| Komisyon Adı | : | (10 / 6598, 6599, 6600, 6601, 6602, 6603, 6604, 6605) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | TTK Genel Müdür Yardımcısı Muharrem Kiraz ve Karadon Taşkömürü İşletme Müessesesi Müdürü Fazlı Uncu tarafından yapılan sunumlara ilişkin görüşme |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 02 .11.2022 |
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayın Başkan, değerli bürokratlar; havalandırma kısmındaydık, hâlâ havalandırma kısmındayız ama en önemli nedenlerden bir tanesi, üzerine oldukça odaklanmak gerekiyor.
Şimdi, öncelikle metan gazı nedir aslında ve nasıl patlar kısmında birkaç açıklama yapmak gerekiyor, o da şu: Avrupa'da endüstriyel toplumların birçoğunda metan gazından korkulmaz. Neden? Çünkü metan gazı tek başına patlayıcı bir gaz değil, kokusu olan bir gaz da değil; metan gazı ancak oksijenle 250 derece ısıda reaksiyona girerse, ateşleyici bir şekilde reaksiyona girerse burada bir patlama gerçekleşir. Yani aslında metan gazını patlatmak ciddi olarak üzerinde çalışarak yapılabilecek bir şey yani bunu, neredeyse, başarmak gerek. Yani tedbirleri almayarak başarmak diyorum buna. Dolayısıyla, burada da tedbirler alınmadığı için metanla ilgili büyük bir problem var.
Şimdi, benim elimde bir rapor var, size o rapordan -yani sadece bilirkişi raporundan değil, başka bir rapordan- bilgi vereceğim. Rapor, Türkiye Taş Kömürü Kurumu Genel Müdürlüğü Etüt, Plan, Proje ve Tesis Daire Başkanlığının kömür kaynaklı metan gazı ve Zonguldak havzasında yapılan çalışmalarla ilgili bir analiz raporu. Bakın, analiz raporu diyor ki...
BAŞKAN TANER YILDIZ - Raporu düzenleyen kim demiştiniz?
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - TTK.
BAŞKAN TANER YILDIZ - TTK kendi, kurum içi yapıyor?
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Evet.
KEMAL ÇELİK (Antalya) - Tarih kaç?
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Şimdi söyleyeceğim. Jeoloji yüksek mühendisi düzenlemiş.
KEMAL ÇELİK (Antalya) - Tarih kaç, ne zaman yapılmış?
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Söyleyeceğim beklerseniz. Keserseniz, konuşmanın süresi uzar Vekilim.
KEMAL ÇELİK (Antalya) - Tarih önemli de ondan sordum.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Şimdi, 2017 yılı verilerine göre, müesseselerde üretilen, satılabilir kömüre göre çıkan metan miktarı ölçülmüş Kurum tarafından. Türkiye Taş Kömürü Kurumunun 5 tane müessesesi var; Karadon Müessesesindeki kömürlerde metan 51,57 metreküp/ton, Kozlu Müessesesindeki kömürlerde metan 53,75 metreküp/ton, Üzülmez Müessesesindeki kömürlerde metan 27,62 metreküp/ton, Armutçuk Müessesesindeki kömürlerde metan 50,82 metreküp/ton, Amasra Müessesesindeki kömürlerde metan 97,84 metreküp/ton. Yani Amasra Müessesesinde metan oranı yüksek; bunu Türkiye Taş Kömürü Kurumu biliyor, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı biliyor, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı biliyor ve bir de bunların üzerine, kim biliyor? Sayıştay biliyor ve Sayıştay bunu bildiği için, 2019 yılı raporunda bu konuyla ilgili bir tespit ve uyarı yapıyor. Hatta Sayıştayın kendi raporunda yer alan bu tespit ve uyarılar yani gaz içeriklerinin yüksek olduğu ve metan gazı patlama riskinin yüksek olduğuyla ilgili yaptığı uyarıların bir benzerini Enerji Bakanlığı müfettişleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişleri yapmadığı için, bilirkişi raporu da bu denetimleri eleştiriyor. Yani Sayıştayın yaptığı bu uyarıların bir kıymeti var. Sayıştay, raporunda diyor ki: "2019 yılında Müessesenin dengelenmiş üretim derinliği eksi 300 metre olmuştur yani deniz seviyesinin 300 metre altında kömür üretimi gerçekleşmektedir. Bu derinleşme ani gaz degajı ve grizu patlaması gibi ciddi kaza risklerinin artmasına neden olmaktadır. Çalışılan damarların tamamında gaz içeriklerinin yüksek olduğu, dolayısıyla degaj kapasitelerinin de yüksek olduğu, arıza zonlarında riskin daha da arttığı bilinmektedir." diyor ve gaz içerikleriyle ilgili de bir ölçüm yapmış, tablo hâline getirmiş ve yayınlamış yani ispat etmiş "Gaz içerikleri yüksek." diyor ve bir kritik uyarısında da -bir önceki sayfasında- "Yeraltı kömür ocaklarında boyutları büyük facialara yol açan en önemli etkenlerden biri kömür tozu patlamalarıdır." diyor ve bununla ilgili de uyarı yapıyor "Tedbirlerinizi alın." diyor.
