistemden dar gelirliler hariç, patronlar kazanıyor." "Burada bu sistemden dar gelirliler hariç firmalar, ihracatçılar, patronlar kâr ediyor." demişsiniz.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Gazete kupürü göstermeyin.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ya, videosunu da gösteririm, keşke şunu açsa Sayın Başkan, burada videosunu da gösteririz. Siz de bakın, Google yapın, görürsünüz.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Ses diyoruz, sesi duyurun bize. Google'la değil, sesle duymamız lazım.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Şimdi bu konudaki samimiyetinize de teşekkür ediyorum yani malumu ilam ettiniz; "Bu sistemden patronlar kazanıyor, dar gelirliler kaybediyor." dediniz.
Sayın Bakan, patronlar bu ülkenin yüzde kaçını oluşturuyor? Yani küçük esnafı bir kenara bırakırsak büyük patronlar bu ülke nüfusunun binde 1'ini teşkil ediyor yani bu sistemden kazanan binde 1; bakın, yüzde 1 de değil, binde 1 ama bu sistemden yüzde 99 kaybediyor, yoksullaşıyor, fakirleşiyor.
Sayın Başkan, Sayın Bakan telefondan bir mesaj atıyor sanıyorum; beni dinliyor mu, bilmiyorum. Ondan dolayı... Ya, bugün biraz... Çünkü Meclis hesap verme yeri. Biz de...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bakanlara değişik yerlerden mesajlar gelebilir ama eminim aynı anda sizi de dinliyordur.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yok, yok, şunu diyorum: Kendisi milletvekili olmuş bir Bakan. Bir başkası yapsa eleştirmem de kendisi milletvekili olmuş birisi, ondan dolayı dedim.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ama önemli bir mesaj da gelmiş olabilir hani.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN NEBATİ - Kendisine atıyordum. (Gülüşmeler)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Öyle mi?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bana mı atıyorsunuz? Eyvallah! Ben konuşuyorum.
Şimdi, Sayın Bakan, şu sunumunuzda dediniz ki: "Efendim, şöyle büyüdük, böyle büyüdük. Şirketlere teşvik verdik." Bakın, Sayın Bakan, gelin, bir hesap yapalım; siz bütçe sunumunda da vardınız sonuç olarak. Ya, bir bütçe ortaya koydunuz. Biz "Bu bütçe, zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapar." dedik, maalesef, biz haklı çıktık; keşke siz haklı çıksaydınız.
Son büyüme rakamlarına baktınız mı, bilmiyorum. Hani, dediniz ya: "Hakça paylaşım, efendim, kapsayıcı bir büyüme..." Ya, Allah'ınızı severseniz "Kapsayıcı büyüme var." diyorsanız, ben şu anda konuşmama son vereceğim. Ya, şu an TÜİK'in rakamlarında bile emeğin toplam hasıladan aldığı pay demokrasilerde yüzde 60'larda, yüzde 70'lerdeyken ülkemizde yüzde 40'tan yüzde 30'a düşmüş; emeğin aldığı pay gerilemiş. Yani, kimi büyütmüşsünüz? Sermayeyi büyütmüşsünüz, patronları büyütmüşsünüz, emeği küçültmüşsünüz. Rakamlardan da görüyoruz; ya, daha AK PARTİ dönemlerinde asgari ücret 500 dolara kadar çıkmıştı, şimdi asgari ücret düşmüş 240-250 dolarlara, siz diyorsunuz ki: "Büyüttük."
Ya, çarşıya, pazara çıkıyor musunuz Sayın Bakan? En son ne zaman çıktınız, bilmiyorum. En son bir esnaf arkadaşımız sizi eleştirmişti, ondan sonra çıkmadınız galiba. Çarşıya, pazara çıkıyorsunuz; büyük bir isyan var. Yurttaş geçen yıl 100 liraya doldurduğu filesini 300-400 liraya şu anda dolduramıyor; yurttaşın geliri ise yüzde 20, yüzde 30 bile artmamış ama giderleri yüzde 200, yüzde 300 artmış; alım gücü bitmiş.
