KOMİSYON KONUŞMASI

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri, çok kıymetli Bakanımız, Sayın Bakan Yardımcıları, değerli Rekabet Kurulu Başkanımız, kıymetli bürokrat arkadaşlarımız, sayın basın mensupları; sizleri ben de saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakanım, hoş geldiniz, bütçeniz hayırlı olsun. Zor bir Bakanlık sizinki de, bundan önceki bazı bakanlara da aynı hitapla başladım. Tabii, bir başka zorluk daha var; ben sizi Mecliste tanıma fırsatı buldum, belki yeteri kadar değildir ama benim edindiğim intiba, işinizi severek yapan bir insansınız, bir milletvekiliydiniz ve işinizi de iyi yapmaya çalışıyordunuz. Eminim ki Bakanlığınızda da aynı şekilde de davranıyorsunuzdur ama tabii, imkânlar kısıtlı ve bir başka talihsizliğiniz maalesef, sizden önceki Bakanınız. Kendi Bakanlığını dolandıran bir Bakan üzerine Bakanlık koltuğuna oturdunuz ve bununla ilgili de herhangi bir yaptırım da bulundunuz mu; bunu daha duyamadık, bilemedik. Eğer bununla ilgili bir yaptırımda bulunmadıysanız -sizi tanımış olduğum kadarıyla- aldığım intibaya da gölde düşürmüş olursunuz çünkü benim tanıma fırsatı bulduğum Mehmet Muş'un bunun hesabını sorabiliyor olması lazımdı millet adına, hepimiz adına.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - "Dolandırma" ifadesi çok ağır bir ifade bir Bakan için.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Dolandırdı efendim, dolandırdı. Soruşturulmaması soruşturmayanların ayıbı, dolandıranın değil.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - "Dolandırma" ifadesi ağır kaçıyor ya.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Bütün Türkiye bunu kabul etmişken sizin kabul etmemeniz... Yapmayın lütfen, siz...

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Bir bakan için böyle...

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Bakan kendine bunu yakıştırıyorsa ben ne yapabilirim? Bakan eğer kendi Bakanlığını dolandırmayı kendine yakıştırabiliyorsa benim onu korumamı kimse benden beklemesin lütfen.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, sırası geldiğinde fikirlerimizi söyleyelim.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Sunumunuzu çok dikkatlice dinledim; teşekkür ederiz, bize güzel rakamlar verdiniz fakat daha çok ihracat, ithalat konularında, İthalata çok değinmediniz ama ihracat üzerinde yoğunlaştınız, böyle olmasını da beklerdim çünkü yükselen ihracat rakamları şu anki zor pozisyonu sizin daha rahat ifade edebilmenizi sağlıyor ama burada bir de çok korkunç bir ithalat rakamından da bahsetmeliyiz. Buraya geleceğim ama bundan önce bir başka dikkatimi çeken... Buna yeteri kadar yer vermediğinizi düşünüyorum.

Zatıaliniz, aynı zamanda, ticaret erbabının Bakanısınız aslında ve sayı olarak esnaf, sanatkâr, ticaret erbabı; milyonlar... Onlarla ilgili yeteri kadar bilgi vermediniz ve onlara yeteri kadar önem de verilmediğini bu sunumdan ben hissediyorum. Ticaret erbabının en önemli amacı -ben de bir eski ticaret erbabı olarak... Siyasete girince ben bıraktım iş hayatını, ticareti- bir numaralı amacı sattığı malı rafa tekrar geri koymaktır, budur amacı ve oradan artan kârla da evini geçindirmek için, ileride yapabileceği bir yatırım için birikim sağlamaktır.

