| Komisyon Adı | : | (10 / 6598, 6599, 6600, 6601, 6602, 6603, 6604, 6605) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | TTK Genel Müdür Yardımcısı Muharrem Kiraz ve Karadon Taşkömürü İşletme Müessesesi Müdürü Fazlı Uncu tarafından yapılan sunumlara ilişkin görüşme |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 02 .11.2022 |
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayın Başkan, şöyle, aslında benim yazılı olarak hazırladığım sorular var ama sorular yani 100 sorunun üzerinde. O nedenle bunu okumak şeklinde değil de yazılı olarak verirsek daha zamandan tasarruf etmiş oluruz.
BAŞKAN TANER YILDIZ - Tabii ki.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Şöyle, sorumu yinelemek istiyorum. Şimdi, bu grizu patlaması, sonra onu takip eden kömür tozu patlamaları, bu yaşanan süreç ortaya 2 bin dereceler seviyesinde bir ısı çıkarıyor, dolayısıyla bu da aslında bu bölgeye ulaşılsa bile birçok delil, kanıt bunların sağlıklı bir şekilde ele geçmesini imkânsız hâle getirecek. Bu, seyyar sensörler, metan gazıyla ilgili ölçüm yapan sensörler; bunlara ulaşıldığında, bunlar bu sıcaklık, bu yüksek sıcaklık derecesinde dayanımlı mı yoksa böyle yüksek bir metan gazı, grizu patlamasında oradan istediğimiz verileri alamayacak mıyız? Çünkü ortada bir soru işareti var, o da merkez gaz izleme sistemine ulaşan son sensör bilgisi "1,69 ama 1,69'da bir patlama oldu." demek biraz bilimsel gerçekleri zorlamak demek.
Şimdi bu bilirkişi raporunda şöyle bir ifade var, bu oldukça çarpıcı, diyor ki: "İş Sağlığı Güvenliği ve Eğitim Şube Müdürünün Amasra İlçe Emniyet Müdürlüğü 20 Ekim 2022 tarihli ifadesindeki bilgilerden eksi 320 kalın damar tavan yolu galerisindeki metan sensörü ile arın arasında 60-70 metre mesafe olduğu, arından yayılan metan gazının sensör tarafından algılanmasının üç-dört dakika aldığını beyan etmiştir." diyor. "Baca içerisindeki hava hızının 0,2-0,3 metre/saniye arasında olduğu kolayca hesaplanabilir." diyor bilirkişi raporu. "Bu değerdeki hava hızlarının havalandırmadan beklenen tehlikeli gaz ve tozların seyreltilip hızlıca ortamdan uzaklaştırılması görevini yerine getirmesi mümkün değildir." diyor ve "Bu durumda eksi 320 kalın damar kılavuzuna gönderilmesi gereken temiz hava miktarının ancak beşte 1'inin ulaştırıldığı söylenebilir." diyor. Şimdi bunu kim söylüyor, onu sizinle paylaşmak istiyorum. Kim söylüyor? 3'ü maden yüksek mühendisi olan -bilirkişi heyetinde- 1'i jeoloji yüksek mühendisi olan -yani özellikle metan gazı konusunda uzmanlaşmış birisi- 1 jeofizik yüksek mühendisi, 1 elektrik yüksek mühendisi, 1 de makine mühendisi iş güvenliği uzmanı olmak üzere toplam 7 uzman; Türkiye'nin önde gelen, belki de alanında en iyileri, onların kurduğu bir takım. Böyle bir analizleri var. O nedenle bunun üzerine özellikle basarak vurgulamak istiyorum.
Diğer taraftan, soru yönelteceğim 2 tane. Yer altı işletmesi temiz hava kuyusu artı 40 eksi 250 kotlarında kuyuyla yapılırken bu arada işletmenin işletme çalışma derinliği eksi 350 kotuna ulaşırken neden kuyu eksi 300, eksi 350, eksi 400 kotuna kadar derinleştirilmemiştir? Neden sağlıklı güvenli havalandırma ve güvenli nakliyat sistemi oluşturulmamıştır? Temiz hava artı 40 eksi 250 kotları arasında kuyu ile oradan desandreler galeriyle eksi 350 kotuna, oradan dönüş hava yolu olarak eksi 35 kotundan artı 40 kotuna kadar panolar, galeriler, desandrelerden geçerken kilometrelerce -yani sizin ifadenizle 18 kilometre galeride direnç kaybı yaşanmaz mı? Bu yapıda alternatif havalandırma imkânı yokken bir risk artırılmış olmaz mı ve neden buna dikkat edilmedi?