Şimdi, size sorarım, bakın, bir patron olarak patron vizyonundan baksanız bile: Siz, mesela pek çok ürün ürettiniz geçmişte, değil mi? Hâlâ aile şirketi üretiyor. O ürettiğiniz ürünleri kimler için üretiyorsunuz? Tabii, sizin ürünleriniz biraz lüks yani zenginlere dönük ürünler ama diyelim ki harcıâlem bir ürün üretseniz, yurttaşlarının yüzde 90'ına hitap eden, o yurttaşlarının alım gücü olmazsa o ürün satılır mı?
Bakın, dünyada patronlar bile sizin vizyonunuzu geçti. Warren Buffett diyor ki: "Yoksulların -yani dar gelirli- alım gücü olmazsa ekonomi çöker, hane halkının alım gücü biterse ekonomi çöker. Benden vergi al, yoksula ver; yoksa benim Walmart'ımda mallar satılmaz." Yani, oradaki patronlar bu bilince gelmiş, bizim iktidarımızdaki patron vizyonu "Patrona daha fazla kâr, yoksula daha fazla vergi." olarak geliyor.
Bakın, sizin bu programınızın sonucu rakamlardan da belli. Kim kazandı? Banka kârları yüzde 500 arttı. Geçtiğimiz yılın ilk beş ayında 20 milyar lira olan kârlar 100 milyar lira oldu bankalarda. Sayın Bakan, gözlerinizdeki ışıltıdan bahsetmiştiniz; gözlerinizdeki ışıltı bankaları aydınlattı. Bankalar çok mutlu, faiz lobisi çok mutlu. Ya, Cumhurbaşkanı diyordu ki: "Bu faiz lobisi çok kazanıyor, halkı sömürüyor." Sizin programınız, Cumhurbaşkanıyla birlikte getirdiğiniz program faiz lobisini ihya etti ya; ihya ettiniz, ihya! Yüzde 14'le bankalara para verdiniz; bankalara gidin, bakalım, şimdi bir kredi isteyin; yüzde 30-yüzde 40. Yüzde 14'le kılçıksız, risksiz kredi alıyor bankalar, parayı alıyor; yüzde 30'la, yüzde 40'la satıyor; siz bunun imkânını sağladınız. O da mı olmadı, kredi vermedi mi? Yüzde 14'le bankalar Merkez Bankasından parayı alıyor, Sayın Bakan, yüzde 24'le size satıyor ya, hazineye satıyor. Böyle bir soygun çarkı olabilir mi Sayın Bakan ya? Yüzde 14'le bankaya parayı ver devletten, yüzde 24'le geri al. E, tabii, banka kârları yüzde 500 artar. Gözlerinizdeki ışık banka kârlarını aydınlattı, başka nereyi aydınlattı? Şirketlerin kârları -burada patronlar var- 5 kat, 10 kat arttı; 5 kat, 10 kat; bu da rakamlardan belli.
