KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, çalışıyorum bu arada yani boş durmuyorum.

Şimdi, değerli arkadaşlar, saygılar sunuyorum.

Sayın arkadaşımız işte "kirli para" falan diye bağırdı çağırdı "Tam destek veriyoruz..." Vermeye devam edin (!)

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Yine anlamadın, yine!

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bakın, dün Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti gece yarısı...

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Lafımı bile anlamaktan âcizsiniz!

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Âciz olan sensin! Dinle, dinle!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, kişiselleştirmeden fikirlerimizi ifade edelim.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Dün Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti dolar cinsinden borçlanmaya çıktı, bugün, 1,5 milyar dolardı, 3 misli teklif aldı; ne güzel değil mi? Yüzde kaçtan borçlandı biliyor musunuz değerli arkadaşlar, dolar cinsinden? Yüzde 10.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Neyin karşılığında?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Eğer Türkiye gri listede olmasaydı bu borçlanma yüzde 4'tü, 3'tü; tamam mı? Bunları da görün, ezbere gitmeyin ezbere, biraz bakın, okuyun!

(Gürültüler)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sakin olalım arkadaşlar, sakin olalım, fikirlerimizi ifade edelim.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Değerli arkadaşlar, şimdi Sayın Bakanı dinledik. Bu sene Sayın Bakanın konuşmasını biraz düşük profil buldum. Kusura bakma Sayın Bakanım, çok güzel şeyler anlatmışsın ama Türkiye'nin en önemli ilişkilerinden hiç söz etmemişsin, niye, onu anlamadım. Bir defa, Türkiye'nin, evet, bir itibarı var, şu var bu var, doğru; son zamanlarda çevresiyle ilgili de iyi ilişkilere, tekrar sıfır soruna doğru bir yönelim var fakat kimse güvenmiyor. Niye güvenmiyor? Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı dış politikada en çok U dönüşü yapan insandır.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Dünyanın en güvenilir lideri Recep Tayyip Erdoğan'dır.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Böyle şeyler yapıyor ama ne zaman karayemişe atlayacak belli değil. "Karayemişe atlama" nedir biliyor musun Sayın Bakanım? Of, Çaykara çevresinde kullanılır; karayemiş, dalları ince, yaprakları serttir, birisi çıkarsa haşır huşur ses çıkarır. Ne zaman Sayın Cumhurbaşkanının haşır huşur ses çıkaracağı belli değil, güvenilmiyor, bu konuda bir problem var ve bu problem aşılmış değil.

Sayın Başkanım, onlarca sayabilirim: Bakın, Suudi Arabistan'a dün neler söylediler, Birleşik Arap Emirlikleri'ne ne ağır laflar edildi, bugün neredeyiz? Suriye'ye, Mısır'a, İsrail'e, Avrupa ülkelerine, ABD'ye, Hollanda'ya... "Eyy Hollanda!" Ne oldu şimdi? Bütün bunlar belli bir şey içinde oldu.

(Gürültüler)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, sırası geldiğinde siz de fikirlerinizi ifade edersiniz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sözümü kesiyorlar, şey isteyeceğim.

Bütün bunlar, ani değişiklikler oldu, o nedenle çok güvenmiyorlar; bir istikrar olursa çok iyi olur.

Sayın Bakanım, ya, dünyanın en önemli 3 tane ülkesi var, önemli ülkelerinden üçü var; hiç söz etmediniz. ABD'yle ilişkilerimiz nedir, Amerika Birleşik Devletleri'yle ilişkilerimiz? Hiç yok mu Sayın Bakanım ya? Ya, bıraktım, hiç olmazsa Yunanistan'da, Batı Trakya'da ABD'nin yaptığı yığınaktan söz etseydiniz, hiç olmazsa Rum kesimini silahlandırmasından söz etseydiniz, bir şey deseydiniz Sayın Bakanım.