Şimdi, burada -özellikle bilirkişi raporuyla da birleştirerek söyleyeceğim- bilirkişi raporunda metan seviyelerinin müteakip defalar uzun süre boyunca yüzde 1,5 ve 2'nin üzerine çıktığı tespit edilmiş. Nereden tespit edilmiş? Merkezî gaz izleme sisteminden alınan verileri inceleyerek. Yani ne bu? Bir görüş değil; bunu belgeli, bilimsel tespit etmiş ve diyor ki "Neredeyse rutin olarak da yüzde 1,5'un ve 2'nin üzerine çıkıyor burada." Ki bu seviyede, burada kömür üretiminin durması gerekiyor normalde. Kömür üretiminin durduğunun sağlamasını nasıl yapıyoruz? Günlük çıkarılan kömür üretiminde bir düşme olması lazım ancak düşmenin olmadığını bilirkişi raporu söylüyor ve diyor ki: "Teknik olarak metan gazının alt patlama limiti olan yüzde 5 seviyesini geçen durumlar yaşandığı da tespit edilmiştir." Şimdi şöyle diyelim: Sayıştay, raporunda, neredeyse patlamanın olacağı yerin haritasını çizmiş, koordinatını işaretlemiş, bir tek tarihi yazmamış, "Tedbirleri almazsanız bu patlama şu tarihte olur." diye onu yazmamış ancak Türkiye Taş Kömürü Kurumunun merkez gaz izleme sistemindeki veriler yüzde 5'i geçtiği anda... Tarihi de vermiş "Ben size bir şans daha veriyorum. Normalde metan patlama seviyesinde, işi de durdurmuyorsunuz, belki de vardiya bitti o anda ama size bir şans veriyorum." demiş. Maalesef, Enerji Bakanlığı yetkilileri, Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkilileri, Türkiye Taş Kömürü Kurumunun ilgili yetkilileri bizi bu şanstan mahrum bıraktı, bu konuyla ilgili gereken yapılmadı. Düşünün ki "Tertip defterleri incelendiğinde, ikaz ve alarm seviyelerinde maden ocağının kısmen dahi olsa boşaltılması yönünde bir önlem alınmadığı ve üretim miktarlarında bir azalma görülmediği tespit edilmiştir." diyor bilirkişi raporu ve onun altında da en kritik ve en acı tespitini yapıyor: "Havalandırma sistemi yeterli ve etkili olsaydı olayın meydana gelmesi önlenirdi." diyor.
