| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297) ve Sayıştay tezkereleri a) Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı b) Karayolları Genel Müdürlüğü c) Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ç) Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü d) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı e) Rekabet Kurumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 08 .02.2016 |
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, değerli bürokratlar, saygıdeğer basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan ulaştırma kısmıyla ilgili bayağı bilgi verdi, vaktimizin çoğunu da onlarla geçirdi ama asıl teknolojik kısımlar var ki buralara çok fazla girmedi, ben biraz oralardan soru soracağım çünkü çok ciddi ithamlar, haberler var, ama öncelikle -hep söylediğimi Sayın Başkan da biliyor- Sayıştay raporları kısmından başlayacağım.
Şimdi, Sayın Bakan, çok vaktimiz olmadığı için söylüyorum. Önce sizin Bakanlığın Sayıştay raporunda tespit ve değerlendirmeler... Ayrıntı söylemiyorum, Sayıştaydakiler de size söyleyebilir, arkadaşlar da biliyordur.
"1- Yapım işi olan işlerin mal ve hizmet alımı olarak yaptırıldığı." Tespitleri söylüyorum.
"2- Teknik personelle ilgili yetersizliklerin üstünün örtüldüğü. Zamanında yapılmayan bildirimlerin o konuda bazı birtakım firmaların görmezden gelindiği." Onu biliyorlar, ben ayrı ayrı söylemeyeceğim, metro işlerinde, yapım işlerinde olan teknik personelden bahsediyorum, "bulgu 1, bulgu 2, bulgu 3" diye gidiyor, "...mevzuat hükümlerine uygun olarak yapılmaması" diyor.
Şimdi, sadece size şey kısımlarını okuyayım ki... Bu düzenlemeye göre sadece mevcut mal, ekipman, teknoloji veya hizmetlerde uyumun ve standardizasyonun sağlanması için zorunlu olan mal ve hizmet alımlarının doğrudan temin edilebileceği görülmüş ama yapım işleri olarak tanımlanan her şeyi doğrudan teminle yaptığınızı söylüyor.
Öbür tarafta, teknik personellerden... "Bu teknik personel deneyim bakımından sözleşme hükümlerine aykırılık teşkil ediyor." Yani Sayıştayın söylediği cümleleri okuyorum. Sayıştayın söylediği çok konu var, onun için...
Yine, aynı şekilde "...sözleşme ve mevzuat hükümlerine aykırılık teşkil etmektedir." "Meslek kayıt belgesinin diplomayla birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir."
Yani şimdi, bunların tamamı, başlığında bile "Yapım işlerine ilişkin geçici kabul işlemlerinin mevzuata uygun olarak yürütülmemesi." Anlaşılıyor ki burada, ihalelerde ve teknik personelle ilgili yapılan işlerde... Siz her ne kadar savunma yapsanız da geçen sene de buna benzer şeyler sormuştuk. Ama onun ötesinde, asıl Sayıştayın bize bu sene koymadığı KİT raporları içerisinde TÜRKSAT'ın raporu yok, mesela geçen sene vardı, şimdi hiçbirini koymuyor -Sayıştay burada- "KİT denetim raporlarını biz paylaşmak zorunda değiliz." diye. Onun üzerine de bazı haberler okudum.
