KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli arkadaşlar; bütçemiz hayırlı olur inşallah.

Sayın Bakan konuşmasının bir yerinde "İçinden geçtiğimiz süreç farklı bir dünyanın habercisidir." dedi, kitapçıkta böyle yazıyor, devam etti "...ve müjdecisi olacaktır." dedi. İçinden geçtiğimiz sürecin müjde tarafı nedir Sayın Bakanım? Savaşlar, terör, göç, sömürü, pandemi... Müjde ne? Yani bu gerçekten sizin -yani Hükûmet olarak söylüyorum, kişisel algılamayın- gerçeklikten yavaş yavaş uzaklaşmanızın sonucu mudur?

Şimdi, değerli arkadaşlarım, biraz evvel konuşan arkadaşlarımız aslında Adalet ve Kalkınma Partisinin tarım politikasını çok net bir şekilde ortaya koydu. AKP'li arkadaşımız neredeyse "900 TL kazanamayanlar bir teröristtir." demedi yani "900 TL nasıl kazanamaz?" dedi ve ondan sonra dedi ki: "Tabii, kötü inekler 5 litre, 10 litre sağılıyorsa..." Bu şudur yani: Biz küçükler yok olsun. Evinde 2 tane, 3 tane, 5 tane hayvan bakan yok olsun, onlara yaşam hakkı yoktur. Büyükler... Bu iş ancak ticari amaçla yapılabilir, büyük kârlar amacıyla yapılabilir. Eğer büyük şirketler kâr etmiyorsa bu, iş değildir. Adalet ve Kalkınma Partisinin tarım politikalarının temelinde bu var. Bunun ismi de neoliberal dönüşümdür değerli arkadaşlarım. Bakın, ben çay üzerinden bunu anlatacağım, ÇAYKUR Genel Müdürü de burada. Sayın Bakan da... Şeyleri önce bir söyleyeyim; bütün rakamları geçmiş dönemde 2002'yle karşılaştırdılar, yirmi seneden beri; artık yavaş yavaş bırakmışlardı, şimdi Sayın Bakan da aynı şeyi yaptı. Ee, "2002'de büyükbaş hayvan 9,9 milyondan yüzde 81 artışla..." Sayın Bakanım, yani yirmi senede yüzde 81 artışa "artış" diyorsunuz ve bu rakamları buraya serpiştirerek algı operasyonu yapıyorsunuz, başka da hiçbir şey söylemiyorsunuz, Türk tarımı hakkında hiçbir bilgi vermiyor buradaki rakamlar.

Bakın, Sayın Bakanım, dediniz ki konuşmanızda: "Bu yıl yaş çaya kota ve kontenjan uygulamadık." Sayın Bakanım, bürokratlar sizi ciddi bir şekilde yanıltmışlar. Bugün, bu sene çaya kota ve kontenjan uygulamamanızın sebebi siz değilsiniz, orada oturan Sayın Genel Müdür de değil, ÇAYKUR'u yönetemeyen Genel Müdür de değil. Kota ve kontenjan uygulanmamasının sebebi gübrenin çok pahalı olması, vatandaşın gübre atamaması, daha evvel onda 1'i budanan çayın yedide 1'inin budanması ve mevsimin, iklimin iyi gitmemesi dolayısıyla kaybetti değerli arkadaşlar. Bakın, rekolte geçen yıllarda 1,5 milyon ton iken bu sene 1,2 tona düşmüştür Sayın Bakanım. Bu da sizin aslında çayla ilgili ve diğer ürünlerle ilgili ortaya koymuş olduğunuz politikaların resmidir.

Bakın, şimdi elimizde bir çay kanun tasarısı var, çay kanun tasarısı, Sayın Hayati Yazıcı'nın birinci imzacı olarak buraya getirdiği çay kanun tasarısı. Bu tasarı, Sayın Bakanım, bundan evvel uygulamış olduğunuz ekonomi politikalarının da bir göstergesidir. Daha evvel şekerde ve tütünde yaptıklarınızı bu kanun teklifiyle çayda yapacaksınız, ne yapacaksınız? Bakın, gerekçe olarak diyor ki bu kanun teklifinde: "Uluslararası çay ticaretinde daha fazla yer alabilmek, marka ürünler oluşturmak, dünya piyasasında rekabet edebilmek..." Sayın Bakanım bu bir hayaldir. Bakın, Türkiye'de 260 bin ton civarında kuru çay üretiliyor yılda, bizim ihtiyacımız ise 300'ün üstündedir, yılda 350 bin ton kuru çaya ihtiyacımız var. Hangi kuru çayla uluslararası piyasaya girip rekabet yapacaksınız, nerededir? Uluslararası piyasaya girmek ve rekabet yapmak demek, Türkiye pazarını uluslararası tekellere açmaktır; şu anda, yılda 2-3 milyon ton fazlası bulunan uluslararası çay tekellerine açmaktır.

Değerli Bakanım, bu Çay Kanunu Teklifi'yle ilk defa "plantasyon" kelimesi getirilmiştir. "Plantasyon" ne demek Sayın Bakanım? Bakın, Türk Dil Kurumundan okuyayım: "Kahve, kakao, kauçuk, şeker kamışı gibi sanayi bitkilerinin geniş ölçüde yetiştirildiği tarımsal işletmelerdir." Çayı "plantasyon" hâline getireceklerdir. Nitekim, bu kanunda ilk defa şirketlere çay tarlası ruhsatı verileceği söylenmektedir. Bu şirketler de bölgede çay arazisi toplamaya başlamışlardır. Bu kanun, bu neoliberal dönüşüm, bugüne kadar çayda yapılamadı. Niye yapılamadı? Allah rahmet eylesin, Mesut Yılmaz Bey vardı "Rize falan." dedi, korudu; sonra Sayın Cumhurbaşkanı korudu. Şimdi ise uluslararası ilişkiler içinde olan birtakım gruplar, birtakım şirketlerin yönetim kurullarına girmişler, Sayın Hayati Yazıcıyı ikna etmişler... Sayın Cumhurbaşkanının haberi olduğunu da sanmıyorum. Nitekim 1 Ekim'de getireceklerdi, ekim bitti, getiremediler; böyle bir şey.

