| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası AŞ'nin 2019 ve 2020 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 30 .06.2022 |
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Efendim, bugün, tabii, herhâlde biraz iletişimde sıkıntı yaşıyoruz ya da yaşadık. Biraz önce Atila Bey çok güzel ifade etti özellikle alt komisyondaki o bilgi verilme, verilmeme konusuyla ilgili, onunla ilgili. Atila Bey'in söyledikleri başka bir şey, bugün burada kendisinden önce gündeme getirilen şey başka bir şey yani bilgi verilme konusunda kamu kurum ve kuruluşlarının o konudaki çekingen davranmaları ya da imtina göstermeleri hiçbir şekilde kabul edilebilir bir durum değil, nitekim bu Komisyonda da zaman zaman bu konular gündeme geldiğinde Komisyon üyelerimizin tamamı da bunun doğru olmadığını, olmayacağını hep ifade ettiler ve Sayıştay da bu konuyla ilgili bu tür karşılaştığı hususları raporuna alıp getiriyor, burada da gerekli tenkitler yapılıyor. Zaman zaman ticari sır kapsamında belki genişletme olabiliyor ya da farklı davranışlar olabiliyor, nitekim bu örnekte de alt komisyonda da tartışırken bilginin verilmemesi savunulmadı; bilginin verilmemesinin doğru olmadığı, bu bilgilerin verilmesi gerektiğini, 2020 ve 2021'e ait bilgilerin verildiğini... "Peki, geriye dönüp 2019'a muhasebe sisteminden doğrudan almasanız da manuel olarak bu bilgiyi çıkarıp verebilir misiniz?" diye sorulduğunda "Tabii ki bunu yapabiliriz." dendi ve bunun devamı geldi. Doğal olarak bize de bildirilmedi bilginin gelip verildiği ama sorduk. Eğer bir konuyu takip ediyorsanız, onun içindeyseniz, bir de o konudan alıp da çok iddialı bir konuşma yapacaksanız, birinci şey, en azından, böyle bir bilginin, burada konuşulan bilgilerin verilip verilmediğini sormak olmalıydı yani bugün burada soru sorulduğunda, Sayıştaya da kuruma da sorulduğunda bunların cevabı bir şekilde sözlü ya da yazılı olarak beğenelim, beğenmeyelim önümüze geliyor. Dolayısıyla buradaki mesele, bilginin verilmemesini savunma değil yani çözülmüş olan bir sorunun gündemden çıkarılmasına dair burada çok iddialı, belki maksadı aşan konuşmaların yapılmış olması; itiraz budur, zannediyorum bu konu herhâlde anlaşıldı, netliğe kavuştu diye düşünüyorum. Yani bazen içinde yaşadığımız, bizzat bulunduğumuz, hatta bir aktörü olarak yönlendirdiğimiz konuları burada dinlediğimizde şok oluyoruz, hakikaten anlamakta sıkıntı çekiyoruz; onun için de bilmediğimiz, dışarıdan hatta gelen konuların aktarılmasında da kim bilir neler var diye de düşünmüyor değilim. Benim anlatmaya çalıştığım bu; bilmiyorum meramımı anlatabildim mi. Dolayısıyla elbette burada hiç kimsenin, hiçbir kurumun, hiçbirimizin keyfî olarak bir davranış içerisine girmesi mümkün değil, kurumların da kendilerinden istenilen bilgileri vermeme, onların -yani kusura bakmayın, maksadımı aşmayayım ama- hakkı da değil, dolayısıyla elbette bu bilgiler verilecek, biz de bunları burada Türk milleti adına soruyoruz, kamu adına bir hukuk üzerine soruyoruz. Burada hiç kimsenin farklı bir şeyi sakladığı da bir şey yok, önüne gerildiği de bir şey yok ama haksızlığa da izin vermeyeceğimizin de bilinmesi lazım. Burada bugün bir haksızlık yapılmıştır yani bir konu üzerinden bir olay büyütülerek sanki bir şeyler örtülüyor, saklanıyor gibi, ne olduğunu bilemiyoruz yani o bilgilerin verilmemesi, orada yanlış olduğu