KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, bu 2 madde yani sanki bir iyileştirme yapılıyor gibi ama burada yaşanan -"soygun" kelimesi kullandı arkadaşlar, yani tabii, bunu biraz mecazi anlamda kullanıyoruz ama- yapılan soygunu bütün çıplaklığıyla ortaya koyması açısından son derece önemli.

Yap-işlet-devret ya da işte kamu-özel iş birliğiyle yapılan işlerde garantiler veriliyor. Bu otoyollarda konuştuğumuz, garantiler. Bu garantiler dolayısıyla şimdi biraz evvel "Çanakkale Köprüsü'nden 200 lira." diyor ama 200 lira vatandaştan alınıyor, devlet de onun bir kısmını veriyor; dolayısıyla, yine bizden de veriliyor. Hani "Bir kuruş harcamadan bu kadar büyük projeler yapıyoruz." diye Sayın Cumhurbaşkanının takdim ettiği şeyler bunlar. Evet, yani anlaşılır bir şey midir değerli arkadaşlar? Bu ülkede netice itibarıyla bu ülkenin vergileriyle yapılıyor, o adam babasının hayrına buraya para getirmiyor. Şimdi, düşünelim, böyle bir otoyol ihale edilirken ne yapılıyor yap-işlet-devrette? Sadece ihaleyi almıyor adam, aynı zamanda dışarıdan bulduğu ya da başka nereden buluyorsa o krediye hazine garantisi de veriyor ve bunları ya işte belli sene içinde kazanacak ya da kazanamadığı bir bölüm varsa onları da garantilerden dolayı devlet karşılayacak. Bu konuyla ilgili çalışan uzmanlar maliyet hesapları yapmışlar, çok açık bir şekilde ortaya koymuşlar ki bu işleri devlet normal ihale yoluyla yapsa dörtte 1 fiyata, üçte 1 fiyata mal olacak olan bu köprülere ya da diğer kamu-özel iş birliğiyle yapılan işlere şimdi bu modelle yapılarak 3 misli fazla ödeniyor; ödenirken de o şirket ile devlet iş birliği yaparak -tırnak içinde bu "iş birliği" kelimesi- vatandaşı soyuyorlar arkadaşlar. Yani bu cezayı niye alıyor? Niye kaçak oluyor ki oraya girmişim, oradan geçiyorum. Ya, şunu tespit ediyor mu: Benim sistemimde bir problem var. Nitekim geçmişte davalara konu oldu, bu kullanılan OGS'lerle, HGS'lerle ilgili ciddi problemler çıktı bankalarla, sonradan telafi edildi. Şimdi, bunlara 3 misli, 5 misli para getirmek; bunlar ne oluyor arkadaşlar, yapmayın ya! Bu insanlar bizim insanlarımız. Nasıl bir devlet... Sonra, kim bunlar arkadaşlar ya? Ben hayret ediyorum, bu büyük işleri alan şirketler, bunlar kim; bu kadar büyük korumayı, bu kadar büyük ayrıcalığı, bu kadar devlet gücünü kullanarak vatandaşı ezme, soyma; nedir bunlar, kimdir, nasıl bir borcumuz var bunlara da ödüyoruz yani?

Şimdi, biraz daha ileri kelimeler söyleyeceğim, oradan birisi fırlayacak, ilgisi olmayan bir şeyle çıkacak "Aslında Karadeniz'in dağlarında da kar var." filan diyecek; öyle laflar ediyorlar yani biz burada bir konu konuşuyoruz, çıkıyor birisi ilgisiz bir trol işi yapacak. Arkadaşlar, yani biz öfkelenirken size filan öfkelenmiyoruz, bireylerle bir işimiz yok, Sayın Bakanın Yardımcısıyla bir işimiz yok, milletvekillerine filan öfkelenmiyoruz. Ya, yapılan iş sizinle ilgilidir, Türkiye Cumhuriyeti'yle ilgilidir, geleceğimizle ilgilidir, vatandaşımızla ilgilidir; böyle bir şey olmaz arkadaşlar ya. Burada yani suç, suç... Böyle bir kâr, böyle bir kazanç, böyle bir ceza yok; burada suç işleniyor ve devlet... Ya, devlet niye var? Devlet adaleti dağıtmak için var, devlet kargaşayı önlemek için var, devlet tek tek vatandaşları korumak için var, en zayıf olanları korumak için var ya! Böyle bir şey olur mu? Güçlülerin lehine, garibanları soymakta kullanılan devlet; böyle bir şey olur mu? Zaten soyuyorlar ya, zaten güçlüler; zaten işin yok, gücün yok iş verecek "Şu kadara çalışacaksın, sendikaya da girmeyeceksin, şunu da şöyle yapacaksın, şu maaşını alacaksın, şu kadar parayı da geri getireceksin, elden vereceksin." diyor. Mecburuz siz buna, bu konularda bizi kim koruyacak? Devlet koruyacak. Şimdi, devlet çıkıyor, burada kanun...

Evet, size söylüyorum iktidar partisi milletvekili arkadaşlarım. Milletin temsilcisisiniz, gelmişsiniz; siz burada, bu insanların hukuku nasıl olacak, devlet bu insanları, vatandaşları nasıl koruyacakla ilgili yasalar çıkaracaksınız. Sizin Anayasa, vicdan, hiçbir şey... Devlet güçlülerle birleşerek vatandaşı soyacak diye bir yetkiniz, böyle bir şeyiniz yok; bunun için bu masalarda oturmuyorsunuz, yapmayın değerli arkadaşlarım. Bunları söylediğimizden dolayı sanıyorum -yani burada biraz mesleğimi kullanacağım- vicdanen bir şeyler oluyor, rahatsız oluyorsunuz, onu da itiraf edemiyorsunuz, günahlarınız koymuyor; ondan sonra fırlıyorsunuz oradan, haydi bakalım hücum ediyorsunuz ilgisiz şeylerle saldırıyorsunuz.

Teşekkür ederim.