KOMİSYON KONUŞMASI

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Şimdi, tabii, benim burada söylediğim, bazı konuları da belki heyecanla ifade ediyoruz ama kesinlikle ne heyete ne Komisyona ne buradakilere bir ayar vermek değil; öyle ne bir hakkım ne de haddim var, onun farkındayım. Ben sadece belli konularda, belki haksızlığa uğrama konusu söz konusu olduğunda heyecanla bazı şeyleri ifade ediyor olabilirim. Bu ifadelerimle konunun anlaşılıp hataların, yanlışların düzeltilmesini veya en azından "Biz bunu böyle bilmiyorduk." ya da "Bundan haberimiz yoktu." şeklinde ifadeler bekliyoruz. Onları kullanma yerine konuyu daha başka yerlere çekerek aynı tavır ve davranışlara devam etmek hakikaten hoş bir durum değil.

Sayın Başkanım, değerli Komisyon üyeleri; biliyorsunuz, Sayıştay denetim raporunda bize gelen öneriler iki grup hâlinde geliyor. Bir, o "esas öneri" diyeceğimiz kısım; bir de "diğer bulgu ve öneriler" kısmı. "Diğer bulgu ve öneriler" kısmı yine usul gereğince alt komisyonda müzakereye açılır, o bulgular ve öneriler içerisinde gündeme getirilmesi istenilen olup olmadığı sorulur ve olursa müzakere edilir, konuşulur ve diğer bulgu ve öneriler yine usul gereğince olduğu gibi, blok olarak üst Komisyona taşınır. Şimdi, benim itirazım hep şu konulara...

Sayın Sertel, tabii, dinliyor mu bilmiyorum.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Dinliyorum dinliyorum.

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Sayın Sertel Komisyonun kıdemli, hakikaten bu işlerin farkında birisi ve onun izin verdiği ölçüde de Komisyondaki diğer arkadaşlar bazen Komisyonu geriyorlar, bazen hakikaten çok güzel sakinleştiriyorlar; dolayısıyla bu konularda da etkili olduğuna inanıyorum. Sayın Sertel "9.2.1" galiba, onunla başladı, dedi ki: "Bu bulgu neden üst Komisyona taşınmıyor?" Benim itirazım şuna oldu: Sayın Sertel, "diğer bulgu ve öneriler" zaten üst Komisyona taşındı; taşınmamış olsaydı söz verildiğinde, teklif getirildiğinde "diğer bulgu ve önerilerden görüşülmesini istediğiniz var mı?" diye sorulmazdı ve sorulunca da kendisi zaten bunu söyleyemezdi. Ben buna itiraz ettim yani "Neden getirilmedi?"ye. Zaten getirildi. "Konuştuğunuz üst Komisyon konusu." diye itiraz etmeyeyim mi? Çünkü onun üzerine bir sürü konuşma olacak. Yani bir yanlışın, doğru olmayan bir şeyin üzerine 40 tane mantık silsilesi içerisinde birçok şey kurulacak; bunu engellemeye çalıştım. Bu, Komisyonun çalışması açısından da önemli. Ama daha sonradan...

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ben de yapıyorum aynı şeyi.

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Deniz Bey, Allah aşkına, son bir haftada devirdiğiniz çam 40'ı geçti, lütfen ya! Lütfen, müdahale etmeyin de bir söyleyeyim. Siz konuşunca ben de sesimi yükseltiyorum bastırmak için, o da başka türlü anlaşılıyor.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Tek kelimeyle cevaplayayım: Saçmalamayın.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Buyurun, devam edin Sayın Karakaya.

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Şimdi, arkasından da "Bu, peki, neden diğer ana bulgulara alınmadı?"

Şimdi, bunların ana bulgularda mı, diğer bulgularda mı yer alacağının takdirini öncelikle Sayıştay belirliyor çünkü bizim önümüze böyle getiriyor. Ha, biz burada diğer bulgular içerisinde yer alan bir konuyu ana bulgular içerisinde getirebilir miyiz? Elbette getirebiliriz. Bu alt komisyon bir ön çalışmadır. Alt komisyonda böyle bir öneri olmadıysa üst Komisyonda dileyen bunu yapabilir. Ama buradan kalkıp "Alt komisyonda bu öneri ya da bulgu neden oraya getirilmedi?" diye Komisyonu suçlayacak nitelikteki davranış yanlış diyorum. Bakın, söylediklerimi iyi anlamak lazım, "Bu ifade yanlış." diyorum Atila Bey, itiraz etmiyorum.

İkincisi, Komisyonda parti isimleri kullandığınız için söylüyorum, Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri de vardı, onlardan da bu bulgunun ana bulgular içerisine alınmasına yönelik bir teklif yok. Yani siz Komisyonu toptan suçlamış oluyorsunuz. Olabilirdi de ama Komisyon, kararlarını demokrasi gereği çoğunlukla alıyor, dolayısıyla çoğunlukla alınmış olan bir kararı eleştirirsiniz ama bunu farklı birtakım yerlere, farklı şeylere götürmek doğru değil. Yani son dönemlerde KİT Komisyonlarındaki en büyük sıkıntıların başında bu geliyor. Söylediğiniz burada... Hiç kimse -daha önce de ifade ettik- ne AK PARTİ'lisi ne MHP'lisi ne CHP'lisi ne İYİ Partilisi, hiçbiri yani kalkıp da kamu kaynağının kullanıldığı bir kurumda yapılan yanlışın üstünü örtecek değildir, böyle de bir şey burada yaşanmadı. Ama yanlışlar üzerine kurulu birtakım şeyleri düzeltme yoluna gitmeye çalışıyoruz yani "Bu neden buraya alınmadı?" diye bunun üzerine bir hikâye yazmak doğru değil. Zaten üst Komisyona gelmiştir, usul ve esas bunu gerektiriyor ve dolayısıyla burada da siz konuyu aldınız, açtınız.

