KOMİSYON KONUŞMASI

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanım, Sayıştay Başkanım, Kamu Denetçiliği Kurumu Başkanım ve değerli bürokratlar, basınımızın değerli temsilcileri; bugün bütçe görüşmelerimizin ikinci günündeyiz ve ilk olarak, üyesi olmaktan da onur duyduğumuz, milletimiz adına görev yaptığımız Türkiye Büyük Millet Meclisi ve yine milletimiz adına mali yargı denetimi yapan Sayıştay ve Kamu Denetçiliği Kurumlarının bütçelerini görüşüyoruz.

Şimdi, tabii, Sayın Meclis Başkanımız gerek bize sunduğu, takdim ettiği faaliyet raporunda gerekse sunuş kitapçığında Meclis faaliyetlerimiz hakkında detaylı bilgiler verdi, teşekkür ediyorum. Tabii, ben de birkaç soruyla kendilerine düşüncelerimi ve öğrenmek istediğim hususları yöneltmek istiyorum.

Şimdi, bir soru önergesi veriyoruz, verdiğimiz soru önergelerine süresi içinde yanıt verilip verilmediği kontrol ediliyor ve bu da yayınlanıyor, sizin de verdiğiniz raporlarda bunlar yazılı olarak var ama en az onun kadar, verilen yanıtların soru önergesindeki bu soruların karşılığı olup olmadığının da kontrol ediliyor olması... Sayın Grup Başkan Vekilimizin verdiği örneklerle de aslında tam karşılığını bulan örneklerle de bize gelen yanıtın, sorduğumuz soruların karşılığı olup olmadığına dair bir denetim mekanizmasının da olmasının yararlı olacağını düşünüyorum. Yoksa, ben, daha dün, İzmir'de, işte, bir okulun yıkılması söz konusu -Atakent Anadolu Lisesi- onunla ilgili bundan beş-altı ay önce bir soru önergesi vermişim, gelen yanıta bakıyoruz, sorduğumuz soruların hiçbirine yanıt bulamadığımı görüyorum. Dolayısıyla, soru sormak değil, verilen yanıtın sorunun karşılığı olup olmadığını kontrol etmek belki de daha önemli. Tabii, bu yapılamıyorsa milletvekilimizin gelen yanıtları tatmin edici bulmadıklarına dair beyanıyla, ilgili kamu idaresine bir uyarı yazısıyla yanıt talep edilmesi yerinde olacaktır.

Tabii, İç Tüzük madde 99'da "Yazılı soru önergeleri süresi içinde cevaplandırılmadığı takdirde Cumhurbaşkanı yardımcısına veya bakanlara bildirilir." hükmünün de yerine getirilmesinin, görevimizi layıkıyla yapabilmek adına -yasama organında- çok önemli olduğunu düşünüyorum. Tabii, bunun da bir müeyyidesinin olmaması, umursamazlığın, yürütme tarafından adam sendeciliğin bir sonuç olarak karşımıza çıkmasına neden oluyor.

27'nci Dönemde verilen yazılı soru önergelerinin cevaplandırılma oranının yüzde 63,97 olduğunu belirtiyorsunuz. Tabii, bu, önceki yıllara göre belki iyi bir durum, daha başarılı bir faaliyet olarak ifade edilebilir ama üçte 1'i yanıtlanmıyor, verilen soruların üçte 1'i karşılığını hiç alamıyor, bırakın soruya verilen yanıttan tatmin olup olmamayı cevap verilmiyor. 73.352 yazılı soru önergesinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 24'üncü Dönemden bugüne en yüksek önerge sayısı olduğunu belirtiyorsunuz, sayı gerçekten oldukça fazla. Tabii, bu sayının bu kadar fazla olmasının iki nedeni olabilir: Ya, yürütme çok yanlış işler yapıyor, bu eksiklikleri sorarak öğrenmek adına yasama organı, yasama üyeleri bu soruları soruyorlar; ikincisi de sözlü soru önergesinin Anayasa ve yeni sistem gereği artık verilemiyor, sorulamıyor olması, bunun daha çok tamamen yazılı soru önergelerine yükleniliyor olması. Genel Kurul çalışmalarımız esnasında milletvekillerimiz tarafından sorulan sorular var, tabii, bunlar da muhatap bulamadığı için kayıtlara giren cevapsız sorular olarak kalıyorlar maalesef.

Tabii, biz hepimiz, başta Sayın Meclis Başkanımız olmak üzere, yasamanın daha kaliteli olması ve Anayasa Mahkemesinden ret olmadan kanunların Türkiye Büyük Millet Meclisinden çıkmasını arzu ederiz; bu, bizim Meclisimizin, yüce Meclisimizin, Gazi Meclisimizin itibarı adına da çok önemli ama bakıyoruz ki Komisyonumuza gelen hemen hemen her kanun teklifinin birçok maddesinde Anayasa'ya aykırılık... Anayasa'ya aykırılık konusunda herhangi bir ön şeyden geçiyor mu? Geçmediğini de görüyoruz, diğer komisyonlarda da bunun benzeri durumlar söz konusu. Dolayısıyla, Anayasa'ya aykırılık konusunda bir filtreden geçmeden, değerlendirmeye tabi tutulmadan gelen kanun teklifleri, Anayasa Mahkemesinden de kimi zaman geri dönmek zorunda kalıyor.

