| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (1/284) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 23 .06.2022 |
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakan, bürokratlar, basın mensupları ve değerli temsilciler; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sabahleyin usulde de konuşuldu, Haziranın 20'sinde gelen teklif 23'ünde... Sabahtan beri konuşuyoruz ve neredeyse dörtte 3'ü oranında bir bütçe ve ismi ek bütçe. Bir ara böyle duble otoyollardan söz ediyordunuz; aslında duble bir bütçe, bir o kadar bütçe önümüze gelmiş. Bunu sunan aslında Hazine ve Maliye Bakanlığı mı yoksa bütün bakanlıklar mı? Aslında bize gelen ve Başkanlık tarafından dağıtılan listede demokratik kitle örgütleri yok, sivil toplum örgütleri yok; bakanlıkla ilgili 55 tane kurum var, yeni sisteme göre gönderilen kurumlar ve aslında burada sanki sembolik bir görüşmeyi yerine getirmiş oluyoruz. Şimdi, burada yüzde 75-80 oranında düzenlenmiş bir bütçeyle ilgili sadece Hazine ve Maliye Bakanlığına yönelik mi konuşacağız yoksa genel bütçe üzerine mi konuşacağız? Yani sabah orman yangınları konuşuldu, işte, güvenlik meselesini konuşacağız, özgürlükler meselesini konuşacağız, adalet meselesini konuşacağız. Sadece hazine ve maliye konuşulacaksa bu Bakanlığın bir düzenlemesinin olması lazımdı ama bize gelen -gerek Strateji ve Bütçe Başkanlığından, gerek cetvellerden- bütün bakanlıkları ilgilendiren bir söylem ve bir düzenleme var.
Sayın Bakan, konuşmanızı dinledim ve tümüyle... Zaten kitapçığı da dağıtmıştınız, sadece bu 30 sayfaya bir ek şey oldu, bu orman yangınlarıyla ilgili uçak meselesi oldu. Sayın Bakan, 30 sayfanın -genelde biz bütçe görüşmelerinde kullanırız- içinde bir tane "barış" kelimesi yok, içinde bir tane "eşitlik" kelimesi yok, "güven" kelimesi yok, "öğrenci" kelimesi yok, "hukuk" kelimesi yok, "işsiz" kelimesi yok, "insan hakları" kelimesi yok; bir tane geçmiyor bu konuşmanın içinde, bir tane kelime yok. "Memur" kelimesi sadece nerede geçiyor? "Kamu çalışanı" olarak 1 kez geçiyor ve gerekçede, işte, "Düzenleme yapacağız." demişsiniz. "Kadın" kelimesi 1 kez geçiyor; "esnaf" 2 kez geçiyor; "emekli" 3 kez geçiyor; "adalet" 3 kez geçiyor. Adalet de "gelir dağılımı adaleti" işte "kamuda adalet" diye geçmiş, onun dışında hiç geçmiyor. Ülke "Adalet, adalet; hukuk!" diye inlerken...
Bir ülkede demokrasi, özgürlük, hukukla ilgili problem varsa ne yaparsanız yapın ekonomi düzelmez, bütçe açık verir ama şu: Bir kesim zenginleşir, büyük çoğunluk mutsuz olur, özgürlükleri kısıtlanır ve giderek yoksullaşır. Bunun dünyada -birazdan örneklerini vereceğim- en iyi örtme metodu şudur: Ayrımcılık, nefret, kutuplaşma üzerine bir söylem gelişir ve uzaklaştırma... Kim muhalefet ederse, kim iyiyi kötüyü tartışırsa, yanlışı doğruyu tartışırsa hemen bir hamasetle, milliyetçilik söylemiyle de susturulmaya çalışılır ve giderek medya susturulur, yasaklar geliştirilir, özgürlükler kısıtlanır. Ya, çiftçi kan ağlıyor, 2 kez "çiftçi" kelimesi geçiyor, 2 kez.
Ve geldiğimiz aşamada, bu 55 kurumla ilgili yapılan düzenlemede ve açıklanan şeyde -Sayın Bakan, siz konuşmanızda da söylediniz- "Biz üzgünüz, pişmanız, keşke bu olmasaydı; tutturamadık, yapamadık, hata ettik, hedefleri gerçekleştiremedik; sorumluluğu alıyoruz." gibi herhangi bir özür dileme ve "Böyle bir söylemle yola çıkacağız." gibi bir söylem de yok. Geçmişte iktidar işte "dış güçler" filan deyip her zaman bir günah keçisi bulmaya çalışıyordu, bir günah keçisi de gösteremiyorsunuz yani böyle somut bir günah keçisi de gösteremiyorsunuz. Yani "pandemi" diyordunuz, bitti; "dış" diyordunuz; "savaş" diyordunuz, tutturamıyorsunuz. Savaşan ülkelerde enflasyon bu kadar değil, ne Ukrayna'da ne Rusya'da bu kadar değil.
