| Komisyon Adı | : | (10 / 6598, 6599, 6600, 6601, 6602, 6603, 6604, 6605) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Hacettepe Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölümü Maden İşletme Ana Bilim Dalı Başkanı Profesör Doktor Bahtiyar Ünver, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Zonguldak Meslek Yüksekokulu Madencilik ve Maden Çıkarma Bölümü Başkanı Profesör Doktor Kemal Barış, ODTÜ Maden Mühendisliği Bölüm Başkan Yardımcısı Profesör Doktor Nuray Demirel, Konya Teknik Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölüm Başkanı ve Maden Mekanizasyon ve Teknolojileri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Profesör Doktor Niyazi Bilim ve Maden Mühendisliği Bölümü Maden İşletmeleri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Profesör Doktor Bilgehan Kekeç tarafından yapılan sunumlara ilişkin görüşme |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 03 .11.2022 |
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikli olarak ben bütün hocalarımıza çok çok teşekkürlerimi sunuyorum; gerçekten konuyu bütün yönleriyle, bütün detaylarıyla bize anlattılar. Ben de uzun yıllar bu tür konularla ilgilenmiş bir kardeşiniz olarak bilmediğim birçok konu varmış, onu öğrenmiş oldum sayenizde. Onun için çok çok teşekkürlerimi sunuyorum, şükranlarımı sunuyorum.
Gerçekten Türkiye'deki madencilik birikiminin de bilgi birikiminin de ne kadar üst düzeyde olduğunu sizlerin sayesinde bir kez daha burada görmüş olduk. Tabii, üzülüyoruz yani "Bu tür kazalar bir daha yaşanmasın." diyoruz ama her seferinde benzer kazaları yaşıyoruz. Bugün öğrendik ki... Ben eskiden hep şunu söylerdim: "İş kazalarının yüzde 98'i öngörülebilir ve önlenebilir." Ama artık söylemimi değiştiriyorum bugünden sonra; yüzde 100'ü önlenebilir ve öngörülebilir kazalarmış. O açıdan, tekrar teşekkürlerimi sunuyorum.
Tabii, birkaç noktada topladım kendi sormam gereken konuları. Tabii, öncelikli olarak da bizim elimizde bu kazayla ilgili çok fazla veri yok. Sadece 31/10/2022 tarihinde Amasra Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla oluşturulan bir bilirkişi raporu var. 7 kişilik bir heyet... Bir ön inceleme raporu bu, tabii, kesin değil; zaten kendileri de bunu açıklıkla ifade ediyorlar, kazanın meydana geldiği kotta da herhangi bir inceleme yapamamışlar yangın devam ettiği için ama netice itibarıyla oraya da inecekler ve değerlendirmelerini yapacaklar. Yani daha çok bu bilirkişi raporunun vermiş olduğu bilgiler doğrultusunda değerlendirmelerimizi yapmak durumunda kalıyoruz ama tabii, yargı süreci ilerledikçe, daha değişik bilgi ve belgeye ulaştıkça ve keşif mahallindeki görgü olayları çoğaldıkça kazaya yönelik sır perdesinin tamamen aralanacağını düşünüyorum. Çünkü dediğim gibi, Türkiye'deki madencilik birikiminin ve donanımının ne kadar üst düzeyde olduğunu az önceki sunumlardan bir kez daha anlamış olduk.
Ben öncelikli olarak Kemal Barış Hocamıza bazı sorular yöneltmek istiyorum, daha sonra da sırasıyla diğer hocalarımızla devam edeceğim.
Bu bilirkişi raporunda en önemli husus olarak kazanın meydana gelmesinde havalandırma sistemindeki eksiklikler ve yetersizlikler öngörülüyor. Sizce Amasra maden ocağındaki kazanın meydana gelmesinde Hocam, havalandırma sisteminin hatalı planlanıp planlanmamasının, yetersiz ve etkisiz olmasının bir etkisi var mıdır? Bunu aynı zamanda Niyazi Bilim Hocamıza da sorabilirim çünkü o da o konuda değerli bir sunum yaptı. Her iki hocamız da eğer yanıtlarsa memnun olurum.
Tabii, Amasra'daki havalandırma sistemini dün Türkiye Taşkömürü Kurumunun yetkilileri açıkladılar; 1978 yılında kurulduğu ifade edildi, açıklandı. Tabii, o günün koşullarında kot seviyesinin ne olduğunu tam bilemiyorum ama eski Milletvekilimiz Rıza Bey'i arayıp sordum, o "30'lu, 50'li kotlarda falandır." dedi yani eksi...
PROF. DR. KEMAL BARIŞ - Eksi 50 olması lazım.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Yani öyle bir rakam söyledi, tahminî bir şey söyledi, Madem Mühendisi kendisi.
Tabii, o tarihte, 78 yılında yapılmış yani aradan kırk dört yıl geçmiş; 50'li kotlara göre planlanmış bir havalandırma sistemi olduğunu anlıyoruz bu açıklamalardan. Daha sonrasında revize edilmiş olabilir, olmayabilir, bunları bilemiyorum tabii, o konulara giremedik dün ama şunu biliyoruz ki 1978 yılından itibaren üretim yapıldıkça, kuyu derinleştikçe ve kotlar arttıkça hacim genişlemiş. Anlaşılan o ki mevzuata uygun, özellikle 2015 mevzuatından sonraki yatırımları da maalesef Kurum gerçekleştirememiş, onları dün Kurum yetkilisi açıkladı. İşte ihale yapıldığını, 2 defa ihale yapıldığını, iptal edildiğini, 3'üncü ihalenin geçen sene yapıldığını ama bir türlü firmanın gerekli yatırımları yapmadığını açıkladı bizlere. Dolayısıyla bu havalandırma sisteminin bu durumu kazanın meydana gelmesinde sizce etkili olmuş olabilir mi, olamaz mı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN TANER YILDIZ - Buyurun.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Yine Kemal Barış Hoca sensörlerle ilgili bir durumu ifade etmişti. Bu ocakta yani kazanın meydana geldiği arındaki 27 no.lu sensörle ilgili bir iki soru sormak istiyorum çünkü elimizdeki bilirkişi raporundaki veriye göre metan gazı seviyesi 1,69 seviyesine çıktıktan sonra patlama meydana geliyor. Şimdi, buradaki sunumlardan ve daha önceki madencilik birikiminden anladığımız kadarıyla 1,69 seviyesinde gaz patlamaz. Metan gazının 4'ün üzerinde olması gerekir diye biliyorum ama yanılıyorsam düzeltirsiniz; öyle ifade ediliyor.
