| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Devlet Memurları Kanunu İle Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4527) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 30 .06.2022 |
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; şimdi, 2018 yılında 2 defa imar affı -ismi imar affı değildi ama imar affı- çıkardık. Öncekinde, birincisinde Boğaziçi filan bazı alanlar yoktu, sonra "Boğaziçi'ne de çıkardık." diye, o zamanki Sayın Başbakanımızın, Binali Yıldırım'ın cebine, "İmar affı Boğaziçi'ne de çıktı." diye cebine koyup gönderdik İstanbul'a. Şimdi, tabii, o boyutta ve o şekilde bir imar affı getirmiyor 37'nci madde ama bir şekilde af bu.
Şimdi, önce bir soru soracağım. 2018 yılında -yanılmıyorum yılda sanıyorum- çıkarmış olduğumuz bu imarla ilgili düzenleme sonrasında... Biraz evvel Sayın Paylan işte "Türkiye'deki yapıların büyük çoğunluğu kaçak, problemli, çürük falan." gibi laf etti. Tabii, o aflarda çok büyük bir eksiklik vardı arkadaşlar yani bu yapı kullanma belgesini verdiğimiz binaların sağlamlığıyla ilgili herhangi bir araştırma yapılmaması önemliydi, çürük binalara da yapı kullanma belgesi verildi o dönemde. Çünkü bu işi vatandaşın beyanına bıraktık, herhangi bir devlet ya da bu işi bilen kurumlar, kuruluşlar tarafından "Bu bina sağlam" ya da "Bu binanın sağlam raporunu getirin, ondan sonra." diye bir şey denmedi.
Neyse, şunu sormak istiyor istiyorum: O dönem ne kadar bina bundan faydalandı? Ne kadar para topladınız sorusu da var tabii burada. Benim yaptığım tespitlere göre yüzde 25'i civarında şey yapmış -belki de yüzde 35'tir- ve bir kısmı da işlemleri tamamlamadan vazgeçmiş, arkasından gelen işlemleri yapmadığı için başvurmamış gibi kabul edilmiş ya da işlemleri yapılmamış.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu binalar... Yani imar affında, vergi affında, işte bizim "kara para" dediğimiz, sizin "varlık barışı" dediğiniz aflarda niye bu durumda olanların yarısı bile başvurmuyor? Bana göre şundan: "Nasıl olsa tekrar gelecek." diyor, "Kaç kere çıkardılar." diyor çünkü bir bakın Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti dönemlerine, neredeyse 7-8 tane, iki senede bir, belki de daha fazla, hatta bir sene senede 3 defa vergi affı çıkardılar. "Nasıl olsa gelecek." diye başvurmuyor, başvursa bile gereğini yapmıyor, evraklarını tamamlamıyor, parasını yatırmıyor, taksitlerini bırakıyor. Şimdi, aynı durum da burada, hiç başvurmayan, ondan sonra bu pozisyonlara düşmüş olan bir sürü bina var ve bu binalara şimdi diyorsunuz ki siz.... Nasıl yapacaksınız, bununla ilgili tam düzenlemede neler olacak? Yapacaksınız düzenlemeleri de -belki bir yönetmelik filan da çıkaracaksınız, bilmiyorum- bu insanların elektriklerini sularını bağlayacaksınız yani konutlarda, iskân, oturma izni verilmiş konutlarda olduğu gibi elektrik, su buralara verilecek, vatandaşa bir şey. Seçim için yapıyorsunuz, ne için yapıyorsunuz; onu bir tarafa bırakıyorum. Ama değerli arkadaşlarım, insanları bu işe alıştırıyoruz yani bir süre sonra başka şey çıkacak.
Bir de teklif sahibi arkadaşımız Orhan Bey sunarken "İşte, arazisine bir şey yapmış falan..." Bakın, sadece imar affı, varlık barışı, vergi affı filan çıkarmıyoruz biz, ormanlarla ilgili de, işte, 2'de filan bir sürü aflar geliyor. İşte, bu şekilde çok sayıda orman arazisi var, Karadeniz'de çok var. Kadastro filan geçti, düzeldi ama bir baktık, kadastro geçmeden önce orman arazisi diye bildiğimiz birçok yer, arada aflar çıkmış, vatandaş oraya bir kulübe kurmuş, önce kaçak gitmiş, sonra böyle düzenlemeler yapılmış, oraya elektriği, suyu bağlanmış filan, ondan sonra 2/B ya da imar affı çıkınca da "Burada binam var, burası benimdir." demiş, sonra mahkemelik filan olmuşlar. Mahkemede aynen şöyle oluyor Orhan Bey: Mahkemeye bir ormancı arkadaş, orman mühendisi geliyor. O bakıyor ediyor, diyor ki: "Orman vasfını kaybetmiştir."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Köyden de 2 adam şahit olarak geliyor, onlar da diyorlar ki: "Ya, bunlar otuz senedir buradalar, hatta babamdan, dedemden de duydum, bunlar yüz senedir bu arazinin içinde." Şimdi, bu şekilde orman arazisi kapatan insanları ben biliyorum, benden küçük olanlar da biliyor. O bölgeye on sene, on beş sene evvel gelmişler; yüz senedir orada oturduklarını ispatlıyorlar. Ormancılar da "Bu, orman vasfını kaybetmiştir." diyorlar. Böyle işlemlerden geçtiği için, ormanın içinde küçük bir bina filan bir şey bulunuyor, hadi bakalım, orman vasfını kaybetmiş, zilyetlikten adama verilmiş ve ormandan çıkmış. Bütün bunları düşünüyor musunuz yani bütün bunların hesabını yapıyor musunuz? Böyle durumda ne kadar şey var? Yani size soru olarak soruyorum: Bu imar aflarından bu pozisyonda istifade edecek mesela kaç tane bina var, kaç tane şey var? Neye dayanarak bunu yapıyorsunuz, bunun bir hesabını yaptınız mı, ne kadar? Bu ne kadar? Ve bu binaların sağlam olup olmadığıyla ilgili bir şeyiniz olacak mı, yeni bir şeyiniz? Burada olmayacak. Bundan evvel de bunların bir kısmı yapı kullanma belgesi aldılar ya, yapı kullanma belgesi alırlarken de bunların, binaların sağlam olup olmadığı araştırılmadı. Ne devlet araştırdı ne de "Herhangi bir bilinen, güvenilen bir kurumdan al bir rapor getir." diye bir şey denmedi. İstanbul'da deprem bekliyoruz şimdi, işte "Yaklaştı." diyorlar filan. Ya, niye böyle arkadaşlar ya? Yirmi yıldır bir ülkeyi yöneten siyasi heyet niye böyle yani? Niye sistematik bir şey getirmiyorsunuz? Yirmi yılda ne olmaz arkadaşlar? "Devrim yaptık, Türkiye'yi şöyle değiştirdik, böyle değiştirdik." Hiçbir şey değiştirmediniz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Mehmet Bey, teşekkür ediyorum.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Türkiye'yi daha da bozdunuz, kurumların içini boşalttınız, kurumları yıktınız ve gidiyorsunuz.