| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286) ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/285) ile Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 07 .11.2022 |
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Önce, bu Rekabet Kurulu sunumuyla ilgili bir cümle... Değerli arkadaşım, Sayın Başkan yani bir akademisyen misiniz bilmiyorum, bize Rekabet Kurulu nasıl, nedir, bunun dersini mi verdiniz? Siz ne yaptınız? Ne yaptınız yani bir sene içinde? Yani, ne yaptığınızla ilgili bir cümle insan buraya yazar ya. Bununla gelmek, bilmiyorum, bir kelime bulamıyorum, ayıptır diyeyim, bunu bırakıyorum.
Şimdi, bütün bakanların sunumlarında, Cumhurbaşkanı açıklamalarında filan hep, evet yani bazı işler ters gidiyor ama bunun sebebi dünyada olup bitenlerdir. "Pandemi geldi, işte, arkasından savaş geldi." filan deniliyor. Öyle mi? Bir bakalım arkadaşlar. Evet, dünyada pandemi filan geldi, enerji ve emtia fiyatları yükseldi. Endekslere bakalım, bir sene içinde yüzde 97, enerji emtia fiyatları yüzde 97, enerji dışı emtia fiyatları 50, tarım emtia fiyatları yüzde 43, ham petrol varil fiyatı yüzde 56 yükselmiş arkadaşlar. Peki, benzin, motorin ben söylemeyeyim, bunu siz biliyorsunuz. Şey ne olmuş, elektrik? Söyleyeyim, sadece konutlarda yüzde 163. Efendim, doğal gaz, elektrik üreten doğal gaz santrallerinde yüzde 800, sanayide yüzde 700. Şimdi, aradaki yüzde 100'ü çıkaralım, dünyadan kaynaklandı. Diğeri, sizin uygulamış olduğunuz politikalardır, bundan siz sorumlusunuz yani yapmayın, etmeyin.
Şimdi, değerli arkadaşlar, Ticaret Bakanlığının bütçesini konuşuyoruz ve geçtiğimiz günlerde dış ticaret, iç ticaret istatistikleri açıklandı. Sayın Bakan, çıktı, uzun uzun ihracatı anlattı; ithalattan hiç söz etmedi, sunumunda da böyle. Anlıyoruz, anlıyoruz ama ayıp ya. Yahu ithalat bakanlığı ayrı bir bakanlık mı? Gelip bize bir de ithalatı sunacak mı, kalemlerini sunacak mı? Niye böyle olduğunu anlatacak mı? Yapmayın, etmeyin ya, çocuk mu avutuyorsunuz?
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bakın, aslında sizin böyle güzel rakamlar, ihracatımız bu kadar arttı dediğiniz rakamlar da eleştirilecek rakamlardır. Evet, Avrupa'da üretimle ilgili problemler var, başka yerlerde ulaşımla ilgili problemler var. Evet, ihracat için Türkiye'ye bir fırsat var ve bununla ilgili de gayret ediyorsunuz filan ama dış ticaret açığını izah edecek hiçbir şeyiniz olmadığı gibi, ihracatınızın niteliğiyle ilgili de birkaç kelime söylemiyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, bakın, Sayın Bakan, sizin döneminizde, ihracattaki ürünlerde yüksek teknoloji 3,9'dan 3'e, 2022 de 2,7'ye düşüyor, orta yüksek teknoloji de o şekilde. Yani, sizin ihraç ettiğiniz şeylerde, hâlâ yüksek teknoloji hem düşmüş hem de yüzde 3'lerde. Başka bir rakam daha var, ihracatın niteliğini gösteren başka bir rakam daha var; o da işte, diğer ülkelerle bir karşılaştırın bakalım, ihracatta kilogram başına düşen fiyat 2018'de 1,33 dolar, 2019'da 1,21; 2020'de 1,09 dolar. Ya, bu, geri kalmış ülkelerin ihracatı. Onun için, gerçekçi olalım, konuşalım, iyi şeyler yapıyoruz diyelim filan.
