| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286) ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/285) ile Sayıştay tezkereleri a) Dışişleri Bakanlığı b) Avrupa Birliği Başkanlığı c) Türk Akreditasyon Kurumu ç) Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı (Türkiye Ulusal Ajansı) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 08 .11.2022 |
AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) - Sayın Başkan, çok teşekkürler.
Sayın Durmuş Yılmaz'ın lütfuyla, vakit açısından ben biraz iltimas tanıyacağınızı düşünüyorum.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Onu yapamıyoruz maalesef; genel bir kural oyladık Komisyonumuzda, genel kural olarak onu yapamıyoruz. Vakti içinde, lütfen; siz diplomatsınız, kısa süre içinde çok şey ifade etme kapasiteniz var.
Buyurun lütfen.
AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) - Kapasitelerimi aşırı görüyorsunuz, çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sağ olun, teşekkür ediyorum.
AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, Dışişleri Bakanlığının güzide mensupları, sevgili meslektaşlarım, basının kıymetli temsilcileri; hepinizi selamlıyor, derin saygılarımı sunuyorum.
Dışişleri Bakanlığının 2023 bütçesi kabaca hesapla 900 milyon dolar. Bütçe 2022 yılında ek bütçeyle birlikte 880 milyon dolar civarındaydı, küçük bir artış var. Yaşadığımız enflasyon nedeniyle bunları maalesef dolar olarak ifade ediyorum. Geçtiğimiz dönemde yıllık bütçenin o dönemdeki enflasyon nedeniyle yetersiz kalacağını söylemiştim, ek bütçe müzakereleri sırasında da Dışişleri bütçesinin artırılmasını savunmuştum. Mevcut enflasyon oranlarına ve tahminlerine göre bu bütçenin, mevcut bütçenin gerçek değeri çok aşınacak. Harcamalarının çok önemli kısmını döviz cinsinden yapan bir Bakanlık için çok zor bir durum; hele meseleler, sorunlar bu denli artmışken. Keşke bütçeyi alıp dövize yatırmak mümkün olsaydı, keşke Dışişleri Bakanlığı bütçesi biraz daha artırılabilseydi.
Sayın Başkan, kırılgan olan küresel düzen 2022 yılında iyice hırpalayıcı gelişmelere maruz kaldı; Sayın Bakan da bu konuya değindi. Elbette Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısı bu gelişmelerin en önemlisi. Nükleer silah kullanımından dahi söz ediliyor. Küresel düzeyde askerî, siyasi, ekonomik, ekolojik birçok girift sınamayla karşı karşıyayız; belirsizlik ve istikrarsızlıkla dolu bir çağdayız Türkiye açısından. Bir de iktidarın kendi kendine yarattığı ciddi riskler, istikrarsızlıklar mevcut. Türkiye bu ortamda gerektiği gibi konumlanabildi mi yoksa savrulmalar ve tenakuzlar girdabında mı? Bazı yorumcular bu savrulmaları, tenakuzları taktik hamleler olarak nitelendiriyor. Bunlara hiç mi hiç iltifat etmiyoruz.
Sayın Bakanı konuşması için kutluyorum, güzel temennilerde bulundu. Bunların gerçek olmasını, gerçekleşmesini elbette isteriz ama mevcut görüntü o değil. Maalesef, Türkiye'nin dış politikası kalmamıştır. Ben, "Türkiye'nin dış âlemle ilişkileri" veya "uluslararası ilişkileri" ifadelerini kullanıyorum. Küresel dengeler değiştikçe Türkiye uluslararası ilişkilerinde savruldukça savruluyor. Toparlanmaya, bazı ülkelerle anlamsız yere bozulan ilişkilerimizi de normalleştirmeye çalışıyorsunuz. Bunu destekliyoruz elbette ama toplanma, toparlanma bir türlü olmuyor, gerçekleşmiyor, normalleşme ya tutmuyor yahut da eksik kalıyor. Niye? Çünkü iktidarınız uluslararası alanda çok şeyi yitirdi, özellikle güvenilirliğini yitirdi. Bunun nedenlerine girmeyeceğim ama ulusal çıkar mefhumundan uzaklaşma konusunu da zikretmeden edemeyeceğim.