anlamına da gelmez ama denetlenmemiş olması çünkü bizim için doğru bilgi denetlenmiş bilgidir, bu işin kuralı budur, denetlenmediği için o bilgi doğru bilgi değildir ama denetlenmemiş olması orada "Yanlış var, yolsuzluk var, haksızlık, başka şeyler var." anlamında değildir, bunu ezbere söylemek hakikaten hiçbirimize yakışmaz; itiraz budur -tekrar altını çiziyorum- değilse, bilginin verilmemesini burada hiç kimsenin kalkıp da savunacak hâli yok, idare de öyle bir şeyi savunmadı, "Tamam, biz o bilgileri vermedik, veremedik ama vermeye başladık, öncesini de vereceğiz." dedi ve getirdi verdi; söylemeye çalıştığımız olay bu. Ha, geciktiği eleştirilebilir, verilmediği eleştirilebilir, o bilgileri aldıktan sonra Sayıştay teknik, bilgi, beceri, kendisine verilen yetki çerçevesinde, varsa yanlışları onları da raporuna yazar getirir. Bakın, buradaki konu, denetim esas ve usullerine biraz faklı yaklaşıyoruz yani biz burada kendimizi ne Sayıştayın yerine koyabiliriz ne müfettişin yerine koyabiliriz ne yöneticinin yerine koyabiliriz ne yargının yerine koyabiliriz; biz bize hukukla tanınmış olan bir çerçevede görevimizi yapmak durumundayız.
Şimdi, bugün, suç duyurusunda bulunma olayı yine çok konuşuldu. Değerli arkadaşlar, Türkiye'de bir denetim yapısı, denetim sistemi var; dış denetim dediğimiz bir olgu var, iç denetim dediğimiz bir olgu var. Şimdi, kamu kurum ve kuruluşlarında, bu idarelerde de kendi iç denetimleri bu mekanizmalarda çalışır. Suç duyurusu olayı, herkes suç duyurusunda bulunabilir. Sayıştay yaptığı denetimler sırasında eğer suç unsuru olarak gördüğü herhangi bir husus varsa, cezayı gerektiren herhangi bir husus varsa bu konuyu da ayrıca raporuna alır hatta daha detay incelenmesini ve gerekiyorsa soruşturulmasını gerekli görüyorsa ilgili Bakanlığa hitaben de ilgili Bakanlığın adı da kullanarak "Bakanlık müfettişlerinin bu konuyu incelemesi, gerekirse soruşturulması..." der, böyle bir duyuruda bulunur. Bakanlık, incelemesinin sonucunu savcılığa da götürebilir, kendi idari cezalarıyla da yani neyse durum ona göre... Bu, bir inceleme meselesidir. İkincisi, yine Sayıştay denetçileri burada gördükleri, ceza anlamında, ceza verilmesini gerektiren ya da suç niteliğinde bir şey görüyorsa bunu doğrudan doğruya cumhuriyet savcılıklarına da bildirebilir; bunun örnekleri de yok değil, örnekleri de var. Yani dolayısıyla sanki burada önü kapatılmış, sadece burayla sınırlıymış gibi bir şeyde bulunmak doğru değil. Biz Sayıştayın buraya getirdiği denetim raporu üzerinden müzakerelerimizi yapıyoruz, öyle de yapmalıyız çünkü yasal olarak bu görev Sayıştaya verilmiş.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Tam da onu. Mevlüt Bey, 2019 yılında 3 milyon 104 bin lira fazladan para aldıklarını soruyor Sayıştay. Ne diyorsunuz bu konuda?
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Sayıştay bu konuda eğer...
ATİLA SERTEL (İzmir) - Cevabı aldınız mı? Yani o konuda aldınız mı bir cevap? Onu da yanıtlayın.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Sertel...
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Bakın, Sayıştay bu konuda fazla alındığını soruyorsa, bilgiye ulaşamadığını, bilgiyi...
ATİLA SERTEL (İzmir) - Sayfa 43, açın, okuyun.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Ya, Atila Bey, bakın, bir şey var, anladım, siz gazetecisiniz ama müsaade edin de...