Şimdi metan gazı sensörleriyle ilgili konuya gelelim. Evet, havalandırmada problem var, metan gazı sensörü niye algılamadı? Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mecliste yaptığı konuşmada "18.09'da metanın oranı yüzde 1,69'u geçti sonrasında bir bilgi yok, patlama oldu, aradan geçen sürede bir başka veri gelmedi." dedi. Şimdi, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı herhâlde olayı yeterince incelememiş çünkü bilirkişi raporunun 1'inci sayfasının 1'inci paragrafının 1'inci cümlesinde "Türkiye Taş Kömürü Kurumu Amasra Taş Kömürü İşletme Müessesesinde 14 Ekim 2022 saat 18.09'da meydana gelen iş kazası." diyor. Yani sensörün verdiği son bilgi, aynı zamanda kazanın meydana geldiği dakika; bu dakika. Bu da demektir ki: Bu metan gazı sensörleri metan gazının doğru yüksek seviyesini vermedi, gaz izleme merkezine bu bilgiyi vermedi. Peki, neden, neden vermedi? Şimdi, bir oda hayal edelim; odanın içinde de yangın olsun ve tavanında da tam ortada da bir yangın dedektörü olsun. Dedektör yangını algılar, merkeze bilgiyi gönderir, yangının seviyesini de tespit eder, o bilgiyi de gönderir. Ama siz, eğer yangın dedektörünü o odada kapalı bir dolabın içine koyarsanız, odada yangın devam ederken yangın dedektörü o bilgiyi alıp da merkez izleme sistemine aktarmaz veya kendisine ulaştığı kadar yoğunluktaki duman bilgisini, yangın bilgisini aktarır. İşte, burada da görülen, maalesef, sensörlerin doğru yerde olmadığı. Zaten raporun, bilirkişi raporunun birçok kısmında da sensörlerin temiz hava kısmına dönük konumlandırılmasıyla ilgili hatalardan bahsediyor. Ben, size bu durumun hayali bir durum olmadığını, resmî raporlarda da Türkiye Taş Kömürü Kurumunda buna benzer hataların yapıldığını şimdi belgesiyle göstereceğim. Yıl, 2015; rapor, Sayıştay raporu. Sayıştay raporu "Metan sensörünün arından çıkabilecek metan gazını görmeyecek bir yerde bulunduğu tespit edilmiştir." diyor. Alın, 18.09'da metan gazı seviyesi 1,69 demek bu. Demek ki burada tespit edilen kusurlar tekrar etti, bunlar yaşanmaya devam etti.
Diğer taraftan, bakın, yine, güncel konuştuğumuz konular aslında ne kadar geçmişten gelen sıkıntılar. "Arında 2 adet degaj sondaj deliği görüldüğü, bu sayının yeterli olmadığı, eksi 300 kotu sol taban, damar tabanda degaj sondajlarının bulunmadığı..." Yine, bakın, daha güncelini söyleyeyim: Son yayınlanan rapor, Sayıştay raporu, son yayınlananı 2020 yılı raporu; son. Maalesef, Türkiye'de Sayıştay, geriden denetim yaptığı için, işte böyle sıkıntılar da oluyor. Bakın, tam da havalandırma sistemi ve sensörlerle ilgili, Sayıştay raporu ne diyor: "Gündüz vardiyası dışındaki arızalara anında müdahale edilememektedir. Yeraltı haberleşme sisteminde uzun süreli kesintiler olmaktadır. Kuyu ihraç sisteminde ve yer üstü elektrik tesislerinde önemli aksamalar meydana gelmektedir. Hayati önem arz eden havalandırmanın devamlılığı, merkezî gaz izleme servisi tarafından yirmi dört saat takip edilmesi gereken tehlikeli gazların ölçülmesi için, sürekli değişen şartlara göre gerekli sistemlerin kurulması, bu sistemlerin arıza ve bakım çalışmalarının eksiksiz ve zamanında yapılabilmesi, bu durumun iş güvenliği açısından olumsuz sonuçlara sebep olmaması için işçi noksanlıkları bir an önce giderilmelidir." Yine tarif ediyor; kaza, patlama neredeyse bağıra bağıra "Geliyorum." diyor. Şimdi, ben şunu da sormak durumundayım. Türkiye Taş Kömürü Kurumu Amasra Müessesi "Eksik işçi, eksik teknik kadrom var." diyor, Genel Müdürlüğe aktarıyor. Benim sorum şu: Genel Müdürlük de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına aktarıyor mu? Ben söyleyeyim: Muhtemelen aktarıyor. Zonguldak Milletvekilleri olarak -özellikle altını çizerek söylüyorum- Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekilleri olarak biz 1 değil, 2 kere değil, 3 kere değil; şu KİT Komisyonundaki muhalefet şerhi dâhil, yaptığımız basın açıklamalarıyla, verdiğimiz soru önergeleriyle defalarca kez "Bu eksik kadroyu, işçi ve teknik personel kadrosunu tamamlayın, büyük bir felaket geliyor." dedik; yapılmadı. Türkiye Taş Kömürü Kurumu eğer bu talebi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından yaptıysa Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı da burada bilirkişi raporundaki 5 no.lu tespit itibarıyla buradaki kaza kusur durum çizelgesinde en tepede, 1'inci sıradaki yerini almalıdır. Aynı şekilde, ilgili bakan yardımcısı da oradaki yerini almalıdır. Hatta bildiğim kadarıyla, "Ülkede olan biten her şeyden ben sorumluyum..." Tek başına her şeye Cumhurbaşkanı imza atıyor. Cumhurbaşkanının da eğer önüne gittiyse, Türkiye Taş Kömürü Kurumundaki bu işçi ve teknik personel kadrosundaki yetersizlik onun önüne gittiyse, imzalamadıysa onun da bu konuyla ilgili buradaki Araştırma Komisyonuna -sözlü yazılı, artık nasılsa- bir durumu, ifadesini aktarması gerekiyor.
