| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172 Milletvekilinin; Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4618) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 13 .10.2022 |
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben sözlerime öncelikle şahsınız ve nezdinizde tüm Komisyon üyelerimize ve hazırunda bulunan tüm değerli misafirlerimiz de dâhil şükran duygularımı ifade etmek istiyorum. Geride bıraktığım rahatsızlık döneminde hiç eksik olmadınız, sağ olun, var olun gerek telefonla arayarak gerek mesaj ileterek. Gördüğümde veya duyduğumda aldığım mesajlarınızla bu aramızdaki dostluğun, dayanışmanın, kardeşliğin somut bir göstergesiydi; çok teşekkür ediyorum. Allah kimseye böyle sorunlar yaşatmasın ama yaşadığımızda da böyle dostlarla karşı karşıya getirsin diye diliyorum. Teşekkür ederim Sayın Başkan.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Seviyoruz seni Hocam.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve devlet bürokrasimizin ve çeşitli kamu kurumu niteliğinde ve STK niteliğindeki kuruluşların değerli temsilcileri, basınımızın değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, bir torba yasayla yine karşı karşıyayız. Ben saydım -eksiği fazlası olabilir ama pek zannetmiyorum, net olduğunu düşünüyorum- 20 ayrı kanunda ve 3 kanun hükmünde kararnamede, toplam 50 ayrı değişiklik içeren bir torba yasa. 20 kanun, 3 kanun hükmünde kararname, toplamda da 50 maddelik ayrı ayrı değişiklik getiren bir teklif.
Şimdi, tabii, Sayın Başkan, bunu usul üzerindeki görüşmelerde de ifade ettim, böyle bir torba kanun üzerinde, tümü üzerinde konuşma yapabilmek gerçekten zor çünkü bir temel kanun niteliğinde değil ama öyle görüşüyoruz ve Genel Kurula da öyle inecek yani başı ile sonu arasında ilişkilerin olduğu, bir bütünsel niteliği olan bir kanun teklifi olmadığı için tümü üzerinden neyini konuşacağız, mecburen bazı maddeleri öne çıkararak sözlerimizi paylaşmak, düşüncelerimizi paylaşmak durumunda kalıyoruz.
Bir kere öncelikle Anayasa'ya uygunluk konusunda bir değerlendirme yapıldı mı yapılmadı mı; bu konuda ben herhangi bir açıklama duymadım. Her kanun teklifinde olduğu gibi bunun da Anayasa'ya uygunluk denetiminden geçmesi ve bu bağlamda Anayasa'nın ortaya koyduğu değerler manzumesine uygun olması gerektiğini tekrar ifade etmek istiyorum.
"Etki analizi de yok." diye not almıştım, etki analizi burada bizlere takdim edildi, madde madde getirilmiş, detaylı gibi görünüyor ama inceleme fırsatımız olmadı. Dolayısıyla onun üzerine bir değerlendirme yapma şansım da şu an itibarıyla yok, maddeler üzerinde bir yandan maddeyi konuşurken diğer yandan onunla ilgili takdim edilen etki analizine göre bir değerlendirme yapacağız.
Benim aklımda hep şu soru var: Yani böyle torba kanunlar geldiğinde, böyle çok farklı, birbiriyle yakın ilişkisi bile olmayan, birbirinden çok uzak kanunlar üzerinde yapılan değişiklikleri görüştüğümüzde yani biz nereye gidiyoruz? Şimdi, tabii, kanun tasarısı uygulaması olmadığı için, Hükûmetten gelen herhangi bir öneri, kanun ya da yasa değişikliği önerisi getirilemediği için mecburen milletvekili arkadaşlarımız bunu getiriyorlar. Sayın Ahmet Tan ve 172 milletvekili arkadaşımızın imzasıyla gelen bu teklif... Ben şunu da açıkçası hep merak ediyorum, belki arkadaşlarımız daha samimi bir görüşme ortamında açıklarlar: Yani böylesi 20 kanun, 3 kanun hükmünde kararname, 50 tane madde değişikliği... Ya, bu nasıl bir araya getiriliyor, kim getiriyor? Yani böyle gerçekten bir torba var, bir dosya var, bir klasör var, oraya konuluyor, konuluyor, birikiyor ondan sonra bir teklif hâline mi geliyor? Yani tabii ki yürütmenin ihtiyacı olan bir düzenleme buraya gelecektir, görüşeceğiz ve yürütmenin daha sağlıklı görev, iş yapabilmesi ve hedeflerine ulaşabilmesi için bu Meclisten, yasama organından geçecektir; buna hiçbir itirazımız yok. Ama böylesi kafayı karıştıran, gerçekten düşüncemizi çorba gibi yapan bu düzenlemeler ne kadar sağlıklı? Yani biz bir yasama faaliyeti yapıyoruz ama yürütmenin de belli hedefleri olur; o hedeflere giderken birtakım kazalar olabilir, birtakım engeller olabilir, bunları aşmak adına tek tük de olsa gelebilir ama gerçekten gittiğiniz yol yol değil. Yani biz nereye gidiyoruz? Bu yaptığımız değişiklikler sonucunda bu ülke insanı, bu ülke ekonomisi, bu ülkenin sosyal, kültürel alanda, ekonomik alanda daha iyiye yönelik hangi hedefe doğru bu düzenlemeler bizi taşıyor veya taşıyacak? Bu konuda gerçekten büyük bir soru işareti olduğunu düşünüyorum. Bu, devlet yönetimi gerçekten ciddi bir iştir, bunun ciddiyeti de böyle her torba teklifte onlarca değişik kanunda değişiklik yapma çabasıyla hani saldım çayıra Mevla'm kayıra anlayışıyla yasal düzenleme gelmesi değil -ufak tefek, tek tük bu düzenlemeler gelebilir ama- doğru adımlarla sağlıklı bir yol katedilmesiyle ancak olabilir. Oysaki biz karanlığa doğru gittiğimiz yolda bir adım daha atıyoruz, aldığımız kararlarla nereye varacağımızı göremiyoruz, en azından ben göremiyorum.