ATİLA SERTEL (İzmir) - Ama sayfa 43, açın, okuyun.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Ya, 43'ü açıp...
ATİLA SERTEL (İzmir) - Ona da cevap verin siz o zaman.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Onun cevabını verecek ben değilim.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Ben kitaptan konuşuyorum, ya, başka yerden konuşmuyorum ki.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Ya, ben size yalan söylüyorsunuz demiyorum.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Yalan söylemem ki.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Yanlış söylüyorsunuz demiyorum.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Demem.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Şimdi yani öyle bir konuya giriyorsunuz ki başka bir yerde, ben başka bir şey anlatıyorum, siz başka bir şey.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Soruyorum, ben kitaptan konuşuyorum.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Sertel... Ama Sayın Sertel... Ya, Sayın Sertel...
ATİLA SERTEL (İzmir) - Ne konuşuyorsunuz anlamıyorum.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Bu yaptığınız usul doğru değil, söylediğiniz doğru olabilir.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Öğrenciler de ne söylediğini anlamıyordur; bilmiyorum kaç yıl ders verdiniz.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Bakın, burada, Sayıştay bunu raporuna almışsa bu bilgi kurumdan sorulmuş.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Muhtemelen anlamıyor kimse, kimse anlamıyor bir şey. Ben anlamıyorum bir şey, niye anlatıyor, anlamıyorum.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Bakın, siz şöyle bakıyorsunuz olaya. Siz bu konularda tek kendiniz... Hayır, öyle değil.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Hayır, anlayamıyorum Mevlüt Bey, hakikaten anlayamıyorum. Bunlar cevap mı Allah aşkına bize?
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Neyi cevap mı?
ATİLA SERTEL (İzmir) - Ne cevabı veriyorsunuz siz bize ya? Niye cevap veriyorsunuz?
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Ben size cevap vermiyorum. Ben size cevap verme gibi... Ben sizin usul konusundaki girdiğiniz yanlışı söylüyorum.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Hayır, ne yanlışı yapmışım kardeşim? Ne yapmışım?
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Sertel...
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - "Ya, alın elinize bir ipi, geçirin boğazına, çekin" Bunu yapmaya...
ATİLA SERTEL (İzmir) - Ya, iple ne alakası var? Kitaptan konuşuyorum.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Sertel...
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Sayın Sertel, orada...
ATİLA SERTEL (İzmir) - İple ne alakası var?
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Sayın Sertel, ben de size şunu söylüyorum.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Sayın Hocam, Sevgili Hocam, üniversitedeki öğrencilerinize anlatır gibi anlatın.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Sertel, lütfen.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Ben anlatıyorum, anlayan anlıyor. Üniversitedeki öğrenciye de... Benim bürokratlığım da ortadadır yani bürokratlığımı gidin, Genel Başkan Yardımcınız Sayın Faik Öztrak'a sorun. Türkiye'de Hazine tarihinde ödül önerilen tek Genel Müdürlük bana nasip oldu.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Tebrik ederim.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Altında da Faik Öztrak'ın imzası var, ona da bakın.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Tebrik ederim, ne kadar güzel, kutluyorum.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Yani ona da bakın.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Başarılarınızın devamını diliyorum.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Teşekkür ediyorum. Ben de size aynı dileklerle...
ATİLA SERTEL (İzmir) - Ama ne anlattığınızı anlamıyorum.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Ama Sayın Sertel, lütfen dinleyelim.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Dinleyemiyorum ki.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Ama bir dakika dinleyelim.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Ya, ne anlattığını anlasam dinleyeceğim.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Ya, sizi dinledik ama.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Ya, ne anlattığım o kadar açık ki.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Ee, siz anlamıyor olabilirsiniz ama diğer üyelerimiz çok iyi anlıyor belki.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Benim anlattığımın üzerine anlatıyor da ben onu anlamak istiyorum.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Niye siz başkalarının anlama hakkını gasbediyorsunuz, dinleme hakkını gasbediyorsunuz?
