KOMİSYON KONUŞMASI

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Aslında, tabii, arkadaşlarımız dile getirdiler, üstünde uzun uzun konuşmamız gerekir ve teker teker maddelerle ilgili doyurucu bilgi almak lazım. Fakat maalesef yok ve sıkıştırılmış bir zamanda, hemen tümü üzerinde görüşmemiz isteniyor ve oylanması isteniyor.

Şimdi, Sayın Çalışma Bakanı Yardımcısı burada. Daha önce, Çalışma Bakanı gerek bütçe döneminde gerek daha sonraki açıklamalarında, konuştuğunda, böyle, sanki iktidarın değil de çalışanların temsilcisi gibi "Devrim olacak, birçok düzenleme yapılacak, sendikaların görüşleri alınacak, sendikalar doğrultusunda çalışacağız, örgütlenmeye önem vereceğiz, kamuda reform yapacağız, çalışma barışını sağlayacağız." Fakat söz edilen "devrim" denilen bu şey reform bile değil ve korku şu ki burada yapılan, önümüze getirilen düzenlemeler ve Meclisteki bu konuşmalar daha sonra Türkiye'deki bütün kamu çalışanları arasında eşitsizliğe, ayrımcılığa neden olacak. Yani yasama veya bakanlık veya bürokrasi, yasayı getirenler çalıştığında kamudaki en önemli şey adaleti sağlamak, çalışma barışını bozmamak, ileride problemleri önlemek. Fakat bizim gerek 27'nci Dönemdeki çalışmada gerekse Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde çalışma tarzıyla beraber çıkarılan birçok yasa tekrar düzenlemeye ihtiyaç duymakta, tekrar düzenlenmeye çalışılmakta. Neden? Talepler gelmekte fakat üzerinde yoğun bir çalışma düşünülmüyor. Şimdi, sabahleyin de soruldu, kamu emekçileri de söylediler, Orhan Bey'e tekrar ben sorayım: Kamuda çalışanların büyük çoğunluğu bu kapsamın içine girmiyor şu anda. Yüzde 35-40 oranında bir kamu çalışanı sayısını kattığımızda, 3600'le ilgili düzenleme düşündüğümüzde -arkadaşlarımız sayıyı söylediler- gerek kamu emeklisi gerek kamu çalışanları açısından yüzden 50'den fazlası içine girmiyor ve baktığımızda, işte, 1 ile 21'i düşündüğümüzde, bunu dışarıda okuttuğumuzda, polis, subay, astsubay, uzman, işte, mülki idareler, Cumhurbaşkanlığında çalışan buna benzer kesimlerle ilgili düzenleme düşünüyoruz. Ya, biz, mesela, iki hafta önce sağlıkla ilgili burada bir düzenleme yaptık, burada da konuştuk, aralık ayında da konuşulmuştu, sağlıktaki en büyük problem neydi; Plan ve Bütçe Komisyonunda da konuştuğumuzda, diğer kısımda da konuştuğumuzda, performans veriyoruz, döner sermaye veriyoruz; hiçbiri emekliye yansımıyor. Sonra da "Hekimler yurt dışına niye gidiyor?" diyoruz. "İnsanlar niye gidiyor?" diyoruz. Sonra çalışma ortamını bozuyoruz. Aynı yerde çalışıyorsunuz, doktor ile hemşire arasında... Şimdi, burada da hemşireyi getirmişsiniz... Peki, hemşire dışında acil tıp teknisyeni, anestezi teknisyeni, eczacısı, veteriner hekimi, biyoloğu; bunlarla ilgili yok, sağlık ekip hizmeti.

Şimdi, ne yaptık biliyor musunuz? Biz geçmişte -Orhan Bey, anımsarsınız- aralık ayında 5 siyasi parti hekimlerle ilgili bir düzenleme yaptık, sonra buraya getirdik, ondan tümüyle uzaklaştık. Şimdi, bunda tekrar bir düzenleme yok. Sayın Başkan, bir de Türk Tabipleri Birliğini çağırmamışız. Türk Tabipleri Birliği ısrarla bu konuda...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Konfederasyonları çağırdık yani birçok dal var tabii, herkesi ilgilendiriyor bu.

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Meslek örgütü. Türk Tabipleri Birliği ısrarla şunu söyledi, dedi ki: "Biz performanstan, döner sermayeden yararlanmadığımız için gerek şu andaki aylıklarımızda, gerekse emekli olduğumuzda bir düzenleme yapılması lazım." Hiçbir düzenleme yapılmadı, geçenlerde biz yaptığımızda bile yine itiraz ettiler; aynı gün bütün sağlık emekçileri eylemdeydi, çalışmıyorlardı ve size de gönderildi, bütün partilere gönderildi, hiçbir düzenleme yok ve burada da yoklar. Yani birileri adına itirazlar dikkate alınmıyor ve bunlara tümüyle bir keyfiyetle düzenleme yapılıyor.