Şimdi, diyorsunuz ki: "Kurumlar vergisini korkunç artırdık." Güzel, biz sermayenin vergilenmesi taraftarı olan bir partiyiz, sermaye daha çok vergi ödesin ama bu bir şeyi daha gösteriyor: Sermayenin kârı 3 kat, 5 kat artmış, bunu gösteriyor arkadaşlar. Çünkü niye? Sizin düzeninizde patronlar kazandı; işçi sömürdü, işçi. 500 dolara işçi çalıştıracağına 250 dolara çalıştırdı ve Türkiye'deki yurttaşa satmadı o ürettiği ürünleri, Türkiye'de yurttaş yalnızca bakıyor; Ahmet, Mehmet, Ayşe, Agop bakıyor, Hans'a George'a üretiyorsunuz. Siz ihracat odaklı yapıyorsunuz ya, Çin modeli. "Çin modeli değil." dediniz ama yirmi beş yıl önceki Çin modeline döndünüz. Çin'deki yurttaşlar o zaman ürettiler ama kendileri tüketemediler. Ahmet, Mehmet tüketemiyor. Şu anda, bakın, kiraz var, kiraz, kirazlar üretiliyor -kiraz üreticisi illerin temsilcileri vardır burada- soğuk hava tırları orada bekliyor, yurttaşlarımız yiyemiyor bunu. Çok iyi bilir Uğur Bey, Manisa'da efendim, yükleniyor, gidiyor İngiltere'ye, Almanya'ya, Hollanda'ya.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Yiyor, yiyor; Sayın Paylan, yiyor, herkes yiyor.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ayşe'nin, Fatma'nın çocuğu yiyemiyor bu kirazları. Mobilya üretiliyor; yurttaşımız alamıyor, Hans'a, George'a üretiyorsunuz. Buradaki emek sömürüsü üzerinden, emek sömürüsüne dayalı, doğa sömürüsünü daha da azdıran bir ekonomik model kurdunuz. Sayın Bakan, gözlerinizdeki ışık bu ekonomik modelde Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarını aydınlatmıyor.
Bakın, size bir şey söyleyeyim: Bütçeyi getirdiniz, yetmiş beş gün görüştük değil mi Sayın Başkan? Yetmiş beş gün boyunca dedik ki: "Tercihleriniz yanlış." 2 sebepten dolayı. Varsayımlarınız yanlış bir sefer. Dolar kurunu 2022 yılı için 9 lira 27 kuruş olarak öngörmüştünüz, değil mi? OVP'de böyle getirdiniz bütçede. Enflasyonu da yüzde 9,8 getirmiştiniz. Ya, daha biz bütçeyi görüşürken bütçeniz çökmüştü, ölü doğmuştu. "Ya, bu bütçeyi yeniden ele alın, öyle getirin." dedik. Yapmadınız, "Yok, doğrusu budur." dediniz, AKP'li ve MHP'li arkadaşlar da buna onay verdiler, maalesef.
Sayın Bakan, bütçenizin çökmesinin ikinci sebebi ve bence daha da önemlisi bütçedeki tercihlerinizdi. Bütçede, bir, zenginleri tercih ettiniz; zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapacak politikaları tercih ettiniz. Başka? Saraylara, güvenlikçi politikalara, yandaşlara ve faize akan kaynakları tam gaz, bütçeye koydunuz ama yoksulları destekleyen politikaları koymadınız Sayın Bakan. Bu açıdan, Sayın Bakan, bu bütçe bu yüzden çöktü. Şimdi, ben size sorarım: Diyelim ki sizin yönetim kurulu başkanı olduğunuz şirketinizin genel müdürü size bir bütçe getirse... Değil mi, yıllık bir bütçe getiriyor. Varsayımların neye göre olması lazım? Gelen rüzgâra göre olması lazım, ne olacağını görür çünkü genel müdür der ki: "Bu yıl enflasyon yüksek çıkacak, dolar kuru şöyle olacak, dünyada şöyle gelişmeler var." değil mi? Yöneticilikte öngörmek önemlidir, öyle değil mi? Öngörmek... Gelen dalgayı öngöreceksin ki buna göre bütçe yapacaksın. Şimdi, sizin şirketinizin -patronsunuz ya- genel müdürü -veya aile şirketi olarak söylüyorum- bütçeyi getirdi, bütçe altıncı ayda çöktü. Siz ne yaparsınız?
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - İşten atarım.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - O CEO'yu, genel müdürü çağırırsınız, "Arkadaş, sen bana yıllık bütçe getirdin. Bu bütçe altıncı ayda çöktü. Ver bakayım hesabını." dersiniz, değil mi? Hesabını verirse verir, veremezse "Kusura bakma seninle artık çalışmıyorum." dersiniz.
