KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Evet, teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesini konuşuyoruz.

Önce unutmamak için bir sorum var, Sayın Bakan, Spor Toto Teşkilatıyla ilgili Sayıştay raporunda böyle bir eleştiri bu sene yok; geçen sene tartışmıştık, niçin yönetim kurulu kararları yok, yönetim kurulu üyeleri ne kararları aldı? Çünkü Sayıştay sizden, Bakanlıktan istemişti ya da o Spor Toto Teşkilat Başkanlığından istemişti, verilmemişti. Bu sene hiçbir bulgu yok. Oysa şimdi bütçeye bakıyoruz, geçen sene, 2021 yılında -kesin hesapta- 25 milyar sizin bütçeniz varken 113 milyar da Spor Toto Teşkilat Başkanlığından gelen parayı kullanmışsınız. Bu sene 66,5 milyar Gençlik ve Spor Bakanlığının bütçesi var -bulamadık yani belki de vardır, bizim gözümüzden kaçtı- Spor Toto Teşkilat Başkanlığından ne geliyor? Ya 25 milyara 113 milyardı 2021 yılında; şimdi 66 milyar liraya, ne kadar Spor Toto Başkanlığından geliyor? Büyük bir para bu yani Bakanlık bütçesinin çok çok üstünde bir para ama onunla ilgili hiçbir bulgu yok, Sayıştay da bir şey bulamıyor; bu çok manidar, ne dersiniz, bilemiyorum.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, bu konuyla ilgili de sorular filan yönelttik ama biz çok cevap alamadık. Şimdi, Türkiye'de gençleri konuşuyoruz ve geçen günlerde Sayın Cumhurbaşkanının söylemiş olduğu bir cümle gündemde kaldı yani hâlâ duruyor. Dedi ki: "Böyle süfli -yani aşağılık, basit- amaçlarla daha fazla telefon, daha imaj bu sebepten dolayı yurt dışına gidenler falan..." diye. Yani bir Cumhurbaşkanının... İşte ülkeyi temsil ediyor mu? Hele hele bu yıl "İşte herkese kucak açtık." diyen bir Cumhurbaşkanının ağzından böyle bir söz çıkması anlaşılır gibi değil. Niye gidiyor Sayın Bakanım bunlar? Bunları araştıracaksınız.

Bakın, toz pembe bir tablo sundunuz. İşsizlikten hiç söz etmediniz yani gençlerdeki işsizlikten hiç söz etmediniz. İşte, üniversite öğrencilerinin derdinden söz etmediniz, uyuşturucudan hiç söz etmediniz; sizin konunuz değil, bal gibi konunuz bunlar Sayın Bakanım. Bakın, işte, Türkiye'de geçen sene yüzde 22,5 olan genç işsizlik bu sene yüzde 18 falan ama geniş tabanlıya falan baktığınız zaman yüzde 24,7; büyük bir rakam, 4 gençten 1'i. Bu rakamlar, hele hele üniversite mezunlarında çok ciddi problem. Sayın Bakanım, sizin Hükûmetiniz, Sayın Cumhurbaşkanı "Her tarafa üniversite açtık, her yerde 1, 2, 3, 5 üniversite..." diye bununla övünüyor. Mezun olanlardan haberiniz var mı Sayın Bakan? Bakın, mezun olanlardan bir hemşehrim, işte Anadolu'daki bir ilde -ortalama bir ildir- mezun olacak çocuk, bir AR-GE'de staj yapacak, "Arıyorum, aramadığım firma kalmadı, 'Almıyoruz.' diyor, 'ODTÜ var mı? İTÜ var mı? Almıyoruz o üniversiteden.'" diyor. Yani bizim millî firmalarımız, kendileriyle övündüğümüz firmalarımız bile Türk çocuklarını staja kabul etmiyor, böyle bir durum var; bunlardan hiç söz etmiyorsunuz. İşiniz rakam, rakamla bozmuşsunuz işte; büyük rakamlar, en büyüğü filan... Nitelik ne nitelik, içerik ne?