Bu arada, Sayın Bakan, yönettiğiniz Bakanlık çoğu zaman itfaiyeci vazifesi görüyor, dikkatle kullanılması gereken enerji boşa harcanıyor, lüzumsuz maliyetler doğuyor, bu maliyeti tüm ülke ve vatandaşlar ödüyor.
Sayın Bakan, size Sayın Başkanımız vasıtasıyla bazı sorular soracağım. Birincisi, bu kadar uzun bir süre Dışişleri Bakanlığı vazifesini yürüttükten sonra dışarıdan tayinlerin doğru olmadığı kanaati edindiğinizi düşünüyorum ancak son Büyükelçiler Kararnamesiyle dışarıdan atama eğilimi devam etmiştir. Bu keyfî atamaların toplam sayısı kaça ulaşmıştır? Bu şekilde atananların yurt dışında fiilen görevde bulunan toplam büyükelçi sayısı içindeki oranı nedir? Keza, merkezde yönetici konumundaki memurlar arasındaki denge hangi düzeydedir? Bakanlığın işlevinin tali hâle getirilmesi de dâhil olmak üzere pek çok yanlış uygulama neticesinde uluslararası ilişkilerimiz sürekli sarsıntı hâlinde. Dış ilişkilerimizde Cumhurbaşkanlığının mutlak ağırlığının yanında Millî Savunma Bakanlığının da payı hiçbir zaman olmadığı kadar artmıştır. Keza, Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı da öne çıkmaktadır. Bu tespit hem karar hem de uygulama aşamaları için geçerli. Uluslararası ilişkileri yönetmekle görevli Dışişleri Bakanlığı bu durumu nasıl değerlendiriyor?
Sayın Bakan, siz de Doğu Akdeniz'deki kritik gelişmelere işaret ettiniz. Libya'da tarafların bir araya getirilmesine ilişkin sıkıntılar artmaktadır. "Türkiye'nin bazı adımları bu süreci daha da zorlaştırıyor." algısı yerleşmektedir. Geçen hafta gerçekleştirilen Arap Ligi zirvesinde konuya yüzeysel değinilmiş olsa da önceki ay düzenlenen Dışişleri Bakanları toplantısında Arap Ligi, Türkiye'ye Libya'daki müdahalelerine son verme çağrısında bulunmuştur. Arap Ligi'nin Türkiye'nin Arap ülkelerinin iç işlerine karışmasını izlemekle görevli Bakanlar Komitesi kurmuş olması başlı başına üzüntü vericidir.
"Ulusal çıkar" kavramından tamamen koparak ilişkilerimizi anlamsız şekilde bozduğumuz Mısır'la başlatılan normalizasyon süreci bu defa Mısır tarafından askıya alınmıştır. Mısır, Libya'daki faaliyetlerimizi de gerekçe göstermektedir. Türkiye, Libya'da uzlaştırıcı, yapıcı bir rol oynama ve bu ülkenin geleceğinde etkili şekilde söz sahibi olma fırsatını iyi kullanmıyor izlenimi vermektedir. Ayrıca, akdettiğimiz muhtıraların Libya siyaset sistemi içinde kimin tarafından nasıl onaylanacağına ve tam olarak nasıl yürürlüğe gireceğine dair belirsizlikler sürmektedir. 2019'dan beri sorduğumuz soruyu tekrarlıyorum: Libya'yla mutabakat muhtıralarının ve protokollerin Libya tarafınca onaylanıp meşru şekilde yürürlüğe girmesinin önündeki engelleri nasıl aşacağız? Geçtiğimiz eylül ayında Türkiye ile Libya arasında hidrokarbon ve askerî işbirliği konularını da içeren yeni 4 mutabakat muhtırası imzalanmıştır -ayrıntıları tam olarak bilmiyoruz- bunları onay için Türkiye Büyük Millet Meclisine ne zaman getirmeyi düşünüyorsunuz?