Ayrıca, o konuyla ilgili yine ihaleyle yapılması konusundaki teklif de o tarih itibarıyla o kapsama giren konu ve hususlar ihaleyle yapılmaya başlandığı da ifade edilmiş durumda onun için orada kaldı. Ama siz başka bir şey önerebilirsiniz, fikrinize, önerinize elbette bir Komisyon üyesi olarak saygı duyarız. Ama başkası önermedi ya da başkası yapmadı diye bunu suçlayıcı bir şekle, tavra dönüştürmek doğru bir davranış değil. Benim hep söylemeye çalıştıklarım bu, bunun ayar vermeyle alakası yok. Birkaç toplantıdır söylediklerim açık, şimdi tekrar madde madde de tekrar edebilirim. Hususlarda hakikaten yapılan yanlışlar, bilerek ya da bilmeyerek, eğer bir sıkıntı yarattıysa onu bir "ayar" şeklinde değerlendirmeyin, bir uyarı, bir Komisyon üyesi olarak bir dayanışma olarak alıp düzeltmeye çalışırsanız daha iyi olur diye düşünüyorum.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Mevlüt Hocam, bir şey sorabilir miyim? Bir şey sorabilir miyim müsaade eder misiniz?

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Benim böyle bir şeyim yok.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Karşılıklı...

ATİLA SERTEL (İzmir) - Sorabilir miyim?

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Buyurun efendim.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Hayır, Sayın Karakaya, böyle bir usul yok.

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Sonradan yeni bir hikâye yazılıyor.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Böyle bir yöntem yok ama Sayın Sertel.

ATİLA SERTEL (İzmir) - "Bir şey sorabilir miyim?" diyorum.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Ama tamam, bitirsin, ondan sonra.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Peki, bitirsin, ondan sonra.

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Başkanım, özel istirhamım, sorsun yani kapatalım neyse.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Ama uzuyor, Sayın Karakaya, uzuyor, bu iş uzuyor.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Uzatan sizsiniz Sayın Başkan.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Yani mevcut duruma, yere göre...

ATİLA SERTEL (İzmir) - Şu anda uzatan sizsiniz.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Lütfen...

ATİLA SERTEL (İzmir) - Ben sorumu çoktan sormuştum.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Devam edin Sayın Karakaya.

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Şimdi, şunu da ifade etmek istiyorum: Burada hem denetimini yaptığımız kurum hem denetimi yapan kurum hem de diğer ilgili, bağlantılı kurumlar tabii ki herkes yasanın kendine verdiği sorumluluğu yerine getiriyor. Yani şimdi, biraz önceki konuyla alakalı ben özellikle hakikaten bu konularda ciddi, tecrübesiyle, geçmişiyle, birikimiyle çalışmalarını yapan -bazen hoşumuza gidebilir bazen gitmeyebilir- Sayıştayın da, bu anlamda Sayıştay denetçilerinin de cevap veremeyecekleri böyle bir ortamda bir konuda suçlanmalarını çok doğru bulmuyorum. Yani gerçekten, yine tekrar ediyorum, hepimiz burada bir hukuk üzerine bulunuyoruz. Herkes birbirinin hukukuna saygı duymak zorunda. Yani Sayıştay yetkililerinin geçmişe yönelik bir bilgiyi, alt komisyondayken alınmamış bir bilgiyi üst Komisyona gelene kadar almış olmalarını burada ifade etmelerini, böyle, farklı bir davranış ya da birileriyle birlikte hareket etme gibi ifade etmek ciddi, ağır bir suçlamadır.

Ben, özellikle bir denetim kuruluşumuza yönelik yapılan bu suçlamayı da kabul etmeyeceğimizi... Tüm Komisyon üyelerimizin bu konuda beni haklı göreceğine inanıyorum.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Toparlayalım Sayın Karakaya.

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Bunu da dile getirmek istedim. Burada geçen dönem alt komisyonda sorulan sorular ve konuşmalar... Komisyon üyeleri elbette soru da yöneltebilirler, evet "Bu bilgi geldi mi gelmedi mi?" diye. Ben şunu beklerdim ki... Kemal Bey hakikaten insan olarak pırıl pırıl bir insan; dostluğu, arkadaşlığı, her şeyi gayet iyi ama mikrofonun, bir de kameranın karşısına geçince bazen hem kendi tansiyonunu hem de Komisyondaki diğer üyelerimizin tansiyonlarını çıkarabiliyor. Onun için bir dahaki şeylerde belki daha sakin olsun, hiçbirimizin tansiyonu çıkmasın arzu ediyorum. Onun için, burada keşke Sayıştay denetçilerimize böyle bir konuyla ilgili "Ne oldu devamı?" diye önce sorup, sonradan o konuşmayı yapsaydı belki bu kadar ne kendisi ne bizler zaman kaybına da uğramayacaktık, canımız da sıkılmayacaktı.

Başkanım, çok teşekkür ediyorum.