PROF. DR. KEMAL BARIŞ - 4,5.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - O zaman bu sensörün verisinde bir hata var yani bu hata neden kaynaklanmış olabilir? Acaba yani sensör bozuk olmuş olabilir ya da ne bileyim sensörün yeri değiştirilmiş olabilir? Çünkü maalesef Zonguldak'ta biz bunu duyuyoruz, hep kulağımıza geliyor, üretime devam edebilmek için hem kamunun ocaklarında, müesseselerinde hem de redevanslı yerlerde sensörlerin yerlerinin değiştirildiği gibi duyumlar geliyor kulağımıza. Acaba diyorum ya bu sensör doğru yere mi montaj yapılmamış olabilir? Çünkü patlamanın olduğu yer ile sensörün bulunduğu yer arasında 60-70 metre gibi bir rakamdan bahsediyor tahmini bilirkişi raporu. Bunu eğer bilgisi varsa açıklamasını rica edeceğim Sayın Hocamızın. Çünkü yani bir de bilirkişinin şöyle bir tespiti var: Ya 1,5'i ve 2'yi geçtiği hâlde -sensör verilerini incelemişler- üretime devam edilmiştir." diyor bilirkişi, böyle bir tespit yapmış. Yani "Üretimde çünkü bir düşüş yoktur." diyor. "Normal 1'in altındaki seviyelerdeki metan gazının olduğu seviyelerdeki üretim miktarı kadar üretimler yapılmıştır." diyor ve dolayısıyla böyle bir kuşku var; eğer Hocamızın varsa bilgisi o konuda açıklama yaparsa memnun olurum.
Yine, Niyazi Bilim Hocamıza da soracağım bunu, o da çünkü metan gazıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Şimdi bir sensörümüz var, 27 no.lu sensörümüz. Burada bakın 28/9/2022 tarihinde 17.00-17.34 arasında sensör 5 derecesine ulaşmış yani metan gazının 5 derecesine ulaştığı ifade ediliyor yani patlama olmamış ama. Bakın ne zaman bu? 28/9/2022 yani kazadan çok kısa bir süre önce ve bunun gibi birçok veriler tespit edilmiş, 2'nin, 3'ün üzerinde. Yani ben Allah korumuş diyorum yani böyle bir seviye çıktığı hâlde bu patlamalar gerçekleşmemiş. Neden gerçekleşmemiş olabilir? Özellikle Niyazi Bilim Hocamızdan da bunun bir değerlendirmesini rica ediyorum.
Nuray Demirel Hocamız da çok etkileyici bir sunum yaptı. Hocamız da diyor ki: Metan drenajı ilk 1930'larda uygulandı ve dünyanın birçok ülkesinde uygulandığını açıkladı örnekleriyle. Amasra Cumhuriyet Başsavcılığınca yaptırılan bilirkişi incelemesi ön raporuna göre "Amasra'da metan drenajı uygulaması hayata geçirilmiş olsaydı bu kaza önlenebilirdi." denilmektedir. Tabii Türkiye'de bunun mevzuatta tam yeri olmadığı için herhâlde birçok yerde uygulanmıyor bildiğim kadarıyla veya bir sondaj atılıyor ama drenaj uygulaması tam olmuyor anladığım kadarıyla. Peki, Amasra'da bir metan drenajı uygulaması yapılabilmiş olsaydı ya bu kazanın meydana gelmesi önlenebilir miydi acaba; onu öğrenmek istiyorum.
Yine, Niyazi Bilim Hocamıza bir soru sormak istiyorum. Metan gazının yer altı maden işletmelerinde üç şekilde maden havasına karışabileceğini ifade ettiniz. İşte "Gözle görülmeyen çatlaklardan ve gözeneklerden yavaş ve sürekli yayılma; faylardan, bazı sondajlardan, gözle görülebilen çatlak ve boşluklardan çok miktarda ve üflenme şeklinde yayılmasıdır." demişsiniz ve en sonunda "Degaj yani ani metan çıkışıyla olabilir." demişsiniz. Yani bu ocaktaki, kazanın meydana geldiği ocaktaki sensör verilerine baktığınızda, işte elinizdeki mevcut bilgi ve belgelere baktığınızda ya burada bu metan gazı nasıl yayılmış olabilir sizce? Bir ani püskürme şeklinde mi olmuş olabilir, degajla mı olmuş olabilir veya yavaş yavaş mı böyle bu gaz birikmiş olabilir? Bu konuda bir değerlendirme yapabilir misiniz bilemiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Yine bu havalandırma sistemi yeterli olsaydı, etkin çalışsaydı bu kaza önlenebilir miydi? Bu gazın yayılma şekline baktığınızda yani nasıl patlama sınırına ulaşmış olabilir yani bu önlem nasıl alınamadı? 1,69 diyoruz, patladı ama yani bu patlama sınırına nasıl ulaşmış olabilir?
Teşekkür ederim.