Ben tek tek kimin olduğunu fazla önemsemiyorum ama siyasi olarak o teknik kurumların doldurulmasını doğru bulmuyoruz, başta TÜRKSAT olmak üzere. Sayın Bakanım, buralar arpalık olarak kullanılmamalı. Neden? Az önce ne dediniz en son uzay ajansı kurulmasıyla ilgili, daha önceki Bakan da söylemişti, kendi beyannamenizde de var, biz de ajans olarak Türk uzay ve havacılık kurumunun kurulmasını destekliyoruz ama şimdi buraya bakınca ben korkuyorum acaba kurmasak mı diye. Şimdi, oraya teknik personel lazım, oraya mühendis lazım, oraya bilim adamı lazım, hatta daha önce dışarıda çalışmış, bunlarla ilgili işler yapan arkadaşlar lazım, ama enteresan şekilde... Şimdi, bakıyoruz, bu uydu çok teknik bir şey yani başka bir kamu kurumundan olabilir ama enteresan şekilde eski bakanların, eski siyasetçilerin Turkcell gibi, TÜRKSAT gibi böyle kurumlarda yönetici olmasını benim vallahi aklım ermiyor. Yani dünya çapında kurumlar olması gerekiyor, çok önemli şeyleri, projeleri onlara emanet ediyoruz. Yönetim kurulu karar organıdır bir şirketin Sayın Bakanım. Şimdi bakıyorum, kurumsal yönetim ilkeleri açısından bakıyorum. Naçizane benim kurumsal yönetim danışmanlığı lisansım da var, onu da söyleyeyim yani para banka hocasıyım ama sermaye piyasasıyla ilgili hususları bilirim, yönetim esaslarını da bilirim. Ya nasıl bağdaştırıyorsunuz, ben anlamakta zorlanıyorum. Bakın, sadece bu değil, TÜRKSAT aynı, Cumhurbaşkanı danışmanları, Başbakan danışmanları ve aynı anda da bürokrat olan arkadaşların hepsi oraya... Ya bu adamlar ne zaman oraya zaman ayıracak Sayın Bakan? Bu şirketler dünya çapında, gidip bilimsel temaslara, fuarlara, bu tip teknolojik çalışmalara AR-GE çalışmalarına katılmaları gerekiyor. Bir yılda 31 tane yönetim kurulu toplantısına katılmışlar.
Bakın, tekrar söylüyorum, şahıslar, Ali, Veli, Selami o ayrı bir konu, ama bakıyorum özelliklerine, elimde liste var, şaşırdım yani sadece iki tanesinde -herhâlde odur diye düşünüyorum- bir tek İTÜ öğretim üyesi gördüm. Yani yönetim kuruluna baktığım zaman danışman, bakanlık müşaviri, genel müdür, Başbakanlıkta genel müdür, bilmem Cumhurbaşkanlığında danışman, Başbakanlık müşaviri, bilmem ne genel müdürü. Bir tek İTÜ öğretim üyesi gördüm, bir de Cumhurbaşkanlığı danışmanlarından birinde "BT" diyor, herhâlde bilim teknolojiyse bari biraz o uyuyordur herhâlde diye düşünüyorum.
Şimdi, bu kafayla nasıl yöneteceğiz Sayın Bakanım? Tamam, arkadaşların eğer maaşları azsa başka yerden vermek lazım. Ha, o şirketin yönetimindekilere çok daha fazla maaş verebilirsiniz, onun için ayrı bir düzenleme yaparsınız ama "Kamu kurumundan, buradan birilerini oraya koyalım veya seçilememiş arkadaşımızı şuraya koyalım, bakan oldu, Başbakanlık müşaviriydi, yok işte milletvekiliydi..." Ha, o alanda uzmansa eyvallah ama şimdi, bakıyoruz... Aynı şey Turkcell'de var. Eski iki bakanımız, ikisinin de alanı iletişimle ilgili değil. Sonra atananlara baktık, Hükûmet 2013'ten sonra yeniden el koydu. Hükûmet diyorum çünkü SPK. Yani onlara atamalardan dolayı el koydunuz diyorum. Şimdi, şirkete kanunlara uymadığı için el koymanın yolu başka ama getirip buraya atarsanız, bütün siyasileri oraya doldurursanız, o zaman el koymuş oluyorsunuz.
Merak ediyorum, TÜRK TELEKOM'la uzlaşma yapılmış, aralık ayının sonunda, 200 küsur milyon vazgeçilmiş. Yani acaba kazanacak mıydı, kaybedecek miydi? Şimdiye kadar neden mahkemeliklermiş de siz tamamen hâkim olunca şimdi TÜRK TELEKOM'la uzlaşılıyor? Veya TÜRKSAT'ın TÜRK TELEKOM'dan aldığı şeylerin fiyatları var. Yani TÜRK TELEKOM artık Hazinenin bir şeyi olmaktan çıktı, özel bir şirket. Onun orada tekel konumunu sürdürmesini seyreden, müsaade eden Telekomünikasyon Kurumu Başkanımıza da soruyorum, görevi rekabeti düzenlemek; Düzenleme, Denetleme Kurumunun görevi o sektörde rekabeti sağlamak, özelleştirme sonrası tekel oluşumlarını önlemek.