Şimdi -bir diğer, burada, bugün sanırım bahsedilmedi- burası aslında yani eksi 400 kotuna kadar Amasra Müessesesinin kömür üretimi yapacağı son derinlik, eksi 400 kotu, dolayısıyla da yeni bir yatırım yapmak konusunda üretimi artırmak isteyen AK PARTİ'li Hükûmet yetkililerinin burada yeni bir yatırıma çok açık olmama potansiyelleri de oldukça yüksek. Neden? 2018 yılı Sayıştay raporu. Sayıştay raporu diyor ki: "Bu Türkiye Taşkömürü Kurumu Amasra Müessesesinin bulunduğu Amasra-A Sahasındaki toplam taş kömürü rezervi 16 milyon ton." Bir de Amasra-B Sahası var; komşu saha, eksi 400 kotunun altında. Kime tahsis edildi burası? Özel bir şirkete tahsis edildi. Kim bu özel şirket? Hattat. Peki, 16 milyon tonu eksi 400'e doğru kazmaya çalışan TTK'nin maden işçileri bu gayretle çalışırken ve eksi 400'den sonra da imalatın olmayacağı bilinirken bu özel şirkete ne kadarlık saha tahsis edildi? 606 milyon ton. 16 milyon ton, TTK maden işçisi, tehlike altında çalışıyor; 606 milyon tonluk saha da özel bir şirkete tahsis edilmiş durumda. Ha, ne çıktı bugüne kadar? Ne kadar kömür? Yerlilik, millîlik nutukları atılıyor bazen. Buradan ne kadar kömür çıkardılar Amasra-B sahasından? 1 ton bile kömür çıkarmadılar, çıkmadı. Burayı Türkiye Taşkömürü Kurumu işletebilir miydi? İşletebilirdi. Kuyularını uzatabilir miydi aşağı doğru, kendisi işletseydi? Evet, bunu yapardı ama buna müsaade edildi mi? Edilmedi dolayısıyla o kıymetli cevherin yanında bizim çok kıymetli 41 canımız da maalesef burada yatıyor.
Bir diğer konu da...
BAŞKAN TANER YILDIZ - Arkadaşlara bu konuyla alakalı sorunuz nasıldı, ben onu net bir anlayabilir miyim. Bu konuyla alakalı sorunuz neydi?
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Bununla ilgili mi, bu konuyla ilgili mi?
BAŞKAN TANER YILDIZ - Evet.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Yani bunu teyit eder nitelikte görüşlerini soruyorum. 16 milyon ton 606 milyon ton arasında Türkiye Taşkömürü Kurumu ile özel şirket arasında...
BAŞKAN TANER YILDIZ - Rakamlar doğru diye mi sordunuz?
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - "Bu konudaki görüşleri nedir?" diye sorayım o zaman.
BAŞKAN TANER YILDIZ - Tamam.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Yani bu 606 milyon tonluk özel şirkete tahsis edilen alanda Türkiye Taşkömürü Kurumu faaliyet gösterebilir mi, bu kapasiteye sahip mi, ona göre işçi sayısını artırıp aslında daha sağlıklı yatırımlar yaparak kömür üretmesi mümkün mü?