Bakın, Türkiye'de işte siz geldiğiniz zaman sanıyorum 7-8 tane psikoloji bölümü varmış, 122 tane üniversitede psikoloji bölümü var; ya, geçen sefer de söyledim, hoca falan yok oralarda. Bakın, bir tane ilde üniversite var; bir tane sosyoloji mezunu, diğer iki tane üç tane derse ilahiyat mezunu arkadaşlar giriyor, liseden geliyorlar bunlar da. İlahiyatta işte din sosyolojisi okumuş, o kadar. Ya, bunları da söylemeniz gerekiyor, kabul etmeniz gerekiyor ki bunlara da çare bulunabilsin değerli arkadaşlarım.

Bakın, üniversite gençliğindeki işsizlik çok ciddi. Artık Türkiye'de "üniversiteden mezun ev gençliği" diye bir kavram türettiler, ev gençliği. Ne işte ne üniversitede ne eğitimde ne bir şeyde, babasından da para almaya utanıyor, evden dışarı çıkmıyor çocuk; böyle bir tabloyla karşı karşıyayız. Sayın Bakanım, yurt dışına niye gidiyor çocuklar? Yahu yurt dışına bunun için gidiyor çocuklar. Ya bu çok insani bir şey bu ya; nasıl bu süfli, aşağılık şey olabilir ya, nasıl bu hain olarak ilan edilebilir ya? Bunu anlayabiliyor musunuz arkadaşlar yani iktidar partisi milletvekillerine söylüyorum, bu nasıl bir laf?

Sayın Bakanım, şans oyunları, Spor Toto Teşkilat Başkanlığından aldığınız parayı kullanıyorsunuz, spor salonları açıyorsunuz, yatırımlar yapıyorsunuz, belediyelere veriyorsunuz. O da nasıl dağılıyor falan hiç göremiyoruz ki tartışalım yani ne kadar AKP'li belediyeye verdiniz, ne kadar diğer partili belediyelere ne verdiniz, onları göremiyoruz; her neyse. Şans oyunlarının durumu nedir Türkiye'de biliyor musunuz Sayın Bakanım? Ne kadar insan bu şeyle ilgileniyor, Türkiye'de ne kadar genç? Sayın Bakanım, sizin zamanınızda her yer yerde mantar gibi bitti. 2 tane, 3 tane şans oyunu vardı, Spor Toto, Millî Piyango falan vardı; şimdi isimlerini unuttum ben yani Toto, Loto, İddaa, On Numara, Sayısal, Şans Topu, süper top, Kazı Kazan, bugün kazan, yarın kazan... Yahu Türkiye'de bilmiyorum kaç tane, 50 tane at yarışı var, çocuklar harıl harıl bakkallardan at yarışı oynuyor, sizin zamanınızda oluyor bunlar. Ya nas yok mu Sayın Bakanım, nas, nas? Ne diyor nas Sayın Bakanım, kumara ne diyor, çocuklarımızın kumara kurban edilmesine ne diyor Sayın Bakanım, bu konularla ilgili bir şeyiniz var mı? Bu şeylere tanınan, Millî Piyango satıldıktan sonra Demirörenlere tanınan avantajlar, verginin, KDV'nin kaldırılması, daha sonra sözleşmelerin değiştirilmesi, alınacak hasılat hesaplamalarının firma lehine düzeltilmesiyle ilgili ne diyor? Nedir bunlar, kimin paraları gidiyor oralara Sayın Bakanım? Biraz da bunlardan söz etseniz olmaz mıydı Sayın Bakan? Bakın, 2017'de rahmetli Güngör Uras'ın bir yazısında buldum "14,5 milyar hasılat var şans oyunlarında" diyor, ondan sonra bakıyorum hiçbir yerde, devletin hiçbir rakamında bulamıyorum; yok, yok, ne kadar para geliyor belli değil. Bilmiyoruz, bilmemiz gerekiyor biz milletvekilleri olarak milleti temsil edenlerle ilgili. En büyük problemlerden bir tanesi şans oyunları. Bir de yasa dışı bahis falan... Ne yapıyorsunuz yasa dışı bahislerle Sayın Bakanın? Yasal içine alıyorsunuz bu bahisleri, geçen sefer de işte okullarda mokullarda ya da nerede çekiliyor, bilmiyorum, piyangoları yasa çerçevesine aldınız şu anda görüşülen yasalardan bir tanesine.