Şimdi, bir diğeri, "600 puan artış" denilmiş belli bir kesim için. Bu 600 puan artış acaba kaç kişiyi kapsıyor? Yani bir sayı var; ciddi bir nüfus, ciddi bir oran.

ORHAN YEGİN (Ankara) - 8 bini aşmayan herkese 600.

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Herkese... 600 puan ne biliyor musunuz? Brütü 141 lira, neti 117 lira, 117 lira neti. Yani şimdi, 117 liralık bir artış, bu kadar nüfustaki artış bizim içimizi rahatlatacak mı? Milletvekillerinin, yasamanın, siyasi partilerin içini mi rahatlatacak? 117 lira net. 117 lira neti yapmak adil değil ama bir taraftan subaya, astsubaya, çavuşa, vekile, Cumhurbaşkanına artış yapıyoruz. 117 lira net. Ya, Orhan Bey, bunu gerçekten nasıl oylayacağız? Ve nüfusu sordular, yanınızdaki Bakan Yardımcısı arkadaşlar söylesin, bu 5 kişi değil, 10 kişi değil, ciddi bir nüfus; bunların çocukları var, eşi var, annesi var, babası var; kira veriyor, geçinmek zorunda. Sonra da ülkede açlık sınırını açıklıyoruz, sonra da "Müjde!" diyoruz. Ya, bu mu müjde? Bu mu düzenleme? Yani 117 liralık artışı "600" diye kamufle etmeyelim. "600" deyince böyle, insanlar, toplum diyor ki: "Bir bayram havası." Hiç de değil, 117 lira ve bu 117 lirayı da Ocak 2023'te vereceksiniz, Ocak 2023'te. Yani temmuzda, daha on gün sonra bayrama gidecek, şeker alacak mı almayacak mı? Her gün zam açıklanıyor, her gün fiyatlar yükseliyor. 117 liralık bir fiyat artışı ve büyük bir nüfusa, 10 kişi, 20 kişi, 100 kişi değil, milyonlarla ifade edilen bir nüfusa böyle bir düzenleme geliyor. Bu düzenlemeyle beraber kamuda siz eşitlik mi sağlıyorsunuz? Hayır. Adalet mi sağlıyorsunuz? Hayır. Çalışma barışını mı sağlıyorsunuz? Hayır. Bir diğer becerilen şey ne oluyor? Bundan sonra kamuda herkes polis, asker, din görevlisi olmak isteyecek. Var olan emeklilere biz düzenleme yapmıyorsunuz, sadece burayla düzenleme yaptığınızda çalışma barışını bozduğunuz gibi bundan sonraki kamuda istihdam dengesini de bozuyorsunuz. Yani insanlar işe girdiğinde diyecek ki: "Ben bu alanda girersem diğerlerine nazaran hem emekliliğimde hem çalışırken daha avantajlı olacağım." Yani bu toplumda kolluk olmak, din görevlisi olmak hepsinden ayrıcalıklı, bir de yargıda çalışmak... Yani şimdi, çıktığımızda kulislere, kulise baktığımızda, herkes kendisiyle ilgili düşünüyor; peki, diğerleriyle ilgili? Bakın, bir örnek vereyim Orhan Bey; hepimiz danışmanlarla beraber çalışıyoruz, ikinci danışman kamudan geliyor, bir ve üçüncü danışman arkadaşlarımızın... Yani Meclis bile onlara herhangi bir tazminat vermiyor, ikramiye vermiyor. Birinci yılından sonra "Hadi git." Meclis Başkanı bile böyle düzenleme yapıyor.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Kıdem tazminatı yok mu şimdi?

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Kıdem tazminatı yok. Yani biz nasıl topluma örnek olacağız? Nasıl buradaki danışman arkadaşlarımızla çalışacağız? Herkesle ilgili düzenleme yapıyoruz, herkesle ilgili düzenleme yapıyoruz ve diyoruz ki: "Bütün herkesi kapsıyor." Bizimle beraber gece gündüz çalışan, bize bilgi notu getiren, bizlerle beraber yirmi dört saat çalışan arkadaşlarla ilgi düzenleme yapmıyoruz. Bu mu adil olacak? Ve bize çay getiren, bize servis yapan, yemek getiren, kendi aralarında servise binen -geç saatlere kadar- onlarla ilgili bir düzenleme var mı? Hayır. Bu mu? Yani Meclis kendi içinde bile beraber çalıştığı çalışma arkadaşlarına bir düzenleme yapmadığında ne olacak?

Akademi... Akademiyle ilgili düzenleme yapmışız. İşte, akademiyle ilgili düzenleme yapılması lazım ama Türkiye'de akademi bitmiş. İlk 500'e giren üniversite yok. Üniversitelere kayyum atanıyor, bilim insanları artık ayrılmak istiyor. "Bilim" diye bir şey kalmamış. Kadro açıklamak için neredeyse ayakkabı numarası yazacak, "Şu şu konuda çalışmış, makale yayınlamış kişiyi işe almak istiyorum." diyor. Yani akademi bitmiş, bilim bitmiş, üniversiteler tümüyle bitmiş zaten sınav mınav diye bir şey kalmamış ve "liyakat" diye bir şey kalmamış. Burada "akademiyle ilgili düzenleme" deniyor. Akademinin binlerce sorunu var, sadece maaşları değil, özlük haklarıyla ilgili, özerklikle ilgili, çalışma koşullarıyla ilgili hiçbir düzenleme yok. Barış akademisyenleriyle ilgili bir konuşma yaptığımızda hemen kıyamet kopuyor ama burada belli bir kesime düzenleme getiriyorsunuz.

