KOMİSYON KONUŞMASI

HAMZA DAĞ (İzmir) - Teşekkür ediyorum Başkanım.

Değerli Bakanım, değerli milletvekili arkadaşlarım -Değerli Bakan Yardımcımız size de hayırlı olsun. Sayın Bakanım, siz de kısa zamanda 4 hükûmetin bakanı olarak bir rekora imza attınız, size de yeniden hayırlı olsun inşallah- çok değerli bürokrat arkadaşlar -inşallah 64'üncü Hükûmette hep birlikte başarılı hizmetlere imza atarsınız- değerli basın mensupları; ben de hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Artık, Allah devamını getirir yani iki yılda 4 hükûmet olunca 5, 6, 7 de arkasından gelir inşallah.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Gelmesin artık, 4 sene de bir tek hükûmet olsun...

BAŞKAN - 2019, 2013, 2027...

HAMZA DAĞ (İzmir) - Yani, biz onun için dedik Sayın Bakanım, yoksa kısa zamanda değil yani.

Değerli arkadaşlar, ben de öncelikle, Bakanlığımızın yapmış olduğu faaliyetlerin bir kısmına değinip daha sonra müzakereyle ilgili bölümde konuşulan hususlarda kısaca, birtakım kendi görüşlerimi paylaşacağım ve bu şekilde de bütçemizdeki görüşümü ifade etmiş olacağım.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, adına yakışır bir şekilde, ülkemizde teknoloji ve yenilik ekosisteminin en önemli destekçisi olan bir Bakanlık olarak üretimde teknolojik dönüşümü sağlamak ve uluslararası rekabet gücümüzü artıracak politikaları belirlemek amacıyla çok önemli çalışma yürütmekte, toplumumuzun hemen her kesimine hizmet sunmaktadır. Gönül ister ki bu hizmetlerin hepsinden burada bahsedebilelim ama çok sayıda hizmet olduğu için, bir kısmına değinmek istiyorum.

KOBİ'lere on üç yılda 2,69 milyar TL destek sağlanmıştır. Proje yapan KOBİ'lere 150 bin TL hibe destek sağlanmıştır. Bu bağlamda, 2.899 işletmeye 127,5 milyon TL destek sağlanmıştır. İş birliği yapan KOBİ'lere 750 bin TL destek sağlanma projesi kapsamında, 185 işletmeye 61,9 milyon TL tutarında destek sağlanmıştır. Yine, AR-GE ve inovasyon yapanlara 1 milyon TL'ye kadar destek sağlanması projesi kapsamında, 2.492 işletmeye 245,3 milyon TL tutarında destek sağlanmıştır. Bu şekilde, KOBİ'lerle ilgili çalışmalar devam etmektedir.

Yine, AR-GE çalışmaları bağlamında, son on yılda AR-GE'ye ayrılan pay 2 kat artarak yüzde 1'e ulaşmış, inşallah 2023'te 2 trilyon dolar millî gelir hedefiyle beraber...

GARO PAYLAN (İstanbul) - 2 trilyon?

HAMZA DAĞ (İzmir) - 2 trilyon dolar 2023'te millî gelir hedefiyle beraber... Hedeftir, inşallah gerçekleştiririz hep beraber. Yüzde 3'e artırılmayla beraber, inşallah 60 milyar AR-GE'ye ayırmış olacağız.

Özel sektörümüzü AR-GE merkezleriyle destekledik. Birkaç büyük firmamızda yapılan AR-GE faaliyetle 163 firmaya yayılmış durumdadır. Türk mühendislerimiz x-ray cihazından daha üstün bir sistem geliştirmiş, bu sayede bomba, silah ve uyuşturucu taşıyanlar 10 metreden tespit edilebilir bir noktaya gelmiştir.

TÜBİTAK ile Ulusal Bor Enstitüsü yeni bor ürünlerinin geliştirilmesi ve kullanım alanlarının yaygınlaştırılması amacıyla yapılacak projelere 4 milyon destek vermiş ve 19 bor projesi desteklenmiştir.

