| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172 Milletvekilinin; Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4618) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 13 .10.2022 |
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Sayın başkan, değerli arkadaşlar, değerli bürokrat arkadaşlarım, basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, arkadaşlarımızın getirdiği bu teklifin genel gerekçesinde çok büyük laflar ediliyor. Kanun teklifiyle ülkemizdeki yeni ekonomik gelişmelere uyum, ekonomik program hedeflerinin gerçekleştirilmesi, ülke ekonomisinin uluslararası rekabetçiliğinin geliştirilmesi, ekonomik büyüme ve dış ticaret dengesine olumlu katkı sağlanması, ülkemizin döviz girdisi filan, hâlâ büyük, üst laflarla gidiyor, okuyun 52 maddeyi filan. Böyle bir şey yok arkadaşlar. Birtakım palyatif tedbirler. Evet, bazı maddelerde vatandaşı rahatlatacak ama çok küçük... Yani herhâlde büyükleri arkadan gelecek, gerçek vergi affı mesela, imar affı gibi her seçim öncesi yaptığınız şeyler arkadan gelecek. Evet, yani bunu seçim için yapıyorsunuz ama seçim için bile diyemiyorum ben. Böyle seçim için evet fakat algı oluşturmaya yönelik bir çalışma yani 2 bin liranın altında kalan borçlar filan gibi.
Şimdi "Nedir?" diye baktık, baktık. Yani ne ad konulabilir? Bana göre bir mıntıka temizliği kanunu. Bu tip torbalar daha evvel de geldi, yine gelecek yani giderayak gelecek. Mesela, bu kanunda af var, 20 tane kanun ve 3 kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılıyor. Bunlardan 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11 tanesi afla ilgili düzenleme değerli arkadaşlarım. Tabii, burada vatandaşı rahatlatacak işte, kredi alan gençlerle ilgili, işte, yaşlılık maaşı yanlış verilmişlerle ilgili, işte, engellilerle ilgili yani birtakım düzenlemeler var, bu aflar gerekliydi, işte, çekle, senetle ilgili problemi olanlara bir sicil affı, bunlar gerekliydi. Fakat burada öyle şeyler var ki örneğin, 8'inci maddede -"Maddeye geçmeyin filan." denildi ama bir değinip geçeceğim Başkanım- evet, yani 65 yaşını doldurmuş muhtaç ve kimsesiz Türk vatandaşlarına aylık bağlanması hakkında kanunda değişiklik yapıyor, işte, "Doğru olmayan raporlarla filan alanlar hariç." diyor, "Yanlışlıkla maaş bağlanan geri ödenmesi gerekli şeyleri affediyoruz." diyor. Fakat ondan sonra bir paragrafta da deniliyor ki: "İlgililer hakkında adli, idari, icrai takibat yapılmayacaktır." Yani ne demek bu arkadaşlar? Yani zaten vatandaşı affediyorsunuz, onlarla ilgili bir şey yapmayacaksınız, tamam. "İlgililer" derken bu işin içinde memurlar... Niye bunu söylüyorum? Şunun için söylüyorum bunu: Hem bunda hem engelli maaşıyla ilgili geçmişte basına çok sayıda haber düştü, büyük sayıda, birkaç yüz bin yolsuzluk yapıldığına dair şeyler çıktı, hak etmeyenlere maaş bağlandığına, bunların organize yapıldığına dair haberler çıktı. Yani bunlar da affedilecek mi? Teklif sahibi arkadaşıma soruyorum özellikle. Bu ilgililer içinde kimler var? Diğer maddelerde de bu yanlışlıklara sebebiyet verenler hakkında da bir af mı getiriliyor? Yani onlarla ilgili de cezayı... Yani siz işte TMSF'yle ilgili böyle bir düzenleme yaptınız, yani daha çok yapacağınızı düşünüyorum. Yani gidiyorsunuz ve gittikten sonra işte, herhangi bir soruşturma kovuşturma açılmasın, bir sıkıntı ortaya çıkmasın diye düzenlemeler yapacak mısınız? Yani burada bu düzenlemeler mi bunu... Bunlara cevap vermek gerekir diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım, ben mıntıka temizliğine bir giriş olarak da görüyorum bu yasayı, bunu ifade edeyim.
