| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286) ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/285) ile Sayıştay tezkereleri a) Millî Eğitim Bakanlığı b) Yükseköğretim Kurulu c) Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı ç) Yükseköğretim Kalite Kurulu d) Üniversiteler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 03 .11.2022 |
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Sayın Bakan Yardımcıları, Sayın YÖK Başkanı, Sayın ÖSYM Başkanı, Bakanlığın değerli bürokratları, sayın milletvekilleri, basın mensupları; hepinizi sevgi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye'nin en büyük kamu kurumu hakkında, bu ülkede yaşayan her yurttaşı ilgilendiren bir kurum hakkında beş dakikalık bir süre içerisinde değerlendirme yapmak mümkün değil. Dolayısıyla böyle bir değerlendirme yapma iddiasında da değilim ama birkaç önemli başlık hakkındaki görüşlerimi paylaşmak istiyorum.
Birincisi, atanamayan değil atanmayan öğretmen sorunu. 700 bin öğretmen var. Millî Eğitim Bakanlığı yılda ortalama 20 bin öğretmen atıyor. Çok iddialı laflar söyleyen Hükûmet diyor ki: "Biz 700 bin öğretmen atadık, 750 bin öğretmen atadık." Ne kadar süre içerisinde? Yirmi yıl içerisinde. Bu atama sayılarıyla önümüzdeki otuz beş yılda ancak bu öğretmenleri atayabilirsiniz. Yılda 20 bin öğretmen atarsanız 700 bin öğretmeni ancak otuz beş yılda eritebileceksiniz ve bu arada eğitim fakültelerine hiç öğrenci almayacaksınız, yeni hiçbir öğretmen yetiştirmeyeceksiniz. Dolayısıyla 23 yaşında eğitim fakültesini bitirmiş bir öğretmen 58 yaşında öğretmen olabilecek; o da olamayacak, neden? Çünkü yasal engel var, 40 yaşından sonra öğretmen olamayacak. Dolayısıyla bugün eğitim fakültesi mezunu olan, öğretmenlik formasyonuna sahip olan 700 bin öğretmenin büyük bir bölümü asla öğretmen olamayacak.
Bakın, Sayın Ünver burada, bir öğretmenin yetiştirilmesinin maliyetinin ne kadar olduğunu herkes çok iyi biliyor. Yüz binlerce öğretmene verdiğiniz eğitimin boşa gitmesi anlamına geliyor. Kamu kaynaklarının bundan daha büyük biçimde çarçur edilmesinin örneği olamaz. Bakın, İngiltere, Amerika eğitim maliyetleri yüksek olduğu için gelecekte istihdam edeceği kişileri Hindistan'da, başka ülkelerde yetiştiriyor; bizim ülkemiz, bu Hükûmet yetişmiş öğrencileri bile öğretmen olarak atamayacak, böyle bir politika yürütüyor.
TÜİK, Türkiye İstatistik Kurumu bir sürü konuda hatalı bilgi verebilir ama çözümü belli, emin olun nüfus projeksiyonlarını TÜİK'ten alabilirsiniz. Üç yıl sonra, beş yıl sonra, on yıl sonra, yirmi yıl sonra bu ülkedeki 7 yaşındaki çocuklar, 8 yaşındaki çocuklar, 9 yaşındaki, 10 yaşındaki, 18 yaşındaki, 22 yaşındaki her nüfusun ne kadar olacağını TÜİK söyleyebilir. Dolayısıyla buradan öğretmen ihtiyacını da görebiliriz ama plansız bir şekilde yaptığı için Hükûmetiniz, hükûmetler bugün bekleyen 700 bin öğretmen var, bu büyük bir sorun. Umarım çözersiniz bunu.
İkinci sorun şu: Bakın, OHAL KHK'leriyle on binlerce öğretmen görevden alındı. Bunların görevden alınmasının sorumlusu Millî Eğitim Bakanlığı değil, bunların görevden alınmasının sorumlusu Türkiye Büyük Millet Meclisi de değil ama Millî Eğitim Bakanlığının burada iki büyük sorunu var, iki büyük sorunun sorumluluğu var. Birincisi "kurum kanaati" denilerek ihraç edilen öğretmenler var. O "kurum kanaati" denilerek ihraç edilen öğretmenler hakkındaki bilgileri sizin eğitim yöneticileriniz verdi, dolayısıyla Millî Eğitim Bakanlığı bu konuda sorumludur. İkinci büyük sorumluluğunuz şu Sayın Bakan: Bakın, bu öğretmenler ihraç edildi yetişmiş öğretmenlerdi. Masumdular, değildiler, beraat ettiler, yargılandılar ama on binlerce öğretmenin, yetişmiş öğretmenin özel eğitim kurumlarında bile öğretmen olmasına izin vermiyorsunuz. Bunu bir genelgeyle yaptınız, bir genelgeyle. Dediniz ki: "Bunların hiçbirisi dışarıda öğretmenlik yapamaz." Bunun büyük bir sorun olduğunu düşünüyorum. Hekimler bu görevi üstlenebiliyorlar, sağlık personeli üstlenebiliyor, mühendisler bu işi yapabiliyor; öğretmenlerin de en azından kendi çocukları için, kendi aileleri için dışarıda öğretmenlik yapmalarına izin verin Sayın Bakan.
Sürem çok kısıtlı. Son olarak şu kariyer basamaklarıyla ilgili bir şey söylemek istiyorum. Bakın, Sayın Bakan, 2004 yılında bu yasa yürürlüğe girdi. Öğretmenliğin kariyer basamaklarına ayrılması yeni bir şey değil, 2004 yılında yapıldı bu. 2005 yılında Millî Eğitim Bakanlığı bir kez sınav yaptı, bir kez. Anayasa Mahkemesi kararı 2008'de geldi. Kanun hükmü diyordu ki: "Her yıl sınav yapılır." Millî Eğitim Bakanlığı 2006'da yapmadı, 2007'de yapmadı, 2008'de yapmadı Anayasa Mahkemesi kararına rağmen. Neden? Çünkü aslında asıl meram öğretmenlerin bir kariyer mesleği olarak düzenlenmesi değildi; bir miktar öğretmene, bir miktar ekonomik olanak sağlamaktı, bu kadar açık bir işti.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, süreniz dolmak üzeredir.
Son cümleleriniz...
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
Aradan geçen yıllarda da bunu yapmadınız. Öyle bir sınav yapıldı ki kontenjanlar branşlara göre verilmişti; aynı sınava girip 75 puan alanlar başarısız sayıldı, aynı sınava girip 60 puan alanlar başarılı sayıldı ve "uzman öğretmenlik" unvanı verdiniz. Dolayısıyla bu savunulacak bir şey değil diyorum Sayın Bakan. Umarım bundan vazgeçersiniz
Teşekkür ediyorum.