Sayın Bakan, biz de sizden hesap soruyoruz. Getirdiğiniz bütçe altı ayda çöktü. Yoksulu daha yoksul, zengini daha zengin yaptı. Altı ayda bütçe getirdiniz, ek bütçe getirdiniz. Şimdi, size şunu söylüyorum: "Bütçeniz çöktü Sayın Bakan ve bunun ya hesabını verin ya da istifa edin." Çünkü öngöremediniz gelen dalgayı. "Efendim, dünyada şöyle gelişme varmış, böyle gelişme varmış." Ya, bunları bütün dünya öngörüyor. Bak, ek bütçe dediniz, Japonya ek bütçe yapıyor, ne için yapıyor, biliyor musunuz? Sosyal politikalar için ek bütçe yapıyor. Sizin gibi patronlar için değil. Ne diyor? Çocuk başı yardımları artıracağım, aile sosyal desteklerini artıracağım diye yani yoksulları desteklemek için bir ek bütçe getiriyor. Başka kalemde artış yok.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Aynı, aynı; bizde de aynı. Biz de öyle yapıyoruz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bak, başka kalemde, faizde, patronlara destekte, şunda bunda artış yok. Sosyal politika için artış getiriyor. Almanya'ya bak, ek bütçe yapmış, incelediniz mi Sayın Bakan? Size verebilirim çalışmayı, ne diyor? Hayat pahalılığına karşı düşük gelirli insanlara ek maddi destek çıkmak için ek bütçe getiriyor. Çocuk başı yardımı 200 euro, aile başı yardımları 400, 500, 1.000 euro artırayım diye bunu yapıyor. Niye? Doğal gaz fiyatları artmış, enerji fiyatları artmış. "Ben bunları artıracağım." diyor ama kimlere yapıyor, biliyor musunuz Sayın Bakan? Yoksullara yapıyor. Siz ne yapıyorsunuz? Diyorsunuz ki: "Enerji fiyatları arttı. E, ben, kardeşim buna destek veriyorum."
Peki, ben size sorarım. Geçtiğimiz yıl da aynı şeyi yaptınız. Bir gecekonduda oturan yurttaş için 1.000 liralık doğal gaz faturası gelirinin üçte 1'i, dörtte 1'idir; bir villada oturan için gelen doğal gaz faturası gelirinin binde 1'i değildir. Siz, gecekonduda oturan yurttaşla villada, yalıda oturan yurttaşı aynı şekilde destekliyorsunuz. Bu destek midir Sayın Bakan? Değildir. İşte, vicdanın buralarda bir yerde işlemesi gerekir.
Bakın, Sayın Bakan, politikalarınız sonucunda zengin daha zengin, yoksul daha yoksul niye oldu? Kur garantili mevduat yasası buraya geldi, Değerli Bakan Yardımcısı arkadaşım da burada savundu; siz yoktunuz, biz eleştirilerimizi keşke size söyleyebilseydik. Arkadaşımız dedi ki: "Dua edin, tutsun." Bayağı da gündem oldu o günlerde. Ya, şimdi, bazı şeyler dua ederek tutmaz, Allah akıl fikir vermiş bir yandan da. Dua tabii ki önemlidir ama akıl fikir de vermiş Allah, öyle değil mi? Allah bize akıl fikir vermiş.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Biz her işimizde dua ederiz. Duamızı dalgaya aldın yine. Duamızı ağzınıza almayın.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, dolar 18 liraya patladı, şimdi, biz dedik ki: Bu yolda... "Faiz sebep, enflasyon sonuç." dediniz, öyle değil mi? Ve "Faiz sebep, enflasyon sonuç." dedikten sonra faizi yüzde 19'dan yüzde 14'e düşürdünüz Sayın Bakan, yalnızca 5 puan düşürdünüz, herkes gördü ki bu iktidarın enflasyonla mücadele etmek gibi bir derdi yok. Bunun üzerine bir enflasyon sarmalına girdik, öyle değil mi? Yani enflasyonla mücadeleyi bırakırsanız o ülke enflasyon sarmalına girer.