Şimdi, dezenformasyon yasası konuşuluyor arkadaşlar. İşte, telefonlar filan da kırılmış yani sıkıntılar var aşağıda. Şimdi, arkadaşlar, dezenformasyonun büyüğünü siz yapıyorsunuz yani "Siz yapıyorsunuz." derken -Hükûmet yanlısı şeyler- Hükûmet yapıyor, Hükûmetin Başkanından başlayarak ortağına kadar herkes dezenformasyon yapıyor. Biraz evvel burada yapılan konuşmalarda dezenformasyon... Yani Türkiye uçuyor, Türkiye gerçekten uçuyor, hiçbir problem yok. Amerika, Avrupa, zavallılar yani raflar boş, soğuktan titriyorlar, çok büyük sıkıntı, aç perişanlar gibi bir görüntü, böyle bir tablo. Bunu Sayın Cumhurbaşkanı defalarca söylemiş, söylüyor arkadaşlar ama geçtiğimiz günlerde daha böyle sistematik bir
-Tabii, "Yalan söyledi." koca Cumhurbaşkanına böyle bir laf söyleyemiyoruz ama- gerçek olmayan, gerçeği bozan -ne diyelim, gerçeği büken diyelim- gerçeği büken bir açıklama yaptı ve bütün dünya şaştı, ben de şaşırdım. Diyor ki: "Vallahi, şimdi nitekim bu bizim ekonomik modelimizin doğru olduğu, bizim doğru yaptığımız Avrupa ve dünya tarafından da kabul edildi." Bu, Hükûmetin -Adalet ve Kalkınma Partisini kastediyorum, Milliyetçi Hareket Partisi üzerine almasın- böyle bir özelliğidir. Avrupa, Batı kendileriyle ilgili olumlu olabilecek bir şey söyledi mi ayağa kaldırırlar "Aman Allah'ım, bize şöyle dediler, böyle dediler, ellerimizden öptüler." filan, aleyhlerine bir şey oldu mu "Dış güçler, hainler, zaten işte, bize saldırı var, ekonomik saldırı var, bilmem ne var." demeye başlarlar. Ya, bunların ötesinde bir şey oldu şimdi, Sayın Cumhurbaşkanı ya yanlış anladı ya birileri yanılttı. Sanmıyorum yani yirmi seneden beri bu ülkenin Cumhurbaşkanlığını yapan bir insan, sürekli şekilde onu aldattılar filan ama yani artık aldatmıyordur kimse diye düşünüyorum ve taammüden, bile bile yapılmış yani milleti bir şekilde yanıltmak için bile bile yapılmış diye düşünüyorum.
Şimdi, şöyle bir şey söyledi: "Bizim ekonomik modelimizin doğruluğu anlaşıldı." Neye göre anlaşıldı? Nereden anlaşıldı? Çünkü işte, Dünya Bankası Başkanı, IMF Başkanı, daha birtakım ekonomistler, akademisyenler dünyayı, Amerika'yı ve Avrupa'yı uyarıyorlar. "Bakın, böyle yapmayın. Faizi bu hızla artırmayın. Bu hızla, bu şekilde faizi artırırsanız birdenbire resesyon, durgunlaşma ortaya çıkar ve en az enflasyon kadar zarar verir, sıkıntı oluşturur."
Değerli arkadaşlar, bizim uygulamakta olduğumuz işte heterodoks nöroekonomiyle ilgili, Türkiye ekonomik modeliyle ilgili, bununla ilgili ne var burada arkadaşlar yani? Şimdi, diyor ki: "Çok hızlı bir şekilde faiz artırımı yaparsanız resesyon olur." Bir de uyarıyorlar bunlar, yavaş gidin... Arkadaşlar, bizde öyle bir şey yok ki. Bizdeki tezi şimdi hatırlayalım. Nedir ekonomist Sayın Cumhurbaşkanımızın -sonra öğrendik nöroekonomi olduğunu- nöroekonomik şeyi? Faiz sebep, enflasyon sonuç yani Sayın Cumhurbaşkanımızın şeyi budur. Bunu öven, işte faiz artırımı yapılmaz, Türkiye ekonomik modeli var, bu modelde şöyle şeyler, KKM'ler var filan kimse böyle bir şey söylemiyor ama milletin karşısına çıkıyor Sayın Cumhurbaşkanı, kocaman Cumhurbaşkanı değerli arkadaşlar... Böyle bir şey olur mu ya!