Bir diğeri, belediye, 16'ncı madde. Ya, Orhan Bey, 16'ncı maddede "Belediye başkanlarına makam ve tazminat..." Hep "Orhan Bey" diyorum ama siz burada oturduğunuz için. Ya, şu anda 96 belediyede kayyum var, 96 belediyede kayyum var ve yasayla iki ayda bir uzatılıyor. Bir yasa, iki ayda bir uzatılıyorsa -19 Ağustosta Diyarbakır, Van ve Mardin'e atanmıştı- bu, Türkiye'nin ayıbıdır. Çünkü neden? Bir yönetme biçimine dönüştürüldü kayyum ve bunlarla ilgili makam ve tazminat düşünülüyor. Bunlarla ilgili makama ve tazminata ne gerek var? Zaten atamışsınız hem vali hem kaymakam; zaten makamı var, zaten tazminatı var. Ben buradan baktım, bir de oradan çift maaş alacak, onunla ilgili... Ama şu anda belediye başkanı olup cezaevinde olanlar var, şimdi onu düşünmemiş olabilirsiniz.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Hayır, hiç öyle bir şey yok.

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Bu yasayı hazırlayanların bunu düşünmesi lazım. Biz bunu dediğimizde belli bir iradenin yeri gasbedilmişse bunun düşünülmesi lazım ve ayarlanması lazım.

Öğretmenler... Ya, öğretmenlerle ilgili düzenleme... Binlerce öğretmen atama bekliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

2008 sonrasına karışmıyoruz. 2008 sonrası atanan bu işten yararlanmayacak kaç kişi var acaba, bir sayı çalışması yapılmış mı? Çok ciddi bir nüfus çıkıyor. Yine çalışma ortamını bozuyorsunuz. Yani niçin 2008'ten sonra? Bu sayıları açıklayabilecek misiniz Sayın Bakan? Yani şimdi, EĞİTİM-SEN diyor ki: "2008'den sonra bizim yüzde 50'ye yakın bu oranda çalışan öğretmen arkadaşlarımız var." Onlarla ilgili hiçbir düzenleme yapılmamış ama başkalarıyla ilgili, emekliliğinde -emekli olmuş- evinde oturan, onlarla ilgili düzenleme yapıyorsunuz ve özendiriyorsunuz, şu anda çalışanları mağdur ediyorsunuz. Bunlarla ilgili düzenleme var mı? Yok. Peki, bunlarla ilgili en üstte 3600. Niye 3600'de tutuyorsunuz? Ya, öğretmenlik en anlamlı işse, eğitim en anlamlı işse ve bu ülkenin her yerinde hizmet veriyorlarsa onlarla ilgili bir düzenleme yapalım. Hekim yok, öğretmen yok, diğer birimler yok ama belli bir, böyle kulisi olan, belli bir bakanlığa bağlı, kolluk amacında, yargı amacında her türlü kolaylık var. Yine çalışma ortamını bozacaksınız ve ilerideki emeklilik yaşamını, yaşayabilecekleri ortamı da bozacaksınız.

Bir diğeri 50/d. 50/d'de de güvencesiz çalışma. Yani orada bu doktoralılara, bilirsiniz, 50/d'de tümüyle aykırı bir düzenleme yapıyorsunuz. Getirin 33/a'yı, hepsi de yararlansın. Bunlarla ilgili bir çalışma yok. Sonuçta yapılan çalışmalar, getirilen düzenlemeler üstünde iyi çalışılmamış. Yani şimdi çalışıyoruz, 21 madde, beraber hızlıca çalışıyoruz. Ya, hepsi Ocak 2023'te yürürlüğe girecek ve Meclisin cuma günü tatile girmesi düşünülüyor. Niçin bu kadar acele ediyoruz? Niçin acele ediyoruz? Yani bir algı operasyonuysa ya, hiçbiri de tutmuyor çünkü insanlar Temmuzun 15'inde maaş kuyruğuna gittiğinde, bankamatiğe gittiğinde gerçeği görecek, bayramla beraber gerçeği görecek ve bayram bir zehre dönüşecek. Yani şimdi, bayramla ilgili bir ikramiye düzenleseydik diyecektim ki tamam, bayramla ilgili bir ikramiye düzenliyoruz. Yani sizin Bakana dedik ki: "1.100 lira olmuyor." "Artırırsam hiperenflasyon olur." Hiperenflasyondayız zaten, her gün insanlar eve ekmek götürme derdinde.

Bu düzenlemenin tümüyle adil olmadığını düşünüyorum.