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Atila Bey, siz konuyu benim anlattığımın bağlamından koparıyorsunuz. Tekrar söylüyorum, bakın, tekrar söylüyorum. Biz burada kamu kaynaklarını kullanan bir kurumun denetimini yapıyoruz, bu denetim yapısında hukuk hepimize ayrı ayrı görevler vermiş, o görevlerimizi yerine getiriyoruz.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Aynen.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Sayıştay bu konuyla ilgili bir tespit yapmışsa, buraya getirmişse bizim yapacağımız... Oradaki fazla ödenmiş mi ödenmemiş mi bunu biz bilemeyiz; bunu Sayıştay inceler, getirir, burada gündeme gelir, biz de bununla ilgili gereğinin yapılması... Bunun gereği nedir?
ATİLA SERTEL (İzmir) - Söylüyor Hocam burada.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Ya, söylüyor da ya hakikaten yani siz sinir bozmak için mi konuşuyorsunuz?
ATİLA SERTEL (İzmir) - Hocam, söylüyor burada, fazla ödeme yapılmış.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Peki, ne yapalım? Hadi söyle, söyle bakayım, ne olacak?
ATİLA SERTEL (İzmir) - Hocam, "Sayıştaya cevap vermiş." diyorsunuz ya, bizim ondan haberimiz yok diyorum Hocam.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Sertel...
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Neyiniz yok?
ATİLA SERTEL (İzmir) - Bizim Sayıştaya verdiği yanıttan haberimiz yok. Biz dolayısıyla burada...
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Atila Bey, konuyu çarpıtıyorsunuz. Bir daha diyorum: Tekrar çarpıtıyorsunuz, yakışmıyor. Burada konu olan...
ATİLA SERTEL (İzmir) - Ne çarpıtması Hocam? Çarpıtma değil vallahi.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Sertel, lütfen, artık bitirelim.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Ya, Sayıştay bu konuda cevap versin artık lütfen.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Usulde hata var ve siz yargılıyorsunuz.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Hayır, yargılamıyorum ya.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Karakaya, devam edin.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Atila Bey, bakın, eğer...
ATİLA SERTEL (İzmir) - Hocam, sayfa 43'ü oku, Allah aşkına ya!
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Ya, sayfa 43'ü biliyorum, bir şey söylüyorum.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Sertel, Genel Müdürümüze söz verdiğimizde gerekli açıklamayı yapacaktır zaten, niye bu kadar acele ediyorsunuz?
ATİLA SERTEL (İzmir) - "Yok." diyor.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Ama lütfen ya... Dinleyin ama, dinlemiyorsunuz Sayın Sertel.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Atila Bey, "Yok." diyen kim ya?
Bakın, sorun ne biliyor musunuz? Bir yanlışı söylüyorsunuz, o yanlış üzerinden devam ediyorsunuz; bunu kaç toplantıdır yapıyorsunuz, bu yakışmıyor. Ben de kaç toplantıdır tam tersini söylüyorum, bu kadar zorunuza gitmesin ya!
ATİLA SERTEL (İzmir) - Ya, öyle bir şey yok.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Buradaki mesele...
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Ve burada konuşuluyor, sonra çıkılıp gidiliyor, bürokratlarımızın verdiği yanıtlar da dinlenmiyor ama.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Kim dinlemiyor ya? Buradayız işte.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Sarıbal nerede?
ATİLA SERTEL (İzmir) - Ama Sarıbal sizden izin aldı, "Tarım Komisyonuna gidiyorum." diye Sayın Başkan Yardımcısından izin aldı.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Peki Sayın Sertel.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Zeybek nerede? Deniz Yavuzyılmaz nerede?
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Şimdi, ben bir daha tekrar ediyorum, diyorum ki: Burada sabah gündeme...
ATİLA SERTEL (İzmir) - Ya, sizin hiçbiriniz olmuyor bazen, biz bir şey diyor muyuz?
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Sertel, lütfen, dinleyin ama.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Ya, öyle bir şey olur mu? Yani bazen insanların işi oluyor, tuvalete gidiyor, yemeğe gidiyor...
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Sertel...