En önemli probleme geliyorum şu anda, bugün de tartışılan uyuşturucu. Bu ülkede Sayın Bakanım -ben psikiyatri uzmanıyım, hayatım bunlarla geçti- kaç tane demiş Sayın Cumhurbaşkanının programında? 136 tane merkez var demiş, AMATEM benzeri merkez var demiş, uyuşturucu tedavisini yapan merkez. Ya, her gün -size de ulaşıyordur, size de geliyordur iktidar partisi milletvekilleri- 10 kişi arıyor, "AMATEM'e giremiyorum, çocuğum perişan." Sayın Bakanım, bağımsız araştırmalar var -yani tabii kesin rakamlar söylemek çok zordur- 4 milyon insan uyuşturucu kullanıyor Sayın Bakanım. Sokakta ya hiç biraz çekinir, eder, sokağa düşmüş, sokağa; ona söylüyorum, size söylemiyorum; asıl sokak, onunla ilgili bir problem var. Sayın Bakanım "Bin tane şey yakaladık." diyor İçişleri Bakanı bugün, "Bin tane sadece uyuşturucuyla uğraşan mafya, suç örgütü çökerttik." diyor. Ya, bin tane sadece uyuşturucuyla uğraşan suç örgütü varsa Türkiye'de kaç bin tane suç örgütü vardır, böyle bir şey olabilir mi ya? Bitmiş o zaman Türkiye, gerçekten bitmiş. Ya, okulların önünde 2 tane, 3 tane torbacı yakalamakla olmaz; bu iş yukarıdan çözülüyor. Kimse kusura bakmasın, kızmasın; şu fotoğrafın hesabı sorulmadan gençlerimizi uyuşturuculardan kurtaramayız. Burada Türkiye'nin en önemli uyuşturucu baronlarıyla bir İçişleri Bakanı duruyor ve bu fotoğrafın hesabı verilmemiştir. Sayın Cumhurbaşkanının yanına bunu kim getirdi ve bu fotoğrafı çektirdi? Bir başka fotoğraf, bunu kim getirdi? SBK, bu adam, Türkiye'yle ilgili en çok uyuşturucu parası, kara para aklayan adam olarak tarihe geçmiştir. Şu anda Amerika da istiyor, Türkiye de istiyor "Avusturya'dan kime gelecek?" diye konuşuluyor. Bunlarla yani bu uyuşturucuyla ilgili insanlar çok perişan, metamfetaminle ilgili büyük bir yıkım var. Yani sağlıkla ilgili, siyasal, toplumsal, ahlaki... Gidiyor ve fakir çocukları gidiyor;10 liraya kafayı bulabiliyorlar, 10 liraya, o kadar ucuz ve en fakir semtlerdedir, en gariban semtlerdedir. Sayın Bakanım, gitmiyor mu oraya anlatmış olduğun bu kadar spor salonları, kuruluşlar, gençlik merkezleri hiç o gençlere gidemiyor mu? Biraz da oraları niye görmüyorsunuz? Niye onları konuşmuyoruz?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son yirmi saniye.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Niye daha evvel gelip milletvekilleriyle bu konuları tartışmıyorsunuz?

Bitireceğim. Son saniyeler mi dedin?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, son on dört saniye.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Birkaç cümle daha söyleyeyim.

Bakın "dindar nesil" falan diye bir iddianız da vardı. Kardeşim, bütün bunlardan sonra nasıl bir nesil? Bakın, bu uyuşturucularla ilgili yapılan araştırmada ailelerin muhafazakâr olması, olmaması; çocuğun işte, şu okulda ya da bu okulda okumasının hiçbir etkisi yok Sayın Bakanım. Bu araştırmaları siz görmüşsünüzdür. İmam-hatipte okuyan da ailesi dindar olan da olmayan da hepsini etkiliyor yani büyük bir bela. Şu anda 4 milyon, 4 milyon Sayın Bakanım! Bunlarla ilgili bir şey yapmadıktan sonra "Biz dindar nesil yetiştiriyoruz, şu kadar imam-hatip okulu açtık."

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum Sayın Bekaroğlu.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bunların hiç kimseye bir faydası olmayacaktır değerli arkadaşlar. Ve maalesef, sizin zamanınızda muhafazakâr insanların çocuklarıyla ilgili köşe yazarları işte, ateizm, deizim bunları konuşuyorlar, bunları yazıyorlar, çiziyorlar; bunları muhafazakâr köşe yazarları yazıp çiziyor bunları.