Değerli arkadaşlarım, sizin sürekli konuştuğunuz bir şey de "Dış güçler var." Yani bir dış güçler var, düşmanlar var, acayip bir şekilde saldırıyorlar filan. Ya, arkadaşlar, bakın, ben sizin "dış güçler" dediğiniz şeylerden birkaç tanesini söyleyeyim. Bakın, biraz evvel Sayın Bakan sunumunda da ifade etti "Biz küresel sisteme entegre olmuşuz." dedi yani "Küresel kapitalizme entegre olmuşuz." dedi. Yani, içerideki yerleşiklerle dışarıdaki yerleşikler arasında ilişki var, biraz evvel konuştuğumuz konuda o, alıyoruz, satıyoruz filan. İşte, bu alma satma işlerinde olup bitenlerin tamamı dış güçlerde değerli arkadaşlarım. Merkez Bankasının raporlarını incelerseniz görürsünüz yani dış güçlerin neler olduğunu görürsünüz. Nedir bu? Siyasal iktidarın söyleminde sürekli "dış güçler" dediği şey, yurt dışı yerleşiklerle hem devletin kullandığı dış krediler ve satışa çıkardığı bono ve tahviller aracılığıyla hem de özel sektörün ticari kredileri ve borsalar aracılığıyla yoğun ilişkileri var; "dış güçler" dediğiniz güçler bunlardır, bunlardan şey yapıyoruz. Şimdi, bunlara baktığınız zaman, bu ilişkilerde ciddi problem var, onu itiraf edin. Mesela, nedir? Ciddi bir cari işlemler açığı veriyoruz, çok büyümeye başladı ve bunun üzerinde tartışmalar devam ediyor. Niye? Doğrudan yabancı sermaye yatırımları ciddi bir şekilde düştü, çıkıyor, girmeyi bir tarafa bırakın, çıkıyor, içerideki yerleşikler bile dışarıya gidip oralarda yatırım yapıyor. Son zamanlarda borsadaki yükselmeleri bir tarafa koyarsanız orada da ciddi çıkışlar var, sıkıntılar var, sorunlar var. Peki, bütün bu sorunlar çerçevesinde, bu dış ticaret açığını neyle finanse ediyorsunuz? Yani neye "cari açık" diyoruz? İşte, ithalat-ihracat farkından turizm gelirlerini, müteahhitlik gelirlerini çıkardıktan sonra kalana "cari açık" diyoruz ve korkunç bir derecede, yüzde 100'ü geçmiş, bu sene dış ticaret açığı 100 milyar doları geçecek yani böyle bir şeye doğru gidiyoruz. Bunu nasıl finanse ediyoruz? İşte, problem burada. Nasıl finanse ediyoruz, neyle finanse ediyoruz? Borç mu alıyoruz, ne yapıyoruz? İşte, "swap"ler, başka ne yapıyoruz arkadaşlar? Bakıyorsunuz "net hata ve noksan" diye bir kalem var. Ya, bu "net hata ve noksan" nedir değerli arkadaşlarım? Sayın Bakanım, ben bilemiyorum, çok araştırdım, sordum, bugün cevap alamadım; bu varlık barışıyla gelen şeyler hangi kaleme giriyor? Net hata ve noksana mı giriyor, nereye giriyor? Çok ciddi bir şekilde merak ediyorum. Net hata ve noksana mı geliyor varlık barışıyla yapılan şeyler?
