| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297) ve Sayıştay tezkereleri (Devam) ı) Hazine Müsteşarlığı i) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu j) Sermaye Piyasası Kurulu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 28 .01.2016 |
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yani aslında Sayın Bilgiç'in orada olmasını istiyordum ama geldiğinde de gösterebilirim.
MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Bize gösterin.
BAŞKAN - Biraz rahatsızlandı, o yüzden ben devam ediyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Biliyorum onun niye rahatsızlandığını. Buradan benim ne göstereceğimi bildiği için gitmiştir, ben onun huyunu bilirim, rahatsızlığını da bilirim.
Sayın Bakan, mantıklı bir şekilde burada kurum başkanları...
HİKMET AYAR (Rize) - Sayın Bakan burada.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ben size şimdi söyleyeceğim, bir durun ya acele etmeyin yani, Mehmet Hoca boşuna söyler mi?
Sayın Bakan doğal olarak bürokratlarıyla konuşmuştur, o sunumu yapmaları için arkadaşlarımız da hazırlanmıştır. Onun da neye dayandığını söyleyeyim ben size hemen.
2009 Mali Yönetim Merkezî Bütçe Kanunu Tasarısı. Görüşme Tarihi: 20/11/2008; Birinci oturumda Mehmet Şimşek; ikinci oturumda Nazım Ekren, SPK Başkanı Turhan Erel, BDDK Başkanı Tevfik Bilgin. Çünkü Sayın Bakanım geldiğinde gördü ki burada başkanlar ayrı konuşuyor. Onun için de şimdi kendisi ondan sorumlu olunca da "Arkadaşlar, konuşmanızı hazırlayın" demiştir, Sayın Şimşek bu konularda duyarlı. Sayın Bilgiç'e...
İBRAHİM MUSTAFA TURHAN (İzmir) - Tamam, mutabık kaldı o konuda.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bir dakika, Sayın Bilgiç'e daha yenisini hatırlatayım:
2014 Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı. Görüşme tarihi: 06/11/2013. Hazine Müsteşarlığı, BDDK, SPK, Merkez Bankası... Yenisi bu daha. Birinci oturumda Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, SPK Başkanı Vahdettin Ertaş, BDDK Başkanı rahmetli Mukim Öztekin.
İBRAHİM MUSTAFA TURHAN (İzmir) - Sayın Berber'di o zaman.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - İbrahim, ben ne dediğimi biliyorum "Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç" yazıyor.
İBRAHİM MUSTAFA TURHAN (İzmir) - Rahatsız ama.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ha, yani arkadaş izinli, raporlu filan olmuyor bütçe olduğu zaman. Onun için şimdi bir sene farklı uygulama yapıp o anda "Hadi arkadaşlar yapmasın, Sayın Bakan sunsun" deyip sonra bunu gelenek diye koymayacağız, kendisi gelince de buradan gösteririm. Sayın Şimşek doğru bildiği için doğru bildiğini yapmış yani, bundan daha doğal bir şey yok, arkadaşlarımız da hazırlanmış. En azından bu konuşma metinleri... Öyle bir şey olsa önceden konuşulur, Sayın Şimşek'e söylenir, o da konuşmasının ekine ekler.
Şimdi, bu neden kaynaklanıyor? Her şeyi torbada yaptığınız gibi alelacele yapalım telaşından kaynaklanıyor. Biz de geliyoruz, biz de 4'e, 5'e kadar bekliyoruz. Ya o zaman genişleteceğiz, önümüzde acele eden yok, "Bir hafta daha yayalım." diye dün söyledik. Zaten geçici bütçe çıkmış. Martın sonuna kadar çıksa yeterli mi? Yeterli. Ne olur yani, şubat sonuna yetişecek diye bir şart var mı? Yok. Dolayısıyla, bunlara böyle bakmamız lazım.
