MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ya, Orhan Bey, ne oldu bugün size? Niye kötü niyetli olalım ya?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ya, ben size bir şey demedim ki.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ya, soruyoruz, anlamaya çalışıyoruz, katkı... Buradan kötü niyet... E, o zaman kapatalım ya! Yani verin bir kanun teklifi, muhalefet konuşmayacak kardeşim. Ya, yapmayın ya, bu telaşınızı anlıyorum ama yani giderayak olur bu telaş.

ORHAN YEGİN (Ankara) - O da sizin takdiriniz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Şimdi, bu maddede sicil affı geliyor. Yani şöyle geliyor ya da böyle geliyor. 5'inci kez, 6'ncı kez mi? 5 kere daha evvel yapıldı, bu 6'ncı kez. Ya, niye böyle geliyor, ne oluyor bu? Bunlar palyatif şeyler arkadaşlar. Bu şeyi çıkarmakla Türkiye'nin ekonomisiyle ilgili falan bir şey çözmüş olmuyoruz; sıkıntıda olan insanları bir miktar rahatlatıyoruz. Bu talepler bize de geliyor, çok da sık geliyor, doğru ama bunun ekonomiye bir şeyi yok. Peki, niye böyle oluyor? Bir çıkarıyorsunuz; iki, üç... Niye böyle oluyor? Nasıl bir devletiz biz kardeşim ya? Niye böyle oluyor? Şunun için oluyor, sürekli bunu yaptığımızdan dolayı ve diğer aflarda da aynı şey var: "Nasıl olsa af gelecek, sonra bakarız." diyor. Evet, imar affı geliyor, sicil affı geliyor adam gidiyor evi... İşte sel oluyor, dere içine yapılmış binalar yıkılıyor, ölümler; ağlıyoruz, kader diyoruz, fıtrat diyoruz filan. Geçiyor o işler, bir süre sonra tekrar gidiyor oraya konduruyor. "Ya, yapma etme." falan "Gene gelir." "Ya, gelmez, bir şey olmaz." "Ya, suçtur, ceza..." "O ceza da affolur." Nitekim affoluyor. Kaçıncı kere imar affı getiriyorsunuz. Boğaziçi'ne imar affı getirdiniz ya siz, Boğaziçi'ne imar affı, neyse. Şimdi, arkadaşlar, bu bir siyasi tercih. Yani seçime giderken siyasi tercih ama seçmen bunu yer mi yemez mi, onu göreceğiz.

Şimdi ben bu ikinci fıkrada, geçici maddenin ikinci fıkrasında "Kredi kuruluşları ve finansal kuruluşların birinci fıkra hükmü uyarınca mevcut kredileri yeniden yapılandırması..." Ha, şimdi, burada sadece bir sicil affı falan gelmiyor, mevcut kredilere birinci fıkrada yeniden yapılandırma yetkisi geliyor, yeni kredi kullandırması ve bu kuruluşlar... Bu ne demek arkadaşlar? Yeniden yapılandırma yapacak, diyelim ki Ziraat Bankasının memurları yeniden yapılandırma yapacaklar, yeni kredi kullandıracaklar ve bu kuruluşlara hukuki ve cezai sorumluluk doğmayacak. Ya, bu nasıl bir iş arkadaşlar? Daha evvel burada, Komisyonda geçen maddelerden birinde de "ilgililer" yani usulsüz bir şekilde, yanlış bir şekilde işte yaşlılık maaşı, engelli maaşı ödemiş ve hazineyi, devleti ciddi bir şekilde zarara uğratmış insanlarla ilgili de herhangi bir cezai, idari soruşturma yapılmayacak dedik. Burada da aynı şeyi söylüyoruz ya ceza maddeleri niye var o zaman arkadaşlar? Zaten kanun öyle bir yetki tanımış, bu yetkiden dolayı ona doğabilecek herhangi bir ceza... Ne yapılmayacak? Bu kuruluşlara hukuki ve cezai sorumluluk doğurmaz. Ya, bu çadır devleti hâline... Hakikaten muz cumhuriyeti olduk, kızıyorsun mızıyorsun filan, kötü niyetli falan diyorsun ama böyle bir şey olur mu arkadaşlar? Niye? Ya hadi, birinci fıkra ihtiyaçtı, ikinci fıkrayı niye koydunuz? Bunun bir mantıklı izahı birisi tarafından yapılabilir mi?

Değerli arkadaşlarım, siz, gerçekten ekonomiyi bu hâle getirdikten sonra... Şimdi KKM filan konuşacağız. Türkiye'nin, biliyor musunuz değerli arkadaşlarım, bir sene içindeki yükümlülüğü, dış borç yükümlülüğü 185,5 milyar dolar, böyle bir ekonomi bu ekonomi ve bunun sorumlusu sizsiniz. Şimdi insanlara biraz ağrı kesici vererek, hafif bir uyuşturucu filan da işin içine müsekkin de katarak bu işi çözeceğinizi sanıyorsunuz. Bunu söylediğimiz zaman da biz oluyoruz kötü niyetli. Orhan Bey kardeşimiz de kötü niyet ölçer yeteneklerle donatılmış bir kardeşimiz, mübarek yani.

Peki, arz ederim efendim.