Bakın, Sayın Bakanım, sizin hükûmetleriniz döneminde, Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri döneminde 18 defa varlık barışı yapılmış yani 18 defa "varlık barışı" adı altında kanun çıkmamış ama diğer kanunlar içine serpiştirilmiş, Cumhurbaşkanına uzatma yetkisi verilmiş, uzatmış, 18 defa. Ne oluyor değerli arkadaşlarım? OECD'nin böyle bir şeyi var, bütün ülkelere önermiş "Bir kere varlık barışı çıkarın, bu dünyada dolaşan, kayıtlı olmayan paralar kayıtlara girsin. İşte şu şekilde çıkarın." falan dedi. Siz, ilk çıkardığınızda herhangi bir idari, adli soruşturma da açmayacaktınız, muhalefetin şeyiyle bunu kaldırdınız, sonradan yüzde 1 de vergi koydunuz ama değerli arkadaşlar, 18 defa varlık barışı çıkaran Türkiye, ne getiriyor dünyadan nasıl bir para getiriyor dünyadan değerli arkadaşlarım? Efendim, işte küplere bindiniz, nasıl böyle... "Ana muhalefet partisi Türkiye'yi jurnalliyor mu?" "Ne demek yani Türkiye cari açığını uyuşturucuyla finanse ediyor?" Tamam, uyuşturucuyla finanse etmiyorsunuz. Hangi para geliyor? Ben Maliye Bakanlığına 2 defa soru önergesi verdim değerli arkadaşlarım: Bir tanesinde dedi ki: "Kayıtlarda geçmiyor, bizim Maliye Bakanlığının kayıtlarına girmiyor bu para." açıklamadı varlık barışından ne geliyor, diğerinde de dedi ki "Şu kanuna göre getiriyoruz." Hakaret ediyor ama ne yapalım yani yapacak bir şey yok. Tabii, böyle hakaret etti diye gidip tokatlayacak hâlimiz yok; yarın günü geldiği zaman, şey çerçevesinde bunlar sorulacak.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye'de bir sistem uyguluyorsunuz düşük faiz yüksek enflasyon filan. Bu kime yarıyor değerli arkadaşlarım? Buna iyice bir bakmak lazım. Bakın, gidin, şirketler yüzde 700-800'lerle kâr etmişler yani bu işte net kârları değildir, şudur, budur, kâr etmişler. Niye? Enflasyonla böyle oluyor, değerli arkadaşlarım, yüksek enflasyon dolayısıyla böyle oluyor. Sayın Hazine ve Maliye Bakanınız çok önemli bir şey söyledi yani bir taraftan insanlar, herkes kızıyor falan ama yani çok itiraflarda bulunuyor, dedi ki: Bizim uyguladığımız sistemde sadece dar gelirliler ezildi. Hakikaten dar gelirliler eziliyor, Sayın Bakanım, dar gelirliler eziliyor. Sizi bir de kutlamak istiyorum, baktım, böyle bir çatayım Muş'a diye, baktım, baktım, baktım, hiçbir baronla filan resmin yok, sizi kutlarım, tebrik ediyorum sizi. Şimdi, bu dar gelirliler eziliyor, bunu bile bile söylüyorsunuz. Kim kazanıyor? Bakın, iş adamlarından ciddi şikâyetler var, diyorlar ki: "'Kredi yağıyor.' ama biz krediye ulaşamıyoruz, düşük şey veriliyor." Bakın, burada, bir sermaye transferi de söz konusu. Güçlü olanlar, kayıtları, sicilleri sağlam olanlar ucuz krediyi alıyor, o krediyle iş yapıyor, yüksek enflasyon dolayısıyla istediği gibi satıyor, zam yapıyor sadece dışarıya falan değil, içeriye de -rekabet de ortadan kalktığı için, zayıf olanlar ezildiği için- yüksek fiyatlarla satıyor, müthiş bir büyüme oluyor, diğerleri ise ezilip gidiyor.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son yarım dakikanız.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bakınız, sizin üzerine oturmuş olduğunuz ya da sizi destekleyen Anadolu Aslanları ile MÜSİAD da -bakın, kayıtları var, böyle ifadeleri var- diyorlar ki: "Biz krediye ulaşamıyoruz." Bu dönemde yani yüksek enflasyon zaten zengini zengin ediyor, fakiri fakir ediyor ama zenginler arasında da belli bir grubu daha da zengin ediyor, diğerlerini devre dışı bırakıyor.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreniz dolmuştur, bir iki cümleyle bağlayalım lütfen.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bunların sonucunda Sayın Bakanım, ülkede çok ciddi sıkıntılar, problemler, sosyal çalkantılar kapıda yani gelecek.
Yani böyle işte, "Efendim, kura çekiyoruz." Ne kurası çekiyorsunuz? Sosyal konut kurası çekiyorsunuz. Nerede? Şırnak'ta. Nerede yapacaksınız? Belli değil. 2019'da çekmiştiniz kuraları, ne oldu? Onlar da belli değil. Bu şekilde uzun süre avutmanız mümkün değil, sıkıntılar ortaya çıkar Cemal kardeşim.