Bunun dışında, yine, Bakanlığın üzerinde önemle durduğu hususlardan biri yerli, yenilikçi ve yeşil üretim konusudur. Bilgi çağı olarak kabul edilen günümüz dünyasında toplumsal refahın temelinde bilgiyi üretecek kazanca dönüştürmek yatmaktadır. Dolayısıyla, 3Y için, öncelikle bilginin üretilmesi, sonrasında da üretilen bilginin katma değeri yüksek ürünlere dönüşmesi gerekmektedir. Tam da bu noktada, Bakanlık, sağladığı teşvik ve desteklerle devreye girmektedir. Bilginin üretilmesini şiar edinen üniversitelere, akademisyenlere verilen karşılıksız destekleri, üretilen bilginin teknolojik ürüne dönüşmesi yönündeki talepler takip etmektedir. Bakanlığın bu desteklere verdiği önem, TÜBİTAK ve KOSGEB bütçelerine yapılan katkı ve bu katkının bu kurumlarca yürütülen destek programlarına harcanmasından da açıkça anlaşılabilmektedir.

Yerli üretim konusu özellikle otomotiv, enerji ve savunma sanayisi sektörü açısından büyük önem arz etmektedir. İthalat ve ihracat verilerimiz incelendiğinde bu sektörlerin önemi çok daha iyi anlaşılacaktır. İhracat rekortmeni olan otomotiv sektöründe dört gözle beklediğimiz yerli oto projesi Bakanlığımız öncülüğünde hayata geçirilmiş bulunmaktadır. İnşallah, 2020 yılında tüm sınai mülkiyet hakları ülkemize ait yerli otomuza binebileceğiz. Halkımızın bu konuya ilişkin heyecanını çok yakın zamanda, Türkiye'de araç sayısı en fazla olan on büyük şehirde en az 1 otomobili bulunan 1.223 kişiyle gerçekleştirilen anket sonucundan da açıkça görebilmekteyiz. Ankete katılanların yüzde 92'si yerli otomobil üretimine destek verdiğini, yüzde 91,9'u yerli otomobil üretimi yapılmasının gerekli bir çalışma olduğunu, yüzde 75'i de satış aşamasına geçildiği zaman ilk tercihini yerli otomobilden yana kullanacağını belirtmiştir. İnşallah, bu bağlamda, hem yerli üretimle ilgili, yerli otomobille ilgili çalışmalar hem de AR-GE, KOSGEB ve diğer konular, TÜBİTAK'taki çalışmalar devam edecektir.

Birkaç günden bu yana devam eden müzakereler ve sabahki müzakereler bağlamında baktığımda, özellikle şu hususu çok sıkça dile getirme noktasında bir durumumuz var. "Hükûmet Diyanete karışmasın." gibi, dile getirilen hususlar oldu, bence mantıklı geldi. Yani Hükûmet mutlaka yönetim noktasında bu konuda uğraşını yapacak ama Diyanetle ilgili konunun herkesçe bu noktada başka bir yere oturtalım konusunda çok farklı bir düşünce durumu ortada değil, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bütçesini görüştüğümüzde de benzer noktalar söylendi. Sabah da yine, "TÜBİTAK, TÜBA'ya karışmasın, TÜBİTAK, TÜBA'yla ilgili bir şey yapmasın." Yani anladım ki ben buradan, siyasetçi olan arkadaşlar tarafından, Hükûmet işle, aşla, yolla, han hamamla uğraşsın, başkaca şeylerle bir uğraş vermesin gibi bir anlam ortaya çıkıyor.

MUSA ÇAM (İzmir) - Öyle mi anladın Hamza, öyle mi anladın kardeşim?