Biz ne yapıyoruz bir taraftan? Buraya gidiyoruz. Aynı şeye bakıyoruz, örnek, işte, 4G ihalesi. Her kafadan farklı bir ses çıkıyor Sayın Bakan. Tamam, ihale yapıldı ama ağustosa kadar siz ayrı söylediniz, Sayın Cumhurbaşkanı ayrı söyledi, Sayın Elvan ayrı söyledi, tekrar geldik, şimdi yapıldı. 4,5G nedir, 4G nedir? Sizin raporda şöyle hemen bir sayfayla hızlıca okudunuz geçtiniz, sadece faydaları zararları yazıyor. Ya, tamam anladık o faydalı bir iş de, bunun 4'ü ne, buçuğu ne? Hakikaten çöplük olur mu? 3G'yi şu anda kaldırdınız mı? 2G'den bile duran tesisler var mı? "Çöpe gider." diye herkes kafasına göre açıklama yapıyor, biz sizden bunları bekliyoruz. 4,5G'ymiş yani dünyada 4,5G diye bir şey var mı, yoksa sadece biz mi uydurduk? Çin'den gelen şirketten mi geldi? Neden tekel oluşumuna müsaade ediyoruz? Onu söylüyorum. Burada, bu kadar şeyde 4,5G'den önce 4G'ye ne kadar şirket yatırım yaptı? Şimdi, ben bazen şaşırıyorum, hadi dışarıdan birileri söyleyince o kadar takılmıyorum ama Savunma Müsteşar Yardımcısı bir şeyler söylediği zaman dinliyorum, Ulaştırma Bakanı bir şey söylediği zaman dinlemek zorundayım, Cumhurbaşkanı bir şey söylerse, hele o arada da bu konularda siz onun danışmanıysanız, o zaman burada bir kafa karışıklığı var, biz dahi anlayamıyoruz Sayın Bakanım yakından takip ettiğimiz hâlde.
Peki, 2020'de, 2018'de kesinleşecek, 5G'yi bekleyelim, bu arada ne kullanacağız, 3'e mi devam edeceğiz? Yani herkes 4 kullanırken biz 3'te mi bekleyeceğiz, ben onu anlamadım. Peki, 4,5 ne zaman olacak?
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) - 1 Nisan.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bir dakika şimdi, 1 Nisandan itibaren kullanılabilir diye sözleşme yapıyorsunuz, 1 Nisana yetiştirecek mi Huawei?
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) - Evet.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ne kadar olacak? Ve dünyanın ne kadar yerinde var, başka yerde 4,5 var mı, sadece Çin'de mi var diye onun için sordum.
Ben zamanım dar diye öyle söylüyorum Sayın Bakanım, Mehmet Günal hepsini okumadan sormaz biliyorsunuz yani kibar kibar söylüyorum. Yani isimleri de, kimlerin atandığını da, ne olduğunu da, ihalenin ayrıntısını da biliyorum ama bu konuları da bize söylemeniz lazım. Siz iki saati bize yolları anlatırken bitirdiniz. Şimdi yollara da geleceğiz ama hakikaten nasıl olacak, yani orada bir sürü şey var. Almışlar... Kim neyi kazandı, nasıl oldu? Turkcell'i buraya geçince, a'sı, b'si, c'si, d'si, e'si, f'si bir sürü frekans ihalesi, sonunda neyse yaptınız ama bunlar nedir yani, faydası ne, zararı ne, hangisi nereye yarayacak, ne kadar hızlı bir teknoloji gelecek? Bir tane teknik bilgiyle bu biraz sıkıntılı olacak gibi, gerçekten bu konularda şey var. Neden öyle söylüyorum? Yani, birtakım verilere baktım, Turkcell'in kârlılığına baktım, o yönetim kurulu üyeleri değiştikten sonra kârlılıkta düşüş var. Bu, şuna benziyor: Cem Uzan'ın firmaları bizden bir sürü dava kazandılar. Örnek söylüyorum: TMSF'ye geçti bankalar, devam etti; sonraki hükûmetler, sonraki hükûmetler, sonraki hükûmetler, 62, 63, 64 hâlâ devam etti. Ya, çimento fabrikasının yönetiminden, ilgili ilgisiz herkes, normal bir adam, bürokrat ne bilecek yani demir çelik şeyinde, bir enerji şirketinde...