Baştan bir iki şeyleri söyleyelim çünkü sonra vakit kalmayınca arkadaşlar bizi uyarıyorlar. SPK burada, BDDK burada. Az önce değerli arkadaşlarımız da söylediler, Sayın Temizel de söyledi, piyasada konuşulan şey, evet bugün "İş Bankası var." diye konuşuluyor ama hâlâ Bank Asya rezaleti ortada duruyor Sayın Bakan. Yani, o grubun hamileriyle ilgili kavga bizi bağlamıyor ama halka açık bir şirket, herkeste hisseleri var. Böyle, bunlarla ilgili, genel olarak baktığımız zaman ciddi anlamda sıkıntı var, soruşturma açılması gerekiyor. Yani, kimin dediği, ne dediği önemli değil, şirket el konulmuş olsa bile yine dedikoduya devam ederseniz yine şikâyet olduğu zaman suç duyurusunda bulunulması lazım. E, bunun adı Recep Tayyip Erdoğan olduğu zaman ya da Yiğit Bulut olduğu zaman soruşturma açılmaz mı? Niye bize uygulanıyor da oraya uygulanmıyor?
Gerçekten, şimdi bakıyorsunuz her yerle ilgili soruşturma, hemen küçücük bir hakaret davası olduğu zaman "Bir şey söylendi, dava açalım." güzel, o kanun. Peki, SPK kanun değil mi? Bankacılık Kanunu kanun değil mi? Bunun gereğini kim yapacak? Ha, suç bulunur bulunmaz, niye dava açılmıyor? Çok aleni şekilde bunlar söylendi. El koydunuz koymadınız, insanlar davaya gitti, o ayrı ama bir de vatandaş var orada, yatırımcı var. Patronuyla kavga edebilirsin, varsa onunla ilgili suç duyurusunda bulunursun. Şimdi ben buradan söylesem, bakalım benimle ilgili suç duyurusunda bulunacaklar mı? Çalık'ın bankası yatırım bankası olmasına rağmen, PTT'yle anlaşma yapıp -para transferi, mevduat toplamaz, bir şey yapmaz, neye göre yapıyor?- kara para mı aklıyor desem ne yapacaksınız? Yani, PTT Bank kurulurken defalarca söyledik, PTT'nin bankası mı olur? En büyük şeyin havale banking olduğunu, para transferlerinin, kara para aklamanın oradan olduğunu defalarca Genel Kurulda da söyledik. Birleşmiş Milletler sözleşmesi imzalanırken de söyledik. Efendim, neymiş "Ucuz para transferi, UPT imzaladık PTT Bankla, PTT'yle."
Şimdi, yani, bunların ciddi anlamda soruşturulması gerekiyor. "Biz bugün onu yiyeceğiz, seslenmeyelim." derseniz yarın öbür bankaya da gelir, İş Bankasından sonra a bankasına, c bankasına, b bankasına da, holdingine de gelir. Yani, ekonomik cezaya... "Efendim, ekonomik suça ekonomik ceza verelim." güzel. Peki, bu ne? Ekonomik suç mu var ortada da bankalara el koyuyorsunuz? Böyle bir şey olur mu ya? Zaten sektörün yüzde 70'e yakını yabancının eline geçmiş, yeni kuruluş izni vermişsiniz, yeni bir tane daha devir izni vermişsiniz. Sayın BDDK Başkanımız burada, son rakamlara bakmadım yani halka açıklık oranına bakıp piyasadakilere de bakarsak, yabancıların elindekilere, durumumuz zaten vahim. Ondan sonra gelip iki tane şeye de burada sıkıntı çıkarıyorsunuz. Ya, ben anlamıyorum yani ekonomik olarak bir şey varsa ekonomik cezası verilir ama ona da vermiyorsunuz.
Bu şekliyle yapamayız arkadaşlar. Bir taraftan Merkez Bankasının kafasına çökeceğiz, bir taraftan "Vatan haini." diyeceğiz, "Faiz lobisi." diyeceğiz, ondan sonra da oturup "Tatlı yiyip tatlıya bağladık." E, nasıl olacak bu? Yani, nerede kaldı bağımsızlık? Defalarca söyledim, Sayın Bakan burada, kendisi de biliyor. Neymiş efendim, işte "Faizi düşürdü." Değiştirin bir madde. Şuradan çıkardığınız kanunlar 150 madde getiriyor ya, değiştirin "Merkez Bankasının temel görevi enflasyonu düşürmek." deriz, değiştirirsiniz bir cümleyle, dünkü Hükûmet ne diyorsa onu yapar Kalkınma Bakanlığı gibi. DPT'yi zaten kapattınız, bakanlık oldu, o da Ekonomi Bakanlığına bağlansın, genel müdürlük olsun o zaman; basit. Kanunun maddesi 4'üncü madde, bakmayın, her türlü kanunu çıkarıyorsunuz, hepiniz teklif veriyoruz yani ekine ekleyin bir tane madde, gitsin. Böyle bir şey olur mu? Böyle bir el yordamıyla gerçekten ekonomimiz de gidiyor, para politikası da gidiyor.
