| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286) ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/285) ile Sayıştay tezkereleri a) Millî Eğitim Bakanlığı b) Yükseköğretim Kurulu c) Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı ç) Yükseköğretim Kalite Kurulu d) Üniversiteler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 03 .11.2022 |
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakanım ve diğer kurumlarımızın değerli başkan ve bürokratları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan, bildiğiniz gibi, dün eğitim alanındaki 14 sendika taleplerini ve seslerini duyurabilmek için bir iş bırakma eyleminde bulundular. Talepleri arasında kariyer sınavının iptal edilmesini, eğitim öğretim yılına hazırlık ödeneğinin ayrım gözetmeksizin tüm eğitim çalışanlarına ödenmesini, yoksulluk sınırının üzerinde bir ücret -çok da şey bir lüks bir talep değil- kamuda mülakat uygulamasına son verilmesini talep ediyorlar. Tüm eğitim çalışanlarına sosyal devlet ilkesi gereği ayrım yapılmaksızın giyim, ulaşım, barınma, beslenme, yakıt, kira yardımı yapılması ve aile, çocuk yardımının iyileştirilmesi; vergi dilimi adaletsizliğine son verilmesi; öğrencilerin en temel hakkı olan eğitim, barınma, beslenme haklarının sosyal devlet anlayışıyla devlet güvencesine alınması ve kamusal eğitim sağlanması talepleri var. Bunları ifade etmek istedim öncelikle.
Sayın Bakan, bizler, tabii, burada, Plan ve Bütçe Komisyonu olarak kamu idarelerinin bütçelerini ve kesin hesap kanun tekliflerini görüşüyoruz. Genel bütçeli bir kamu idaresi olarak sizin bütçeniz ayrı, YÖK'ün ayrı, ÖSYM'nin ayrı, diğerleri ayrı doğal olarak ama sizin sunuşunuzda, tabii, "toplam eğitim bütçemiz" diyerek de ifade ettiğiniz 651 milyar liralık bir eğitim bütçesi büyüklüğüyle eğitime ne kadar çok bütçe ayrıldığını ifade etmeye çalışmanızı yani bütün eğitim bütçelerini konsolide etmeye çalışmanızı görüşmelerimizin sağlıklı sürdürülebilirliği adına pek doğru bulmadığımı belirtmek istiyorum. Diğer kurumların da kamu idarelerinin de bütçelerinde zaten varsa bir düşüncemiz onları ayrıca ifade ediyoruz.
Bakanlığınızın bütçesine baktığımızda, yıllar itibarıyla artış oranları -2019'dan 2023'e kadar- merkezî yönetim bütçesinin artış oranlarının hep altında kalmış Sayın Bakan ve Bakanlığınızın merkezî yönetim bütçesi içerisindeki payı da sürekli düşmüş; 2019'da 11,84 iken 2020'de 11,45; 2022'de 10,79; hatta 2022 revize bütçede 7,44; 2023'te de 9,74'e düşmüşsünüz, 2022'deki ek bütçeden aldığınız pay itibarıyla birazcık daha da düşük bir düzeyde. Dolayısıyla, bu düşük düzeyde kaldığını ve Bakanlığınızın bizatihi faaliyetlerinin -ki biz şu anda onu bir yandan görüşüyoruz- çok da merkezî yönetim bütçesi içerisinde artan bir bütçe olmadığını görüyoruz, siz her ne kadar sunuşunuzda bunu "eğitim bütçesi" adıyla büyütmeye çalışsanız da.
YÖK'le ilgili bütçeye baktığımda, YÖK'ün de 2020'de 9,5; 2021'de... Bunlar, bir önceki yıla göre artış oranları, hep merkezî yönetim bütçe artış oranının altında kalmış. Örneğin, 2020'de 9,5'luk bir artış bir önceki yıla göre ama merkezî yönetim bütçesi 14. 25,6 2021'de, merkezî yönetim bütçesinin biraz üzerinde kalmışsınız ama 2022'de merkezî yönetim bütçesi 30,1; siz 27,2 ve şu anda da 2023 bütçesinde merkezî yönetim bütçesi 155,3; siz 133,3 artış oranında kalmışsınız. Dolayısıyla 3,44 gibi bir orandan düşmüşsünüz, düşmüşsünüz, 2022'de ek bütçeden sıfır pay almışsınız 2022 Haziran ayında çıkarılan ek bütçe kanununda ve şu anda 3,01'e düşmüşsünüz. Yani YÖK'te üniversite sayısı o kadar artıyor olmasına rağmen toplam bütçe büyüklüğünün merkezî yönetim bütçesi içerisindeki payı sürekli düşmüş Sayın Başkan. Bunu da özellikle belirtmek istedim. Tabii, bu gerçeği görmemiz gerekir.