HAMZA DAĞ (İzmir) - Bunun dışında, ben özellikle, bir de şunu söylemek istiyorum, 17-25 Aralık konusunda arkadaşlarımız birtakım ifadeler kullandığında, ben özellikle tutanaklara geçmesi için, Genel Kurulda da bunu söylemiştim, şunu söyleyeceğim, zaman zaman belki kısaca söz alarak söyleyeceğim ya da söz almasam da tutanaklara geçmesi için söyleyeceğim: 17-25 Aralık operasyonları bir darbe girişimidir, bu şekilde teyit edilmiştir, tescil edilmiştir, bunu da söylemekte fayda olduğunu düşünüyorum.

Yine, "Akademisyenlere, bilim adamlarına karışmayalım, müdahale etmeyelim, bilim adamları bilim noktasında çalışsınlar, bilim noktasında uğraş versinler." Çok doğru ama bu 1.128 akademisyenin söylemiş olduğu sözlere şöyle bir bakıyorum: "Türkiye Cumhuriyeti, vatandaşlarını Sur'da, Silvan'da, Nusaybin'de, Cizre'de, Silopi'de ve daha pek çok yerde haftalarca süren sokağa çıkma yasakları altında fiilen açlığa ve susuzluğa mahkûm etmekte. Yerleşim yerlerine ancak bir savaşta kullanılacak ağır silahlarla saldırarak, yaşam hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı başta olmak üzere, Anayasa ve taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle koruma altına alınmış olan hemen tüm hak ve özgürlükler ihlal edilmektedir." Bunun dışında birçok şey...

NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) - Doğru. Yanlış bir şey var mı? Hepsi doğru. Sizi davet ediyorum, gelin Sur'a gidelim.

HAMZA DAĞ (İzmir) - Hepsi yanlış, hepsi yanlış ama ben burada şunu söylemek istiyorum...

NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) - Yanlış demeyin Allah aşkına! Doğrular siz söylediniz diye bu şekilde yanlış yapılamaz.

HAMZA DAĞ (İzmir) - Daha diğer bölümler var, onlara da girmek istemiyorum. Bakın, burada maliyeci, iktisatçı, tıpçı, ekonomist; iletişim, matematik, kimya içeriği olan ve fizik içeriği olan, içinde büyük tarihsel şeyler olan, ekonominin içinde olduğu bir metin. Böyle bir metin yok yani böyle bir bilim adamlığı da olmaz, bilim insanlığı da olmaz. Eğer bilim insanıysanız, ilmî bir metin yazarsanız o zaman bunun başımın üstünde yeri olur ama hiçbir ilmî karşılığı olmayacak, tamamen siyaset üzerine olacak ve tek taraflı olacak, ondan sonra da kendiniz için söylendiği zaman bilim insanına bir şey demeyeceksiniz, "bilim adamı" diyeceksiniz ama kendinize uygun söylenmediği zaman "Aman Hükûmet karışmasın, aman AK PARTİ karışmasın." Dolayısıyla, burada çelişki içinde olmanın bir anlamı yok, demokrasinin gereği bu. AK PARTİ iktidara gelmiş ve iktidarı boyutunda da ülkeyi yönetme noktasında hak ve hukuka sahiptir, bunun kuralları vardır, anayasal kurallar içindedir ve buna göre de ülkeyi yönetmek en doğal hakkıdır.

Sözlerime son verirken dünyadaki örneklerine gıptayla baktığımız ve Bakanlığın bir başka önemli projesinden bahsetmek istiyorum; Muallimköy Teknoloji Geliştirme Bölgesi Projesi. Bölge, bilişim çağının popüler ismiyle, ülkemizin "silikon vadisi" olarak planlanmaktadır. Dünyanın bilişim alanındaki yüksek teknoloji firmalarının vadinin bünyesine dâhil olmasıyla elde edeceğimiz kazanım elbette çok büyük olacaktır.

Burada sayamayacağımız daha birçok hizmeti fedakâr bir şekilde yapan, başta Sayın Bakanımız olmak üzere, değerli çalışma arkadaşlarına başarılar diliyor, bütçenin hayırlı olmasını temenni ediyorum.