KOMİSYON KONUŞMASI

RIDVAN TURAN (Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bütün hazırunu saygıyla selamlıyorum.

Benim bir kanım vardı öteden beri, son kırk yılda parlamenter sistemin iyice hayale döndüğüne ilişkin bir gözlemim var. Dünyada pek çok yerde bunun örnekleri var ama ne yazık ki bizim şu anda yaşadığımız pratik de bundan çok uzak bir pratik değil gibi duruyor. İki temeli var bu söylediğim şeylerin, çok uzatmadan bunlara değineceğim. Bir tanesi, artık bırakın parlamenter demokrasiyi doğrudan demokrasinin teknik koşulları dünyada uygun hâle gelmiş durumda. Yani belli bir tarihsel süreçte, büyük olasılıkla halkın kendi geleceğine karar verebileceği çok doğrudan yöntemler şekillenecek; en azından enformasyon teknolojisi, bilgi iletişim teknolojisindeki ilerlemeler buna teknik olarak imkân veriyor ama siyasi olarak imkân vermiyor. Siyasi olarak başka bir dönem yaşıyoruz, başka bir durum yaşıyoruz ve elindeki ayrıcalığı kaybetmek istemeyen elitlerle dolu dünya siyaseten. Şimdi şunu anlamak gerçekten çok güç, bu kadar imkân varken ve AKP her fırsatta bu yirmi yıllık zaman dilimi içerisinde memleketi ne kadar ileriye götürdüğüne ilişkin bir fikir serdederken yani bu görüşmelerin halkın doğrudan denetimine kapalı olarak yapılıyor olması zaten aslında Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle bir ayağından kurşunlanmış olan, bir kanadı kopartılmış olan Türkiye'deki sıkıntılı demokratik sistemin böylece bir ayağının daha hasarlandığını görüyoruz. Bütçe Kanunu'nun sistem açısından çok yapısal bir kanun olduğunu ve belki de 1215'ten bu zamana kadar en azından çok temel niteliğe sahip olduğunu, halkın kendi geleceğinde söz sahibi olması açısından telafisi mümkün olmayan bir kanun olduğunu hepimiz biliyoruz. Hâl böyleyken yani yalnızca ajansların, gazetecilerin buradan derleyebildiği haberlerle halkı aydınlatmayı bir kenara bırakıp -ki o da biraz ideolojik karakterli kuşkusuz- bunu bir kenara bırakıp yani buna bu Parlamentonun altyapısı var, halkın aynı, oturumları, Meclis Genel Kurulu oturumlarını izlediği gibi bunu izleyebilmesinin koşullarını oluşturmak gerekir. Bu kimseye bir şey kaybettirmez olsa olsa Türkiye'deki demokrasi kalitesini bir adım daha artırır.

İkinci ifade etmek istediğim şey şu: Bunu çok tekrarladığımızı düşünebilirsiniz ama buradan ileriye sürekli tekrarlayacağız. Geçen gün Merkez Bankasının yapmış olduğu hadsizlik bizim açımızdan not edilmiş bir hadsizliktir. Yani Merkez Bankasının para basma yetkisi de dâhil olmak üzere yetkilerinin bu Parlamento tarafından kanunlaştırıldığı bir yerde Merkez Bankası Kanunu'na dayanarak halkın iradesinin yok sayılması anlaşılır değildir. Hadi onu yok saydık, şimdi biz bütçe konuşacağız ve bu biliyoruz ki kur korumalı mevduatla 85 milyar hazineden, affedilen 10-10,2 milyar dolayındaki miktar dâhil edildiğinde 95 milyardan fazla bir şey kamunun cebinden akmış gitmiş. Merkez Bankasını bilmiyoruz kardeşim. Şimdi bütçe yapmanın önünde bundan daha büyük bir engel olabilir mi? Yani bu Parlamentodaki milletvekilleri, halkın temsilcisi olduğunu düşündüğümüz, varsaydığımız insanlar bunlara değinmeden, kur korumalı mevduatın bugünden yıl sonuna kadar bu memleketin ekonomisine yaratmış olacağı olumsuzluğa ilişkin bir cümle kurmadan bir bütçe yapmak mümkün olabilir mi? Bunlar şekil şartı falan değil, gerçi şekil şartı olsa da izah edilmesi gereken şeyler, bizim irademize sunulması gereken şeyler ama yani sıradan mevzular değil bunlar. Bunları konuşmadan yapılacak bir değerlendirmenin, bir bütçe çalışmasının bir ayağının daha eksik olacağını ifade etmek istiyorum ve bunu asla kabul etmediğimizi bir kez daha ifade ediyorum Başkanım.

Teşekkürler.