KOMİSYON KONUŞMASI

OYA ERSOY (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

RIDVAN TURAN (Mersin) - Sayın Başkan, arkada kim var göremiyoruz, birkaç isim söylerseniz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Şu an itibarıyla söz talebi yok bende doğrusu.

Sürekli yoklama istendiği için arkadaşlarımız o yüzden mecburen gidiyorlar, boş kalması da biraz o yüzden. Burada, sağ tarafımda oturanların da katkısı var, onu söyleyeyim.

CAVİT ARI (Antalya) - İktidar görevini yapacak, Meclisi takip edecek Başkanım.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Oya Hanım'a söz verdim müsaade ederseniz.

Buyurun lütfen Oya Hanım.

OYA ERSOY (İstanbul) - Hazirunu saygıyla selamlıyorum Sayın Başkan.

Şimdi, Hocamın kaldığı yerden aslında devam etmek istiyorum. Meclis bütçesini görüşürken şunu söylemek gerekir ki Meclisin en önemli iki faaliyeti özellikle yasama ve denetim askıya alınmıştır bu Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle. Bu sistemi getirirken referandum dönemini hatırlayalım, ne demiştiniz: Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin en güçlü yönü kuvvetler ayrılığı. Yasaları mecliste milletvekilleri hazırlayacak, yürütme uygulamadan sorumlu olacak. Bakıyoruz, pratik nasıl? Tamamen kanun teklifleri bizzat saraydan hazırlanıp milletvekillerinin imzasıyla Meclise verilmeye başladı ve muhalefet vekillerinin verdiği sayısız kanun teklifinden hiçbiri komisyonların gündemine bile gelmedi.

Bugün de talihsiz bir açıklama oldu. Yine bir talimatla sevgili Şebnem Korur Fincancı'nın gözaltına alınma süreciyle beraber, bir linç girişimiyle beraber, bugün, Adalet Bakanı Bozdağ "TTB ve TMMOB'la ilgili yeni bir hazırlık yapıyoruz." diye açıklama yaptı. "Çalışmamız bittikten sonra Cumhurbaşkanına vereceğiz ve aynı zamanda kabinede sunacağız. Parlamentoda da Cumhur İttifakı milletvekilleri bunun yasalaşma sürecini takip edecekler." dedi. Şimdi soruyorum: Hangi sıfatla?

Sayın Başkan sizin sunumunuzda da 4.576 kanun teklifinin 83'ünün işleme alındığı belirtiliyor. Bu demek ki diğer muhalefet partileri tarafından, milletvekilleri tarafından verilen hiçbir kanun teklifi gündeme dahi girmedi.

Bugün bütçesini görüştüğümüz Türkiye Büyük Millet Meclisi, halkın ihtiyaçlarını görmeyen, seçilmişlerin vekilliklerini düşüren, sokakta da polis şiddetine maruz kalıp yaralanan vekillerini korumayan, halkın temsil edilmesinin mümkün olmadığı bir kurum hâline getirildi bizzat. Bu, sadece milletvekilleri açısından geçerli değil tabii bütçe görüşülürken şunu da söylemek zorundayım: Özellikle Mecliste görev yapan, her gün milletvekillerinin birçok işini kolaylaştıran bizim çalışma arkadaşlarımızın özlük haklarında ciddi anlamda eşitsizlikler var ve bu eşitsizlikler sürekli görmezden geliniyor. Bunu biz her bütçe döneminde tekrar tekrar söylüyoruz. Temizlik işçisi, çay ocağında çalışan garson, aşçı tüm arkadaşlarımız Mecliste eşit şartlarda çalıştırılmıyor. Meclis personeli sabah sekizde geliyor akşam altıya kadar yani günde on saat çalıştırılıyor. Bugün, bunların yanında kadroları dolayısıyla personeller aynı işi yaptıkları hâlde farklı maaş alıyorlar yani 4/A'lı, 4/B'li, 4/D'li personel ayrı maaşlar alıyor ve örneğin, bir çay ocağında aynı işi yapan 4/D'li personel ile 4/A'lı personelin maaşı farklı, hatta 4/A'lı eski personel ile 4/A kapsamında işe alınmış yeni personelin bile maaşları farklı.

Bir diğer husus mesai ödemeleri. 4/A'lı eski personele sabit, yıllık mesai ücreti ödenirken 4/A'lı yeni personele yalnızca altı ay mesai saati ödemesi yapılıyor ve kalan altı ayda yaptığı fazla mesailer izin hakkı olarak veriliyor. 4/D'li olan yani kamuda işçi statüsünde olan personele uygulanan mesai ücreti ve saati de başka. Meclis personeli iki yüz yetmiş saatten fazla mesai yaptığında ise yasal sınırı doldurduğu için ödeme yapılmıyor, yine mesai ücreti yerine izin hakkı veriliyor. Hepimiz biliyoruz ki sabahlara kadar süren Meclis çalışmalarında bizlerle birlikte nöbet tutan arkadaşlarımız yıl içinde iki yüz yetmiş saati zaten fazla fazla aşıyor. Ayrıca, personele verilen ödenekler de farklı gösteriliyor, çalışırken giymesi gereken takım elbise ödeneği aynı işi yapsa bile her işçiye verilmiyor.

Meclis Genel Kurulu çalıştığı günlerde nöbeti olup sabah sekizde işe gelen bir personel eğer Meclis 23.59'da kapanırsa ertesi gün izin hakkını kullanamıyor -ki bu çok vahim bir durum- izin hakkının olabilmesi için işten on ikiden sonra çıkmış olması gerekiyor. On iki saati geçen çalışma saatini fazlasıyla geçirmiş olan bir personel ertesi gün yeniden sabah sekizde işe gelmek zorunda. Bu, ciddi bir işçi hakkı ihlalidir, insan hakkı ihlalidir ve neredeyse kölece koşullarda çalıştırma anlamına gelir.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son yarım dakikanız.

OYA ERSOY (İstanbul) - Mecliste yani yasaların yapıldığı, denetlendiği bir kurumda eşit işe eşit ücret ödenmesi şarttır. İşçilerin insani şartlara uygun şekilde çalıştırılması gerekir. Bu Meclis bir sömürü düzeninin ortağı olmamalıdır ve örnek olmalıdır diyorum.

Teşekkür ediyorum.