Şimdi, "Teklifte neler var?" diye şöyle genel olarak bir baktığımızda böyle ana başlıklar hâlinde elimde var. İşte, cezalara af, yersiz ödenen kısa çalışma ve nakdi ücretler affediliyor, kredi kartı borçlarının faizleri siliniyor, affediliyor; haksız ve yersiz yapılan engellilerin aylıkları ile evde engelli bakımı desteği ödemelerinin tahsilatından vazgeçiliyor; bir başka af sicil affı geliyor; alacakların tasfiyesi sağlanacak, affediliyor; borçlar siliniyor, affediliyor bireylerin bankalardan aldığı... Vergi istisnası geliyor; efendim, il özel idarelerinin içme suyu tahlil ve tetkikleri nedeniyle Sağlık Bakanlığına olan borçları affediliyor; ceza düşürülüyor, affediliyor. Af, af, af, af yani genel olarak bu torba kanunun aslında bir nevi bütün maddeleri ya da çoğunluk maddeleri itibarıyla bir af torbası olduğunu söylemek belki mümkün. Yani affetmek, evet, tabii ki o da mümkün yani birtakım cezaları ama önce cezayı kesmeyin affetme ihtiyacı duyulmasın. Affetme sanki lütufkâr bir uygulama gibi lanse edilmeye, huzurumuza çıkarılmaya çalışılıyor.
Bu af kelimesinin biraz da siyasetini yapayım. Sayın Cumhurbaşkanı görevden almak istediklerini görevden aldı diye ifade edilmiyor nedense hep "affını istedi, affını talep ediyor." şeklinde çeşitli görevden almalarla karşılaşıyoruz. Bu af kelimesi af dileme biz de çok yaygın bir hâl almaya başladı.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Sizin Genel Başkanınız da "Helalleşelim." diyor.
CAVİT ARI (Antalya) - Gereksiz konuşmasan olmuyor Yaşar Bey ya.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Şimdi, ben bu torba kanundan...
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Siz mi konuşacaksınız?
CAVİT ARI (Antalya) - Gereksiz bir konuşmasan olmuyor ya. Ne var Genel Başkanla ilgili...?
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Sana ne! Sana mı soracağım, özgür değil miyim, istediğimi konuşamam mı?
CAVİT ARI (Antalya) - Ne var Genel Başkanla ilgili şimdi? İlla oradan bir çıkıntılık yapacaksın ya. Genel Başkana laf söylemeyi hüner zannediyorsun yani.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Helalleşmeyle ilgili bir şey söylüyoruz, hakaret mi ettik? Sen de her şeye çıkıyorsun kardeşim. Öyle bir özgürlüğün mi var senin? Bir şey mi söyledik, hakaret mi ettik? Bir cümle ifade ettik ya.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Başkan...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, söz sırası geldiğinde görüşlerinizi...
CAVİT ARI (Antalya) - Genel Başkana hakaret edemezsin, Genel Başkan hakkında hakaret edemezsin; bu kadar basit.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İkili konuşma usulümüz yok. Size sıra geldiğinde görüşlerinizi ifade edin.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Bir insan bu kadar çirkef olabilir mi ya.
CAVİT ARI (Antalya) - Çirkef sensin!
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Sensin ya!
CAVİT ARI (Antalya) - Çirkef sensin! Terbiyesiz adam!
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Sensin! Çirkefsin sen!
CAVİT ARI (Antalya) - "Çirkef" diye konuşma! Terbiyesiz adam!
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Terbiyesiz adam sensin!