Çin, dünyayı ayağa kaldıran ülke. Çin'le ilgili bir laf yok mu? Çin'le ilgili bir laf söyleseydin Uygurlardan da söz edecektin. Bakın, bütün Türk soylarından söz ettiniz, Uygurlar yok. Niye yok? Çünkü sizin uluslararası ilişkileriniz de -içeride olduğu gibi- çıkarlara endekslidir, sizin uluslararası ilişkilerinizin de ilkesi yoktur, ahlakı yoktur; o sebepten dolayı Çin'den bir kelime söz etmediniz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU - Metinde yazıyor, bak önündeki metne!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Dağıtılan metinde olduğunu söylüyor Sayın Bakan.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sonra konuşursunuz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU - Yalan söylüyorsun! Önündeki metinde yazılı, metinde var, yalan söylemeyin!

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Peki, Sayın Bakanım, Sevgili Bakanım; ya İran? İran'dan bir kelime niye söz etmediniz? İran'da şu anda Molla rejimi 350 insanı öldürdü; bunlardan 38'i 18 yaşın altında, 40'ı kadın.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU - Yalan söylemeyin! Önünüzdeki metinde var.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Baktım, taradım, Cumhurbaşkanının, bakanlarınızın, arkadaşlarınızın, Bülent Arınç'ın dışında bir kişinin bununla ilgili bir tek açıklaması yoktur.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU - Yalan söylüyorsunuz! Önünüzdeki metinde var.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Bakanım, konuşmalardan sonra size söz vereceğim, açıklarsınız.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sizin uluslararası ilişkilerin ilkesi yoktur, ahlakı yoktur. O sebepten dolayı böylesiniz, kusura bakmayın.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU - Ahlaklı insan yalan söylemez, önündeki metinde var.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Suriye'de yüz binler öldü, yüz binler. Şu anda 4,5 milyon Suriyeli Türkiye'de. Türkiye'deki açlığın, sefaletinden sebeplerinden bir tanesi Suriye'dir. Bölgenin istikrarsızlığının en önemli göstergesi Suriye'dir. Suriye'yle ilgili neler söylenmedi, kimseyi dinlemediniz. Suriye'yle ilgili "Bir ilişki kurulsun." diyen herkesi hain ilan ettiniz, Esedci ilan ettiniz, diktatörün adamı olarak ilan ettiniz. Peki, şimdi ne oldu? Şimdi, Suriye'de niye dolanıyorsunuz oralarda? "İstihbarat ilişki kullanıyor da yakında işte biz gireceğiz ilişkilere..." falan. Niye? Bu çelişkili. Bunların bedelini bu millet ödedi, insanlar ödedi. Bakın, Suriye'de yüz binler -kesin hesap bilinmiyor- çocuklar öldü, kadınlar öldü. 30 bin civarında kadının ırzına geçildiği söyleniyor. Kimin günahı var bunlarda Sayın Bakan? Yok, sizin uluslararası ilişkilerinizde ilke yok, ahlak yok! O sebepten dolayı bütün bunlar oluyor. Nerede? Peki, İsrail'le ilişkiler, kaç tane şeye girdik yirmi senede? İsrail'le ilgili neler yapıldı, neler söylenmedi, ne bağırdılar. Ne oldu da Davos'ta "one minute"ler şunlar bunlar? Ne oldu, Mavi Marmara'yı gönderdiniz, arkasından, "Bana mı sordunuz gönderdiniz?" Sonra, 10 kişinin kanını 30 milyon dolara sattınız. Siz yaptınız bütün bunları! Ne olmuştu dün? Bugün ne oldu da İsrail'le barışmaya çalışıyoruz? Yok muydu Doğu Akdeniz'de o zaman gaz rezervleri? Yeni mi çıktı, belli oldu? Niye onlarla kavga ediliyordu, ne oldu?

Bakın, en önemli probleminiz Sayın Bakanım sizin, uluslararası ilişkileri iç politikanın malzemesi yapmanızdır. Ya, kadın bakanınızı bile gönderdiniz, bir seçimde Avrupa'da olay çıkardınız, burada Avrupa'ya "Eyy Avrupa" diyelim diye. Doğru değildir bunlar Sayın Bakanımız. Bunlar, evet, doğrudur, Ukrayna'daki şeyi eleştirmiyoruz tabii, doğru şeylere doğru diyoruz. Bakın, ne dedim ben? Şu anda birtakım barış yönelimleri doğrudur, bunları niye eleştirelim? Doğru şeylere doğru deriz. Bakın, niye İsrail'le bunları yapıyorsunuz da demiyorum. Demeniz lazım, ilkelere bağlı olması lazım, Filistin'i unutmamanız gerekir, işgali unutmamanız gerekiyor ama ilişkilerin devam etmesi gerekiyor, buna bir şey demiyorum.