İBRAHİM MUSTAFA TURHAN (İzmir) - Hamza Bey yok da onun için!
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hamza bilmez o işi, İbrahim önerge hazırlayacak, o onun işi, önergeci bu konuda İbrahim.
İBRAHİM MUSTAFA TURHAN (İzmir) - Veriyor teklifleri biliyorsunuz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Finansal önergeleri İbrahim Bey veriyor, biliyoruz eskiden beri getirdi, hazırladı daha önceden.
İBRAHİM MUSTAFA TURHAN (İzmir) - Ama güzel hazırlıyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Şimdi, bir taraftan "faiz lobisi" diyor... Bir tezadı da söyleyeyim, geçen gün söyledik Maliye Bakanına ama size de söyleyelim çünkü "faiz lobisi" diye bir ara da sizi de arada götürüyorlardı. Yani, yandaş bazı medya kuruluşları, söylediğim bankanın sahibinin gazetesi Sabah Gazetesi, söylüyorum artık, net söylüyorum, size göstermiştim, yeni vekiller bilmez, "faiz lobisi" diye 2009 yılında -yeni değil, bakmayın- götürüp sayfasına, 2012 yılında tekrar, 2012 yılındaki olaylardan sonra daha ortada kavga başlamadan -üç tane resim- Ali Babacan, Mehmet Şimşek, Erdem Başçı'nın resmini koyup manşet atmışlardı finans sayfasına boydan boya. Ben kendilerine gösterdim A 3 kâğıtla.
Şimdi, bu kafayla olmaz. İşinize gelmediği zaman kendi bakanınızı dahi böyle yaparsanız Kalkınma Bakanlığı yani DPT -kapatılma nedeni budur, ben size söyleyeyim- sizin yatırım talebinizi karşılamadı diye gidip şikâyet eder "Burayı kapatalım." derseniz "Önce ekonomik değerlendirme genel müdürlüğü yapalım, oradan alalım Başbakanlığa, sonra, olmadı, bakanlık yapalım." gitti. Bu kafayla olmaz, ekonomide dışarıdan yatırımcı da gelmez, biz bağımlılığa devam ederiz, sıcak para ihtiyacına devam ederiz. O ihtiyaç devam ettiği sürece de ne faiz düşer ne dolar düşer. Önce, o bağımlılıktan kurtulmamız lazım, onun için de oturup önlem almamız lazım.
Değerli arkadaşlar, onun için de hukuk devleti olmak gerekir. Yabancının gelip yatırım yapması için -sıcak parayı getirip, faizi vurup kaçması değil söylediğimiz- fiziki sermaye yatırımı yapması, tesis kurması, fabrika kurması için hukuki güvence ister. Sizin filanca terör örgütü diye uydurduğunuz şeyle kavganızdan ya da "İş Bankasıyla şu sorunumuz var. Bundan dolayı biz konuşuyoruz." öyle bir şey yok. Adam hukuk uygulanıyor mu uygulanmıyor mu diye bakar. Yarın bana da gelir adamla kavga edersiniz, ülkesiyle kavga edersiniz. Sıra ona geldiği zaman ne yapacak? Örnek, Rus Bankası geldi, yatırım yaptı, şimdi kriz çıktı, onlar yaptırım uyguluyor. Biz de yine siyasi bir şekilde oraya gidersek, kanuna uygun bir şekilde yapamazsak bunları, düzenleme yapmadan yaparsak o da kaçar gider. Onun için, bunlara bakmamız lazım.