Değerli Bakanım, bugün, ticaret erbabı sattığı malı yerine koyamaz hâlde, Türkiye'nin her yeri böyle; çok dolaşıyoruz, çok çalışıyoruz. Biz İYİ Parti olarak daha çok esnafın, çiftçinin ve gencin üzerinde yoğunlaşıyoruz. Esnaflarda bizim gördüğümüz en büyük sorun; sattığı malı yerine koyamıyor, artık vadeli alım diye bir şey kalmadı, peşin alım bile kalmadı, ön ödemeli alımlara mecbur kalıyor insanlar. Neden? Ekonomimizin girdiği bu girdaptan dolayı. Bundan önceki ekonomiyi ilgilendiren bakanlıklarda da söyledim, ekonomi maalesef, artık bir millî güvenlik sorunu hâline geldi ve maalesef, Bakanlığınız da ekonominin en önemli parçalarından biri ve bunu düzeltmek için de çok fazla çaba sarf edilmesi lazım.

Konuşmanızdan da -vakit çok çabuk geçiyor- anlıyorum ki siz de memnun değilsiniz gidişattan ve bazı şeylerden şikâyet ediyorsunuz ama şikâyetle olacak iş değil. Bugüne kadarki bütün bakan arkadaşlarımızın hep söyledikleri; 2023 ile 2002 karşılaştırılıyor, bir gelecek projeksiyonunu biz hiçbir bakandan alamadık, duyamadık. Sizin bazı beyanatlarınız da işte, şöyle olmasaydı böyle olurdu veya "Her şey stabil olsa, emtia fiyatları bu kadar yükselmemiş olsa, enflasyon da bu kadar olmazdı." derken sığınacak bir dal arandığını... Zatıaliniz için söylemiyorum, iktidarınızın genel psikolojisinden bahsediyorum; böyle bir psikoloji içinde maalesef.

İhracattan bahsettiniz, evet, gurur duyuyoruz, keşke daha fazla olsa ama keşke katma değeri yüksek ihracatlar yapabilsek de bu rakamlar kadar değer katabilse ülkemize, böyle bir şey yok, ithalat rakamları çok çok yüksek. Erzurum'u teşrif ettiğiniz zaman ben sosyal medyada bir haber paylaşmıştım; üzülmüşsünüz, duydum, üzülmenizi istemezdim, ben bunu bir siyasi latife olarak yazmıştım o zaman. "İhracat rakamını açıklamak için Erzurum'u tercih ettiniz; teşekkür ederiz, sefalar getirdiniz. İthalat rakamını açıklamak için hangi şehri tercih edeceksiniz?" diye sormuştum. Maalesef orada sizi üzdüğümü Ticaret ve Sanayi Odasındaki arkadaşlardan duydum. Üzdüysem kusura bakmayın. Ben o zaman üzmek için yazmamıştım onu. Fakat bu da bir gerçek. Bugün ithalat rakamları... Evet, enerji tabii ki çok yüksek miktarlarda... Bu arada "altın" dediniz, altının ithalat rakamının neden bu kadar yükseldiğini de açıklarsanız çok memnun olurum. Enerji ithalatı pek çok ülkenin derdi, Almanya'nın bile çok büyük problemi fakat orada şuna bakmamız lazım: Almanya'nın 1 birim enerjiyle ürettiği ürünün katma değeri ile bizim 1 birim enerjiyle ürettiğimiz ürünün katma değerinin arasında dağlar kadar fark var. Aynı dolar, sente alsak bile onlar çok daha ucuza mal ediyorlar o enerjiyi çünkü ürettikleri çok daha katma değerli. Bizim ise katma değerli ürün üretimimiz maalesef gittikçe azalıyor. O bakımdan da bunda büyük sıkıntı yaşıyoruz.

Yine, 2023 hedefleri konuşulurken 2023 geldi çattı. Size ayrıca bir teşekkür daha etmek isterim. Buraya gelen bütün bakanlar Türkiye Yüzyılı'ndan bahsettiler yani 2023 hedefleri -yine tabirimi mazur görün- artık çöp oldu, yerine yeni bir vitrin, yeni bir slogan veya süs koyalım, onun ismini "Türkiye yüzyılı..."