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Günal, buyurun.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yani, gerçekten bu konularda seçici olmak durumundayız. Aynı şey, bakıyorum, Turkcell'in yönetimindekiler de aynı. Atadığımız arkadaşlara bakıyorum, ya birileri "Orada şu kurumu temsil etsin veya para kazansın." diye atanamaz, bu sadece bir kamu kurumu olsa da atanamaz ama bu halka açık, uluslararası borsalarda işlem gören bir şirket. Yani, yine, hem Sermaye Piyasası Kurulunun hem Bilgi Teknolojileri Kurumunun buraya müdahale etmesi lazım. Bu garip bir şey. Yani, açıkçası ben bunları okudukça, sizin söylediğiniz hedeflere ulaşabileceğimizden biraz şüphe etmeye başladım. Onun için dedim, uzay ve havacılık ajansı falan, şimdi gideriz oraya alakasız kişiler gelir. En azından onun kanununu bari doğru dürüst çıkaralım da yönetim kurulu üyelerine kimin atanabileceğine... Çünkü, burada YPK kararı başka bir şey diyor. Biz geçen bunu torba kanunda da konuştuğumuz için... TÜRKSAT meselesi içindeydi, TELEKOM'daki, Türk Hava Yollarındaki paylar da içindeydi; Sayıştay denetiminden bir kaçırma var. Sabah görüyoruz ki Bakanlığınkine ilişkin bile bir sürü düzensizlik tespit edilmiş, birtakım usulsüzlükler tespit edilmiş.
Dolayısıyla, bunların bir an önce gerçekleşmesi gerekiyor. Bu şirketlere daha yerinde atamalar yapılsın, eş dost kayırması olmasın ve o konuda da uzman kişiler olsun. Ha, onların maaşını gerekirse 5 misli... O sektörde dünya çapında rekabet edeceksek ama dünya çapında da uzmanları alalım, maaşını da serbest bırakalım, o zaman atayalım. Ama siyasi atamalarla yaparsak o zaman bunların yazılmasına da, söylenmesine de maalesef maruz kalacaksınız. Zamanımızı bu şeylerle geçirmeden, dediğimiz gibi, 2023'e taşıyacak, sonrasında 2053'e taşıyacak işler yapmamız lazım.
Bu kazalarla ilgili de birkaç şey var, bir iki tane sektörle ilgili sorun var Sayın Başkanım. Yani, sizin söylediğiniz şeyde, kilometre başına da bölmüşsünüz kaza sayısını. Toplamda iyileşme var diyoruz ama aynı zamanda nüfusumuz da artıyor. Aynı şekilde, kaza sayısı yani ölümlü kazada -çok az bir şey- ölü sayısında 4 binlerden 3.500'e düşmüş, 2000'lerde 4 bin civarında gidiyor; 4.500, 4.600 ama şu anda da 3.500 küsur gözüküyor. Ama bir taraftan da kaza sayısına bakıyoruz, hiç de öyle azalmıyor; 1 milyon 200 civarında şey var yani ben yuvarlayarak söylüyorum. Tamam araç sayısı da artıyor ama kaza sayısını aynı şekilde koyduğumuz zaman da bakıyoruz, nüfusa oranla yaralılara bakıyorum, düşme yok. Yani, ölüm sayısında kısmen yüzde 0,6'larda duruyor, küsuratı belki biraz düşmüş görünüyor. Dolayısıyla, bunlarda biraz daha teknik bilgi verirseniz... Çünkü, kilometreye böldüğümüz zaman, yolun miktarı çoğalınca tabii oran düşmüş oluyor. Biz toplamda baktığımız zaman nüfusa göre ve kazadaki sayıya göre biraz daha doğru olacağını düşünüyorum.
Artı, bir de Sayın Başkan, müsaadenizle bir iki husus daha var.
