KOMİSYON KONUŞMASI

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Değerli Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Efendim, Sayın Bakanımızın şahsında bütün heyete saygı sunuyorum.

Garo Bey, sakin ol; sabahtan beri seni dinliyoruz, gayet sakiniz biz. Ha bire sual tevcih ediyorsunuz, aynı şeyler.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Cevap alamıyorum.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Peki, ben, şimdi, böyle esaslı bir sual orta yere koyayım: 20 Aralıkta burada bir kanun görüşmesi vardı, asgari ücreti, efendim, vergi dışı bıraktığımız zamanlar. O gün bir bütçe fazlamız vardı, bu fazlayı kullanma adına bir tasarruf irca ettik, öyle değil mi? Ne dediniz? "Buna gerek var mı kardeşim, ek bütçe getirin." dediniz değil mi? Buradaki heyetin tamamı, hatırlayın.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Neyi ağabey ya?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Sen yoktuysan da ben biliyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Geçen yıl gelir fazlamız oluştuğu için bir kanuni düzenlemeyle bunu harcama yetkisi vermiştik.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Buna gerek yok demedik, usulü budur dedik.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Dediniz, dediniz.

Şimdi, "Bu iş için ek bütçe gerekir, daha doğru olur." demiştiniz, Abdüllatif Bey de burada.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Doğru.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şimdi, ara ara deriz ya arkadaşlar: "Şu eşyanın dili olsa da bir dile gelse." İnsanların hafızasına yük olmamak lazım, yeri geldiğinde aşikâr etmek lazım.

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - İbrahim Bey, tutanaklar var.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Efendim.

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Tutanaklar var.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Tabii, tabii, tutanaklar var ama tutanakları... Şimdi "Israrla sual tevcih ediyorum." diyor ya, onun için söyledim ben.

Biz de biliyoruz, birçok şeyi biliyoruz arkadaşlar. Az önce burada bir konuşmacı kirlilikten bahsetti, kirli yapıdan bahsetti. Kirli yapı nedir arkadaşlar? Bu ülkeye yirmi yılda iki yüz yıllık mesafe aldıran yapı mıdır? Değildir, siz de biliyorsunuz. "Çeşmi insaf" diye bir kavram var; hikmet ehli birisi bunu söylemiş yani insaf gözü, keşke hepimizde o göz olsa da o gözle bakabilsek, hakikatin altını çizsek; böyle olmuyor. Noksanımız yok mu? Onları da söylüyoruz yeri geldiğinde, yakın zamanda burada bir kanun teklifi vardı İstanbul Finans Merkeziyle ilgili, "Geciktik." dedik, kendimize bir tenkit yönelttik. Noksanlarımız var ama yaptığımız esaslı işler var.

Şimdi, ek bütçe getiriyoruz, ne adına getiriyoruz arkadaşlar? Değerli Bakanımız sabahleyin açıkladı, izah etti. Şurada, nerelere para harcayacağımız, nerelere aktaracağımız tafsilatıyla, ayrıntısıyla belli. Yeri geldiğinde "Efendim, memura bir şey vermiyorsunuz, işçiye bir şey verilmiyor. Emekli yandı, bitti." E, kardeşim bunun için çalışıyoruz. İşte, burada Strateji Başkanımız, Allah razı olsun, geceleri gündüzleri yok.

Tabii ki muhalefet edeceksiniz, Cemal Ağabey çok güzel kayıtlar düştü, muhalefetten onu bekliyoruz ama insaf ehli olmak lazım, merhamet ehli olmak lazım. Böyle bütün bütün "Yok olduk, bittik..." Sabah geldik buraya, dövizler çıkarılmış yangınla ilgili, ipe sapa gelmez şeyler... Dün Sayın Kılıçdaroğlu'nun bir fotoğrafı vardı, şahsen bir siyasetçi olarak onu görünce mahcup oldum. "Helikopter yok." diyor, üstünden helikopter uçuyor. Geçen yıl nasıldı? Çadırın önünde, Kızılay çadırının önündeyken "Efendim, Kızılayın çadırı yok." demişti, aynı hâle bir daha düştüler. Buna gerek yok ki arkadaş. Eğer...