Buyurun Sayın Karakaya, devam edin.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Efendim, teşekkür ediyorum.
Efendim, bir daha tekrar ediyorum: Buradaki mesele fazla ödemeye yönelik bir söylem değildi. Eğer fazla bir ödeme varsa bu yapı içerisinde gereği yapılır, incelenir, öyle bir tespit varsa... Fazla ödeme iki türlü olabilir: Hatayla olabilir ve hileyle olabilir. Hataysa ona göre gerekli cezalar verilir, kamu zararı telafi ettirilir; hileyse başka türlü cezalar verilir, kamu zararı telafi ettirilir. Bunun yolu yordamı vardır. Burada bunu devam ettirecek olan biz -KİT Komisyonu olarak- değiliz. Biz, bu konularda daha dikkatli olunması ve bunların takip edilmesi konusunda burada karar alabiliriz veya gerekli incelemenin yapılmasını talep edebiliriz. Sayıştay zaten bu tür konularda eğer bir hile varsa, bir hata varsa ya da belli değil, araştırılması, incelenmesi gerekiyorsa böyle bir talepte bulunur; belki de bulundular, bunu bilmiyorum.
İkincisi, kurum da zaten böyle bir konu önüne geldiğinde kendisi resen bunların incelemesini teftiş kurulu marifetiyle yapar, bunların sonucuna göre de sorumluları varsa gereğini yaptırır. Biz bunun takibini yapabiliriz, sorabiliriz, "Ne oldu bunlar, bunlarla ilgili herhangi bir işlem yapıldı mı?" diyebiliriz; bunlar ayrı bir şey ama bizim burada tartıştığımız şey bir bilginin verilmemesi üzerinden burada kopartılan fırtına. Bilgi verilmemiş; alt komisyonda bu tartışıldı, söyledik, "Bilgi vermeme gibi bir hakkınız yok, bu bilgileri vereceksiniz." dedik.
Sonuç itibarıyla, yine tekrar ediyorum: 2020 ve 2021 verilerinin, bilgilerinin verildiğini, 2019'un verilmediğini... "2019'u da verebilir misiniz? Gerekirse manuel olarak bunları çıkarın, bu bilgileri verin." dedik. İdare de "Evet, bu bilgileri de vereceğiz." dedi. O bilgileri de getirmiş, vermiş. Şimdi, bu, başka bir şey. O gelen bilgilerde ne olduğunu bilmiyoruz Atila Bey.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Aynı şeyi söylüyorum.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Ama o bilgileri isteyen Sayıştaydır ve o gelen bilgiler üzerinden Sayıştay incelemesini yapar, gerekli bir uyarı söz konusuysa, rapora alınması gereken ya da ilgili bakanlığın incelemesi, araştırması gereken bir şey varsa, savcılığa suç duyurusunu gerektiren bir şey varsa yapar; sistem böyle işler.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Kıymetli Mevlüt Bey...
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Bir dakika ya, lütfen, ne olursun.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Bir düzeltme yapacağım.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Sertel, lütfen...
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Ama ben... Yani düzeltemiyor da yama tutmuyor.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Biz 2019'u oylayacağız, biraz sonra oylayacağız. 2019'la ilgili bulguya, Sayıştaya yanıt geldiyse ve biz Komisyon üyeleri olarak bundan bihabersek neye istinaden oylayacağız Mevlüt Bey?
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Ya, bakın, bu bilgiler var burada, bu bilgiler var burada.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Sertel, bakın, biraz önce de söyledim.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Nasıl oylayacağız? Böyle bir bulgu varsa kurumu nasıl aklayacağız biz?
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Bakın, Sayın Genel Müdürümüze...
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Ya, bu tavrı yanlış işte.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Hayır, yanlış değil.
Bakın, 2019'la ilgili bulgu var, cevap var.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Sertel, dinlemiyorsunuz ama.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Biz de yok, nasıl oylayacağız?
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Siz onaylamayın.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Bakın, Genel Müdüre soruları yanıtlaması için söz hakkı vereceğiz, Sayıştaya söz hakkı vereceğiz; lütfen sabırlı olun.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Verecek bize Sayıştay o bulguları, niye vermiyor?