Dün bir şey geldi, sosyal medyada dolaşıyor. Yani enteresan şekilde, bir tarafta az önce hatip başka şeyler söyledi ama orada yaralanan polislerimiz geliyor "420 liraya yaralı polisi zor naklettik Türk Hava Yollarının uçağıyla." diyor. Yani, en azından bu gibi şeylerde arkadaşlara destek olacak bir yöntem, yol yordam... Emniyet mensuplarımız terörle mücadele ediyor, yaralanmış, sitemkâr bir şekilde söylüyor ama öbür tarafta yani bir zırhlı aracı buradan ta Amerikalara, Afrikalara özel uçakla taşıyabiliyoruz. Yani, bu hususta biraz daha duyarlı olmak gerekiyor diye düşünüyorum.
EXPO'yla ilgili de söylediniz, hızlı geçti, Antalya Milletvekili olarak... Şimdi, bilgisayarda hepsi var ama -açıp gösteririm eğer itiraz ederseniz- bölge müdürünüzün söylediklerini de okudum. Maalesef o Aksu Köprüsü'nün üzeri unutulmuş Sayın Bakanım. Yani sonradan "Değiştirdik." diyorlar, işte biz de onu söylüyoruz zaten. "Soldan geçecek." diye yapıp onu baştan düşünmek lazım. "Efendim, altında, zeminde sıkıntı vardı, onun için kuzey tarafından geçiremedik." Peki, şimdi nasıl olacak? Açıklama çok komik yani aynen resmî açıklamadan okuduğum için söylüyorum, hani, yazılan haberin ötesinde. Bölge müdürümüzün açıklamasına baktım, diyor ki: "Efendim, normal yapılan üst köprünün bir şeridinden, kara yolu için yapılan şeritten geçireceğiz." Gerçekten, şimdi, burada arkada bir sürü mühendis arkadaşım var, bakıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Şimdi, Sayın Bakanım, ben haftada 3 sefer, 4 sefer, hafta sonu gitsem de gidip gelip geçiyorum o köprüden. Arasında geçecek bir yer de yok. Normal şartlarda iki köprünün arasına yer konulması gerekiyordu. Dedikleri gibi "Kuzey tarafından geçireceğiz." diye bırakmamışlar ama orası da kenarda kebapçıların, köftecilerin önünde bir tali yol gibi olduğu için kalmış. Şimdi, bunların etüdü önceden yapılmaz mı yani oranın zemininin uygun olup olmadığı bilinmez mi? Şimdi nasıl yapacağız? Yani kara yolunun geçtiği yerden raylı sistemi, o asfaltın bir kısmını delip oradan mı geçireceğiz, ben anlamadım. Teknik arkadaşlar bir şey verirse... Bölge müdürü öyle söylemiş. Gerçekten -Karayolları Genel Müdürümüz bakıyor ama- yani oradan sürekli geçtiğimiz için zaten yapımı da... Neden oldu, ben söyleyeyim size. "G20 var, o var, bu var, yetiştirelim." derken paldır küldür yaptılar, o arada dikkate almadan yapıldı. Sonradan da fark edilince yeni bir şey buluyoruz. Bunlar sıkıntılı işler.
Hazır raylı sisteme gelmişken bir şey daha söyleyeceğim: Şimdi, bu yüksek hızlı trene ne kadar sıklıkla bilet zammı yapılıyor, hangi dönemlerde yapılıyor Sayın Bakanım? O konuda biraz cahilim ama ben yani yılın belli dönemlerinde mi yapılır, neye göre yapılır? Yani, ulaşılan metre hesabına göre, kilometreye göre mi zam yapılıyor, yolcu sayısına göre mi zam yapılıyor, maliyete göre mi zam yapılıyor, anlayamadım. "Neden?" derseniz, şimdi, Polatlı'ya gidip gelen arkadaşlarımız var, diyorlar ki: "Birinci zamda yüzde 29, Konya'ya yüzde 9, Eskişehir'e yüzde 9, Polatlı'nınki yüzde 29." Ben yanlış aldıysam bilgiyi beni aydınlatın. İkinci zam: Yine Konya 14, Eskişehir 14, Polatlı yüzde 41,5. "Polatlı'nın kilometresi buradan oraya 88, Eskişehir 245, Konya 306." diyorlar yani tam yarısı. 480'miş herhâlde aboneliklerden bahsediyorlar, yanlış hatırlamıyorsam.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Mehmet Bey, benim alanıma giriyorsunuz. Hiç Antalya'yı soruyor muyum ben, bak.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yok yok yani arkasından bir şey daha söyleyeceğim de onun için, benim alanımı da ilgilendiriyor.