Bir başka konu AR-GE. Bu konuya pek fazla değinilmedi ama 2019, 2020, 2021, 2022 ve 2023 yıllarına baktım, Cumhurbaşkanlığının yıllık programında da bahsediliyor, buradaki tahminler de var AR-GE'yle ilgili. Şunu görüyorum, gayrisafi yurt içi hasıladaki payı AR-GE'nin, 2019'da 1,07; 2020'de 1,08; 2021'de 1,13; 2022'de 1,32; 2023'te 1,5 hedeflenmiş. AR-GE'yle ilgili program bütçelerine baktığımda ki AR-GE harcamalarında kamunun payının da yüzde 30'a düşürülmesi hedeflenmiş yani özel sektörü yüzde 70'e çıkarmak gibi bir hedef var. Dolayısıyla 2022'nin gayrisafi yurt içi hasılasına oranla normalde AR-GE bütçesinin toplamda 177 milyar olması gerekirken ve bunun da yüzde 30'u olan kamuya dair bütçesi 53 milyar 180 milyon olması gerekirken... Biz bunu nereden görüyoruz? Artık, biliyorsunuz, bütçeler program tanımıyla da görülebiliyor. AR-GE harcamalarında -araştırma geliştirme yenilik bütçesinin- 2023'te 18,6 milyar liralık bir AR-GE programını görüyoruz ki olması gereken, hedeflenmiş olan 1,32'lik gayrisafi hasıladaki oranına yönelik olması gereken 53 milyar. Yani çok, çok düşük düzeyde bir bütçe, kaynak ayrıldığını, ödenek ayrıldığını söyleyebiliriz 2023 yılı itibarıyla. Oysaki bakıyorsunuz, AB ortalaması yüzde 2, OECD ortalaması yüzde 2,5'a yakın, Almanya yüzde 3'ün üzerinde, İsrail yüzde 5'e yakın, Güney Kore yüzde 4,5. Bizim hedeflerimiz bile çok düşük düzeyde, kaldı ki Cumhurbaşkanlığı yıllık programında politika ve tedbirler içerisine baktığımızda AR-GE'ye çok önem verildiği ifade edilse de... Ki bunun içerisinde üniversitelerin AR-GE ekosistemindeki rollerinin güçlendirilmesi, araştırma altyapılarının, araştırmacıların niteliklerinin artırılması, personel sayısının arttırılması, insan gücü kapasitesinin artırılması, hatta AB ülkeleriyle olmak üzere AR-GE faaliyetleri gibi faaliyetlerinin, araştırma altyapıları iş birliklerinin geliştirilmesi, gençlerin erken yaşlardan itibaren teknoloji alanında gelişimlerinin sağlanması... TOGG diyoruz, TEKNOFEST gibi çalışmalara da -hepimizin tabii ki memnuniyetle karşıladığı- baktığımızda AR-GE'de daha yüksek bir ödenek ve yüksek bir hedefin olması gerektiğini görüyorum. Bunun olmadığını görmek de bana da üzüntü veriyor.
Sayın Bakanım, öğretmenevi -akşam sanat okulu- biliyorsunuz, Resmi Gazete'de yayımlanan yönetmelikteki tanımına göre asli fonksiyonları eğitim çalışanlarının konaklama ihtiyacını karşılamak olan ve Milli Eğitime bağlı olan resmî bir kurum olmasına rağmen bu kurumlarda iki tip, iki statüde -Devlet Memurları Kanunu'na tabi ve 4857 sayılı İş Kanunu'na tabi işçi statüsünde- personel var. Bununla ilgili bu statü farklılığını ve taşeron uygulamasına yönelik soru önergem karşılığında sizin verdiğiniz yanıt "Personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı -yani parantez içerisinde taşeron işçi- yoluyla işçi çalıştırılmaktadır." Sizin asli unsurunuz olan bu personelin taşeron işçi statüsünde -eşit işe eşit ücret fırsat eşitliği bağlamında- çalıştırılması mağduriyet yaratıyor. Bunu gidermenizi özellikle rica ediyorum.
Geçtiğimiz günlerde İzmir'in Bornova ilçesinde bir imam-hatip ortaokulunda okul yöneticileri tarafından kız ve erkek öğrencilerin ayrı sınıflara ayrıldıkları, ayrı katlarda eğitim gördüklerine dair velilerden bizlere, milletvekillerine gelen birtakım rahatsızlıklar var idi. Velilerimiz diyor ki: "Bizim çocuklarımız Milli Eğitim Temel Kanunu'nun 'Genellik ve eşitlik' başlıklı 4'üncü maddesi gereğince dil, ırk, cinsiyet, engellilik ve din ayrımı gözetmeksizin herkese açık olması ve hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınmaması ve karma eğitim başlıklı 15'inci maddesi gereğince okullarda kız ve erkek karma eğitimi yapılması esasına göre eğitim almalarını talep ediyoruz."
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son yarım dakikanız.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bir başka konu ilimizin önemli liseleri arasında yer alan Karşıyaka Atakent Anadolu Lisesinin depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle yıkılmasına karar verildi temmuz ayında. Bir soru önergesi verdim. Hangi rapora dayalı? Bu raporun tarihi nedir? Oldukça eski olduğu söyleniyor, Pamukkale Üniversitesi tarafından verildiği söyleniyor ama raporun tarihini bilemiyoruz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Sındır, son cümlelerinizi alalım.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bitiriyorum son cümlem.
Madem oldukça eski, 30 Ekim depreminden önce bir karar olduğu söylendiğine göre bu konudaki raporun tarihini öğrenmek istiyorum.
Bir diğer konu da şu: Aynı okul içerisinde hiçbir yeni yatırım yapılmadan bazı bina veya okul fiziki yapılarının anaokuluna dönüştürülerek okuldan yararlanan öğrenci sayısı düşürülüyor ve buna bağlı olarak norm kadro yapısı değiştiği için norm fazlası öğretmen ortaya çıkıyor. Bu mağduriyetin de giderilmesini sizlerden talep ediyorum.
"Okul Gıdası" logosunun da gereğince yerine getirilmesini özellikle rica ederim.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.