Tabii, Sayın Başkan sunarken arkaya baktım, kendi gelirleri var ama 138 milyon sermaye gideri uluslararası finans merkezi projesi kapsamında hizmet binası alımına gitmiş. Yani, defalarca tartıştık, Sayın Şimşek de burada, biliyor, Sayın Babacan varken de. Ataşehir'e o merkezi taşımak gafletin ötesinde bir şeydir, kim savunursa savunsun, İbrahim de savunuyor. Ha, finans merkezini İstanbul'a taşımak ayrı bir şeydir, fiziki bir finans merkezi oluşumundan medet ummak ayrı bir şeydir ama global anlamda ekonomik güçle ve finansal güçle finans merkezi olmak ayrı bir şeydir. Merkeze bina yapmakla finans merkezi olunmaz. Bütün bankalar Levent'teyken ve birincil seçenek olarak Maslak güzergâhı heyet tarafından belirlenmişken birileri rant elde etsin diye bu kamu bankalarının ve BDDK'nın binasını oraya taşıyorsunuz. Merkez Bankası ta ben memuriyete başladığımda vardı, Levent'te bina yeri vardı. Okudum, müftülük dilekçe vermiş -bu kadar rezalet olur mu?- İBB kendisi de plan değişikliği yapmış cami yeri olarak. Ya kardeşim, adam oraya binasını yapsın, karşısında belediyenin kendi yeri var, orayı tahsis etmiyor. Belediyenin...
Bir dakika...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Günal, ek süre veriyorum.
İBRAHİM MUSTAFA TURHAN (İzmir) - Olmaz!
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Banka itiraz etmiş zaten merak etme.
İBRAHİM MUSTAFA TURHAN (İzmir) - Olur mu Allah aşkına, şimdi...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ya, bir şey söylüyorum, ben yerden bahsediyorum: Levent-Maslak-İstinye.
İbrahim, beni konuşturma, sen getirdin, burada, İstinye'deki arazileri götürüp TOKİ'ye vermek üzere. Niye İstinye'deki arazilerin yerine finans merkezi yaptırmadın da SPK'nın yerine... Burada Vahdettin kendisi, işte arkadaşımız. Burada konuşmadık mı?
İBRAHİM MUSTAFA TURHAN (İzmir) - Tamam, her şeyin cevabını vereyim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) -Ya, bak, bir şey anlatıyorum.
O ayrı versin, Bakan versin, sen verme. Ben Sayın Bakana soruyorum, burada...
İBRAHİM MUSTAFA TURHAN (İzmir) - Yok, sataşmadan da ayrıca söz isteyeceğim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - O ayrı.
BAŞKAN - Sayın Turhan, size söz vereceğim ardından.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - O kanunu sen getirmişsin, onun için söylüyorum. Bürokrat olarak burada oturuyordun, konuştuk.
İBRAHİM MUSTAFA TURHAN (İzmir) - Ama sataşmadan da ayrıca söz isteyeceğim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Şimdi, İstinye'de bizim arazimiz varsa, Sayın Bakanım, bütün kamu kurumları değil bankalar, SPK, merkezî kayıt kuruluşu, bilmem ne, herkes İstinye'de, Levent'de bankaların genel müdürlük... Ya, ben özel banka olarak gider miyim, bana ne senin finans merkezinden ya? Ben milyarlarca yatırım yapmışım oraya, altyapı kurmuşum, 2 tane, 3 tane genel müdürlük binam var "Ee, arkadaşlar gidiyor ben de geleyim." Niye gideyim? Hazineyi niye taşımıyorsun? Ziraat Bankasını niye oraya götürüyorsunuz yani faaliyet yeri orası mı? Gitsin, Konya'ya gitsin demiştim. Halkbankasını Kayseri'ye götür dedim, niye götürmedin? Madem öyle Hükûmeti de taşı, Hazineyi de götür, Ekonomi Bakanlığını da götür, Ankara'da ne ihracatı yapıyorsun? Müsteşarlık ne işe yarayacak?
İBRAHİM MUSTAFA TURHAN (İzmir) - Antalya'ya götürelim onu da.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Antalya'ya da Turizm Bakanlığını götüreceğiz, orada da var yani.
Şimdi, bu kafayla gidersek oraya gidiyoruz, onu söylüyorum. BDDK gitsin, güzel. BDDK'nın zaten orada birimi vardı, yeni değil, Bankalar Yeminli Murakıplığının, Hazinenin döneminden İstanbul grubu var zaten, Maliyenin İstanbul grubu var, herkesin... Çünkü ekonomi orada dönüyor. Eğer böyle yaparsak bunlara yetişme şansımız yoktur.