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Ya, veriyor, Sayıştay raporlarında bunlar var.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Vallahi yok, ek yok.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Karakaya, toparlayalım lütfen.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Ya, Atila Bey, bakın, şundan emin olun: Kamuda, özellikle KİT'lerde, herkes yaptığı yanlışın hesabını verir; bundan şeyiniz olmasın.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Verir, verecek de.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Yani şöyle düşünmeyin: Orada fazla bir ödeme varsa o, o raporda kalmaz.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Ben demiyorum efendim, Sayıştay diyor bunu, benim iddiam değil.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Karakaya, toparlayalım lütfen.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Ya, Sayıştayın dediği o fazla ödeme kimsenin yanına kâr kalmaz; kamu, devlet onun tahsilini yapar, sistem ona göre çalışır. Yani bu rapor sadece... Ya, burada bunu yapacak biz değiliz. Biz bunun üzerinde...
ATİLA SERTEL (İzmir) - Biz yapmıyoruz.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Karakaya, fazla ödeme yapıldığına dair bir sözünüz var mı? Yok. "Sadece belge verilmeli." diyor...
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Söylesinler, müdahale etmesinler söylesin.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Ama bakın, bunun usulü var, lütfen, herkes karışıyor. Genel Müdürümüze yanıt için söz verdiğimde, Sayıştaya söz verdiğimde bunlar açıklığa kavuşacak. Niye acele ediyoruz, niye suçluyoruz Kurumu?
ATİLA SERTEL (İzmir) - Ya, biz suçlamıyoruz. Sayıştay raporunu okuyorum ben, suçlamıyorum.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Ama "Fazla ödeme var." şeklinde fazla ödeme yapıldığına dair bir algı oluşturuluyor burada.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Algı oluşturmuyorum Başkan, lütfen anlayın.
"2 milyon 346 bin lira ödenmesi gerekirken 5 milyon 451 bin lira ödenmiş." diyor; ben demiyorum bunu.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Devamında ne yazıyor?
ATİLA SERTEL (İzmir) - İşte, hep öyle diyor.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Tamam, devamını okuyun.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Devamında da diyor, bakın: "Banka yöneticileriyle yapılan görüşmelerde yönetim ve denetim kurulu üyelerinin genel kurul tarafından belirlenen aylık ve ücretlerinin yanında üç ayda bir ikramiye aldıkları, kendilerine ayrıca giderleri banka tarafından karşılanmak üzere kredi kartı tahsis edildiği öğrenilmiştir. Hesabın ayrıntısı, denetim ekibi tarafından çeşitli iletişim yöntemleriyle defalarca talep edilmiş olmasına rağmen Sayıştay ekibiyle paylaşılmamıştır." diyor. Bunu ben demiyorum, bunu Sayıştay diyor.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Tamam, devamında fazladan para ödendiğine dair bir şey yok, belge vermediğine dair bir şey var.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Ya, Sayıştayın raporunu okuyorum, beni suçluyorsunuz, ben anlamıyorum.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - İşte, onu söylüyoruz. Ya, biz onu söylüyoruz zaten ama siz fazla ödeme olduğuna dair bir algı oluşturuyorsunuz.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Siz algı yapıyorsunuz.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Ne algı yapıyorum ya!
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Ya, 3 milyon para havadan ödenmiş...
ATİLA SERTEL (İzmir) - Arada var işte, aradaki fark...
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Ya, öyle değil ki; belge verilmemiş.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Öyle değil "Fazla ödenmiş." diyor, Sayıştay diyor bunu; alıp okuyun arkadaş, okumanız yazmanız yok mu?
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Ya, bir cümle söylesin fazla ödeme yapılıp yapılmadığına dair.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Karakaya, sözünüzü bitirin, ondan sonra...
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Ya, fazla ödenmiş ayrı, belgesi ibraz edilmemiş ayrı.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Gündoğdu, lütfen...
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Başkanım, lütfen, bakın, mutlaka...