Mısır... Değerli arkadaşlar, Mısır'daki olup bitenlerde bu heyetin, bu Hükûmetin -Sayın Bakan'ın kişiliğini kastetmiyorum- büyük bir sorumluluğu var. Gittiler Müslüman Kardeşler'in peşinden; doğru yanlış, kışkırttılar. Ya, bu "Müslüman Kardeşler" dediğimiz örgüt yüz seneye yakın zamandan beri silahsız mücadele ediyordu, iyi de gitmişti, terörize edildi bunlar. Bunlar, uzmanlar gönderdiler, SETA'larını metalarını gönderdiler; gittiler, orada kışkırttılar.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Seçim kazandılar...

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Ne kadar iftiracısın!

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Orada insanlar öldü, çocuklar öldü, gençler öldü. Sisi askerî darbe yaptı ve görülmemiş bir baskı uyguladı, bütün bunlarda sizin imzanız var.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Sen seçilmiş bir milletvekilisin...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Mehmet Bey, mikrofon açık, sesinizi fazla zorlamayın bence. Mikrofonunuz açık.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Şimdi, Doğu Akdeniz'deki gaz ortaya çıktı, Sisi'yle şey yapıyorsunuz ama Sisi reddediyor şimdi. "Dondurdum." diyor. Niye dondurdu? Diyor ki: "Çünkü Müslüman Kardeşler'i bütünüyle kovmadı." Hâlbuki kovuyorsunuz Müslüman Kardeşler'i İstanbul'da ama "Hepsini çıkarmadı, merkezini kapatmadı. İsrail'de Hamas'ın merkezini kapatmadı." diyor. Başka ne diyor: "Libya'daki hidrokarbon anlaşmasını gözden geçirsin." diyor. Siz, onlara da "Evet." diyeceksiniz çünkü başka yolunuz yok. Sizin uluslararası ilişkilerinizin ilkesi yoktur, ahlakı yoktur!

Evet, uluslararası ilişkiler çıkarlar üzerine oturur. Doğrudur, karşılıklı çıkarlar son derece önemlidir ama bir genel yönelim olması gerekiyor insanda. Mesela, nedir genel yönelim yani? Ben yönetici olsam, benim inandığım inanç, savaşta çocukların, kadınların öldürülmesini yasaklar, meneder, haramdır. Uluslararası ilişkilerde buna son derece dikkat ederim. Demokrasi ilkesi çok önemlidir ve buna son derece dikkat ederim. Hani, İran'la ilgili niye bir cümle söylemiyorsunuz? Bakın, gençler orada bambaşka bir şey yapıyor, niye bir sesiniz çıkmıyor? İnsanlar ölüyor, niye sesiniz çıkmıyor? Niye Mısır'a zamanında bağırıp çağırıyordunuz? Çünkü sizin uluslararası ilişkileriniz ilkesi yoktur, ahlakı yoktur değerli arkadaşlarım.

Bakın, Avrupa Birliğiyle ilgili bir şey söyleyeyim: Avrupa Birliğiyle yeni... Hangi yeni? Avrupa Birliğiyle mahkemelik oldunuz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Kavala davasında aldığı kararla Türkiye'ye Konsey yaptırımlar uygulayacak, bugün yarın geliyor yaptırımlar. Nerede? Neyi şey yapıyorsunuz ya? Kavala davasında niye ısrar ediyorsunuz? 3 defa beraat etti, Anayasa Mahkemesi bunları verdi. Niye? Çünkü bir insanın inadı, bir insanın kiniyle hareket ediyorsunuz; işte, tek adam yönetiminin Türkiye'yi sürüklediği şey budur.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son yarım dakikanız.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Her şeyi o biliyor, başdiplomat odur, başekonomist odur, baştarımcı odur, başsanayici odur; her şey odur. Nedir kardeşim, nereden geldi bu insan? Böyle bir yönetim olur mu 2022'de?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sizin o insana kininiz nereden geliyor ya?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Değerli arkadaşlar, bu Kavala davasından başınıza çok şey gelecek.