Sadece burada değil ki geçmişte de bir sürü şeyleriniz var. Ya, arkadaşlar, bir sürü yalan söylüyorsunuz ya! Birkaç tane daha örnek vereyim ya: Mersin'de biliyorsunuz bir terör eylemi oldu. Gittiler bir polis memurumuzu şehit ettiler filan. Hemen daha cenaze kalkmadan değerli arkadaşlar, yahu, cenazemiz kalkmadan, daha başsağlığı dilemeden; sabah namazına kalktık, baktık ki "İşte, bu katillerden biri Cumhuriyet Halk Partisinin cezaevindeki gazeteciler raporundaki kadındır." filan, böyle bir şey... Aman Allah'ım, neymiş filan... Bir baktık, kısa süre sonra öğrendik ki öyle değilmiş. Bu sefer milletin karşısına çıktı Sayın İçişleri Bakanı "Ya, taksici bana öyle söyledi." Taksici yanıltmış bu... "Taksici böyle söyledi." Ya, bu kadar büyük yalanlar olur mu değerli arkadaşlar! Daha sonra geçtiğimiz gün bu insanların... Yani bu kadar olur mu ya! Geçtiğimiz gün Adana'da bir yerde -Adana'da sanıyorum- bir ambulansta ya da cenaze nakil aracında esrar yakalanıyor. İBB cenaze nakil aracı filan... Hemen işte Yeni Şafak, diğer gazetelerde ve televizyonlarda filan "İBB..." Oraya koymuşlar aracı, böyle yandan çekiyorlar, esrar şeyleri dizilmiş, yanına da tabii esrar köpeği konulmuş filan, resim... Ya, hemen, birkaç saat sonra anlıyoruz ki bu aracın İBB'yle ilgisi yok, şu anda Albayrak'larla ilgili bir araç ve şoförü de onların şoförü. Ya, arkadaşlar ya, bu ne ya? Bile bile... Bakın, hani "nas" diyorsunuz ya, sürekli "nas" diyorsunuz ya, bak size nas okuyorum, nas. Faiz kadar, daha beter, nas... "Ey iman edenler, yapmayacağız şeyi neden söylüyorsunuz." Bir. "Yalan söyleme şeytanın işidir." İki. "Yalancılık büyük bir şeydir." "Allah'tan sakının ve doğru söyleyin." Ya, bunlar nas arkadaşlar...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, teşekkür ediyoruz Mehmet Bey.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Devam edeceğim daha. Bir dakika daha verin.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlenizi alalım lütfen. Bir dakika konusunda sadece sözcülere müsamaha ediyoruz biliyorsunuz.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ya, biz de sözcü sayılırız.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Diğer arkadaşlara neyse size de aynı şekilde davranıyoruz.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - KKM'yle ilgili birkaç şey söyleyeyim
Değerli arkadaşlarım, bu, gerçekten biraz evvel ifade edildi. Bunu samimi şekilde uyarmak gerekiyor. Bu KKM'yi durdurmak...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bu madde gelecek Mehmet Bey. Rica ediyorum, fikirlerinizi maddede ifade ederseniz çünkü doldu süreniz, süreniz doldu. Bir cümleyle kapatırsanız seviniriz.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ya, insaf edin ya! İnsaf edin ya! Sayın Komisyon Başkanımız, insaf edin ya! Bir dakika, bir iki kelime söyletmiyorsunuz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Kuralları hatırlatıyorum, daha fazla arkadaşımız söz alsın diye söylüyorum, konuşulsun diye söylüyorum. Bekleyen birçok arkadaşımız var.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Son cümlelerimi söylüyorum: Ya, kendisini çok sevdiğim, saygı duyduğum bir arkadaşımız bu Komisyon Başkanı. Şu Komisyona Başkan olmasaydı... Ya, o kadar adaletsizlik, haksızlık yaptı ki ben gerçekten hakkımı helal edip etmeyeceğimi yeniden gözden geçireceğim.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bir de saygı duymasaydınız ne derdiniz bilmiyorum yani.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - O kadar adaletsizlik yaptı yani.