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bu üslupla konuşmayalım lütfen. Herkes görüşlerini... Yaşar Bey... Cavit Bey...
CAVİT ARI (Antalya) - Siz kendi partinizin üyesini uyarın Başkan. "Çirkef" diyemez, çirkef kendisidir.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Çirkef sensin.
CAVİT ARI (Antalya) - Sensin.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Sensin.
CAVİT ARI (Antalya) - Terbiyesiz!
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, herkesi uyarıyorum. İç Tüzük'ümüz gereği temiz bir dil kullanmaya davet ediyorum hepinizi.
Değerli arkadaşlar, bakın, burası Plan ve Bütçe Komisyonu; farklı fikirler, farklı tartışmalar olacak, zaten özelliği bu bu sürecin ama birbirimize hakaret etmeden, kişiselleştirmeden bu tartışmaları yapmak durumundayız.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Ya, Başkanım, bir şey mi söyledik biz. Hakaret yok, bir şey yok.
CAVİT ARI (Antalya) - Daha ne diyeceksin, "çirkef" dedin. Ben de sana iade ettim, gerçek çirkef sensin.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Dolayısıyla uzatmayalım isterseniz. Kamil Bey'in de konuşması kesilmiş oldu. Müsaade edelim devam etsin lütfen.
Buyurun.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Aslında, çok sakin bir üslupla da ne güzel anlatıyordu.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, Kamil Bey, buyurun lütfen.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Bir şey söylemedik ya.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Fethi Bey, Yaşar Bey de bir şey söylemedi ki sadece esprili bir şey...
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - "Helalleşme" dedik.
CAVİT ARI (Antalya) - Genel Başkana illa sataşmak zorunda.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Her biriniz bizim Genel Başkana laf söylüyorsunuz, ağzını açan...
CAVİT ARI (Antalya) - Sen kimsin de Genel Başkanın aleyhinde konuşacaksın ya!
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sizin her konuşmacınız bizim Genel Başkana laf söylemiyor mu Sayın Arı? Niye aynı hassasiyeti göstermiyorsun o zaman orada?
CAVİT ARI (Antalya) - Konuşması sırasında alakalı bir şey olur da söyler.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - O da alakalı.
CAVİT ARI (Antalya) - Ne alakası var ya, ne saçma sapan konuşuyorsun ya.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, yine genel bir ilkeden bahsedelim.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Sayın Sındır helalleşmeyle ilgili bir şey söylüyor, afla ilgili bir şey söylüyor.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Ben helalleşmeyle ilgili bir şey söylemedim Sayın Kırkpınar.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Ben de dedim ki sizin Genel Başkanınız da "Helalleşelim." diyor dedim. Aynı cümleyi ifade ettim.
CAVİT ARI (Antalya) - Helalleşmeyle ilgili bir şey konuşmadı, alakasız bir şey konuşuyorsun; Genel Başkanla ne ilgilisi var bu konuştuğunuzun, ne alakası var yani.
MAHİR POLAT (İzmir) - "Affımı istiyorum"la ilgili bir şey söyledi, helalleşmeyle ilgili bir şey söylemedi.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Aynı şey, aynı şey bunlar.
CAVİT ARI (Antalya) - Ne aynı şey?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Neyse, değerli arkadaşlar...
Yaşar Bey, bir saniye... Arkadaşlar, bir saniye...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Arkadaş öyle bağlantı kurdu, ne var yani bunda, hakaret mi var burada? Ama sürekli ağzınızı açtığınızda Genel Başkanımıza hakaret ediyorsunuz.
MAHİR POLAT (İzmir) - Seninle konuşmuyorum Uğur Bey, Yaşar Bey'e bir şey söyleyeceğim.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar... Değerli arkadaşlar...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Tek tek mi uğraşacaksınız Yaşar Bey'le? Hepinize birden Yaşar Bey mi cevap versin? Siz niye karışıyorsunuz oradan? Siz karışacaksınız, biz burada susacağız; öyle hepinizi dinleyeceğiz.
MAHİR POLAT (İzmir) - Sen konuş o zaman.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Var mı öyle bir üslup? Sayın Başkanım, böyle bir üslup var mı?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Uğur Bey, bir saniye, bir müsaade ederseniz bir şey söyleyeceğim.
Genel Başkanlarla ilgili bütün grupların hassasiyet göstermesi gerekir, herkesin genel başkanı kendisi için kıymetli. Dolayısıyla bu tartışmalarımızı yaparken genel başkanları saygıyla burada ifade etmemiz, genel başkanlarla ilgili hassasiyet göstermemiz yine hepimizin ortak sorumluluğu diye düşünüyorum. Burada herkes bu yanlışı yapıyor doğrusu benim Komisyon Başkanı olarak gözlemim.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Bir biz yapmıyoruz Başkanım.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Biz yapmıyoruz Başkanım.