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - "Gece görüşlü uçak 2021 yılının sonunda gelecek." demiştiniz, gelmedi.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Yahu, şimdi, gece görüşüne çevirdik. Şimdi, gece görüşüne çevirdik. Boş ver sen onları ya.

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Geceleri seyrediyoruz, şu anda seyrediyoruz.

Lütfen...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Biz ne yaptığımızı bilen bir ekibiz. Elhamdülillah, bugüne kadar bu milleti mahcup edecek bir tavrımız olmadı.

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - "2021'de gece görüşlü uçak envantere girecek." dediniz ama hâlâ girmedi; 1 Temmuzda girecekmiş.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bakın, Süleyman Bey, canını yerim.

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Bakanın dediğini söylüyorum İbrahim Bey.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Sizden şunu beklerdim ben, Orman Bakanımız şunu söyledi: "Burada bir sabotaj ihtimali var, kuvvetle muhtemel, yüzde 100'e yakın bir ihtimal." Burada hep beraber şunu demeliydik: Eğer varsa böyle bir sabotaj, varsa böyle bir girişim, kim yapmışsa imansızdır, bunun arkasında kim varsa onlar da bizatihi o yangının sahibidirler.

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Ona sahip çıkan yok zaten, gereği yapılsın.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hiç onlara değinen yok arkadaşlar, böyle bir şey olur mu ya?

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Bu, ayrı bir şey İbrahim Bey.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ya, o çok yerinde bir şey, olur mu?

CAVİT ARI (Antalya) - Yangının çıkması ayrı, yangınla mücadele ayrı. Ne alaka şimdi ya?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, herkes fikrini söyleyecek.

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - O ayrı bir şey, orada size katılıyoruz ama yangının çıkmamasını sağlamak, büyümemesini sağlamak ayrı bir şey; sizin dediğiniz ayrı bir şey.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hiç ona dönük bir şeyiniz yok ki, böyle şey olur mu?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süleyman Bey, herkes fikrini söyleyecek, sabırla dinleyelim.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bırakın, bir de...

Ya, arkadaşlar, bakın, her türlü tedbiri alıyoruz, yakında göreceksiniz, o sabotajı yapan da çıkacak orta yere.

ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) - Tamam, açıkladı Sayın Bakan, yakalandı zaten.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Burada, bir devlet var, öyle şey olur mu? Bunu yapacaksınız.

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Açıklandı, gereken yapılsın zaten.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Açıkladıysa teşekkür ederiz. Ben mesela, onu dinlemedim ama devlet olarak öyle bir yapımız var ki güvenlik güçlerimiz, hakikaten zeminde çok esaslı bir yapı oluşturmuşuz ve bir tanesi kaçamayacak.

Şimdi, size düşen... Mesela, kirli yapıdan bahsettik, kirli yapı nedir? Birilerini gücendirmemek için hakkı dillendirmemektir, hakkı ifade etmemektedir; kirli yapı budur. Yarın "3 tane oya ihtiyacım var." diye imansız bir yapıya hakikati ifade edip, efendim, gönderme yapmamaktır, kirli yapı budur. Şimdi, siz bunları söylüyorsunuz Abdüllatif Bey, aslında siz devleti yönettiniz, bu işleri biliyorsunuz, ek bütçe getirmişsiniz, bu işlere vukufiyetiniz yüksek.

ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) - Benim söylediğim hangi cümleden rahatsız oldunuz?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hayır, ben hakkı dinlendirelim bağlamında söylüyorum. Mesela, hiçbir zaman burada, efendim, bu ek bütçe şunlar için yapılmıştır ve doğrusudur, doğru olan yapılmıştır. Şu zaman diliminde yani şu pandemi şartlarında, şu savaş şartlarında...