Diğer taraftan, şuna da bir açıklama, bir yanıt istiyorum: Soruyu soran aslında Sayıştay. Sayıştayın 2020 yılı son yayınlanan raporu -2021 yılı raporu ocak ayında yayınlanacak- diyor ki: "2020 yılı sonu itibarıyla norm kadroya göre 476 olması gereken pano ayak üretim işçi sayısı 276'dır." Kim söylüyor? Sayıştay söylüyor ve diyor ki: "107 olması gereken hazırlık işçi sayısı 30; 39 olması gereken barutçu sayısı 1; 53 olması gereken tarama, söküm ve bakım işçi sayısı da 10." Kim diyor? Sayıştay diyor. Sayıştayın görevi ne? Zaten bunları tespit etmek. Şimdi, dolayısıyla da bu durumun iş güvenliğini etkilediğini kendileri belirtmiş. 2022 yılı Mart ayı sonu itibarıyla Türkiye Taşkömürü Kurumunun KİT Komisyonunda yaptığı sunumda tarafımıza ilettiği tabloya göre, Türkiye Taşkömürü Kurumunda bu 2022 yılı Mart ayı sonu itibarıyla çalışan işçi sayısı toplamı 7.474 ve 1.935 işçi daha 2023 yılının sonuna kadar emeklilik hakkına kavuşacak dolayısıyla da yarı yarıya işçi sayısıyla çalışıldığı gibi bir durum var. Yarı mekanize ve tam mekanize süreçler hâlâ tam anlamıyla hayata geçmediği için aslında fiilî norm kadro sayısının 14 bin olduğunu biz biliyoruz, dolayısıyla eksik. Teknik mühendis sayısı da eksik. Ben sormak istiyorum: Müesseselere en son ne zaman, hangi sayılarda mühendis alımı yapıldı, bunu öğrenmek istiyorum.
Diğer taraftan, "Bir yandan yarı yarıya işçi sayısıyla çalışılırken bir yandan eldeki işçiler de acaba kendi uzmanlık alanlarında çalışıyor mu?" diye bir soru işareti ortaya çıkıyor çünkü sayı az, nasıl olacak? Bakın, Türkiye Taşkömürü Kurumunun KİT Komisyonunda milletvekillerinin sorduğu sorulara verdiği yanıt, benim sorduğum bir soruya yanıt, diyor ki: "2002'de ortalama bin işçinin sanatı geçici olarak değiştirilerek başka sanatlarda çalıştırılmaktadır." Yani yarı yarıya işçi sayısıyla çalışıyor TTK, aynı zamanda da bu işçiler kendi uzmanlık alanındaki işleri de yapamıyor yani tehlikenin seviyesi bir kurum için, hele çok tehlikeli iş sınıfına giren maden ocakları için bu kadar göz göre göre artırılamaz. Şimdi, bu konuyla ilgili sorumlu tek başına Türkiye Taşkömürü Kurumu mu? Yani aldık karşımıza soruyoruz ama burada Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yetkililerinin yanıt vermesi gerekli. Türkiye Taşkömürü Kurumu Merkez Bankası gibi para basma makinesi olup da basıp da onu yatırıma dönüştüren bir kurum değil, şimdi bu tarafını da atlamayalım yani dolayısıyla bu eksik işçi sayısıyla çalışılması konusunda Kurumun Bakanlıkla ilgili yaptığı başvurular çok kritik önemde. 2019 yılında son işçi alımı yapıldı ama biz şunu biliyoruz madencilik kültüründe: Her yıl peyderpey maden işçisi alınacak ki o hiyerarşik zincir kopmasın yani en tecrübeli işçi emekli olmadan yeni işçiyi veya en tecrübeli mühendisi emekli olmadan yeni mühendisi o maden ocağına getireceksiniz ki o bilgi aktarımı gerçekleşsin, kültür transferi olsun. Şu anda Türkiye Taşkömürü Kurumunda bu anlamda büyük bir risk var. O nedenle ben Türkiye Taşkömürü Kurumunda Amasra müessesesinde yer alan mühendislerin, başmühendislerin, müessese yetkilileri dâhil olmak üzere, tecrübelerini sormak istiyorum ve bunu da söylemeden, altını çizmeden geçmek olmaz; bunca hatanın, eksiğin, uyarıların dikkate alınmamasının siyasi tercihler yönünden de Kuruma müdahalesinin bir sonucu olduğu da düşünülüyor yani bu atamaların, tek başına yirmi yıldır iktidarda olan bir partinin, kendi siyasi görüşüne yakın kişileri atamamış olmasını düşünmek mümkün değil. O yüzden de hangi kriterlere göre bu Türkiye Taşkömürü Kurumundaki üst düzey atamaların yapıldığı konusunda da sizden yine yanıt istiyorum.
Diğer konularla ilgili sorularımı yazılı olarak aktaracağım Başkanım.
Teşekkür ederim.