Sayın Bakan, ABD'nin Yunanistan'da birçok üs kurduğu biliniyor, sınırımızda iki ülke ortak tatbikatlar da yapıyor. AK PARTİ'ye yakın olarak tanınan birçok yorumcu bu üsleri ve tesisleri Türkiye'ye karşı bir konumlama olarak görmektedir. Sayın Cumhurbaşkanı da Dedeağaç'taki üslerle ilgili olarak şu veciz sözleri söyledi: "'Kime karşı kurdunuz?' diye sorduğumuzda 'Rusya'ya karşı...' diyorlar, yemeyiz!" Birçok sorun yaşadığımız ABD, cılız bir üslupla üslerin Rus tehdidiyle bağlantılı olduğunu söylemektedir. Yetkili makam olarak size soruyorum Sayın Bakan: Girit'ten Dedeağaç'a kadar kurulan veya tahkim edilen üslerin, tesislerin varlık sebebi nedir?
Keza Yunanistan'ın ülkemize karşı şımarıkça bir tutum içine girmesinin, bir gün yumuşama mesajı verip ertesi gün celallenmesinin Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de yarattığı boşluktan ve uluslararası düzeyde yalnızlaşmasından, ABD sistemiyle ilişkileri yönetememesinden kaynaklandığı yönündeki görüşe yanıtınız nedir? Sayın Cumhurbaşkanı 3 Eylül 2022 tarihli bir konuşmasında Yunanistan'ın bazı adaları işgal ettiğini ifade etmiş ve "Vakti geldiğinde gerekeni yaparız." demiştir. Bu adalar hangileridir, ne zaman işgal edilmiştir? Adaların silahlandırılması da ayrı büyük bir sorundur, buna siz de değindiniz.
Kıbrıs'ta egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü temelinde iki devletli çözüm uygun formüldür. Bir de Kıbrıs'a 15 Ekim itibarıyla Rus charter seferlerinin başlayacağı yönünde söylentiler çıkmış ancak henüz bir gelişme olmamıştır. Bu konuda bilgi verirseniz memnun oluruz.
Sayın Başkan, Sayın Bakan; Ermenistan ile Azerbaycan arasında yaşanan savaş sonrasında kardeş Azerbaycan, işgal altındaki topraklarını ve Yukarı Karabağ'ın bir kısmını kurtarmıştır. Bununla birlikte, Rusya hiçbir zaman olmadığı kadar bölgeye nüfuz etmiş durumdadır, hatta birçok açıdan başat konumdadır. Bunun orta ve uzun vadede Türkiye ve Azerbaycan'a hatta bölgeye zarar vermesinden endişeliyiz. Somut olarak şu soruların yanıtını merak ediyorum: Yukarı Karabağ'ın hâlihazırda Ermeni işgali altındaki kısmına ne olacaktır? Bu bölgeye geçtiğimiz hafta Rusya'da şöhret olmuş Ermeni asıllı bankacı bir Rus vatandaşının yönetici olarak atandığını da hatırlatmak istiyorum.
Zengezur ve Laçin koridorlarıyla ilgili olarak Azerbaycan ve Ermenistan arasında uzlaşı sağlanamamaktadır. Bu sorun nasıl çözümlenecektir? Kafkaslarda barış hedefini önemsiyoruz. Bunun için Türkiye'nin geriye düşen rolünün tahkim edilmesini gerekli görüyoruz.
Kurtarılmış bölgelerde ve Karabağ'da Azerbaycan devleti yaklaşık 3 milyar dolarlık bir yatırım yapmıştır. Bu büyük projelerde hangi Türk şirketleri yer almaktadır?
