MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.

Evet, hani buradan Millî Piyango İdaresine 44'üncü maddeyle bir para verilecek. Yani daha evvel Millî Piyangonun işlettiği ve devrettiği, sattığı şans oyunlarından elde edilen hasılatın belli oranlarla, yüzde 8 pay...

Şimdi, Millî Piyango, gerçekten, denetleyici, düzenleyici... Bilmiyorum ama işte birtakım oyunları yani yine, şans oyunlarının bir kısmının usulüne uygun yapılıp yapılmadığını falan denetliyor ama bir geliri yok. Buradan bir gelir şey yapılacak. İdari olarak da o masraflar kullanacak. Ne kadar para devredilecek? Bunu siz hesapladınız mı, bilmiyorum, ne kadar para gelecek? Daha doğrusu, bu, Millî Piyangodan devralınan ve KDV'si madevesi de sıfıra düşürülen bu kumar işinden Sisal-Şans Ortak Girişimi ne kadar para, hasılat yapıyor? Bu satışla ilgili, sözleşmedeki kurallara uyuluyor mu, uyulmuyor mu? Bu konuları çok fazla bilmiyoruz. Çünkü Millî Piyango döneminde açık olan, şeffaf olan, görebildiğimiz, işte hasılat gibi rakamları şu anda çok fazla göremiyoruz. Ama Demirören'in ortağı olan İtalyan şirket, bu Sisal İtalya Milano Borsasına koteymiş ve bazı arkadaşlar çalışmışlar, Türkiye'den ne kadar gelir elde etmiş diye bakmışlar; oradan hareketle, toplanan hasılatı aşağı yukarı hesaplamışlar arkadaşlar, göndermişler. Ne acı, değil mi? Biz Türkiye'de Millî Piyango gibi bir kuruluşun hasılatını göremiyoruz, Türkiye'deki şirket bunu göstermiyor, bir yerde bunu göstermek zorunda da değil ama İtalya'da borsaya kote olduğundan dolayı orada rakamları açıklamak zorunda ve o rakamlara bakarak, sağ olsun gazeteci Barış Soydan kardeşimiz bunları ortaya çıkarmış.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Kumar oynatmasını bile bilmiyoruz, değil mi?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Evet.

Şimdi, buna göre Sisal-Şansa Türkiye Varlık Fonu tarafından hasılattan yüzde 9,5 pay veriliyor, biliyorsunuz. Dolayısıyla buradaki rakamlardan hareketle ne kadar pay kazanıldı, bunlar ortaya çıkarılmış. Bu rakamları bir tarafa koyuyorum. Bunların şöyle bir önemi var: Biliyorsunuz değerli arkadaşlarım, bu sözleşmede hasılatın artırılacağı taahhüt edilmiş ve nasıl artırılacak, bunlar da formüle edilmiş. Nasıl formüle edilmiş? Yüzde 20+enflasyon oranında 2019, 2020, 2021 ve hasılatlar artırılacak. Ama oraya bir de not konulmuş. Bunu biliyor muydunuz, bilmiyorum. Ama bak, ne kadar uyanık adamlar. "Enflasyon yüzde 15'i aşarsa yüzde 15 kabul edilecek." Ne güzel, değil mi? Artış ancak yüzde 20+yüzde 15, enflasyon kadar. Şimdi enflasyon ne, TÜFE enflasyonu ne? Yüzde 73,5 ama yüzde 15 olarak hesaplanacak. Fakat değerli arkadaşlarım, bu, İtalya'daki Milano Borsasından öğrendiğimiz bilgiler öyle gösteriyor ki hasılatlar düşmüş, çok düşmüş, üstelik de hasılatlar çok düşmüş. Bunlarla ilgili de bir şey yapılacak mı, bilmiyorum. Bunlarla ilgili, acaba, merak ediyorum, devlet de pay alacak ya; bu payları aynen, işte şey garantilerine verdiğiniz; havaalanında, şehir hastanelerinde, otoyolda garanti verdiğiniz gibi şirketlere de böyle garantiler veriyor musunuz? Çünkü sözleşmede, ihalede hasılat artışı iddiası da ihale şartlarından biri. Avantaj daha fazla hasılat artışı, hangi şirket teklif ediyorsa ona kalacak. Dolayısıyla şimdi bu şartlar yerine gelmemişse -"güvensizlik" dedi biraz evvel bir arkadaşımız- başka sebeplerden dolayı bu şartlar yerine gelmemişse sözleşmeden doğan hak -soru soruyorum şimdi teklif sahibine ve varsa buradaki arkadaşlar- doğan şartlar... Bu zarardan kamu nasıl korunuyor? Gerçekten bunlar merak konusudur.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum Sayın Bekaroğlu.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Biraz daha konuşsam yok mu?