Değerli Bakanım, sizden de şöyle bir istirhamım var benim: Keşke mesela, ben bugün sabahleyin basın toplantısı yaptım ve orada kayıt düştüm. Amerika'nın eski Dışişleri Bakanı sitemde bulunuyor kendi ülkesine: "Bittik, enflasyon bizi aldı götürdü, çiftçi gübre alamıyor." diyor. Ben basın toplantısında şöyle dedim: Sizin sayenizde bütün bunlar. Bütün dünyayı kavurdu bu hâl sizin sayenizde yani Amerika'nın. Nerede bir yara var, onu kaşırlar; nerede sıhhatli bir hâl var, onu yaraya çevirirler. İşte, ben de size dönüp diyorum ki: Arkadaşlar, bu neviden gelişmelere de vurguda bulunalım birlikte, bu ülke hepimizin. Yapmıyoruz biz bunları, buradan uzak duruyoruz, bütünüyle yok diyoruz. "Bittik, yok olduk." diyor, Öyle değil arkadaşlar, böyle bir şey olur mu? Biraz önce Değerli Bakanımız birtakım rakamlar açıklıyor, ben rakamlarda da değilim arkadaşlar. Elbette sıkıntı yaşıyoruz, sahadayız ve her yerdeyiz. Şimdi, ara ara muhalefet... Burada bürokrat arkadaşlarımız var, olabilir ki sosyal medyaya da uzaktırlar, siyasete de mesafelidirler. Burada kayıt düşüyorum, şuradaki ekip var ya, Cumhur İttifakı'na mensup olanlar, Milliyetçi Hareket Partisi de dâhil, hepimiz; açın sosyal medyaları, şunu göreceksiniz, 2-3 tane resimle bir yeri ziyaret ettiğimiz değil, videolarla insanlarla mülaki oluş şeklimizi göreceksiniz. Biz sahici siyaset yapıyoruz, insanlarımız için yapıyoruz; öyle olduğu içindir ki yirmi küsur yıldır ayaktayız ve Allah'ın izniyle, Cenab-ı Hakk'ın inayetiyle göreceğiz, 2023'te de çok esaslı bir sonuç çıkacak ve burada, ömrümüz varsa, eğer Cenab-ı Hak nasip etmişse göreceğiz, seçilmezsek de gelip sizinle, seçilenlerle bu işleri konuşuruz.

Şimdi, bir kavram kullandı bir arkadaşımız, "arka kapıdan satma" kavramı. Kişi kendi gibi bilir işi, biz her şeyi şeffaf yaptık bugüne kadar ve hiçbir işimiz...

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Vay vay vay!

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yapmayın Allah aşkına.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Biz şunu biliyoruz: İletişim kanalları o kadar açık, o kadar aşikâr ki ne yaparsanız üç adım sonra açığa çıkıyor. Öyleyse "Benim zamanım..." "Ben yapardım" "Ben olsam, benim elime geçse ben böyle yaparım." diyen adam bize de onu izafe eder. Yapmayın, olur mu öyle şey? Emek veren bir kadro var burada, ben onları biliyorum, birlikte kanun süreçlerinde çalıştığımız insanlar var, gecesi gündüz olmadan gayret edenler var.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Açıklayın o zaman, 128 milyar doları kim nerede aldı, nerede sattı?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bunu söylemeyeceksiniz ama çamur atmak, ama şer atmak... Böyle şey olur mu? Bunları yapmamak lazım.

Bakın, burada Değerli Bakanım, ne kadar güzel izah etti, ben de bir daha söylüyorum arkadaşlar: Kime bu ek bütçe? Memura. Kime bu ek bütçe? Emekliye. Kime? Bütün çalışanlara. Tarihte eşi menendi olmayan işler yaptık arkadaşlar, onlarca yıl terennüm edilmiş, hayata geçirilmemiş asgari ücretten ve çalışanların asgari ücreti kadar kısımdan, efendim, vergi almamayı bu Hükûmet sağladı, biz getirdik ya. Hep dillendirirsiniz ama yapmazsınız.

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - AGİ ne oldu, AGİ?

CAVİT ARI (Antalya) - İktidar olsaydık yapacaktık, "Yapmazsınız." diyorsunuz.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Sizin iktidar olduğunuz yıllar oldu, o zaman yapsaydınız.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şimdi, arkadaş, selin altında... Yahu, şu Ankara gibi ufacık bir yerde sel gelmiş, 4 insanımız...

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - "Keşke zam olmasaydı da alım gücümüz düşmeseydi." diyor emekçiler, gidin, sorun.