Sayın Bakan, geldiğimiz aşamada -ben sağlık kökenliyim, hekimim- önce korumak, zarar vermemek gerekir, önlemek ve korumak gerekir. Burada büyük bir çoğunluğu, Türkiye'de yaşayan büyük bir kesimi ne koruma ne önleme var ama çok ilginçtir, gönderdiğiniz cetvellerin hepsinde ne yazıyor biliyor musunuz Sayın Bakan? Teker teker, bütün bakanlıkların cetvellerinde şu yazıyor: "Tüketime yönelik mal, malzeme alım giderlerinde elektrik, yakacak, akaryakıt ve diğer oranlardaki artış nedeniyle düzenleme yapılmasına..." İyi de bu, niçin emekli için olmuyor; niçin işçi için olmuyor; niçin çiftçi için olmuyor; niçin elektrik parasını ödeyemediği için karanlıkta kalan insanlar için olmuyor? Kamu kendi kendine diyor ki: "Ben ödeyemiyorum yakıt parasını, elektrik parasını, benim bütçemi arttırın." Kamu bunu istiyor. Peki, toplum, yurttaş; bununla ilgili bir düzenleme yok ama tanıtımın gerekçesinde çok güzel tanımlama yapılmış yani tanıtımın gerekçesini okursanız dersiniz ki büyük bir düzenleme yapılıyor ama biz biliyoruz ki tekrar faize, borca gidiyor. Kur korumalı mevduatla ilgili tekrar ihtiyaç hissetmişsiniz, para alıyorsunuz ve kamu özel ortaklığıyla ilgili şehir hastaneleri, tünellere, köprülere dövizle anlaşma yapmışsınız. Biz 9'dan başladık, 13'te bitirdik, 18'e çıktı dolar, şimdi tekrar 17 küsur. Bir düzenleme yok ve tutmadı, hâlâ da buna ısrar ediliyor, devam ediliyor.
Ve Sayın Bakan, bütün bunlarla beraber hedef değişmiş, yüzde 75-80 artmış yani bilemiyorum, bunu size kim yazdırdı veya nasıl bir çalışma? Sayfa 23'te kamu maliyesine şöyle bir şey diyorsunuz: "Küresel düzeyde yaşanan pek çok olumsuz gelişmenin ekonomimiz üzerinde oluşturduğu baskıya ve artan maliyetlere rağmen 2022 yılı bütçe hedeflerimizi gerçekleştirme noktasında elhamdülillah bir sorun yaşamıyoruz." Ya, sorun yaşamıyorsak o zaman bu bütçe niye geldi? Demek ki sorun yaşıyoruz. Siz kendiniz söylüyorsunuz, rakamları yazmışsınız. Ya, o cümle çıksın buradan. Sorun yaşamıyorsak bu niçin konuşuluyor? Sorun yaşamıyorsak vatandaşlar niçin her gün sokakta bağırıp çağırıp aç kaldığını söylüyor? Niçin çiftçiler artık tohum ekemediğini, gübre alamadığını söylüyor? Niçin insanlar ekmek alamadığını söylüyor? Bunlarla ilgili bir açıklama yok.
Ve geldiğimiz aşamada, giderek bütün bu sınırlamalarla beraber, insanlar artık iyiyi kötüyü, doğruyu yanlışı söylemekten vazgeçti çünkü gerçeği söylediğimizde hep büyümeden söz ediyorsunuz ama dünya da diyor ki: Türkiye, sefalet endeksinde en üst düzeye geldi. Ve bunu bilimsel çalışmalarla yapıyor; işsizlik, enflasyon rakamları ve bankanın verdiği kredilerle ilgili faiz oranlarıyla ölçüyor. Dünya diyor ki: "Türkiye'de sefalet artmış, sefalet yüzde 99 artmış, belki yüzde 1'i zengin olmuştur." Bu bize yansıyor mu? Hayır, yansımıyor. Önemli olan, bu sefaleti tümüyle önleyebilmek, bütün yurttaşlara özgü bütçe yapmak ama girişte bir paragraf yazılıp bu söylendiğinde bu tutmuyor. Küresel düzeyde birçok olumsuzluk yaşanıyor; siz ülkelerin örneğini verdiniz ama küresel düzeyde güvenlikçi politikalara önem verdiğinizde iflas eden ülkeler var.