Şimdi, biraz önce, AK PARTİ'li arkadaşlar... Yani neredeyse "Bilirkişi raporunu görmezden gelelim ve ona göre -burada çalışmayı- Araştırma Komisyonunun çalışması şekillensin, bilirkişi raporunu unutalım." gibi ifadeler yer aldı yani bunlar gerçekten... Buna da pes diyorum çünkü hep ne diyoruz...
KEMAL ÇELİK (Antalya) - Böyle bir ifade kullanılmadı.
NEVZAT ŞATIROĞLU (İstanbul) - Böyle bir ifadede bulunmadık.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Tutanaklara bakarsınız kullanıldığını görürsünüz.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Oradan bilgileri alalım ama onun etrafında dolaşmayalım dedim.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - O zaman yanınızdaki vekil arkadaşa sorarsanız kullandığını o da teyit edecektir.
Yani şu: Yargının görevlendirdiği bir bilirkişi heyeti var, bu böyle hafife alınacak bir şey değil.
(Uğultular)
BAŞKAN TANER YILDIZ - Arkadaşlar, bu konuda her birimizin, Deniz Bey sizin de kanaatiniz ayrı değil... Ne bilirkişinin belirleyici nihai bir hükmü ne de bilirkişi raporunun olmadığı bir konuşma doğru değil. Şimdi orada...
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Yani o yüzden zenginleştirmeye çalıştım.
BAŞKAN TANER YILDIZ - Tabii.
Ekstremin iki ucunda kalmayalım, bilirkişi raporunun tabii ki dikkate alınması lazımdır ama nihai hüküm cümlesi içeren bir şey değildir; mahkemede de böyledir. Mahkeme de çağıracak tarafı...
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Takdirî değil, takdirî değil bilirkişi raporu.
BAŞKAN TANER YILDIZ - Tabii yani ya...
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Şimdi, şu anda elimizdeki resmî bilirkişi raporu bu.
BAŞKAN TANER YILDIZ - Deniz Bey, toparlayalım.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Evet, toparlayacağım, soru soracağım; bir birkaç sorum da var bu konuyla ilgili.
BAŞKAN TANER YILDIZ - Tabii.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Benim sorum şu: Müessesede prim uygulaması var mıdır, prim yönergesi veya yönetmeliğine göre mi yapılmaktadır? Prim yönergesine göre, üretim artışına göre üretim işçilerine ve diğer işçi, nezaretçi ve sorumlulara ne kadar prim ödenmektedir? Bir üretim işçisi fazla üretimde ton başına ne kadar prim almaktadır? Müessesede iş kazalarını önlemek için bir prim yönergesi, orada tanımlanmış bir prim oranı var mıdır? Her kaza azalmasında yani iş kazalarının azalmasında verilen bir prim var mıdır? Yani sadece üretim arttığında değil, aynı zamanda, kazalar azaldığında da bir prim ödenmekte midir? Son yıllarda, son aylarda ve yıllar itibarıyla ne kadar prim ödemesi yapılmıştır? Bunları sormak istiyorum. Müessesede prim ödemelerinden müessese müdürü yardımcıları, diğer idari ve teknik kadro, mühendisler, nezaretçiler yararlanmakta mıdır? Yararlandılarsa bugüne kadar ne kadar prim ödemesi yapılmıştır? Bu konuyla ilgili de sizden yanıt bekliyorum.
Teşekkür ediyorum.