| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Bursa Milletvekili Osman Mesten ve 66 Milletvekilinin; Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4672) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 25 .10.2022 |
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) -Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi, çok şey söylemek istiyorum ama olabildiğince kısa, özetle aktarmaya çalışayım. Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldiği 2002'den bu yana tütüne karşı bir mücadele yürütüyorum diyor ama tütün ve tütün mamullerinden aldığı vergileri sürekli artırarak tütünü önemli bir gelir kalemi hâline de getiriyor. Bu mücadele gerçekten tütün kullanımını azaltıyor mu; birazdan anlatacağım.
Şimdi, 2002 yılı başlarında aslında IMF'in projesi olarak 4733 sayılı Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun yürürlüğe girdi, tarımda doğrudan devlet desteği yerine sözleşmeli tarım uygulamasına geçilmiş oldu. 2008'de TEKEL özelleştirildi ve âdeta uluslararası şirketlere peşkeş çekildi. 2018'de Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu kapatıldı, piyasa düzenleme işlemi Tarım ve Orman Bakanlığına devredildi ama görüyoruz ki bugün Tarım ve Orman Bakanlığı bu görüşmelerin bir biçimde dışında tutulmuş, en azından Komisyon dışında tutulmuş. 2002 yılında yerli tütün üretimiyle geçimini sağlayan çiftçi sayısının 400 bin olduğu tahmin ediliyor. Şimdi, bu rakam... 50 bin ile 70 bin arasında bir rakamdan söz ediliyor. Dolayısıyla, 350 bin çiftçinin emeği aslında iktidarın yürüttüğü politikalar sayesinde uluslararası şirketlere doğrudan aktarılmış oldu.
Şimdi, Türkiye'de yetişen tütünlerin sigaralarda kullanım oranı -arkadaşlar da söyledi- 2003'te yüzde 42'ymiş fakat özellikle TEKEL'in özelleştirilmesinden sonra, şu anda rakam 2020 itibarıyla -Tütün Eksperleri Derneğinin rakamı bu- yüzde 11'e düşmüş yani yerli tütün kullanılma oranı yüzde 42'den yüzde 11'e düşmüş durumda.
Şimdi, çokça sevdiği bir şey "dış güçler" iktidar ortaklarının; bir argüman olarak da çok kullandıkları bir söz ama sanki iktidar açısından yerli tütün üretiminin son bulması bu açıdan bakıldığında hiçbir anlam ifade etmiyor. Yirmi yılda sadece tütün piyasasının yüzde 90'ının uluslararası şirketlere adeta peşkeş çekilmesi "dış güçler" olarak nitelendirilen kesimlerle nasıl bir iş birliği içerisinde olunduğunu göstermesi açısından çok çarpıcı bir örnek.
Şimdi, ÖTV gelirleri çok yüksek; -onu da anlatacağım- mesela, Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre 2006 yılında ÖTV gelirlerinde sigaranın payı yüzde 24'müş yani 8,6 milyar TL, 2021'de bu oran yüzde 32'ye, toplanan vergi de 67,6 milyar TL'ye yükselmiş. Yine, Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre ÖTV gelirlerinde alkollü içkilerin payı son on beş yılda 2'ye katlanmış, yüzde olarak 2'ye katlanmış. 2006 yılında ÖTV gelirlerinin yüzde 5,1'i yani yaklaşık 1,9 milyar TL'si alkollü içkilerden toplanırken bu oran 2021'de yüzde 11,1'e yükselmiş. Toplamda 22,8 milyar TL olarak son on beş yılda yüzde 118 artmış.
Şimdi, alkol ürünlerinin ÖTV kronolojisine göre, 2010'da 1 litre alkole 51,48 lira, 2002'de sanırım 8 lira civarında, 2010'da 51,48 lira olan ÖTV tutarı 27 Mayıs 2022 tarihi itibarıyla 602 liraya çıkmış. Böylece alkol üzerinden alınan ÖTV ve son on iki yıldaki vergi artış oranı yüzde 1.070 olmuş. Ayrıca, 2006 yılında tahsil edilen her 100 liralık ÖTV'nin 5 lirası alkol ürünlerinden toplanırken 2021 yılında her 100 liralık ÖTV'nin 11 lirası alkol ürünlerinden toplanmıştır.
Şimdi, iktidarın alkol ve sigaradan aldığı ÖTV'ye KDV de dâhil edildiğinde bu alandan ciddi bir gelir elde edildiği rahatlıkla söylenebilir.
Şimdi, Sayın Durgut da söyledi, çokça söyleniyor: "Tütün ve sigaraya ödenenin yüzde 81'inin vergi olması özellikle genç kuşağın erken yaşta sigaraya başlanmasının engellenmesi, orta ve düşük gelir grubundaki sigara tüketicilerinin ise sigarayı bırakmalarının sağlanması hedefine dönüktür." deniliyor.
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT (İstanbul) - Dünya Sağlık Örgütünün...
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Evet, evet.