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Mazot 30 liraya gelmiş, millet kontak kapatıyor.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şimdi, arkadaşlar, bakın...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, Süleyman Bey, karşılıklı konuşmayalım, tamamlasın İbrahim Bey.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Biz sizin işinize bakarız, ona göre sizi değerlendiririz. İşte belediyeleriniz, bakın, devlet ölçeğinde cesameti olan belediyeleriniz var, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Ankara Büyükşehir Belediyesi, yakın zamanda... Ya, yakın zamanda arkadaşlar...

CAVİT ARI (Antalya) - Belediyelerimizle gurur duyuyoruz, sizin enkazınızı temizlemekle meşguller.

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Biz gurur duyuyoruz. Yangınlara müdahale edilirken CHP belediyeleri vardı.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Yahu dört metrelik sele bile bizim İçişleri Bakanımız müdahale etti ya. Ayıp ya! Şimdi gelip...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, eleştiri olacak ki karşılıklı herkes eleştirebilecek.

CAVİT ARI (Antalya) - Sizin enkazlarınızı temizlemekle meşguller.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Siz yapmadığınız için taşkınlar oluyor İstanbul'da.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Geçin bunları...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bu kadar tepki göstermeyin, eleştiri olacak.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - "Sizin belediyeleriniz..." ne demek ya?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ya, yaptıklarınızı biz biliyoruz.

CAVİT ARI (Antalya) - Ankara Büyükşehir Belediyesini ne hâle getirdiğiniz ortada.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ne getirmişiz bakın, TRT'nin oraya gidin arkadaşlar.

CAVİT ARI (Antalya) - Yarattığınız şu ANKAPARK'a bir bakın.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İbrahim Bey, toparlayabilirseniz, son yirmi saniye.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bakın, değerli arkadaşlarım, tutanaklarda yer alsın diye özellikle söylüyorum: Üç yıldır TRT'nin orada bir alt geçit yapamıyorsunuz ya, üç yıldır yapamıyorsunuz.

CAVİT ARI (Antalya) - Üç yıl değil, sekiz aylık bir proje, biri bitmiş, biri devam ediyor; ben her gün oradan geçiyorum, her gün.

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - İstanbul Havalimanı'na inemediniz, Atatürk Havalimanı'na inmek zorunda kaldınız.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İbrahim Bey, teşekkür ediyorum.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Siz de arkadaşlar, bakın...

CAVİT ARI (Antalya) - Yalan yanlış konuşmayın.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Yıllardır Sabiha Gökçen'e metroyu bitiremediniz; ne oldu?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, eleştiriye tahammül edin, yapmayın.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Yanlışı sizin Genel Başkanınız konuşur.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Siz "Muhalefet eleştirecek." diyordunuz, yapmayın. Herkes eleştiriye tahammül edecek.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - "Sizin belediye, bizim Bakanlık..."

CAVİT ARI (Antalya) - İstanbul Belediyesinin aynı anda yapmakta olduğu metrolar için kredi onayı Cumhurbaşkanının masasında bekliyor. Hodri meydan, hadi imzalayın.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Değerli kardeşim...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, İbrahim Bey'e ek süre veriyorum müdahalelerden dolayı.

Buyurun, devam edin lütfen.

CAVİT ARI (Antalya) - Sizin yapamadığınız... İstanbul Büyükşehir Belediyesi metro inşaatının kredi onayı Cumhurbaşkanının masasında bekliyor; imzalasın görelim.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Arı, sakin... İbrahim Bey, cevap versin ona.

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Muğla Belediyesinin de kredisi onay bekliyor.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İbrahim Bey, devam edin.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Arı, daha sakin...

CAVİT ARI (Antalya) - Eğer hizmet engelleyici değilseniz Cumhurbaşkanı krediyi imzalasın da görelim.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İbrahim Bey, müdahalelerden dolayı ek süre veriyorum.

Buyurun lütfen.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Değerli arkadaşlar, tahammülsüzlük niye? Bilmiyorlar, bunların resimlerini de önüne koyduğum zaman kızıyorlar; ayna tutmaya da tahammülleri yok, ayna tutuyorum onlara, bakın, siz busunuz diyorum. Ayna tutuyorum onlara, rahatsız oluyorlar.