Şimdi, bakın, size şunu soracağım, net bir soru soruyorum: Bütün dünya şu anda enflasyona karşı faiz yükseltiyor, bütün dünya.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Nerede?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bütün dünya diyorum, bütün merkez bankaları, bütün iktidarlar. Bakın, bizim haricimizde bütün dünya. Siz diyorsunuz ki: "Faiz sebep, enflasyon sonuç. Biz düşürdük, daha da düşüreceğiz." Bu, Temel fıkrasına benziyor. Hani, Temel otobana girmiş, karşıdan arabalar geliyor. Ya, Temel bakıyor, kan ter içinde yol almaya çalışıyor, radyodan bir anons: "Biri otobanda ters yola girmiştir, dikkatli olun." Temel de diyor ki: "Birisi değil, hepisi hepisi." Yani herkesin yanlış yoldan geldiğini ifade ediyor Temel. Şimdi, Sayın Bakan, siz buradaki Temel misiniz, onu soracağım. Yani ters yoldan gittiğinizi mi düşünüyorsunuz, yoksa herkesin yanlış yoldan gittiğini mi düşünüyorsunuz? Yani bütün dünya yanlış gidiyor, mesela FED enflasyonu kontrol altına almak için faiz yükseltiyor, yanlış yapıyor. Avrupa Merkez Bankası "Faiz yükselteceğim." diyor, yanlış yapıyor. Bütün dünya merkez bankaları enflasyonu kontrol altına almak için faiz yükseltiyor, siz diyorsunuz ki: "Onların hepsi yanlış, ben doğruyum." Peki, ben size şunu söyleyeceğim: Biliyorsunuz, enflasyon yüzde 19'daydı faiz yüzde 19'dayken. Sizin dediğiniz doğru olsaydı Sayın Bakan, şu anda enflasyon yüzde 10'a düşmüş olsaydı, ben sizden özür diler ve teşekkür ederdim ama sizin demeniz üzerine enflasyon resmî olarak yüzde 73'e, halkın enflasyonu yüzde 150'ye yükseldi.
Şimdi, normalde öz eleştiri vermek önemlidir arkadaşlar. Bakın, bizim demokrasi kültürümüzde yok Sayın Başkan, yani hangi parti olursa olsun, kim orada oturmuşsa öz eleştiri vermemiş ama siz milletin bir vekilisiniz. Şimdi, bir insan yanlış yapabilir, benim buna da itirazım yok, hepimiz Allah'ın kuluyuz yani yanlış yapmamak Allah'a mahsus, yanlış da yapılabilir ama önemli olan yanlışı görebilmek ve bu yoldan vazgeçmek, "Ya, bu yol yanlıştı, biz bundan vazgeçiyoruz." demek.
Niye bunu söylüyorum, biliyor musunuz? Bakın, ateş bacayı sarmak üzere Sayın Bakan, yani uyguladığınız politikalar sonucunda enflasyonumuz patladı, vatandaşın alım gücü yok oldu, döviz kurları patladı. Bunun sonucunda da Sayın Bakan, şu anda döviz kurunu tutmak için -eski Bakanımızın da yardımcısıydınız Berat Bey'in döneminde, 128 milyar dolar yakıldığı gibi- benim tahminime göre son beş ayda yani aralıktan bu zamana 35-40 milyar dolar yaktınız, 60-70 de olabilir, bilmiyoruz yani 50 de olabilir 60 da olabilir, açıklamıyorsunuz, sonradan bulacağız bu rakamları.