Ülkemizin bugününü ve geleceğini, terörist PKK, PYD/YPG varlığı dâhil, pek çok açıdan tehdit eden Suriye topraklarında üst üste vahim gelişmeler yaşanmaktadır. Heyet Tahrir el-Şam İdlib'den TSK'nin harekât alanına geçip Afrin'i kontrol altına almış, oradan Fırat Kalkanı Harekâtı bölgesine yönelerek Azez şehrine yaklaşmıştır. Türk Silahlı Kuvvetleriyle yakın bir eş güdüm içinde faaliyet gösteren Suriye Millî Ordusu ile HTŞ arasındaki çatışmalarda siviller de dâhil onlarca kişi ölmüştür. HTŞ'yi sonuçta Türk Silahlı Kuvvetleri püskürtmüş ve İdlib'e geri çekilmeye zorlamıştır. Suriye Millî Ordusu'ndan karşı saflara, HTŞ'ye geçişler olduğuna dair duyumlar mevcuttur. Ayrıca, Suriye Millî Ordusu'ndan bazı grupların vahim suçlar işlediklerine, bu ordunun zayıf yapısının her geçen gün bozulduğuna dair güvenilir tespitler vardır.
SMO ile HTŞ arasında sağlanan ateşkes anlaşması yapılırken HTŞ'nin bu defa sivil kadrolarının Zeytin Dalı bölgesinin sivil yönetime ortak olduğu yönünde tekzip edilmeyen haberler gelmiştir. BM'nin terör örgütü listesinde bulunan HTŞ'yle birlikte İdlib'de ortak hareket ettiğimiz ve ABD'nin İdlib'de HTŞ'ye olumlu baktığı, Rusya'nın ise düşman olarak gördüğü biliniyor. Nitekim, Şam kuvvetleri iki gün önce İdlib'e bir saldırı daha gerçekleştirmişlerdir. Bu konuyu Millî Savunma Bakanlığı bütçesi sırasında da gündeme getireceğim ama sizin görüşlerinizi de merak ediyorum Sayın Bakan.
Maalesef, Suriye'deki risk ve tehditlerin çoğunun müsebbibinin iktidarınız olduğunu kabullenmek gerekiyor ve 2011'den beri bu böyledir.
Sayın Bakan, geçmişte sorduğum bir soru üzerine siz ve Sayın Millî Savunma Bakanı, NATO'nun ulusal kimliğimizin bir parçası olduğunu beyan etmiştiniz, bizim buna bir itirazımız yok. Gerçi, Sayın Cumhurbaşkanının Şanghay İşbirliği Örgütü üyeliği arayışıyla bu örtüşmemektedir. Bu tuhaf arayışa cevap, ŞİÖ'nün Rus yetkilisinden gelmiştir. Demek ki Sayın Cumhurbaşkanı bu konuda yeteri derecede bilgilendirilmemişmiş. Esasen, ŞİÖ içi boş, sembolik bir örgüttür; Çin ve Rusya'nın hakimiyeti altında hürriyetçi demokrasi anlayışına meydan okuma teşkilatı niteliğindedir.
Bu minvalde, size daha önce bu çatı altında sorduğum bir soruyu yinelemek istiyorum: Ülkemizde insan hakları, hukukun üstünlüğü anlayışı ve demokrasi bu denli geriye gitmişken Avrupa Birliğinin beklediğimiz adımları atmasını mümkün görüyor musunuz? Bu koşullarda AB'ye üyelik arzusunda sahiden samimi misiniz? Bu soruları sorarken AB'nin vahim hatalarını -haşa- göz ardı etmiyorum
Şu anda Avrupa Konseyi'nin İnsan Hakları Sözleşmesi'ni de en fazla ihlal eden ülkelerden birisiyiz. Türkiye, Konsey'de denetim sürecindedir. İktidarınız, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bazı kararlarını uygulamamaktadır; oysa, Avrupa Konseyi'nin kurucu üyesiyiz. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin yazımına fiilen katıldık. Eski bir AKPM Başkanı olarak, bugün Avrupa Konseyi'nin ve değerlerinin uluslararası kimliğimizin neresinde olduğunu düşünüyorsunuz? Bu soruyu sorarken AKPM'nin geçtiğimiz haftalarda Rusya'yı "terörist devlet" ilan ettiğinin de altını çizmek istiyorum.