Torba kanunları temel kanun olarak yapıyor, görüşüyor olmak, hep üzerinde ısrarla durduğum, çeşitli kereler, sayısız kereler ifade ettiğim yasama kalitesini ve samimiyeti ortadan kaldıran bir durum. Yani bunun bölümler hâlinde görüşülmesi ve herhangi bir madde itirazınızın tümü üzerinde verilen oylamayla geçerli kılınmaması. Aslında temel soru da şu: Bir milletvekili temel kanun yapmak istese çünkü artık yeni sistemde tasarı yok, tamamen milletvekillerinin verdiği kanun teklifleri, Hükûmetten gelen bir bütçe kanunu, bir kesin hesap kanun teklifleri var, onun dışında sadece milletvekili... Bir milletvekili veya bir milletvekili grubu düşünemiyorum ben, gelip bir temel kanun hazırlasın çünkü arkanızda Hükûmet, yürütmenin yetkili organları olmadan yani yürütme olmadan böyle bir temel kanun hazırlamak oldukça kapsamlı bir iş, bir mesele. Bu temel kanun nasıl hazırlanacak, böyle bir temel kanun yapma imkânı var mıdır bu yeni sistemde; bu, tartışmalı bir durum hâline geldi.

Tabii, sözlü soru önergesi veremediğimiz için, denge denetleme fonksiyonunun daha etkin yerine getirilmesi pek mümkün olamıyor, zaten değil. Bu, çok daha hızlı, etkin, verimli ve Meclise verilen yazılı önergelerin sayıca azalmasına ve yasama denetiminin de etkinliği adına önemli bir durum.

Soma faciasından ya da daha doğrusu katliamından sonra Meclis Genel Kurulumuzca tüm siyasi partilerin ortaklaşa önergesiyle kurulan Meclis araştırması komisyonu raporunda yer alan 111 önerinin takibini yapabildiniz mi Sayın Başkanım? Yapılmadıysa nedenini merak ediyorum ve yapıldıysa da sonuçları ne olmuştur? Benzer şekilde, Meclisimizde -ki benim de üyesi olduğum- bir deprem araştırma komisyonu kuruldu çok yakın bir geçmişte ve oldukça etkin, verimli ve yoğun bir çabayla rapor üretildi; size de takdim ettik, sizin huzurunuzda. Bu raporda tanımlanan 260 öneri var, bunların takibi yapılabiliyor mu? Bunları da sizin takdirinize... Eğer uygun görürseniz yanıtlarınızı almak isterim.

Sayıştayla ilgili birkaç şey söylemek istiyorum. Anayasa'mızın "Yargı" başlıklı üçüncü bölümünün dördüncü alt bölümünde 160'ıncı maddeyle tanımlanmış esas itibariyle bir mali yargı organı olduğunu biliyoruz. Diğer yargı organlarından en önemli ayrımının, merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını denetlemek, sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlemlerinden oluşan yargı eylemini Türkiye Büyük Millet Meclisi adına yani yasama organı adına yapıyor olmasıdır. Diğer bir ifadeyle, milletin vergileriyle ayakta duran yüce devletimizin...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son yirmi saniyeniz.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - ...yürütmenin yönetimindeki kurumların yaptığı harcamaların mali denetimlerini yapan Sayıştay, bu yetkisini yine milletin Meclisinden alarak yapar. Dolayısıyla tüyü bitmemiş yetimin hakkını kollamakla, devletimizin yağmalanmasını, yolsuzlukları önlemekle, başta bütçe kanunu olmak üzere yasalarla görev, yetki ve sorumlulukları, gelir ve harcamaları tanımlanmış olan kamu idarelerinin mali iş ve işlemlerini denetlemekle ve bunu milletin iradesini temsil eden Meclis nezdinde millete bildirmekle yükümlü.

Ben bu konuda şunu çok rica ediyorum: Geçmişte çok daha etkin, verimli ve yasama kalitesi açısından, yargı denetimi açısından, mali yargı denetimi açısından kamu idarelerinin çok önemli görevlerini yapmış olan Sayıştayımızın bundan sonra bunu sürdürmesi gerekir.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

Aksi takdirde, ne devleti ayakta tutma imkânını ne yolsuzlukları, hırsızlıkları ne de bununla ilgili tüm yanlış, hukuksuz harcamaları önlemenin mümkün olamayacağını düşünüyorum.

Kamu Denetçiliği Kurumuyla ilgili bir sorum var.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Sındır, bir dakikayı aştık.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bitirdim, son olarak onu soracağım.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Soru-cevap kısmında sorarsınız onu da.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Kamu Denetçiliği Kurumu ile İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunlarında benzerlikleri itibarıyla iş ve fonksiyon açısından çakışmalar var mıdır, birlikte uyumlu bir çalışma mı söz konusudur, yoksa birbiriyle çakışmalı durumlar var mıdır?