Değerli arkadaşlarım, çay tarımının en temel problemi neoliberal dönüşümdür. "Neoliberal dönüşüm" dediğimiz şey, kapitalizmin artık böyle belli hedeflere ulaştıktan sonra "Bu böyle olmuyor, sosyal devlet olmaması gerekiyor, küçüklerin olmaması gerekir; hepsini ben alacağım." diye icat ettiği ve devlet eliyle devleti kullanarak, parlamentoları kullanarak uygulamış olduğu ekonomik politikalardır.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Mehmet Bey, sesinizin daha net olması için biraz uzak durursanız...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bu politikaların temeli de tarımda uygulanan bu politikaların esasında yani tarımın tamamen ticarileştirilmesi, piyasalaştırılmasıdır. Nitekim, o günden bugüne uygulanmış olan politikaların temelinde uluslararası ticari anlamı olan ürünler destekleniyor, en çok destek onlara veriliyor. Yine uluslararası pazar arayan ürünler bir şekilde kısıtlanıyor; Türkiye'de tütün ve şekerin kısıtlanması gibi.

Sayın Bakanım, şimdi bir şey söylediniz, size aynen katılıyorum yani "Gıda bir millî güvenlik sorunudur." Evet, gıda bir millî güvenlik sorunudur. Türkiye'yi bu duruma getiren bir tane örnek vereyim. Sürem de daralıyor. Ne duruma getirdiniz? 1970'lerde bu ülkede 20 milyon ton buğday üretiliyordu, 90'lara kadar bu şekilde gitti ve nüfus o zaman 60 milyondu. Sayın Bakanım, şu anda 84-85 milyon nüfusumuz var, bu sene 17 milyon ton üretilmişti; hadi bu sene pandemi mandemi, ondan önceki sene de 20 milyon ton. Bakın, nüfus bu kadar arttı. O zaman 3 milyon, 5 milyon turist geliyordu, şimdi 30 milyon turist geliyor; dünya kadar da dışarıya un ve makarna ihraç ediyorsunuz, buna rağmen aynı durumdasınız. Neoliberal dönüşüm sonunda gelinen yer budur değerli arkadaşlarım "Destek veriyoruz falan." diyorsunuz. Tamamen yalan söylemek tabii, problem oldu. Doğru, yanıltıyorsunuz. Yine çaydan örnek vereyim: Sayın Bakanım, çayda gübre desteği dekarda 8 liraydı, bu sene 21 liraya çıkardınız yani 3 misli artırdınız. Bunu bu şekilde söyleyerek milleti kandırıyorsunuz, yalan söylüyorsunuz. Bakın, bölgede en fazla çaylık alanını olanın çaylık alanı 10 dekardır; ya, 10 dekar 80 lira. Peki, 21 yaptınız, ne olacak 10 dekarda? 200 lira. Hâlbuki dekara... Bakın, gübrenin tonu o zaman 2 bin liraydı, bin liraydı; şimdi gübrenin tonu 12 bin lira. Ne desteği vereceksiniz? Dönümüne, dekarına 2.000-2.500 liralık gübre atacak, 200 lira destek vereceksiniz. Bu, dalga geçmektir, üreticiyle dalga geçmektir. Diğer yerlerde böyle bir şey yapıldığı anlatılıyor; bunlar çok yanıltıcı şeyler.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son yarım dakikanız.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bakın, sadece gübre fiyatlarını inceleyerek tarımdaki girdi fiyatları... Sayın Bakanım "Ulusal güvenlik problemidir." diyoruz, görmüyor musunuz? Bakın, enflasyon yüzde 83 değil mi, TÜFE yüzde 83? Peki, gıdada enflasyon ne kadar? Yüzde 90 küsur. ÜFE ne kadar gıdada? Yüzde 150. Sayın Bakanım, nereye gidiyoruz? Burada tozpembe bir tablo çizdiniz, bunlara insanları inandıracaksınız.

Sayın Bakanım, bir şey daha söyleyeyim: Bu yeminli mali müşavirler gibi, yeminli tarım denetimleri nedir? Bu NewBridge şirketine mi iş açılıyor, yer açılıyor? Bu nedir Sayın Bakanım?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bitiriyorum.

Bakın, 30 bin ziraat mühendisi boş duruyor,niye bu çocukları işe almıyorsunuz? Şimdi, yeminli tarım müşavirleri icat edeceksin. Niye? Her şey özelleşecek, her şeyden kâr edilecek.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum, sağ olun.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Bakanım, bu NewBridge'le ilgili biraz bilgi verirseniz bu heyete çok memnun olurum. Sizinle de bağlantılı olduğunu söylüyorlar, bu konuda siz kendi kendinizi şeye çıkarmanız gerekiyor, ne gibi bağlantısı olduğunu söylemeniz lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum, sağ olun.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Şimdi, ben yönetim kurulunu inceledim, bu yönetim kurulu üyelerinin neredeyse tamamı...