Sayın Bakan, Japonya'dan söz ettiniz, Almanya'dan söz ettiniz, Finlandiya'dan söz ettiniz; ben size Sri Lanka'dan söz edeyim. Sri Lanka'da Başbakan çıktı dedi ki: "Bütçe hedeflerimizi tutturamadığımız için artık ülke iflas etmiştir." Ve ne dedi? "Artan maliyetler ve dünya piyasasındaki baskılar nedeniyle iflas ettik." dedi. Ve bu iflasla beraber getirdiği şey şuydu: Çünkü daha önce orada, Sri Lanka'da Tamillerle ciddi bir müzakere süreci vardı, bozulmuştu. Güvenlikçi politikalarla beraber barışın olmadığı politikalarda aslında ekonomi çöküyor, gidiyor.
Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisindeki arkadaşlara söyleyeyim: Türkiye'de geçmişe yönelik doğruları konuşmaktan çekiniyoruz, şu andaki yanlışlar üzerinden gidiyoruz. Geçmişte, burada, çatışmalı süreç olmadığında, güvenlikçi politikalar olmadığında ekonomi düzelmişti, istihdamda değişim vardı ve üretim maliyeti düşüyordu, dış sermaye de geliyordu, içeriden de bir gelişme oluyordu. Şimdi, bunu söylemekten çekiniliyor ama en iyi örneği Sri Lanka; iflas etti. Başbakan diyor ki: "İflas ettik." Neydi? En büyük incisi olan bir ülke, Seylan çayını içtiğimiz ülke iflas etmiş; tümüyle, bu güvenlikçi politikalarla beraber.
Bizim anlatacağımız konulardan bir diğeri, Sayın Bakan, bölgeler arası eşitsizlik. Bakın, siz Viranşehir'de doğdunuz, gittiniz orada da oturdunuz. Sayın Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Bingöllü, ben Batman Vekiliyim, Diyarbakır'da uzun süreler yaşadım. Değil ki sadece Adalet ve Kalkınma Partisinin döneminde, cumhuriyetin yaklaşık 100'üncü yılına giriyoruz, yüz yıl boyunca bölgeler arası eşitsizlik varsa buraya inmek lazım.
Şimdi -TÜİK yetkilileri burada oturuyor- daha nisan ayında açıklama yaptı, Sanayi Bakanlığı tekrar nisan ayında açıklama yaptı "SEGE" diye, Sosyal Gelişmişlik Endeksi'yle ilgili; bölge illeri, en yoksul iller. Bölge illeri, işsizliğin en yüksek olduğu iller ve 973 ilçede 56 parametreye bakılmış, 56 parametre incelenmiş, demografik açıdan her şey ele alınmış; finans açısından hepsi ele alınmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Tamamlayın lütfen.
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Teşekkür ediyorum, çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
6 bölgeye bölünmüş ilçeler, 6 kademeye. 6'ncı ve 5'inci kademe en dipte olan ilçeler. Hangi iller Sayın Bakan biliyor musunuz? Muş, Ağrı, Iğdır, Kilis, Siirt, Kars, Van, Mardin, Diyarbakır, Bitlis, Batman, Şanlıurfa, Adıyaman, Bingöl. Bunlar 6'ncı kademe. 5'inci kademeyle Ağrı, Kars, Siirt, Şanlıurfa, Batman diye devam ediyor 5 ve 6'da. Bu ilçeler niye elli altmış yıldır geri kalıyor? Şimdi, bir taraftan yatırımlar oldu; evet, oldu, Sayın Kalkınma Bakanı Siirtli. Makası kapatamadınız, makası kapatamamanın gerçekleriyle yüzleşmediğimiz zaman yoksulluk, işsizlik olur ve beraberinde halk...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Necdet Bey, geri kalanını maddelere bırakırsanız sevinirim.
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Son bir şey söylüyorum, tamam.
Sayın Bakan, bayrama kaldı çok kısa bir süre. Şimdi, bakanlıklar koordineli, organize çalışır. Şimdi, bir yığın müjde diyorsunuz. Diyorsunuz ki: "Düzenleme yapacağız." Ya, emeklilerle ilgili 1.100 lira diye bir tutar vardı; Nisan ayında, bayramda dediler ki: "Yükselsin." Biz teklif verdik HDP olarak. Düzenleme yapılmadı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ne dedi? "Ben artırırsam hiperenflasyon olur." ve siz karşı çıktınız. Ya, şimdi, binlerce emekli, 65 yaş üstü maaş alanlar, dullar, yetimler hepsi bir cevap bekliyor, bir açıklama yaptınız mı? Yok.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum Necdet Bey.
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Böyle bütçe olmaz; zengine olur, güvenliğe olur.