Şimdi, ne yaptınız? İhracatçılara "Dövizini bana getir arkadaş." dediniz, yetmedi. Bütün dövizleri kendinize bağladınız, reeskont kredilerini, bilmem neleri ama Merkez Bankasının net rezervi şu anda 4-5-6 milyar dolara düşmüş durumda yani şu andaki harcanabilir net rezervinden bahsediyorum, geri kalan swaplar falan, onları harcamaya kalksanız herhâlde karşı ülke bankaları itiraz eder yani neredeyse iflas durumundayız. Şimdi, bu noktada ya bir manevra yapmanız lazım... Dün, maalesef, bakanlarımızı gördük -üzüldük de- hepsi tek sıra dizilmişler, Muhammed bin Selman geldi, efendim, "Ondan 3-5 milyar dolar gelir mi, gelmez mi?" Ülkem adına utanç duydum, bunu söyleyebilirim, gerçekten ülkem adına utanç duydum.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Sadece Selman mı öyle?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Çünkü, bakın, dört yıl önce "Katil." dediniz ve Cemal Kaşıkçı'ya "Şehit." dediniz ve Cumhurbaşkanı Erdoğan dedi ki: "Bunun sorumlusu Muhammed bin Selman'dır."
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, söz verdiğimde cevap verin, söz verdiğimde...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bu kişiye karşı...
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Devlet protokolü böyle...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bankadaki, şu anda Merkez Bankasındaki kasa tükenince, Merkez Bankasının kasası...
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Sayın Paylan...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, müdahale eder misiniz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, söz verdiğimde cevap verin.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Hayır, Fransa Devlet Başkanı gelse aynı şey olmayacak mı Başkanım?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Devlet Başkanı değil o, bir tane prens...
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Hayır...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır, devlet başkanı değil, bir tane prens ya! Devlet başkanı değil, devlet başkanı değil ki, değil devlet başkanı, prens ya! Bir tane prensin karşısında, bir krallığın prensi karşısında bütün bakanlar orada tek sıra dizilmişler.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, ifade ettiniz tepkinizi, teşekkür ediyorum.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ben bunun utanç verici olduğunu düşünüyorum. Niye böyle olduğunu düşünüyorum? Kasa tükendi, işte, ülkemizde bir Cemal Kaşıkçı şehit edildi, bunun sorumlusu olarak ortaya konuldu, Cumhurbaşkanı bunu ortaya koydu...
SALİH CORA (Trabzon) - Çarpıtma, çarpıtma...
ORHAN YEGİN (Ankara) - O sizin bakış açınız...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Cumhurbaşkanı ortaya koydu...
ORHAN YEGİN (Ankara) - Siz insanlara bu menfaatler üzerinden değer biçtiğiniz için herkesi öyle zannediyorsunuz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, müdahale eder misiniz?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, değerli arkadaşlar, sıranız geldiğinde...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Cumhurbaşkanı bunu ortaya koydu, Cumhurbaşkanı bunu ortaya koydu ve bunun sonucunda kasa tükenince Muhammed bin Selman'ın önünde tek sıra duran bakanlar görüntüsü doğru değil arkadaşlar.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Sizin insanlara yaklaşımınız bu. Bundan ne menfaat sağlarım ne zarar görürüm; ona göre kabul ediyorsunuz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bu, ülkemiz adına utanç vericidir ama kasa tükenince her şeyi yaparlar. Bakın, batmış bir esnaf ne yapar Sayın Bakan? Tefeciye gider, değil mi? Tefeciye düşer. Hazinemiz bugün borçlanmaya kalksa yüzde kaçla borçlanacak Sayın Bakan? Yüzde 12'den aşağı dolar bazında borçlanamaz. Çıkın, bugün, şu anda hazinemizin borçlanmasına yüzde 12'den aşağı borçlanamazsınız. Niye? Yüzde 8,5 swap faiziniz var. Yani uyguladığınız politikalar Türkiye'yi daha kırılgan yaptı. Bu yüzden de Türkiye'ye borç verenler Türkiye'de parasının batma riskinin yüksek görüyor, yüzde 8,5 kasko sigortası istiyor, üzerine de 3,5 Amerikan faizi; yüzde 12'den aşağı borçlanamazsınız. Bu iflas etmek demektir. Yüzde 12'yle de borçlanırsanız gelecek kuşakları daha fazla ipotek altına alacaksınız. Sayın Bakan, bu açıdan yolunuz yanlış.