Sayın Bakan, bir de mali disiplin, kamu borcu derken bir şey söylediniz, yanlış hatırlamıyorsam 50 küsur milyar artıya geçmişiz gibi... "46" mı dediniz? Şimdi, konuşmanın içerisinde orayı not aldım ama enteresan bir şekilde yani sizden beklemiyorduk...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Günal, ek süre veriyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - 2002 ile mukayese etmişsiniz, 54,1 milyar net dış borçtan 31,6 milyar net dış varlığa geçmişiz. Ya bir kere 2002'de net dış borç hesaplaması o şekilde yapılmıyordu, öyle bir şey yoktu.
İki, ben de söyleyeyim, bu net dış borç hesaplamasında İşsizlik Sigortası Fonu'nun geçen yıl geliri 93 milyar. Bunu çıkardığınız zaman tam tersine 2002'nin altına düşüyorsunuz. O zaman İşsizlik Sigortası Fonu diye bir şey yoktu. Net dış borç hesaplanırken de İşsizlik Sigortası Fonu'nun varlıkları varlık olarak oradan düşülüyor, yıl sonu itibarıyla yaklaşık tahmini şey 93, önümüzdeki yıl içinde 105 milyar varlık öngörülüyor. Yani bunları yaparken biraz daha... Siz eskiden öyle yapıyordunuz ama belki bürokratlar yazdı, dikkat etmediniz, bilmiyorum. Bu konularda daha hassas olduğunuzu biliyoruz. En azından geçen yıldan bu yıla ne oldu, önümüzdeki yıl ne olacak diye onları söylerdiniz.
Bir de siz buradayken son bir şeyi daha söyleyeyim. Sayın Başkanım toparlıyorum. Burada söylediğim şey, birkaç örnek veriyorum ama değerli arkadaşlar her gördüğümüzü arazi rantı veya imar rantına dönüştürmeye kalkarsak bu işi yapamayız. Dün vakıfları konuştuk, değerli varlıklarımızla, bugün burada bankayla ilgili konuştuk. Yani bunu bir rasyonel şeye bağlamamız lazım. "Biz yaptık, oldu." dediğimiz zaman yanlış oluyor. Merkez Bankası da taşınacaktı, Başkan burada işte. Ya, nasıl olacak o zaman burada bakanın bir anlamı kalmıyor, götürmek lazım, BDDK'yı, Hazineyi de götür, SPK da gitti. Dolayısıyla, bunları toparlamamız lazım.
İnşallah bu söylediklerimizi dikkate alırsınız. Ama bu şekliyle giderse okul yerleri AVM'ye dönüşüyor, önce bir vakfa veriliyor, sonra dönüyor, oradan alıp buraya bu imar tadilatı devam ediyor, önce cami kompleksi diyorlar sonra altına AVM, küçük bir dükkân yapalım, bir de bakıyoruz, imar bir daha tadilat yapmış, orası olmuş kocaman AVM altı cami gibi oluyor bu sefer. Aynen böyle görüyoruz. Külliye diye başlıyor, bir bakıyoruz, altı üstü alışveriş merkezi arada bir cami var. Dolayısıyla, bunları bu şekliyle yapıp bizim dinî duygularımızı kullanarak... Yani cami her yere yapılır, yapılmasın demiyoruz ama karşısında belediyenin kendi arsası olduğu söyleniyor, ben bilmiyorum, arkadaşlar araştırıp söylerlerse memnun olurum. İnşallah bunlar dikkate alınır, bir daha olmaz diyorum.
Reformlarla ilgili son bir şey Sayın Bakanım, sizinle de daha önce konuştuk Sayın Elvan da buradaydı, reformlardan sorumlu ama siz hep Sayın Babacan'la beraber "Yapısal reform gerekli." diyen ekipteydiniz, çok da eleştiri aldınız, acımasızca hatta bazen, burada biz sizi savunmak durumunda kaldık. Gerçekten de artık plandan vazgeçelim, bir an önce eyleme geçelim, bu reformları yapalım diyorum. Bundan sorumlu olarak size de iletmiş olayım Sayın Elvan'a söylediğimizi. Gerekirse biz MHP olarak böyle bir reform kurulunun kurulup hızlıca ekonomik konularda yapılması gerekenleri, acil olanları en azından takvime bağlayıp bir an önce geçirelim diyoruz.
Bu çerçevede tekrar saygılar sunuyorum.
Bütçelerin hayırlı olmasını diliyorum.