Hatta çok iddialı bir laf daha ettiniz, dediniz ki: "Yüzde 10'luk vergi artışı sigara tüketiminde yüzde 10'luk bir azalmaya yol açıyor." Doğru olsa yüzde 100'lük bir artışın sigara tüketimini yüzde 100'lük azaltması gerekir. Ben bunun bir spekülasyon olduğunu düşünüyorum; birkaç tane veri söyleyeyim: Şimdi, 2020 yılında kayıtlı sigara tüketimi 2 milyar adet azalmış. Bu veriye bakarsanız diyebilirsiniz ki: "Bizim vergi politikamız aslında sigara tüketimini azaltmış." Firmaların kayıtlı sigara satışı 118 milyar adet yani yaklaşık olarak 2 milyar adet azalmış diyelim, yüzde 2'lik bir azalma söz konusu. Oysa tahminlere göre 20 milyar adet sarma ve kaçak sigara tüketimi söz konusu. Yani aslında ortada yüzde 15'lik bir artış söz konusu. Yani bu yürüttüğünüz vergi politikası sigara tüketimini azaltmış değil; tam tersine, sarmalık tütün, "kaçak" dediğimiz tütün kullanımının oranını arttırmış durumda. Pek çok kentte sarmalık tütün satışı, makaron satışı o kadar yüksek oranlarda ki sadece buna bakmak bile aslında bu vergi politikasının söylediğiniz amaca hizmet etmediğini gösteriyor.
Bakın, yerli üreticiyi nasıl vurmuş? Ona geçmeden önce şu şeyi de söyleyeyim: Bu vergi politikasının -o kadar çok- özellikle tütün ve alkol açısından doğurduğu sonuçlar sizin söylediğiniz gibi azaltıyor mu, çok emin değiliz. Elbette bir miktar azaltıyordur ama aynı zamanda, mesela, alkolde yüzlerce insanın ölümüne yol açan da bir politika, yüzlerce insan bu nedenle ölüyor. Evet, kayıt dışı alkollü ürünlerin üretilmesine karşı mücadele etmek lazım, bunda herhangi bir tartışma yok, bunun sağlıksız olduğu, kullananların yaşamsal risk altında olduğunu buradaki herkes elbette kabul edecektir ama sorun şu: Bunun tüketilmesinin yani bunun üretilmesinin bu kadar artmasının nedeni ne? Türkiye'de de 1920-1926 yılları arasında alkol üretilmesi, tüketilmesi resmî olarak yasaklanmış, üstelik henüz Meclisin kurulmasının ilk bir ayının içerisinde alınan bir karar. Aynı dönem içerisinde Amerika'da da benzer kararlar alınmış, yasaklamalarla bunun önüne geçilmek istenmiş ama tam tersine Amerika'da mafya türemiş ve Türkiye'de bu politika bir sonuç vermemiş. Dolayısıyla bu vergi politikasıyla, verginin arttırılmasıyla alkolle, özellikle kayıt dışı alkolle mücadele veya sigara tüketiminin azaltılması politikalarına hizmet edilebilir mi? Çok emin değiliz. Yani Kimya Mühendisleri Odasının buna ilişkin, özellikle sahte içkiden ölümlere ilişkin raporları var, bunların mutlaka göz önüne alınması gerekir; uzun uzun anlatmayacağım.
Şeye gelince... Çiftçiyi nasıl vuruyor? Birkaç tane rakam paylaşmak isterim ben de: Bakın, 2020 yılında tütün ihracatı 279 milyon dolar, tütün ithalatı ise 562 milyon dolar yani sattığımızın neredeyse 2 katı tütün alan bir ülke pozisyonundayız. Oysa çok değil, 2006 yılında bu ülkenin tütün ihracatı 497 milyon dolarmış, ithalatı ise neredeyse bunun yarısı kadar, 258 milyon dolarmış. Doğrudan tütün değil de ürünlerle birlikte değerlendirildiğinde 2020 yılında tütün ve tütün ürünlerinin ihracatı 922 milyon dolar, yine 2020 yılında ithalat 1 milyar 220 milyon dolar yani sadece tütün ve tütün ürünlerinden dış ticaret açığı 300 milyon dolar yani Türkiye, ürettiğinin yarısı kadar ithal eden bir ülke durumundayken şu anda, 300 milyon dolar açık veren bir ülke pozisyonuna düşmüş. Rakamları bir kez daha hatırlatayım, altını çizelim yani bu, yerli üretimi nasıl vurdu, çiftçiyi nasıl vurdu? Öyle "Dış güçlerle rekabet ediyoruz." deyince aslında bu iktidarın gerçekte böyle yapmadığını göstermesi açısından bir kez daha altını çizeyim: Bakın, 2003 yılında yüzde 42'ymiş yerli tütün kullanma oranı, 2006 yılında yüzde 35'e, 2008 yılında TEKEL'in özelleştirilmesinden sonra 2020 yılında yüzde 11'e kadar düşmüş yerli tütün üretimi.
Şimdi, bu yapacağınız şeyle... Yani "Mücadele ediyoruz." diyorsunuz ya, aslında en azından şunu söylemeyin, diyebilirsiniz ki biz kayıt dışı ekonomiyle mücadele ediyoruz. Bu anlaşılır bir şey "Bunu vergilendirmek istiyoruz." Ama bunu sanki böyle bir sağlık politikasıymış gibi, yurttaşların sağlığını düşünen bir politikaymış gibi, tütün kullanılmasını azaltmaya dönük bir politikaymış gibi anlatmasanız daha doğru olur. Sanki amacınız bu 20 milyar olduğu tahmin edilen "kaçak" dediğiniz sigara tüketimini vergilendirmek yani ben tek amacın bu olduğunu düşünüyorum. Bu, bir yere kadar yine anlaşılabilir bir şey, yeter ki bu ceza politikasını bir kez daha gözden geçirin. Bu nedenle bu ülkede üretilen tütünü yani bu ülkenin çiftçisinin ürettiği ürünü sattığı için, tükettiği için insanları hapis cezasıyla cezalandırmayın. Bu cezalandırılacaksa en azından ticari bir faaliyet olarak bakıldığında para cezasıyla cezalandırılmasının daha doğru olacağını düşünüyorum.
Söyleyeceğim bu aşamada bunlar.
Teşekkür ediyorum.