| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172 Milletvekilinin; Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4618) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 13 .10.2022 |
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; tabii, kredi borçlarıyla ilgili yapılan bu düzenlemeyi olumlu karşılıyoruz. Sanıyorum, iktidar partisinden konuşacak olan arkadaşlar Genel Başkanımıza, Sayın Kılıçdaroğlu'na bir teşekkür ederler. Sadece bu konuda değil, biliyorsunuz, daha evvel emeklilere ikramiye ve daha birçok konuda Sayın Kılıçdaroğlu'nun yapmış olduğu yapıcı muhalefet sonrasında bu işin gerçekten çok sayıda insanı ilgilendirdiğini iktidar gördü ve düzenlemeler yaptı.
Şimdi, bütün bu işler sonrasında bu şeyin 27 milyar gibi bir yükü olacak bütçeye. Yani bunu çok filan diye kimse düşünmez. Bakın, bu (KKM) kur korumalı mevduat, işte rakamlar çok tartışmalı filan ama Merkez Bankasının ödediği faizler, terk edilen vergiden ödenenler falan hepsi düşünüldüğü zaman yıl sonuna kadar 300 milyar TL ödenecek sadece parası olduğundan dolayı para yatıran insanlara dolayısıyla çok bir şey değil.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu vesileyle bir hatırlatmada bulunuyorum. Biliyorsunuz daha önce toptan eşya fiyatlarına endeksliydi, belki yıllar boyunca alışkanlık hâline gelmişti, ezberlemiştik. Çünkü hep Tüketici Eşya Fiyatları Endeksi yani Perakende Eşya Fiyatları Endeksi daha yüksek gelir, Toptan Eşya Fiyatları Endeksi daha düşük gelirdi. Ama ne olduysa "Dünya sebep oldu." diyorsunuz bu yaşadığımız sıkıntılara falan ama siz nasıl yaptıysanız bu işi, işte resmî rakamlara göre, TÜİK'in rakamlarına göre yüzde 83,5 TEFE, işte ÜFE yani Üretici Fiyatı Endeksi -şimdi toptan eşya fiyatları demiyoruz- yüzde 51,5. Korkunç bir şey değil mi yani? Yüzde 51,5'a endekslenmişti. Bunu da hatırlatalım.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu yapılan düzenleme geçici bir çözüm. Yani şu ana kadar birikmiş olanlarla ilgili bir çözüm yapıyoruz, arkası gelecek, gene bu şekilde birikimler devam edecek. Zaten ihtiyacı olan insanlar alıyor bu krediyi yani çok imkânları olanlar almıyor, ihtiyacı olanlar alıyor bu krediyi. Dolayısıyla bu kredileri alan ne kadar insan, buna bütçeden ne kadar ayırabiliriz? Bu insanların tamamına burs verilebilir. Yani tabii, genel sıkıntıdan, hayat pahalılığından, gelir dağılımı dengesizliğinden falan, bir sürü şeylerden söz edebiliriz ama özel olarak yüksek öğrenimi okuyan öğrencilerle ilgili bir sosyal devlet olarak zaten aslında Anayasa'nın yüklediği şeydir bu da. Sosyal devlet olarak bu işi halletmemiz lazım.
Bu vesileyle bir şeye daha değinmek istiyorum değerli arkadaşlarım. Biliyorsunuz, daha evvel de birtakım kolaylıklar getirildi ama geçtiğimiz sene Yükseköğretim Kurulunun kararıyla üniversite girişlerinde taban puanlar, sınırlar filan kaldırıldı ve kontenjanların tamamı dolduruldu, bütün bu özel okulların, meslek okullarının falan kontenjanları tamamen dolduruldu. Belki de birkaç milyon insan geçen senelere göre -tırnak içinde- fazladan alındı. Tabii, bu alkış malkış filan diyor.
Şimdi, geçen gün bir arkadaşım, aslında arkadaşımın yanında ilk defa tanıdığım birisi söyledi milletvekili olduğumu öğrenince: "Ya, bir şeye şahit oldum, sizinle paylaşmak istiyorum." dedi. Buyurun dedim. "Ya, ben bugün asansörde -bir yeri de söyledi- 2 genç kadınla karşılaştım, bunlar kuryeydi, işte bilmem ne yemek şey yapan firmada kuryeydi. Asansörle inerken ve dışarıya yürürken sizin eğitiminiz ne diye sordum; biri psikoloji mezunu, biri kamu yönetimi mezunuydu, asgari ücretle kuryelik yapıyorlar." İşte bugün de haberlere çıktı biri, trafik kazasında filan...
Ya arkadaşlar, bu işler bu şekilde halledilmiyor. Yani 2 milyon daha işsizler, iş arayanlardan çıkardık dolayısıyla işsizliği yüzde 10'un altına düşürdük. E, şimdi, üniversiteye çıkacağız, diyeceğiz ki: "Üniversiteye biz 2 milyon fazladan insan aldık." Ya, böyle olmuyor. Siz eskiden böyle değildiniz değerli arkadaşlar, hakikaten böyle değildiniz. Yani ben bakıyorum sizin tarihinizde bir sürü problem var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Tamamlarsanız sevinirim.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Hep eleştirdim ben Adalet ve Kalkınma Partisi kurulduğundan beri ama 2011'ler, 2012'ler, 2013'lere kadar farklıydınız, kendinize güveniniz de fazlaydı. Şu sıralarda oturan arkadaşlar da şimdikiler gibi böyle bağırmıyordu, hamasete falan da yüklenmiyordu. Şimdi hemen kızıyorlar; bağırıyorlar, müdahale ediyorlar. Böyle değildiniz, daha mantıklı işler yapardınız.
Şimdi, 2015'te başladı bu iş, küçük küçük palyatif tedbirlerle, halının altına süpürerek "Bir şey yoktur." algı yaratarak filan; öyle değil. Bu konu üzerinde gerçekten Türkiye'nin düşünmesi lazım. Yükseköğretimde psikoloji bölümü okuyor, ailesi bilmem ne yapıyor ancak üç sene, dört sene, beş sene, altı sene iş bulamıyor. Var böyle, siz ne derseniz deyin "Şu kadar adamı işe yerleştirdik." diyorsunuz ama öyle değil. İnsanlar üniversiteyi okuyor ve o üniversitenin o beş senesini veriyor, dört senesini veriyor, onun gerektirdiği bir iş bulamıyor, kendisini geçindirebilecek, toplumda saygın bir birey olabilecek iş bulamıyor. Yirmi senelik iktidarınızdan sonra sevgili arkadaşım, Sayın Aydemir, geldiğiniz yer budur, sizi tarih bu şekilde yazacak bunu bilin.
Arz ederim efendim.