ORHAN SÜMER (Adana) - Muhatapları cevap versin o zaman.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Her şeyin bir sırası var; siz konuşmadan önce Sayın Genel Müdüre söz veriyor muyuz? İlk önce sizler konuşuyorsunuz, ardından Sayın Genel Müdürümüze söz veriyoruz. Niye "Muhataplar yanıt versin." diye ısrar ediyorsunuz? Sırası geldiğinde muhataplara söz veririz, yanıtlarlar, ondan sonra gereğini yaparız.
ORHAN SÜMER (Adana) - Ya, aynı şeyi söylüyoruz.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Herkese aynı Başkan, ben de aynı şeyi söylüyorum.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Peki ama lütfen karışmayın.
Sayın Karakaya, bitti mi konuşmanız?
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Sayın Sertel izin verirse konuşacağım Başkanım.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Bakın, burada eksiklik şu Sayın Başkan...
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Bakın, hâlâ konuşuyorsunuz, lütfen ama.
Buyurun Sayın Karakaya.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Peki, çok teşekkür ediyorum.
Efendim, burada yine bir örneğini yaşadık; benim söylediğim başka bir şey, burada söylenen başka bir şey. Fazla bir ödeme bu rapora... Şimdi o şeyi hatırlayamadım ama fazla ödemeden ziyade, zannediyorum, 3 milyon bir ödeme olduğu, kredi kartı verildiği... Ve Sayıştay diyor ki: "Bilgi alamadık." Biz de dedik ki: "Bu doğru değil; bu bilgi verilmeli." Dolayısıyla, Kurum da dedi ki: "Ben bu bilgiyi zaten sonraki dönemden itibaren vermeye başladım, o dönemin bilgisini de vereceğim." O bilginin verilmemiş olması burada konuydu ve burada da idare o bilgiyi verdi. O gelen bilgiler ışığında...
ATİLA SERTEL (İzmir) - Kime verdi? Bize mi verdi?
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Ama, bakın, Sertel...
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Size vermez, öyle bir şey yok.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Sayıştaya veriyor, Sayıştayın da bize vermesi lazım; bu maddeyi biz denetliyoruz.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Allah Allah...
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Bakın, Sayıştayın o belgeleri size vermek gibi bir zorunluluğu var mı?
ATİLA SERTEL (İzmir) - Var tabii.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Hayır, yok efendim.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Niye vermeyecek canım?
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Hayır, yok. O belgeleri vermek gibi bir yükümlülüğü, zorunluluğu yok.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Hayır, belgeleri değil, sonucu verecek.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sonucu yazar, acele etmeyin.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Sayıştayın kitabına göre burada fazladan para ödendiği ortaya çıkıyor.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Ama acele ediyorsun, Sayın Sertel, acele ediyorsun.
Sayın Karakaya, teşekkür ederim.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Efendim, o zaman ben şunu diyorum -artık ben düzeltmekten yoruldum- Sayıştaydan bir ricamız var, Sayın Başkanım sizden de: Sayıştay, denetim süreçleri, denetim şekli, usul ve esasları, mevzuatıyla ilgili, KİT'lerle ilgili Komisyonumuza bir gün bir seminer versin lütfen.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Karakaya, dört yıldan beri denetim yapıyoruz, hâlâ anlaşılmamışsa...
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - E, anlaşılmıyor Başkanım. Anlaşılmış mı?
ATİLA SERTEL (İzmir) - Ben neyi anlayıp anlamadığımı iyi biliyorum da siz ne yapmak istiyorsunuz, onu anlamıyorum. Sizin ne dediğinizi anlamıyorum ben.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Hâlâ denetimle ilgili, usul ve esaslar, yöntem eğer anlaşılmamışsa vay hâlimize!
Peki, teşekkür ediyorum.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Ben Sayıştayı da KİT'i de çok iyi biliyorum da sizi anlamakta zorluk çekiyorum.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Anlayamazsınız, biraz çalışmanız lazım.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Anlayamam çünkü öğrencilerin ne hâldeydi, onu bilmiyorum Hocam.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Sertel, lütfen...
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Sen merak etme, o konularda çok iyiyim.