CAVİT ARI (Antalya) - Siz devamlı yapıyorsunuz.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Bizim grup genel başkanlara hakaret etmiyor. Cumhur İttifakı hiç laf söylemiyor.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yeri geldiğinde herkeste de bunlar yapılabiliyor. Dolayısıyla bunlara dikkat edelim. Değerli arkadaşlar, herhâlde bu konuda anlaşıyoruz değil mi? Hepimiz bu konuda anlaşıyoruz.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Evet.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Şimdi, Kamil Bey'e müsaade edelim, süresini...
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Başkan, süre rica edeceğim.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ne kadar eksik kalmıştı Kamil Bey?
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Hiç hatırlamıyorum.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - On dakika verin Başkanım.
CAVİT ARI (Antalya) - On dakika verin.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Geçen gelmedi ya.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Ama insicamım bozuldu ve artık sıfırladım Sayın Başkan.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bir de ilk toplantısı Kamil Bey'in. Bu rahatsızlıktan sonra buyursun, tamamlasın.
Buyurun.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Evet, teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben bu torba kanun teklifinde, genel gerekçesinde ifade edildiği gibi -nasıl bir genel gerekçe- ekonomik gelişmelere uyum, ekonomik program hedeflerinin gerçekleştirilmesi... Hangi maddeyle ekonomik program hedeflerini gerçekleştirmeyi amaçladığımızı dahi göremiyorum bu kanun teklifinde gerçekten. Yani, bir ceza veriyoruz, sonra onu affediyoruz. Hangi ekonomik program hedeflerini biz bu affetmeyle gerçekleştirmiş oluyoruz? Yani, bizim Plan ve Bütçe Komisyonu olarak hem planlara uygun hem de bütçe programına uygun, ekonomimizi de en üst düzeye çıkaracak kararlar almamız gerekirken bu torba kanun teklifinde, gerçekten, bir nevi -teşbihte hata olmaz- çıfıt çarşısı gibi bir ortamda bunları tartışıyoruz. Yani, buradan, bu torba kanun teklifinden planlı programlı, hedefe yönelik, toplumun huzurunu, refahını ve ekonominin büyümesini sağlayacak bir sonuç alınabileceğini asla düşünmüyorum; dolayısıyla, bu genel gerekçedeki amaçların da sağlanabilmesine dair sağlıklı bir ekonomik kalkınmanın buradan da çıkabileceğini zannetmiyorum.
Şimdi, bu teklifin değişik maddeleri var; mesela 1'inci madde. Konut ve meskende yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilecek elektrik enerjisini satan gerçek kişiler "gelir vergisinden muaf esnaf" statüsünde olacak; 25 kilovattan da 50 kilovata bir artış söz konusu burada, bir kilovat artışı. İyi de yani, öbür taraftan, buna nasıl güveneceğiz? Yarın bir gün... örneğin, EPDK daha doğrusu Enerji Piyasası Kurulu, biliyorsunuz, bir karar aldı geçtiğimiz günlerde; aldığı kararla sanayicilere "Siz güneş enerjisi yapın, fabrikaların çatılarına yapın, orada güneş enerjisi elde edeceksiniz. Elektrik enerjisi elde edecekseniz kullanın, sizindir, teşvik de veriyorum; artanı da enterkonnekte sistem içerisinde satarsınız, ben de bunun parasını size öderim." diyordu, şu anda "Ödemeyeceğim." diyor. Bunu "çökme vergisi" diye ifade etmişti Sayın Genel Başkanımız da. Yani, şimdi, yarın bir gün bu uygulamalarda da "Yok kardeşim, yani, biz bunu artık gelir vergisinden muaf kabul etmiyoruz." gibi düzenlemelerle, uygulamalarla karşı karşıya bırakırsak ne olur; o soruyu da sormak istiyorum?
Yani, maddelere geldiğimizde daha detaylı gireceğiz ama adaletsizliğin olduğu çeşitli maddelerle de karşı karşıya kaldığımızı görüyorum -dediğim gibi- bunların etki analiziyle tekrar değerlendirerek sizlerle daha sonra paylaşacağım. Tümü üzerinde bu görüşlerimi bir kez daha ifade etmek istedim.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum, sağ olun.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Ben konuşmamda hiçbir Sayın Genel Başkana karşı bir yanlış, hakaret veya rencide edici bir üslup içerisinde, söz içerisinde bulunmadım. Değerli arkadaşlarımızın esprisinin bile kabul edilebilir olmadığını bir kez de ben ifade etmek istiyorum. Yani, ben sadece Sayın Genel Başkanların değil, milletvekillerinin ve aslında insana değer veren herkesin bu söz ve davranışlarına dikkat etmeleri gerektiğini ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyoruz. Aynen katılıyorum bu düşüncenize.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.