Son olarak -bitiriyorum- bu OECD'nin Mali Eylem Gücü -biliyorsunuz yani- FATF ne diyor? Türkiye'yi nereye koydu? Gri listeye. Nasıl koyuyor gri listeye? Kim var bu listede?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreniz doldu, iki cümleyle, lütfen...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Uganda'dan Panama'ya Senegal'den Güney Sudan'a dünya kadar ülke var.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - İngiltere de var o listede.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Kara listede İran ile Kore var.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyoruz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Buraya niye koydu biliyor musunuz Türkiye'yi? Bitiriyorum, çok müdahale oldu, bitiriyorum.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Kim müdahale etti size? Müdahale yok Başkanım.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Niye koydu bunlara? İşte, bugün tartıştığımız sebeplerden dolayı koydu. 9 defa varlık barışı çıkardınız ve onu bir 9 defa daha yenilediniz; 18 defa varlık barışıyla yurt dışından kara paranın gelmesine izin verdiniz; o nedenle bu listedesiniz. Siz Dışişleri Bakanı olarak bize burada bir açıklama yapmak durumundasınız, yoksa görevinizi yapmamış olursunuz Sayın Bakan.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, bir açıklama yapmak durumundayım çünkü bu beni de ilgilendirdiği için bir açıklama yapmak durumundayım. Başında da söyledim, bakanlarımıza da tavsiye ediyorum doğrusu, buraya gelmeden hazırlık safhasında da bir yarım saat söz veriyoruz. O yarım saat içinde dış politikanın veya herhangi bir alanın tüm detaylarıyla burada arz edilmesi mümkün değil. Dolayısıyla, mümkün olduğunca bir kitapçık hazırlayıp...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ben sizi eleştirmedim ya. Ya, Bakanı savunma, sen beni savun.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bir saniye...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi benim, beni savunacaksın. Bakana avukatlık yapmana gerek yok Sayın Başkan.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ben gerçeği savunurum, sizi de savunmam gerçeği savunurum, kusura bakmayın.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Yapma böyle bir şey, beni savun, beni.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Öyle şey yok, kusura bakmayın, öyle şey yok, gerçeği savunurum.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Beni savun beni.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Seni niye savunayım? Gerçeği savunurum.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi olarak burada oturuyoruz, bakanı sigaya çekeceğiz, Hükûmeti sigaya çekeceğiz. Bütçenin anlamı budur, milletin hakkı budur, bütçe hakkı budur, demokrasi budur.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Burada bahsettiğiniz konular...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Hangi kültürden geliyorsunuz? Ne oldunuz farkında mısınız? Bir aynaya bakın lütfen, bir aynaya bakın! Aynaya bakın, aynaya ya! Ne hâle geldiniz!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Başta da söyledim, kitapçıkta her şeyi detaylı bir şekilde yarım saatte anlatmak mümkün değil. Ben de bir Komisyon Başkanı olarak bütün bakanlarımıza da bunu ayrıca tavsiye ediyorum, bütün detaylara girmeyin ama konuşmalarla dile getirilir, cevaplar verilir.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ne hâle geldiniz bir bakın ya!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Lütfen...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Hani 2003'teki, 2004'teki Adalet ve Kalkınma Partisi? Ne hâle geldiniz bir bakın ya!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Mehmet Bey, sen bir psikiyatristsin.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ne var psikiyatrist olunca?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sen konuşuncaya kadar burada gayet sakin ve nitelikli bir tartışma ortamı vardı, kusura bakmayın.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ben psikiyatristim ama bu milletin vekiliyim.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Başından sonuna yüksek bir sesle, hiç gereksiz bir yüksek sesle konuştunuz ve gerdiniz ortalığı.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Millete yaptığınız kötülükler beni öfkelendiriyor, onun için bağırıyorum.