Efendim, lütfen milletimizi kandırmayalım. "2023 hedefleri" dendi, dendi; bugüne geldik, gördük ki 2023 hedefleri koskocaman bir balonmuş. 2 trilyon dolardan bahsediliyordu millî gelirde. Neredeyiz? 600 küsur milyar dolardayız. 25 bin dolar kişi başı millî gelirden bahsediyorduk. Neredeyiz? 8 bin dolar ya var ya yok. İhracat hedefinde -çok övünülüyor- 500 milyar dolardan bahsediliyordu? Neredeyiz? 260 küsur milyar dolardayız. Yüzde 4,6 işsizlik hedefinden bahsediliyordu. Neredeyiz? Siparişle veri açıklayan TÜİK bile yüzde 10,4 açıklıyor.

Enflasyon... Biraz önce değerli büyüğüm Durmuş Yılmaz Beyefendi enflasyonla ilgili çok güzel açıklama ve benzetmeler yaptılar, onun üzerine daha fazla konuşmayacağım. Bugün, herhâlde "Keşke 128 milyar dolar olsaydı." diyorsunuzdur. SPK keşke doğru düzgün çalışsaydı da böylesine borsa vurgunları olmasaydı. Bu, sizin Bakanlığınızı da dolaylı da olsa ilgilendiriyor. Bunlar ayıp şeyler. SPK'nın bu hâlde olması ve Temmuz-Eylül ayı arasındaki borsa vurgununa ses çıkaramaması; bunlar ülkede büyük güven bunalımlarına yol açıyor.

Vakit nasıl geçti anlayamadım. Burada benim size... Bir büyüme meselesi var. Bu büyüme ile kalkınmayı lütfen karıştırmayalım. Büyüyebilir, şirketler de büyüdüğünü zanneder, birden batar. Serbest ticaret yaptığım zamanlar, piyasada olduğum zamanlar, özel sektörde olduğum zamanlarda ben bunu görerek çok yaşadım. Büyümek, kalkınmak demek değildir, halkın refahını yükseltmek değildir; borçla da büyünür. Şişmiş bir ekonominin de kimseye faydası olmaz.

Dış Ticaret Müsteşarlığı diye bir kurumumuz vardı. Bu Dış Ticaret Müsteşarlığı ülkeye çok kaliteli personel, çok kaliteli insan kaynağı da sağlardı. Aynı zamanda Devlet Planlama Teşkilatı gibi de çalışabilen yani o kadar gelişmiş, kurumsallaşmış bir teşkilatken maalesef, bu teşkilat oradan oraya devredilerek yok edildi ve duyuyoruz ki kalan arkadaşlarımız, bürokratlar da yavaş yavaş devletten ayrılıp özel sektöre, hatta yurt dışına gidiyorlarmış.

Bir başka üzüldüğüm nokta da bu Frankfurt Ticaret Ataşeliğine yapılan atama. Ben dilimi mümkün mertebe yumuşak seçmeye çalışan bir milletvekiliyim Değerli Bakanım yani dikenli eleştirileri yumuşak bir üslupla yapmaya çalışıyorum ama bu şerefli göreve atanan bu kişi haydutluk yapmış bir insandır, bunu oraya atamakla çok yanlış yaptığınızı da size hatırlatmak isterim.

Çok az vaktiniz kaldı iktidarda ama benim bir teklifim inşallah biz geldiğimizde yapacağız.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son on saniyeniz.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Bu Amerika-Çin ticaret savaşında çok büyük bir fırsat bizim önümüze geldi. Çin'deki Amerikan teknoloji yatırımlarını Türkiye'ye çekme fırsatı varken biz bunu maalesef, nedense hiç düşünmüyoruz. Ben, bunu birkaç defa Genel Kurulda da dile getirdim, bunun üzerinde düşünmekte fayda var.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlelerinizi alalım, süreniz bitmiştir.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Amerika'nın Türkiye'ye az bile olsa getireceği yatırımlar...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreniz bitmiştir.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Erzurum'la ilgili bazı şeyler de var, maalesef vaktim kalmadı. Erzurum'la ilgili sizden isteklerimi de soru-cevap bölümünde soracağım.

Teşekkür ederim, saygılar sunarım.