GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Günaydın değerli arkadaşlar.

Sayın Meclis Başkanı, Sayın Sayıştay Başkanı, Sayın Kamu Denetçisi ve değerli bürokratlar, basının değerli emekçileri ve bu salonda bize hizmet eden değerli emekçi kardeşlerim; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, biliyorsunuz, dün bu kameralar, canlı yayın konusunda tartışmalarımız olmuştu ve bu konuda topu Sayın Mustafa Şentop'a attınız. Sayın Mustafa Şentop bu konuda bir ihale yaptı, bu ihalede...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yok, yok, Sayın Şentop'a değil, bir ihale yapıldığını söyledim, orada olmadığımı söyledim.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - İhaleyi kim yaptı? Sayın Şentop yaptı herhâlde, Meclisteki ihaleleri kim yapıyor? Sayın Şentop, herhâlde siz yapıyorsunuz. Sonuç olarak buradaki bu salon düzeni için teşekkür ediyoruz size, daha iyi imkânlarda bütçe görüşmelerini yapıyoruz ancak bu salondaki görüşmeler Sayın Şentop halka ulaşmıyor. Bu salondaysa halkın bütçesi görüşülüyor; ya, işçinin, emekçinin, çiftçinin ve topyekûn 85 milyonun bütçesi görüşülüyor. Bu bütçe tercihlerinin biz adaletsiz olduğunu düşünüyoruz ve değiştirmeye uğraşıyoruz. İşte, bu tartışmaların halka ulaşmasını talep ediyoruz Sayın Başkan sizden ama Sayın Komisyon Başkanımız "Efendim, bu konu böyle gelmiş, böyle gider, bu tartışmalar canlı yayınlanmayacak." diyor. Biz bu taleplerimizi ilettik yıllardır biliyorsunuz.

Şimdi, durum şuraya geldi: Ya, hani canlı yayınlamıyorsunuz, biliyorum, bugün de öyle bir irade ortaya koymayacaksınız. "İhaleyi yaptık, bitti." diyeceksiniz. Ama bakın, şurada benim görüntümü görüyorsunuz değil mi Sayın Başkan, şu kameralar beni çekiyorlar, az sonra siz konuştuğunuzda da sizi çekecekler. Yani şuradan yayın yapılıyor ve iç odaya bu yayın gidiyor. Yani içerideki odada diğer bürokratlar bu yayını izliyorlar. Şunu önerdik, bari hani bu yıl şunu başaralım: "Ya, şu yayını bakın bir server, bir bilgisayar basına geçelim." dedik. Buradan Garo Paylan ne demiş, İbrahim Aydemir ne demiş, Mustafa Şentop ne demiş; basın o görüntüleri oradan çeksin.

Sayın Başkan, bakın, ben biraz sonra bir kamera bir tripod kuracağım buraya. Hani meşhur oldu, bu kamera tripod meselesi ve uğraşıyorum ama dünkü yayında bir baktım sesim gitmiş. Yayınımı yapmaya çalıştım, halkıma yani seçmenlerime ulaşmaya çalıştım ama yani teknik imkânlar, ses gitmiş arkadaşlar, ulaştıramamışım yani görüntü var ses yok. Allah, Allah! Biliyorsunuz, yani, ses olmadan görüntünün bir anlamı yoktur. Bazen yayın kesiliyor, bazen, efendim, yayından düşüyorsun, ekrandan düşüyorsun. Ya, 2022 yılı Türkiyesindeyiz Sayın Başkan. Şu kamerayı da şuraya kurmuşsunuz; şunun ucunu -bakın, basın emekçileri burada- onlara ulaştıracak bir server sistemi kursanız, biz de görüntülerimizi oradan çeksek ve o görüntülerimizi halkımıza ulaştırsak, seçmenlerimize ulaştırsak "Bak, ben senin bütçeni böyle savundum, Uğur Aydemir böyle savundu, İbrahim Aydemir böyle savundu." diye söyleyebilsek ne olur? Ya, bundan kıyamet mi kopar! Neden korkuyoruz Sayın Başkan? Bu açıdan, sizden istirhamım, şu ihaleye bir madde daha ekleyin. Kaç paraysa ben vereceğim Sayın Başkan, iddiayla söylüyorum bakın, kaç paraysa ben vereceğim çünkü bir bilgisayar, bir server bu; hani 10 bin, 20 bin lira içinde çözülebilecek bir mesele. Ben vereceğim diyorum, hani bütçede sıkıntı varsa ben vereceğim. Gelin, şu halkın bütçesini halka ulaştıralım Sayın Başkanım.