Şöyle bir laf var, burada mı bilmiyorum YHT Yolcu Dairesi Başkanımız "Bana kalsa Polatlı'da treni hiç durdurmam, onlar hizmetin fazlasını hak etmiyor." demiş. Yani, Polatlı'nın MHP tarafından kazanılmasından dolayı cezalandırılması acaba söz konusu mu diye soracağım da onun için Bülentçiğim. Yani, sen yine devamını şey yapabilirsin, benim zamanım az da...
Yani, hakikaten anlayamadım, bilmiyorum, teknik bir şey varsa arkadaşlar izah edebilirse...
BAŞKAN - Sayın Günal, alana müdahale etmeden, Sayın Kuşoğlu'nun alanıdır.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Etmiyorum işte MHP Belediyesi var yani biz cezayı...
Peki, o zaman sonra vereceğim ama bir örnek daha söyleyeyim de MHP'lilere yapılan. Öğleden sonra, diğer şeyde, yarın eski üyemiz Abdülkadir Bey'in...
HAMZA DAĞ (İzmir) - Genel seçim sonuçları...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Evet, evet, bazen hizmeti hak etmeyen yerler olabiliyor. Yani, demokrasi var ya, halkın iradesi var ya onun için, hak etmeyen yerlere ceza kesilebiliyor. Ama bunlar sizin insanlarınız da olabilir. Bir sürü, gidip gelen 600 civarında abone varmış yani asıl onların şikâyeti bu. Biraz, günlük gelip giden... Belki bir gün gidiyor, iki gün gidiyor ama abonelikte onlar daha büyük ceremeye giriyor.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Düzenli gelip gidiyorlar; bir gün değil, her gün.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Şimdi, o ayrı bir konu. Aynı şey...
Yani, bir esnaf kefalet kooperatifine gelmiş, başkan olmuş birisi, MHP'den aday olunca -Abdülkadir bizim arkadaşımız, gelince, kendisi de belki gelir, Bakanlığın bütçesinde ona da soracağım da- ya adama ekmeği kesiyorsun, krediyi kesiyorsun; herkeste var, ilçede özellikle adamın kredi şeyleri kesiliyor, Halkbank -hiçbir sıkıntısı yok- kesiyor.
Onun için, bunlar siyasi davranışlar. Onu niye yaptın? Hemen arkasından çünkü başka siyasi davranışlar geliyor. TÜRK ULAŞIM-SEN'den gelen, atamalarla ilgili, birtakım tayinlerle, yer değiştirmelerle ilgili talepler var. Burada da ilgili sendika lehine bazı kayırmalar oldu, tek tek ayrıntıya girmiyorum ama.
Ayrıca, bir de genel talepler var yani siyasi şeylerin dışında Sayın Bakanım. Burada temsil ve ağırlama usul ve esaslarında idari hizmet sözleşmeliler ile diğer 399'a göre olanlar arasında bazı adaletsizlikler olduğu söyleniyor. Bu konuda yapılan bir çalışma var mı, bir düzeltme olacak mı?
Bir de tebligat dağıtımının taşeron firma elemanlarına yaptırıldığını söylüyor, ayrıca, bunların normalde usulen uygun olmadığını.... Böyle bir şeyler varsa bunlarla ilgili çalışma var mı? Çünkü tebligatlarda kanuni yükümlülükler var, o nedenle görevli olmayanların yapması doğru değil.
Bir de bu personelin durumu, PTT'deki durumu ne olacak? Son durum, havuz gelişmeleri, bunların belirsizlikleri hâlâ devam ediyor kanun sonrası. Ne gibi bir çalışma var? Bunlarla ilgili beklentiler nelerdir? Onlara verebileceğiniz haberler, müjdeler var mı diye onları da sormak istedim.
Böylece, başka daha çok konu var ama sorularda da geri kalanını sorarım diyorum, bütçenizin hayırlı olmasını diliyor, teşekkür ediyorum.