Çin rejimi, Doğu Türkistan'da Uygur Türklerine ve Çin'deki diğer soydaşlarımıza ağır ve vahim şekilde zulmetmektedir, konuşmanızda Uygur Türklerini sadece telaffuz ettiniz Sayın Bakan. İktidarınız, maalesef, uzun yıllar Doğu Türkistan'daki ağır ve kitlesel insan hakları ihlallerine, insanlığa karşı suç kategorisindeki uygulamalara ses çıkaramamıştır. Bugün yavaş yavaş ve tereddüt içinde milletimizin duygu ve düşüncelerini yansıtmaya başladınız. Bu adımlardan memnuniyet duyuyoruz ancak bunlar yetersizdir.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'nin 6 Ekim 2022 tarihinde gerçekleştirilen oturumunda, Doğu Türkistan'daki insan hakları ihlallerinin değerlendirilmesi için özel oturum yapılması talebi, 17 kabul oyuna karşı, 19 oyla reddedilmiştir. Somali dışında, BM İnsan Hakları Konseyi'ne üye olan hiçbir İslam ülkesi olumlu oy vermemiştir. Bu sonuçta Türkiye'nin gerekli adımları atmakta gecikmesinin de payı büyüktür. Bizim bu meseleyi gündeme taşıdığımız 2017'den beri gereken tutum ve faaliyet içine girilmiş olsaydı bugün daha iyi bir noktada olurduk.
Sayın Bakan, İsveç Başbakanı ülkemizde, görüşmeler yapılıyor. İktidarın bir sürecin başında söyledikleriyle sonunda yaptıkları arasında hep büyük bir fark oluyor. İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya üyelik başvurusu konusunda da biraz bunu yaşadık. Biz meselenin ittifak ilkelerine uygun şekilde kısa sürede çözümlenmesini diliyoruz. Elbette temel taleplerimizin karşılanmasını da bekliyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanı ısrarla iade taleplerimizin yerine getirilmesinden söz ediyor. Sonuçta bu önemli konunun onay için Meclise gelmesi beklenmektedir. Bize görüşmelerin bugün hangi aşamada bulunduğuna dair bilgi verebilirseniz memnun oluruz. Vereceğiniz bilgilerin, Stockholm Büyükelçimizin İsveç televizyonuna verdiği bilgilerin ötesine geçmesini bekliyoruz.
Komşumuz İran'da yaşanan insan hakları temelli vahim olaylar hakkında iktidar maalesef tam bir suskunluk içindedir. İnsani dış politikayla bunu bağdaştıramıyorum.
Sayın Bakan, Rus doğal gazını da soracaktım ama vaktim elvermiyor keza Türkiye'nin F-16 alışına dair İbrahim Kalın'ın açıklamalarını da soracaktım, ona da maalesef vaktim yok.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son yarım dakikanız.
AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) - Enerji ve Savunma Bakanlıkları bütçelerine saklıyorum onu ama Sayın Bakan, bitirirken şunu söyleyeyim: Biz uluslararası ilişkilerdeki açmazlarımızdan söz ettiğimizde, AK PARTİ'li arkadaşlarımız ama "SİHA, İHA yapıyoruz." diye cevap veriyorlar, tahıl koridorundan söz ediyorlar. Bunu prensipte biz de destekliyoruz ama genelde akıl almaz yani bizim aklımıza belki bir ölçüde sataşan -hakaret dememek için söylüyorum- cevaplar veriyorlar.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son birkaç cümleyle bağlarsanız...
AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) - Kıdemli bir Dışişleri Bakanı olarak sizin buna tevessül etmeyeceğinize inanıyorum. Konuşmanızda barış idealinize atfınızı da kutladığımı belirtmek isterim.
Teşekkür ederim.