Bakın, size söyleyeyim: Bu bütçe halkın bütçesi olmalıydı, siz patronların bütçesini getirmişsiniz buraya. Bu bütçede asgari ücretle ilgili bir şey söylediniz mi, asgari ücret artacak dediniz mi? Sayın Numan Kurtulmuş önce "Artacak gibi." dedi, sonra geri aldı "Yok, emekliler için demiştim." dedi. 4.250 liraya bir yurttaşımızın çalışmasını siz reva görebiliyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Paylan, süreniz bitmiştir. Bu konuyu bir hızlıca toparlarsanız sevinirim.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bir dakika rica edeceğim.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Bakan, 4.250 liraya bir işçi çalışabilir mi, hayatta kalabilir mi? Açlık sınırı 6 bin lira. Bakın, yalnızca mutfak masrafı; bütün kira ve faturaları da katarsak 20 bin liranın altında para giren ev yoksul. Kaç eve 20 bin lira giriyor Sayın Bakan, söyler misiniz? Türkiye'de kaç eve 20 bin lira giriyor? Çok az eve 20 bin lira giriyor. Halkımızın büyük çoğunluğu yoksul demek. Bu bütçeyi kimin için seferber etmemiz gerekiyor? Saraylar, güvenlikçi politikalar, faiz politikaları için değil yoksullaştırdığınız kesimler için seferber etmemiz gerekiyor, kaybedenler için seferber etmemiz gerekiyor; bu, yok burada.
Bakın, şunu söyleyeyim: Ciğerlerimiz yandı, ormanlarımız yandı, değil mi Sayın Bakan? Biz Plan ve Bütçe Komisyonunda önerge verdik -arkadaşlar hatırlarsınız- 20 tane gece görüşlü yangın söndürme uçağı ve helikopteri alınsın diye önerge verdik, 10 milyar lira, burada önerge; 10 miyar lira koyalım dedik "Hayır." dediniz.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Gece görüşlü de yazıyor mu öyle?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Evet, gece görüşlü, gece çalışabilen. Bakın, ilk gün, ilk gece bu helikopter ve uçaklar bizde olsaydı...
SALİH CORA (Trabzon) - Önergede öyle yazmıyor.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Öyle yazıyor, bakabilirsiniz kayıtlara, bakarsınız.
SALİH CORA (Trabzon) - Bakalım.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, şöyle söyleyeyim: Bu helikopter ve uçaklar -son teknoloji olarak söylüyoruz Sayın Bakan- bizde olsaydı ilk gece çalışırlardı ve yangını küçükken söndürebilirdik. Ama Sayın Bakan, bu uçakları aldırmadınız, kur garantili mevduata 40 milyar lira veriyorsunuz, o parayla 100 tane gece görüşlü yangın söndürme uçağı alınırdı.
Bakın, bu bütçede Kredi ve Yurtlar Kurumuna borçlu gençler yok, bu bütçede emeklilikte yaşa takılanlar yok, bu bütçede çiftçiler yok; çiftçi desteklerini 13 milyar lira artırıyorsunuz, bu son baharda nasıl gübre atacak, nasıl tohum atacak, bunun hesabını vermiyorsunuz?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Bakan, bu açıdan bu bütçe vicdansız ve adaletsiz bir bütçedir, yeni bir bütçedir.
Sayın Başkan, sizi de eleştiriyorum, bu yeni bir bütçedir.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Peki.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yeni bütçeyi de bu usulde tartışmamamız gerekiyordu, bütün kalemlerini enine boyuna tartışmamız ve görüşlerimizi sunmamız gerekiyordu.
Ben yine de teşekkür ederim.