CAVİT ARI (Antalya) - Aynada ancak kendini görürsün, başkasını göremezsin.

EMİNE GÜLİZAR EMECEN (İstanbul) - Biz de geri yansıtıyoruz.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şimdi, değerli arkadaşlarım, sakin olun.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Sayın Başkanım, müdahale edin artık.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bu saatte biraz sakin olalım artık tamamlıyoruz ve az kaldı tamamlayacağız.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Türkiye'ye özgü bir ekonomik yapı koyduk biz orta yere, değil mi? Türkiye'ye özgü bir ekonomik yapıdan bahsettik.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Yok öyle bir şey ya!

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ya, "Buna ne gerek var." gibi bir şey dillendirildi burada.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Ya, sizin ekonomik yapınızdan, şeyinizden halk yoksullaştı, yapmayın, millet yoksullaştı. Bırakın ekonomi modelini, millet perişan.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ya, arkadaşlar, bir defa millî olmayı, milletten yana olmayı, efendim, bize özgü, bize has bir yapılanmayı kabullenin ya. Yani Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini getirdik; buna tenkit getirdiniz.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Bizi değil, halkı kabullendirin.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Başkanım, müdahale edin artık ya.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ya, bu nereden çıktı? Niye? Çünkü siz mukallit bir yapıyı ifade ediyorsunuz. Hep taklit etmişsiniz. Oysa biz özgün olanın yanındayız çünkü biz millîyiz, milletten yanayız arkadaşlar.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, teşekkür ediyoruz.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şimdi, Güzel Bakanım, Strateji Başkanımız, Bakan Yardımcılarımız, çok seçkin ekip; hepinize minnettarız, emeklerinize sağlık.

Yalnız şunu söyleyeyim arkadaşlar...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, bir tamamlasın İbrahim Bey.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bir şey söylerseniz karşılığını veririm.

Değerli Bakanım...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, tamamlarsanız.

ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) - Hayır, veremezsiniz.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Veririz.

ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) - Konuşman bitti. Ben konuşacağım.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bak, görüyor musun? Faul yapıyor, faul yapıyor.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yıkama yağlama...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Efendim, saygı sunuyorum hepinize.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkürler.

Orhan Bey, buyurun.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Yıkama yağlama mı?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım...

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Niye yıkama yağlama? Ne yaptı?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Kısa olursa seviniriz.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Efendim, kim dedi bu yağlamayı?

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Garo.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım, çok kısa olacak.

İbrahim ağabey bir tamamlasın, buyur İbrahim ağabey, saygılar, hürmetler.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bu yıkama yağlama gibi bir kavram kullanılmış, ben duymadım ve hep söylüyorum ya...(Gürültüler)

ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) - Niye tekrar tekrar söz veriyorsunuz, bir sorabilir miyim?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Size fazlasıyla söz verdim. Hayır, hiç öyle değil, fazlasıyla söz verdim. Müdahaleler oldu, ondan dolayı. (Gürültüler)

ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) - Oradan kim konuşursa tekrar tekrar söz veriyorsunuz.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ya, Sayın Şener, sataşma var.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ben toparlamasını isteyecektim ama çok müdahaleler oldu.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Peki, size söylense tahammül eder misiniz böyle bir şeye?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - En fazla müsamaha gösterdiğim kişilerden biri sizsiniz, kusura bakmayın.

ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) - Usule uymayan konuşmayı Başkanın düzeltmesi lazım, senin değil.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Olur mu öyle şey? Ya, bir defa bakın, arkadaşlar, teşekkür etmeyi siz içinize sindiremiyorsunuz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İbrahim Bey, toparlarsanız sevinirim, bu saatte artık...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Siz kendinize de arkadaşlarınıza da teşekkür etmiyorsunuz, böyle bir şey yok. Oysa benim yaptığım ne? Burada emek sahiplerine teşekkür etmek, hepsi bu. Biz diyoruz ki bunlara teşekkür Cenab-ı Hakk'a şükürdür. Bunu öğrenin lütfen, hayatınıza da irca edin.